Paylaş
Ölen Kişiye Kelime-i Tevhid Telkin Etmek
Question
Ölecek Kişiye Kelime-i Şehadet (Kelime-i Tevhid) Telkini Vermek
Ölüye telkin verirken ne denir? Ölene Kelime-i Tevhid’in Telkin Edilmesi
Telkin meselesinin hükmü cumhur’a göre Mendubtur. Yalnız bazı Malikî alimleri hadisteki lafzın emir bildirmesinden dolayı farz olduğuna hükmetmişlerdir.
Konu ile ilgili olarak şu hadisi zikredelim:
“… Yahya b. Umara rivayet etti dedi ki: Ebu Saidi Hudri’yi şöyle derkenişittim. Rasulullah (s.a.s): “Ölenlerinize Allah’tan başka ilah yoktur, sözünü telkin edin” buyurdular.
Bu hadisin şerhinde İmam Suyuti şunu söylemiştir:
“Ölülerinize La ilahe illallah’ı telkin ediniz.” Sözüne dair, Kurtubi şöyle diyor: Telkin ediniz demek, siz söyleyiniz, ona da tekrar ettiriniz demektedir. Buradaki “Mevta” kelimesi, ölüm alametleri beliren kişi demektir. Yoksa ölüye bir şey söyletilmez.
Nevevi diyor ki: Buradaki “Mevta” dan murad, ölüm anı yaklaşan demektir. Son sözünün “La ilahe illallah” olması için telkinde bulununuz manasınadır….”
İbni Abidin (rh.a) telkin konusunda şunları söylemiştir: “Telkin hastanın yanında iki şehadeti getirmekle yapılır.” İmdad” sahibi diyor ki: “Sadece şehadeti söylemekle yetinmesi sahih hadise teb’andır. “Müstesfa” ve diğer kitablarda “İki şehadet: La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah… telkin edilir” denilmiştir. “Dürer”de bunun talili yapılırken ikinci şehadet olmadan birincisi kabul edilmez” denilmişse de bu mutlak değildir. Zira mümin olmayan hakkındadır. Onun için Şafiilerden İbn-i Hacer “Umumiyetle fukahanın Muhammedün Rasulullah… demesi de telkin edilmelidir. Zira maksat o kimsenin Müslüman olarak ölmesidir; demeleri, bu adam müslümandır, diyerek red edilir. Maksat o kimsenin son sözünün La ilahe illallah olmasıdır. Taki bu sevaba nail olabilsin.
Kafire gelince: “Ona kati’ surette iki şehadet “Eşhedu” lafzıyla telkin edilir. Zira bu vacibtir. Kâfir iki şehadeti getirmedikçe Müslüman olmaz.”
Şafiiler de bu konuda şunu söylemişlerdir: “Şehadet kelimesini telkin etmek sünnettir.”
Şehadet kelimesi “La ilahe illallah” sözüdür. Ancak bu telkin güzel bir şekilde yapılmalıdır. Şehadet getirmesi için hastaya ısrar edilmemelidir. Hastanın kulağına işetebileceği şekilde “La ilahe illallah” sözünü tekrar etmek gerekir. Ancak hastaya “sende söyle” diye baskı yapılmamalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur;
“Ölümü yaklaşan kimselere La ilahe illallah sözünü telkin edin.”
Bu kelimenin telkin edilmesi kişinin hayatını iyi bir sözle kapatmasıdır. Son sözü “La ilahe illallah” olan bir kişi Rasulullah (s.a.s)’ın müjdesiyle cennete girecektir, İnşallah. Bu konuda şu hadisi aktaralım.
“…Muaz b. Cebel’den (rivayet olunduğuna göre) Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Son sözü “la ilahe illallah” olan kimse cennete gir(meyi hak et)miştir.” Ahmed Davudoğlu bu hadisi Hakim (rh.a)’inde Müstedrekte rivayet et-
tiğini “isnadı sahihtir” dediğini belirtir. Başka bir rivayette de buna benzer ifadeler vardır. Hadis şöyledir: “…. Osman şöyle demiş: Rasulullah (s.a.s);
“Her kim Allah’tan başka ilah olmadığını bilerek ölürse cennete girecektir” buyurdu.”
Bu konuda Ehli sünnet mezhebinin görüşü şöyledir:
“Ehli Sünnet ve’l-Cemaat mezhebine göre imanını kurtaran mutlaka cennete girecektir. Hiçbir günahı olmayanlar doğrudan doğruya cennete girecek, kat’iyyen cehennem azabı görmeyeceklerdir. Herkesin behemahal cehenneme varacağını bildiren bir ayet-i kerime varsa da sahih olan kavle göre ondan murad: sıratı geçmektir. Çünkü sırat cehennemin üzerine kurulmuş bir ahiret köprüsüdür. Cennete gidenler bu köprüden geçecekler; cehennemlikler ise geçemeyip cehenneme düşeceklerdir.
