Paylaş
Su-i zan (kötü zan) ne demek
Question
Kötü zan suizan ne demektir?
SU-İ ZAN (KÖTÜ ZAN):
Su-i zan, şeytanın insanların kalplerini avladığı tuzaklar dandır. Çünkü su-i zan, toplulukları bölüp dağıtma, ilişkileri bozma ve sevgi bağlarını koparma sebeplerindendir. Bu ka ranlık ortamda, şeytan işini yapıp planını uygulayabilir. Böylece o müslümanları tek tek, avlayabilir. Çünkü artık onlar dağılmışlardır, toplanamazlar, çözülmüşlerdir, birleşemezler.
Sürüden ayrılanı kurt kapar.
Hz. Ömer’in rivâyet ettiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: من أراد بحبوحة الجنة فليلزم الجماعة ، فإن الشيطان مع الواحد ، وهو
من الاثنين أبعد *
“Cennetin ortasını isteyen kimse, cemaatten ayrılmasın. Çünkü şeytan bir kişiyle birliktedir. O, iki kişiden daha uzaktır.”
Bu sebeple, şeytan dostların arasını ayırmaya çalışır. Fa kat Peygamber (s.a.v.), şeytanın insanı aldatma yollarından olan bu pis tuzak hakkında bize uyarıda bulundu: “Zandan sakının. Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Tecessüsde bulun mayın (başkalarının gizli şeylerini araştırmayın), birbirinize haset etmeyin. Darılıp küsmeyin. Allah’ın kulları! Kardeş olun.”
Hafiz şöyle der: Kurtubî şu yorumu yapar: Burada zandan kasdedilen, sebebi olmayan töhmettir. Meselâ, belirtisi üzerinde görülmeden birisinin zina suçuyla itham edilmesi gibi. Bu sebep le, “tecessüsde bulunmayın” sözü onunla ilgilidir. Şöyle ki: Şahıs itham etmeyi düşünür. Durumdan emin olmak ister. Tecessüs eder yani gizli gizli araştırır ve dinler. Bu yasak lanmıştır. Hadis, yüce Allah’ın şu sözüne uygundur: “Ey iman edenler!
Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizi arkadan çekiştirmeyin.” (503) Ayet, zanla müslümanın ırzına dil uzatılmasının yasak olduğunu belirtmek için, müslümanın ırzının çok iyi korunmasının emredildiğine delâlet etmektedir. Zanda bulunan: Tahkik etmek için araştırıyorum, derse, ona
“Tecessüsde bulunma” denilir. Eğer:
“Tecessüsde bulunmadan tahkik ettim” derse, ona:
“Birbirinizi çekiştirmeyin” denilir. Kurtubi şöyle der: Dinde zan, iki çeşittir: Beğenilen ve beğenilmeyen. Beğenilen zan: Zanneden kişinin, bu zanla bir likte, hakkında zan beslediği kimseye zannı ulaştığında, dinin
korunduğu (zarar görmediği) zandır.
Beğenilmeyen ise onun zıddıdır. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Zannın bir kısmı günahtır.” (505) “Erkek ve kadın mü’minlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, “Bu apaçık bir iftiradır” demeleri gerekmez miydi?” (506)
Diğerleri dışında sakınılması gereken zanların belirgin vasfı; hakkında sağlıklı bir alâmet ve açık bir sebep bilinmeyen lerdir. İşte bu durumdaki zan haram olup ondan uzak durmak vaciptir. Şöyle ki: Hakkında zan yürütülen kimse, iyi olduğu görülen, zahirde emin birisi olduğu anlaşılan birisiyse, onun kötü ve hain birisi olduğu zannında bulunmak, şüphe vermek ve kötü işleri açıkça yapmakla meşhur birisi olması müstesna, ha ramdır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah, müslümanın kanını, ırzını ve hakkında kötü zanda bulunul masını haram kılmıştır.”
İbn Kesir şöyle der: Bize Hz. Ömer’in (r.a.) şu sözü nakle dildi: Mü’min kardeşinden çıkan herhangi bir kelimenin, iyi liğe yorumlanacak bir yönü varsa, onu mutlaka iyiye yor.”
Ibn Mes’ûd’a birisi getirilip şöyle denildi: Bu falancadır. Sa-kalından içki damlıyor. Abdullah b. Mes’ûd şöyle cevap ver di: Biz, tecessüs etmekten menedildik. Onu, ancak açığa vurduğu zaman hesaba çekebiliriz.
Su-i zan, müslüman toplum için zararlı olduğuna göre, Allah bize ondan sakınmamızı emretmiştir: “Ey iman edenler! Zannin çoğundan sakının, zannın bir kısmı günahtır.”
