Fıkıh Terimi olarak “Zıhar” Çeşitleri ve Şartları

Question

Zihar

Zıhar

الظهار

“Sırt, arka, üst kısım, yüzey” gibi anlamlara gelen zahr kelimesinden türemiş olup “iki elbiseyi birbirine denk getirmek/uydurmak, üst üste giymek; birine yardım etmek, arka çıkmak; hanımına ‘Sen bana annemin sırtı gibisin’ demek” anlamlarında mastardır (zihar/müzahere).

Fıkıh terimi olarak kocanın, kendisine haram kılmak maksadıyla hanımını veya onun baş, yüz, sırt gibi bütünü ifade eden bir organını, evlenmesi dinen yasak olan yakını (mahrem) bir kadına benzetmesi. Cahiliye Arapları arasında bir boşama şekli olarak bilinen zıhar genelde “Sen bana annemin sırtı (zahr) gibisin” cüm lesiyle yapıldığından bu adla anılmıştır. Bu benzetmede avret sayılan başka organların değil de sırtın anılmasının sırta binilmesi, sırtın cinsel ilişkiden istiare
olması ya da geçimsiz ve itaatsiz kadına kocasının sırtım dönerek onu kendi başına bırakmasıyla ilişkili olduğu söylenir. Annenin anılması da mahremler arasında en başta gelmesi sebebiyledir. Cahiliye toplumunda erkekler bir sebeple hanımlarına ya da onun akrabalarına kızdıkları zaman kendisini cezalandırmak için zıhar yapar, böylece tekrar bir araya gelemeyecek şekilde ayrılmış olurlardı. Sahabeden Evs b. Sâmit bir şeye kızarak hanımı Havle bint Sa’lebe’ye zıhar yapmış, bu durumun evliliğin sona ermesi ve kadının desteksiz kalması anlamına geldiğini bilen Havle haksızlığa uğradığı gerekçesiyle Hz. Peygamber’e başvurarak bir çare bulmasını istemişti. Konuyla ilgili henüz bir vahiy gelmediği için geleneksel uygulamanın devamı yönünde görüş bildiren Resûlullah ile tartışan Havle bu defa Allah’a niyazda bulunmuş ve bir vahiy göndererek kendisini bu sıkıntıdan kurtarmasını dilemişti. Çok geçmeden vahiy nazil olmuş (el-Mücadile 58/2-3) söz konusu çirkin benzetmenin boşama sayılmayacağı ve ağır bir kefaret ödemek şartıyla karı-koca ilişkisinin devam edebileceği bildirilmiştir (Müsned. VI. 46. İbn Mâce, “Mukaddime”, 13)

Şartları ve Çeşitleri.

Mezhepler benzetilen organ, benzetilen eş ve kendisine benzetilen kadının nitelikleri, benzeten kocanın bazı özellikleri, zıharın şartlı olup olamayacağı hususu ve kefaretinin ayrıntılarında farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Kadınların sırtı dışında karın, baldır gibi bakılması haram olan yerlerine benzetme ittifakla zıhar sayılırken baş ve yüz gibi mahremler tarafından bakılması caiz olan yerlere benzetmeyi Målikiler zıhar kabul etmiş, Hanefiler etmemiştir. Şafiiler el, ayak, göğüs, saç, cinsel organ gibi saygı veya iltifat ifadelerine konu olmayan organlara benzetmeyi doğrudan, diğerlerine benzetmeyi ise niyete bağlı olarak zıhar kabul etmiştir.

Benzetilen kadının niteliğinde de görüş ayrılıkları vardır. Kendisiyle evli olmadığı yabancı bir kadına, karısının kız kardeşi ya da teyzesi gibi aralarında geçici evlenme engeli bulunan bir kadına benzetme büyük çoğunlukça zıhar sayılmazken Hanbeli mezhebinde doğrudan, Maliki mezhebinde ise niyete bağlı olarak zahar kapsamında değerlendirilmiştir.

Benzetmenin zihar sonucu doğurması için karı ile koca arasındaki evliliğin hakikaten veya dönüşlü (rici) boşama iddeti içinde olduğu gibi hükmen devam ediyor olması gerekir. Bain talak iddeti bekleyen ve muhalea yoluyla ayrılan kadın zıhara konu olmaz.