Büyük günah işlemiş olanlar, tevbe etmeden ölürlerse akîbetleri Allah’ın meşietine kalmıştır. Dilerse böylelerini affeder ve günahsızlar gibi hiç azap etmeden cennetine koyar. Dilerse dilediği müddet onları cehenneminde azab ettikten sonra cennetine götürür. Fakat tevhid üzere ölen bir mümini, günahları ne kadar çok olursa olsun cehennemde ebedi bırakmadığı gibi, kafir olarak dünyadan giden bir insanı hayır ve hasenatı ne derece çok olursa olsun ebediyen cennetine sokmaz. İşte İmam Nevevi’ninde beyan ettiği vecihle bu meselede ehli hakkın mezhebi kısaca budur. Kitab, sünnet, icmai ümmet, yani bütün şer’i deliller bu hususta müttefiktir. Ehli sünnet alimleri bu konuda Kur’an-ı Kerim’deki şu ayeti kerimeyide delil olarak göstermişlerdir:
“Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasınıda dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah iftira etmiş olur.” (en-Nisa 4/48)
Kişinin hayatının sonu önemlidir ve kişi son haline göre değerlendirilir.
Kişilerin yaptıkları amellerin değeri imanları ile ölçülür. Şimdi bu konu ile ilgili bir hadisi şerifi zikredelim:
“… Ebu İshak şöyle demiştir: Ben el-Bera (İbn Azib)’dan işittim, şöyle diyordu: (Uhud harbinde) Peygamber’e demir zırh ile yüzü örtülü bir kişi geldi de:
Ya Rasulallah! (Hemen) harb edeyim de (sonra) mı Müslüman olayım? Diye sordu.
Rasulullah (s.a.s): “Müslüman ol, sonra harb et” buyurdu.
O da hemen Müslüman oldu, sonra da harbe girişti, nihayet şehid edildi. Bunun üzerine Rasulullah:
“Az işledi, fakat çok ecir kazandı” buyurdu. ”
Evet mükellefin iman üzere ölmesi cennete girmesine sebeptir. Amellerin rolü cennete girmek noktasında yoktur.
Tekrar konumuza dönersek telkin yapılmalı ama bu konuda çok ısrar edilmemelidir. İmam Kurtubi’nin “Tezkire”sinde şunlar geçmektedir.
“Ey kardeşler! Sizden biriniz ölmek üzere olan kardeşinin yanında hazır olduğunda “La ilahe illallah” desin ki: Hastanın bunu söylemesine vesile olsun da onun son kelamı “La ilahe illallah” olsun hem de böyle hayatı saadetle sona ersin! Hem de bu hüküm; Sallallahü aleyhi vesellemin: “Bir kimsenin son sözü ‘La ilahe illallah olursa’ cennete girer.” Hadisi şerifinin umum anlamına dahil olur. Ey kardeşler! Ölmek üzere olan hastanın yanında sizin “La ilahe İllallah”sözünüzle şeytanı defetme üzerine tenbih olunduğunu bilin! Çünkü şeytan hastanın akidesini bozmaya tearuz eder. Ölmek üzere olan kimse bunu bir defa söylerse başka bir söz söyleyinceye kadar bunu tekrar etmeyin. Çünkü Abdullah bin-Mübarek (rh.a) Meyyite
“La ilahe illallah” lafızlarını telkin edin, o bunu söylediği zaman; hastanın onları reddetmesinden, aciz kalmasından şeytanın lisanı üzerine baskı yapmasından korkulur da “Allah korusun” bu da sui hatimesine (kötü sona) sebeb olur, demiştir.
Bu cihet çok mühimdir. Mühim olduğu kadar da tehlikelidir. Nitekim bunun üzerinde ısrar ettikleri zaman bir hastanın: “Oh, demeyeceğim işte!” dediğini duyduk. Yanımda şehadet kelimeleri söylenilen diğer bir hastanın kız kardeşine: “Kardeşim ben söyleyemeyeceğim sen söyle” dediğini de duyduk. Allah Azze ve Celle cümlemizi su-i hatimeden korusun!
Huseyin bin İsa: İbnü’l-Mübareke: Bana ölüm hazır olduğunda benim için “La ilahe illallah” kelimesini zikret. Bundan sonra ben başka bir söz söylemedikçe, üzerime tekrar etme, dedi demiştir. Durum budur, zira telkinden maksat; Ademoğlunun kalbinde Allah’tan başka bir şey olmayarak ölmesidir. Çünkü: Bu kelimenin mercii kalb’tir.