Seyyid Kutub şöyle diyor: “Ayet, şu sevilen çağrıyla başlıyor: “Ey iman edenler!” Sonra onlara zannın çoğundan sakınmalarını ve başkaları hakkında içlerinden geçen şüphe ve zanlara kendilerini kaptırmamalarını emrediyor. Bu emri şöyle açıklıyor: “Zannın bir kısmı günahtır.” Sakındırma, zannın çoğuna yönelik olmasına rağmen, kural olarak zannın bir kısmı günah olunca, bu ifade, aslında kötü zandan sakınmayı ima etmektedir. Çünkü kişi, zanlarının hangisinin günah olduğunu bilemez.
Böylece Kur’an, vicdanı, kötü zanla kirlenmekten ve günaha düşmekten kurtarıyor. Onu şüphe ve vesveselerden te mizliyor. Kardeşleri için kötü zannın yıpratmadığı sevgiyi sağlamaktadır. Şüphelerin kirletmesi önlenmekte, kararsızlık ve bekleyişlerin rahatsız etmediği emniyet havası sağlanmaktadır. Zanlardan uzak bir toplumda yaşamak ne güzel!”
Zan, insanın bazan defedemediği, kalbe gelen düşünce ve vesveselerdir. İnsanın onları, iyi zanla zayıflatması gerekir. Eğer bunu yapamazsa, insanların kusurlarıyla uğraşmamak için kendi kusur ve gizli günahlarını hatırlaması gerekir. Bu şekilde de kötü zannı defedemezse, ondan bahsetmemesi veya meselenin aslını araştırmaması gerekir. Bu şekilde davranırsa, günahtan kurtulur. Çünkü Peygamber (s.a.v.) şöyle buyur muştur:
إن الله تجاوز عن أمتى ما حدثت به أنفسها ما لم تعمل ، أو تتكلم *
“Allah, ümmetimden olan kişilerin, içlerinden geçirdikleri şeyleri, yapmadıkları veya söylemedikleri sürece affetmiştir.”
BENZER KONULAR:
- Hüsn-i Zan Etmek Ne Demektir?
- Ezan okunurken başını örtmek
- Kötü zanda bulunmak
- Tecessüs, gıybet ve su-i zan kavramlarının anlamları
- Gıybet ve suizan ne demektir
- Tümünü görüntüle.
- Tecessüs, gıybet ve su-i zan kavramlarının anlamları
- Hüsn-i Zan Etmek Ne Demektir?
- Sahurda ezan okunurken su içmek orucu bozar mı diyanet
- Ezan okunurken başını örtmek
- Sahurda ezan okunurken su içmek oruç bozulur mu
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
“Sü-i zan” terimi, “kötü şüpheci” veya “olumsuz varsayım” olarak çevrilebilen Arapça bir terimdir. Yeterli kanıt veya gerekçe olmaksızın olumsuz veya karamsar bir düşünme biçimini veya başkaları hakkında en kötüsünü varsaymayı ifade eder. İslami öğretilerde adalet, adalet ve olumlu düşünme ilkelerine aykırı olduğu için su-i zan caydırılmamaktadır.
İslam, müminleri olumlu bir bakış açısına sahip olmaya, başkaları hakkında en iyisini düşünmeye ve onlara şüpheden yararlanmaya teşvik eder. Açık bir kanıt veya kanıt olmadan birinin niyetleri veya karakteri hakkında aceleyle hüküm vermemesi veya olumsuz varsayımlarda bulunmaması gerektiğini öğretir.
Su-i zan sahibi olmak yanlış anlaşılmalara, çatışmalara ve gergin ilişkilere yol açabilir. Aynı zamanda kişinin kendi kalbinde olumsuzluk, şüphe ve kızgınlık besleyebilir. Bunun yerine İslam, bireyleri başkalarıyla ilişkilerinde olumlu ve dengeli bir yaklaşım benimsemeye, iyi niyet varsaymaya ve hüküm vermeden önce açıklama veya kanıt aramaya teşvik eder.
Peygamber Efendimiz (sav), “Zandan sakınınız, çünkü zan yalanların en kötüsüdür. Başkalarının ayıbını araştırmayınız, kimseyi gözetlemeyiniz” buyurarak başkaları hakkında en iyiyi zannetmenin önemine vurgu yapmıştır. başka” (Sahih Buhari).
Özetle su-i zan, uygun bir delil olmaksızın başkaları hakkında en kötüsünü varsaymak, olumsuz veya şeytani bir şüpheci zihniyete sahip olmaktır. İslam, olumsuz varsayımları ve aceleci yargıları caydırırken, olumlu düşünmeyi, adaleti ve insanlara şüpheden fayda sağlamayı teşvik eder.