Paylaş
Peygamber efendimizin ölülerle konuşması Arapça Hadis
Question
Hz.Peygamber (s.a.s), Bedirden ayrılacağı gece, müşrik ölülerinin atıldığı kuyuya doğru yürüdü. Sahabiler de peşinden yürüdüler. Sonunda kuyunun kenarına gelerek durdu: “Ey kuyuya atılanlar!” diye seslendi. Sonra onların isimlerini babalarının isimleriyle birlikte birer birer saydıktan sonra:
“Sizler peygamberinize karşı ne kötü bir topluluktunuz! Sizler beni yalanladınız, başkaları ise beni tasdik edip doğruladılar. Siz beni yurdumdan çıkardınız, başkaları ise bana kucak açtılar. Siz benimle çarpıştınız, başkaları ise bana yardım ettiler. Şimdi Rabbinizin vaad etmiş olduğu azabı gerçekleşmiş buldunuz mu? Ben Rabbimin bana vaad etmiş olduğu zaferi gerçekleşmiş buldum” buyurdu.
Müslümanlar bu konuşmaya şaşırdılar. Hz.Ömer (r.a), “Ya Resulallah! Şu cansız cesetlere ne diye konuşursun?” deyince Hz. Peygamber, “Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitiyor değilsiniz. Ama onlar bana cevap vermeye güç yetiremiyorlar!” buyurdu.
عَنْ قَتَادَةَ، قَالَ: ذَكَرَ لَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ، عَنْ أَبِي طَلْحَةَ:
“أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَمَرَ يَوْمَ بَدْرٍ بِأَرْبَعَةٍ وَعِشْرِينَ رَجُلًا مِنْ صَنَادِيدِ قُرَيْشٍ، فَقُذِفُوا فِي طَوِيٍّ مِنْ أَطْوَاءِ بَدْرٍ خَبِيثٍ مُخْبِثٍ، وَكَانَ إِذَا ظَهَرَ عَلَى قَوْمٍ أَقَامَ بِالعَرْصَةِ ثَلاَثَ لَيَالٍ، فَلَمَّا كَانَ بِبَدْرٍ اليَوْمَ الثَّالِثَ أَمَرَ بِرَاحِلَتِهِ فَشُدَّ عَلَيْهَا رَحْلُهَا، ثُمَّ مَشَى وَاتَّبَعَهُ أَصْحَابُهُ، وَقَالُوا: مَا نُرَى يَنْطَلِقُ إِلَّا لِبَعْضِ حَاجَتِهِ، حَتَّى قَامَ عَلَى شَفَةِ الرَّكِيِّ، فَجَعَلَ يُنَادِيهِمْ بِأَسْمَائِهِمْ وَأَسْمَاءِ آبَائِهِمْ: (يَا فُلاَنُ بْنَ فُلاَنٍ، وَيَا فُلاَنُ بْنَ فُلاَنٍ، أَيَسُرُّكُمْ أَنَّكُمْ أَطَعْتُمُ اللَّهَ وَرَسُولَهُ؟ فَإِنَّا قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا، فَهَلْ وَجَدْتُمْ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّا؟…) رواه البخاري (3976)، ومسلم (2875).
–
İslam tarihinde önemli bir olay olan Bedir Muharebesi’nden sonra gerçekleşmiş bir olayı anlatmaktadır. Bedir Muharebesi, İslam’ın erken dönemlerinde, Mekke müşrikleri ile Medine Müslümanları arasında yaşanan bir savaştır.
Hz. Peygamber (s.a.s) Bedir Muharebesi’nden sonra, müşriklerden ölenlerin cesetlerini gömmeyip bir kuyuya atmışlardı. Bu durum, Hz. Peygamber’in önderliğindeki Müslümanlar arasında birçok anlam taşıyordu. Hz. Peygamber, bu olayın ardından müşrik ölülerinin bulunduğu kuyuya giderek bir tebliğde bulunmuş ve onları Allah’ın hükümlerine, kendi tebliğ ettiği mesaja karşı geldikleri için eleştirmişti.
Hz. Peygamber’in yaptığı bu konuşma, ölülerin ruhlarına yönelik değil, daha çok yaşayanlara bir ibret ve öğüt niteliğindeydi. Müslümanlar, Hz. Peygamber’in bu olaydaki tavrını örnek alarak Allah’ın vaatlerine iman etmeleri, Müslüman olmaları durumunda kendilerine yardım edileceğini anlamaları için bu konuşmayı dinlemişlerdir.