İsmail Mutlu Mucemu’s-Sağir Tercümesi ve Şerhinde konu ile ilgili olarak şu noktaya dikkat çekmektedir:
“Diğer bir husus, ölmek üzere olan bir hastadan kelime-i tevhid söylemesi istenildiğinde “Hayır” diyorsa bu sözünün kelime-i tevhid için olduğu kesin değildir. O anda imanını almak için gelen şeytana da “Hayır” diyor olabilir. Nitekim hadis alimlerinden ve mezheb imamlarından İmam Ahmed bin Hanbel ve İmam Ebu Cafer Kurtubi ile ilgili şu iki hatıra bunu göstermektedir:
İmam Ahmed’in oğlu Abdullah anlatıyor: “Babam İmam Ahmed vefatı yaklaştığında bayılıyordu. Benim elimde de çenesini bağlamak için bir bez vardı. Ayılınca, “Hayır, defol defol” diye bağırdı. Ben, babacığım, bunu kim için söylüyorsun? Diye sordum. Şu cevabı verdi.
“Şeytan karşıma dikilmiş parmak uçlarımı ısırıyor. “Ey Ahmed diye bana fitne veriyordu. Bende “hayır defol diyerek onu kovdum.”
İmam Cafer-i Kurtubi’ye ölmek üzere iken “La ilahe illallah de” diyerek telkinde bulundular. Baygın bir halde bulunan imam Cafer-i Kurtubi, biraz kendisine geldiğinde bu hareketinin sebebini sordular, şu cevabı verdi: –
“Sağ ve sol yanıma iki şeytan geldi, birisi Yahudiliğin en hayırlı din olduğunu söyleyerek benimde Yahudi olarak ölmemi istedi. Diğeri de hristiyanlığın en hayırlı din olduğunu benimde o din üzere ölmemi söyledi. Bende onlara hayır, hayır bunu siz söylüyorsunuz. Doğrusu öyle değil dedim. Hatta ölmek üzere olan bir insandan küfrü gerektiren bir söz sadır olsa bile onun imansızlığına hükmedilmeyeceği hususunda kurtarıcı bir fetva’da vardır. Çünkü, böyle bir insan her ne kadar diliyle böyle bir sözü söylemiş olsa da kalbi durumunu sadece Allah bilir. Bize düşen, o insanın Müslüman olarak öldüğüne inanmak, şehadet etmek ve cenazesine Müslüman muamelesi yapmaktır. Ayrıca böyle birinin ağzından şayet çirkin ve normalde söylendiğinde küfrünü gerektirecek sözler çıkmışsa, bu sözü duyanlar yaymamalı, gizlemelidirler. Zira o anda kişinin aklı başından gitmiştir. Söylediği sözlerden dolayı bizler onun inkârına hükmedemeyiz. Doğrusunu Allah bilir.
Sunen kitaplarında başka bir telkin tarzı daha zikredilmektedir, onu da aktaralım:
“…Abdullah bin Cafer’in babasından (r.a) rivayet edildiğine göre: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu, demiştir:
“Mevtanıza (ölüm döşeğinde olanlarınıza):
لا إِلَهَ إِلَّا اللهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللهُ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ الْحَمْدُ اللَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
(La ilahe illallahül Halimül Kerimu: Sübhanellahu Rabbil Arşil-Azimil Hamdülillahi Rabbil Alemin) zikrini telkin ediniz.”
Sahabiler: Ya Rasulallah! (Bu telkin) diriler için nasıldır? Diye sordular. Buyurdu ki: Daha güzeldir, daha güzeldir.”
Bu hadisin tahricinde şöyle denmiştir: Bunun senedindeki Ravi İshak’ı sıka sayan ve cerh eden kimseyi görmedim. Ravi Kesir bin Yezid hakkında Ahmed: Ben onun rivayetinde bir beis görmüyorum, demiştir. İbn-i Muin ise: Bir şey değildir, demiş. Başka bir defa da: Onun rivayetinde beis yoktur, demiş. Bir başka defa da: Kuvvetli olmamakla beraber işe yarar, demiştir. Nesai: zayıftır, demiştir. Sika olduğunu söyleyenlerde vardır. Senedin kalan ravileri sika zatlardır.
İmam Taberani’nin Mucemu’s-Sağir’inde zayıf bir isnadla şu hadisi kaydetmektedir.
…Ebu Hureyre (ra) rivayet ediyor.”
Ölmek üzere olanlarınıza “La ilahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” cümlesini telkin ediniz. Ve “İmanında sebat et, sebat et! Kuvvet ancak Allah’tandır” deyiniz. Konu hakkında kaydedilenler İnşallah yeterlidir.
