Adalet, İyilik ve Yardım Allahın Emridir

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

ALLAH ADALETİ, İYİLİK YAPMAYI VE YOKSULLARA YARDIM ETMEYİ EMREDER

Adalet, İyilik ve Yardım

Adalet, İyilik ve Yardım

İslam Dini’nde adalet: kültür, bilgi, mevki, cinsiyet, ırk, dil ve din farkı gözetmeden insanlara, insan olmaları yönünden eşit davranmak ve haklarını vermek demektir. “Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…” Hayatı en güzel ahlak örnekleriyle dopdolu olan Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “De ki: Ben Allah’ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum”
İnsan yaratanına, kendisine ve diğer insanlara karşı âdil olmalıdır. İnsanın Allah’a karşı adaleti; Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmesi, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaması, ibadet ve itaat edip O’nun rızasını her şeyin üstünde tutmasıdır. İnsanın kendisine karşı adaleti; kendisini dünya ve ahrette ilâhi cezaya maruz bırakacak her türlü inanç, söz, eylem ve davranışlardan uzak tutmasıdır. İnsanın diğer insanlara karşı adaleti ise insan haklarına saygı göstermesi, onlara zulmetmemesi, insaflı olması, iyilik edip kötülük etmemesidir.

İslam dininin getirdiği hayat tarzına, görgü kurallarına uygun olan söz ve davranışlar iyilik, uygun olmayanlar, aykırı ve zıt olanlar da kötülük olarak kabul edilmiştir. İyiliğin toplumda yaygınlaşması ve kötülüklerin de olmaması veya olanların da en az seviyeye indirilmesi için çalışılmazsa, gayret gösterilmezse o zaman toplumdaki o kötülük bize, ailemize ve yakınlarımıza ulaşır ve bizler de kötülüklerden etkileniriz. Sevgili Peygamberimiz (sav) buyuruyor: “Sizden biriniz, bir kötülüğü gördüğünde onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse dili ile düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalben o kötülüğü hoş görmesin, bu sonuncusu imanın en zayıf derecesidir.”
Ahlakî özelliklerle olgunlaşacak olan mü’minler, Yüce Allah’a yapmakta oldukları dualarında bile din kardeşlerini hatırlayacaklar, Yüce Kitabımızın bizlere örnek olarak sunduğu şu dualarda olduğu gibi, ben yerine biz diyerek, mü’minlerin hayır ve iyiliğini isteyecekler ve: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru” , “Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde, beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla.” diye dua edeceklerdir.

Allah’u Teâlâ’nın sıfatlarından birinin Rahman; olması Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in Rahmet Peygamberi olarak gönderilmesi bunun en açık delilidir. Rahman’ın Rahmet Peygamberini örnek almayan O’nu hayatından silen toplumlar zulümle iç içe olmuş, hak hukuk gözetmemiş zayıfların, yoksulların, elinden tutacağı yerde onları hakir görmüş; haksız yere mallarına el koymuştur.
Büyük geçim sıkıntısı çeken, yoksulluk sebebiyle mutluluk ve huzuru yitirmiş, yahut yaşlılık ve özürlülük gibi nedenlerle çalışma gücü bulunmayan düşkünler toplumda yardım edilmesi ve ilgi gösterilmesi gereken kimselerdendir. İslam’ın özelliklerinden biri de içtimai hayata önem veren bir din olmasıdır. Bu toplumu oluşturan bütün fertler kardeştir. Peygamberimizin ifadesiyle. “İslam toplumunda Mü’minin mü’mine bağlılığı, taşları birbirine kenetli bir bina gibidir.” Bu tür toplumda, hiçbir kimse aç ve açıkta kalmaz, düşkünler de güvence altındadır.
Bu konuda bize en güzel örnek asrı saadet döneminde Mekkeli Müslümanlarla Medineli Müslümanlar arasında gerçekleştirilen Ensar-Muhacir kardeşliğidir. Öyle ümit ediyorum ki; bizlerde de onlardaki gibi birleşme, paylaşma, katlanma, destek olma ve kaynaşma şuuru hasıl olduğu an, bütün sorunlarımız son bulacaktır. Peygamberimiz; “Bir Müslüman, müslüman kardeşinin sıkıntısını giderirse; Allah da kıyamet gününde onun sıkıntılarını giderir” buyurmak suretiyle, kardeş olduğumuzu ve sıkıntı içinde olan kardeşimize yardım etmek zorunda bulunduğumuzu, Allah rızası için yapılacak yardımların makbul olduğunu ve dünyada sıkıntı içinde olan din kardeşinin sıkıntısını gideren kimsenin, Kıyamet Günü sıkıntısını Allah’ın gidereceğini haber vermişlerdir.

Hak ve adaleti korumada insanlara karşı iyilikte ve yardımlaşmada bir mü’min olarak üzerimize düşen vazifeleri eksiksiz yaparak Allah’ın rızasına kavuşmak yegane hedefimiz olsun.

[1] Nisa, 58.

[2] Şûrâ, 42/15.

[3] Müslim, İman, 78; Tirmizi, Fiten, 11.

[4] Bakara, 2/201.

[5] İbrahim, 14/41.

[6] Hucurat,  10

[7] Tecridi Sarih, 12/134

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2020-11-19T13:29:30+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam’ın öngördüğü adalet anlayışında istek ve hevesler, sevgi ve nefretler, akrabalık, yakınlık, eş ve dostluk, zenginlik ve fakirlik, kuvvetli veya zayıf olmak gibi farklılıklar etkili olamaz. Adaletin herkese aynı ölçülerde tatbik edilmesi gerekir. Nefret edilen bir insan da olsa mutlaka ve tam manasıyla adaletle davranmanın lüzumunu İslam farz kılmıştır. Birer Müslüman olarak, ailemizde, çocuklarımız arasında her konuda, muhatabımız düşmanımız da olsa adaletle muamelede bulunmamız gerektiğini unutmamalıyız. Nefsimize uyarak, haksızlık peşinde olmamalıyız. İnsanların hak ve hukuklarını korumalıyız, kendimize yapılmasını arzulamadığımız hiç bir şeyi başkalarına da reva görmemeliyiz. 

Cevapla