Fatih ne demek Arapça yazılışı

فاتح

FATİH: Arapça. 1- Açıcı. 2- Bir ülkeyi veya kaleyi fetheden, alan kimse. 3- Kapıları selâmet üzere açan. 4- İstanbul’u fetheden yedinci Osmanlı padişahı Sultan Mehmed Han’a bu fethinden dolayı veri len ünvan. 5- Allah’ın sıfatlarındandır.

Fatih Sultan Mehmed Han (1432-1481): Ikinci Murad Han’ın oğlu olan Fatih, mükemmel bir tahsil görmüş altı lisan bilmekteydi. Her şeyi öğrenmek isteyen zeki bir araştırıcı idi. Harp sanatından çok hoşlanır, yapacağı seferlerden en yakınlarını bile haberdar etmez ve bunların gizli kalmasına çok dikkat ederdi. “Sirrima sakalımın bir tek telinin vakıf olduğunu bilsem onu yolar atarım” sözü meşhur dur.

Soğuğa-sıcağa, açlığa-susuzluğa ve yorgunluğa karşı çok dayanıklı idi. Trabzon üzerinde çıktığı seferde Zigana dağlarını yaya olarak bin bir müşkülatla geçerken yanında bulunan uzun Hasan’ın an nesi, Sara Hatun; “Ey oğul! Bir Trazbon için bunca zahmete değer mi?” deyince, Yüce Hakan; “Bu zahmet din yolunadır, ahirette Allah Teâlâ’nin huzuruna varınca inayet ola. Zira elimizde İslam kılıcı var. Eğer bu zahmeti ihtiyar etmezsek bize gazi demek yalan olur” cevabını verir.

Geleceğin büyük fatihi Şehzâde Mehmed, babası Sultan İkinci Murad tarafından çocukluğundan itibaren Istanbul’u fethetme ar zusuyla yetiştirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadis-i şerif leri, Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin müjdesi, hocası Akşemseddin Hazretlerinin teşvikleri Şahzâde Mehmed’e hep Istanbul’u düşün dürmüştür. Kostantiniyye’yi fethetme aşkıyla yanıp tutuşan Sultan Mehmed, şehzadeliği sırasında bu şevkini şu gazeliyle dile getir miştir.

Imtisâl-i “câhidû fillâh” olubdur niyyetim,

Din-i Islâm’ın mücerred gayretidir gayretim,

Fazl-1 Hakk u himmet-i cünd-i ricâullâh ile,

Ehl-i küfrü ser-te-ser kahreyemekdir niyyetim.

Enbiyå vů evliyâya istinâdım var benim,

Lütf-i Hakk’dandır hemân ümmid-i feth ü nusretim.

Enbiyâ vű evliyâya istinâdım var benim,

Lütf-i Hakk’dandır hemân ümmid-i feth ü nusretim.

Nefs û mal ile n’ola kilsam cihânda ictihad,

Hamdü-lillâh var gazâya sad-hezârân rağbetim,

Ey Mehemmed! Mu’cizât-ı Ahmed-i Muhtår ile,

Umarım gâlib ola a’dâ-yı dîne devletim…

(Niyetim Cenâb-i Hakk’in “Allah yolunda cihâd ediniz” emrine uya rak cihâd etmektir. Gayretim sadece Islâm(in muzafferiyeti) içindir. Niyetim, Allah’ın inayeti, mâneviyat erlerinin (evliyanın) himmeti ile ehl-i küfrü baştan başa kahreylemektir.
Ben, peygamberlere ve evliyâya dayanırım. Fetih ve yardım ümidim, sadece Allah’ın lütfuna bağlıdır.

Nefs ve mal ile (mali infâk ederek ve cânı fedâ ederek) cihâd etsem ne güzel olur! Elhamdülillah benim gazâya (cihâda) yüz binlerce kere rağbetim var. Ey Mehmed! Umarım Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in mucizeleriyle, devletim din düşmanlarına gâlip gelecektir.) Fatih, büyük ilim, din kültür ve sanat adamlarını etrafında toplaya rak İslâm medeniyetine yeni bir hamle verdi ve Istanbul’u devrinde. bu medeniyetin ve dünyanın en yüksek bir merkezi haline getirdi. Molla Gürani, Hocazade, Molla Hüsrev, Hızır Bey, Molla Yegan, Ali Kuşçu ve Akşemseddin meclisinin en mühim simaları idi. Devrinde Osmanlı Devleti’nin bütün temel müessese ve teşkilatı en mükem mel bir hale geldi. Zeytinyağı döktürerek insanlık tarihinde “yağla makine soğutmasını”, havan topunun balistik hesap ve planını ya parak dik mermi yollu ilk silahi keşfeden de odur. Yine onun dev rinde başta İstanbul olmak üzere, imparatorluğun bütün şehirleri cami, mescit, medrese gibi eserlerle donatılmıştır.

BENZER KONULAR:

• Cüveyriye isminin anlamı ve hikayesi
• Mansur isminin anlamı ve hikayesi
• Nuh isminin anlamı ve hikayesi
• Kuşeyri isminin anlamı ve hikayesi
• Lokman isminin anlamı ve hikayesi
• Tümünü görüntüle.