Kaynak: Cenaze Ahkamı
BENZER KONULAR:
- Ölüyü Defnettikten Sonra Dua Etmek ve Telkin
- Telkin nedir, nasıl yapılır? Telkin duası
- Cenazenin Defnedilmesi, Kur’an ve Telkin Okunması
- Telkin Nedir? Kısaca
- Telkin duası ve delili nedir
- Tümünü görüntüle.
- Dini soru sor Cevap Al
- Dini soru sor Cevap Al Sitesi Hakkında Bilgi
- Dini soru sor kimin?
- Dini soru sor imamlar cevaplıyor
- Dini soru sorabileceğim site arıyorum ?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Ölecek kişiye Kelime-i Tevhid (Kelime-i Şehadet) telkin etmek, İslam geleneklerinde önemli bir uygulamadır. Kelime-i Tevhid, “Lâ ilâhe illallah, Muhammeden abduhoo ve rasûloohu” (Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir) şeklindeki ifadeyi kapsar. Bu ifade, İslam inancının özüdür ve bir kişinin inançlarının doğru olduğunun en belirgin göstergesidir.
Ölen Kişiye Kelime-i Tevhid Telkini
Ölecek kişinin, ruhunun huzurlu bir şekilde teslim olabilmesi için, Kelime-i Tevhid telkin etmek, hem kişinin imanının güçlenmesine hem de ölüm anının daha huzurlu bir şekilde geçmesine yardımcı olabilir. İslam kültüründe, ölüm anı oldukça kritik bir an olduğu için bu tür telkinlerin, kişinin son anlarında İslam’ın temel inançlarına sadık kalmasına yardımcı olacağına inanılır.
Telkinin Şekli:
Ölüm Anına Yaklaşan Kişiye Kelime-i Tevhid Söylenmesi: Ölüm anına yaklaşan bir kişiyle, sakin ve sabırlı bir şekilde Kelime-i Tevhid telkin edilir. Bazen aile üyeleri veya yakınları, ölmek üzere olan kişiye bu kelimeleri tekrar ederler ve kişi bu kelimeleri dudaklarından çıkarana kadar tekrar edilebilir. Bu, kişinin son sözlerinin İslam inancına uygun olması için önemlidir.
Ruhani Destek: İslam’da, kişinin ölüm anına yakınken kendisine Kelime-i Tevhid telkin edilmesi, ona hem manevi bir destek sağlar hem de ölüm anını huzurlu bir şekilde karşılamasına yardımcı olur. Bu uygulama, özellikle son anlarda akıldan geçen şüphelerin, korkuların ve endişelerin giderilmesine yardımcı olabilir.
Hasta Olmadan Önce Telkin: İslamî bir gelenekte, kişi hastalanmadan veya ölüm anına gelmeden önce de bu tür kelimelerin telkin edilmesi önerilebilir. Çünkü, ölüm anı, bir kişinin imanının son sınavı olarak kabul edilir.
Telkinin Anlamı ve Önemi:
Kelime-i Tevhid, bir kişinin inancını ve imanını ifade eder. Bir müminin son anında bu kelimeleri söylemesi, imanının son bir onayı, bir tür teslimiyetidir. Bu nedenle, hastaya veya ölecek bir kişiye Kelime-i Tevhid telkin edilmesi, İslam kültüründe çok önemli bir uygulamadır.
Kelime-i Şehadet (Tevhid) telkini yapmanın bir diğer önemi, kişinin ölüm sonrası yaşayacağı mahşer günü ve ahiret hayatına yönelik hazırlık yapılmasıdır. Müslümanlar için, ölüm anı bir geçiş aşamasıdır ve bu aşamanın huzurlu ve doğru bir şekilde geçmesi, ölümden sonra huzurlu bir hayat için de önemlidir.
İlgili Hadisler:
Peygamber Efendimiz (SAV) buyurmuştur: “Ölüm döşeğinde olan bir kimseye Kelime-i Tevhid’i telkin edin, çünkü o, ona imanını sağlamlaştırır.” (Sünen-i Ebû Dâvûd)
Bir başka hadisinde ise, “Kim son nefesini verirken Lâ ilâhe illallah derse, cennete girer.” (Tirmizi)
Sonuç olarak, ölecek kişiye Kelime-i Tevhid telkin etmek, İslam kültüründe önemli bir ibadet ve gelenektir. Hem hastanın son anlarını daha huzurlu bir şekilde geçirmesine yardımcı olur, hem de inanç açısından kişinin son sözlerinin doğru ve imanlı olmasını sağlar.