Zihar süreyle kayıtlı olup olmaması bakımından muvakkat ve ebedi, bir şarta bağlı olup olmaması açısından muallak ve müneccez şeklinde ayırıma tabi tutulmuştur. Zıharın herhangi bir süreyle sınırlandırılmaması halinde ebedi olacağında görüş birliği içinde olan fakihler muvakkat zıhar konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Sonucu. Zıharın ilk sonucu kefaret yü kümlülüğü yerine getirilmeden cinsel ilişkinin haram olmasıdır. Ebû Hanife, Evzai ve Malik dokunma, öpme, kucaklama gibi cinsel içerikli bütün eylemlerin yasak kapsamına girdiği görüşündedir. Ancak yapılması halinde tövbe gerektiren bu filler ayrı bir kefaret gerektirmez. Süfyân esSevri, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise birleşme dışındaki bu tür fiiller mübahtır. Zaharın ikinci sonucu kocanın ya kefaret sorumluluğunu yerine getirerek evliliği devam ettirmesi ya da eşini boşamasıdır. Bunlardan birini tercih etmeyen koca mahkemece takip edilerek zıhar sonuçlandırılır. Målikiler, kefarete gücü yetmeyen kişinin eşine boşanmak üzere mahkemeye başvurma hakkı tanımıştır. Böyle bir durumda hâkim hemen boşanma kararı verir ve bu bir ric’i talak sayılır. Eğer kişi kefarete güç yetirebiliyorsa kadının mahkemeye başvurusu üzerine ila süresi olan dört ay beklenir. Bu süre içinde de gereği (kefaret veya boşama) yapılmamışsa evlilik mahkemece sonlandırılır.

Zıharın en önemli sonucu kefarettir. Bu da bir kölenin azat edilmesi, buna imkân bulunamadığında ara vermeden iki ay oruç tutulması, buna da güç yetirilemiyorsa altmış fakirin doyurulması şeklinde sıra gözetilerek yerine getirilen bir yükümlülüktür.

CEVAP:

Dini Sitelerimiz

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2025-02-12T18:10:53+03:00

    Zıhar, İslam fıkhında, bir erkek tarafından eşine söylediği bir sözle, onu haram kılma amacı güden bir terimdir. Zıhar, Arapça kökenli olup, kelime anlamı olarak “yaban kısrağı”na benzetmekten gelir. Bu terim, eski Arap toplumlarında, erkeklerin eşlerine “sen bana annem gibisin” şeklinde ifadelerde bulunarak onları kendilerine haram kılmalarına dayanır. Ancak İslam, bu tür uygulamaları yasaklamış ve zıharın hükümlerini belirlemiştir.

    Zıhar’ın çeşitleri ve şartları şu şekilde açıklanabilir:

    Zıhar Çeşitleri
    Zıhar, iki ana türde incelenebilir:

    Zıhar-ı Şer’î (Yasal Zıhar): İslam’a uygun olarak yapılmış bir zıhardır. Kişi, eşine “Sen bana annem gibisin” veya “Sen bana anam gibi oldun” gibi bir ifade kullanarak, onu haram kıldığını belirtir. Ancak bu tür bir zıhar, bazı şartlar altında geçerli olabilir ve daha sonra cezai hükümlerle sonuçlanır.

    Zıhar-ı Gavrî (Cahiliye Dönemi Zıharı): İslam öncesi Arap toplumlarında, erkekler eşlerine bu şekilde sözler söyleyerek onları kendilerine haram kılabilirdi. İslam, bu tür zıharı yasaklamış ve dini hükümlerle yeniden düzenlemiştir.

    Zıhar’ın Şartları
    Zıhar geçerli olabilmesi için bazı şartların yerine gelmesi gerekir:

    Sözü Söyleyenin Akıl ve İrade Sahib Olması: Zıharı yapan kişinin akıllı, ergen ve dini yükümlülüklerini yerine getiren biri olması gerekir. Aksi takdirde zıhar geçerli sayılmaz.

    Zıharın Kadına Söylenmesi: Zıhar, sadece kadınlara yapılabilir. Kadın, erkeğin yasal eşi olmalı ve boşanmış olmamalıdır.

    Zıharın Kadının Varlığında Olması: Zıharın, kadınla bir arada olunan, yani evlilik ilişkisi devam eden bir durumda yapılması gerekir. Eğer kadın başka birine geçmişse, bu durumda zıhar geçerli olmaz.

    Kelimelerin Zıhar Olacak Şekilde Olması: “Sen bana annem gibi oldun” ya da benzeri kelimelerle, kadının haram kılındığı ifade edilmelidir. Ancak, sadece “sen bana haram oldun” denmesi, zıhar sayılmayabilir.

    Zıharın Kadına Yapılması: Zıhar yalnızca kadına yapılabilir ve eşin, kadına bu şekilde benzetilmesi gereklidir. Erkekler arasında, ya da kadınlar arasında zıhar hükümleri geçerli değildir.

    Zıharın Hükmü
    Zıhar, İslam’da haram kılınan bir uygulamadır. Zıhar yapan kişi, bazı durumlarda ceza ödemekle yükümlüdür. Zıhar yaptıktan sonra, eşiyle yeniden cinsel ilişkiye girmesi için bir kefaret ödemesi gerekebilir. Bu kefaret:

    Birin üzerine 60 gün oruç tutma,
    Yoksul birine 60 kişiye yemek verme gibi yükümlülükler içerir.
    Zıhar yapan kişi, eşine dönmeden önce bu cezayı yerine getirmek zorundadır. Ayrıca, zıharın sonuçları hakkında kişinin pişmanlık duyması ve eşinden özür dilemesi gerekmektedir.

    En iyi cevap

Cevapla