Hz. Ömer’in (r.a) şaşkınlığı ve sorması, Hz. Peygamber’in bu tür bir konuşmayı niçin yaptığını anlamaya yönelik bir ifadedir. Hz. Peygamber ise onlara, ölülerin gerçekten işittiğini, ancak onların bu durumda cevap verme yetilerinin olmadığını ifade eder. Bu konuşma, Müslümanların birlik ve beraberliğini güçlendirmeye, Allah’ın vaatlerine olan inançlarını pekiştirmeye yönelik bir öğüttü.
–
Hz. Muhammed’in (s.a.s.) Bedir Savaşı’ndan sonra müşrik ölülerinin atıldığı kuyuya seslenmesi, tarihte ibretlik bir olay olarak yer alır. Bu olayda Hz. Muhammed’in (s.a.s.) bazı önemli mesajları ve dersler verdiğini görmekteyiz:
1. Allah’ın Vaadinin Gerçekleşmesi: Hz. Muhammed (s.a.s.), müşriklere Allah’ın vaad ettiği azabın gerçekleştiğini hatırlatır. Bu, Allah’ın her zaman doğru söylediğini ve vaadlerini yerine getirdiğini gösterir.
2. Zaferin Allah’tan Olduğu: Hz. Muhammed (s.a.s.), zaferin Allah’ın yardımıyla gerçekleştiğini ve kendisinin sadece bir araç olduğunu belirtir. Bu, müminlerin her zaman Allah’a güvenmeleri ve tevekkül etmeleri gerektiğini gösterir.
3. Merhamet ve Affedicilik: Hz. Muhammed (s.a.s.), ölmüş ve cevap veremeyecek durumda olan müşriklere bile merhamet gösterir ve onları Allah’ın azabına karşı uyarır. Bu, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) affedici ve merhametli bir insan olduğunu gösterir.
4. İman ve İbadetin Önemi: Hz. Muhammed (s.a.s.), müşriklerin hatalarını ve yanlışlarını hatırlatarak iman ve ibadetin önemini vurgular. Bu, müminlerin her zaman Allah’ın emirlerine uymaları ve yasaklarından kaçınmaları gerektiğini gösterir.
5. Allah’ın Kudreti: Hz. Muhammed (s.a.s.), Allah’ın kudretini ve her şeyi işittiğini hatırlatarak müminlerin Allah’tan korkmaları ve ona itaat etmeleri gerektiğini vurgular.
Hz. Ömer’in (r.a.) sorusu ve Hz. Muhammed’in (s.a.s.) cevabı da bu olayın önemli bir kısmını oluşturur. Bu olaydan, ölmüş insanların bile Allah’ın sözlerini duyabileceklerini ve ahirette hesap vereceklerini anlıyoruz.
Hz. Muhammed’in (s.a.s.) Bedir Savaşı’ndan sonra müşrik ölülerinin atıldığı kuyuya seslenmesi, bize Allah’ın vaadinin gerçekleşmesi, zaferin Allah’tan olduğu, merhamet ve affediciliğin önemi, iman ve ibadetin önemi ve Allah’ın kudreti gibi önemli mesajlar vermektedir. Bu mesajlar, müminler için her zaman rehber ve yol gösterici olacaktır.
BENZER KONULAR:
Answers ( 3 )
Peygamber efendimiz Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin Bedir Savaşı’ndan sonra öğlen ve çukura atılan müşriklere hitabı ve sonrasında sahabelerin ya resulallah seninle leşlerle mi konuşuyorsun diye sorması üzerine vallahi onlar sizden daha iyi duyar fakat cevap veremezler sözleri ölülerin bizi duyduğunu hatta tanrılardan daha iyi duyduğunu göstermektedir.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ölülere hitap etmiş dolayısıyla mezarı başına gittiğimiz yakınlarımız hatta Müslüman olsun yabancı olsun Ziyaret ettiğimiz ölüler bizi duyarlar bu hadisen güzel delildir Arapça hadisinden yukarıda yazılmıştır.
Yukarıda yazılan Arapça Türkçe Hadise dayanarak bütün ölülerin ziyaretçilerine duyduğunu söyleyebiliriz.
Verdiğiniz bağlantıdaki hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Bedir Savaşı’nda ölen müşriklere hitaben konuştuğu ve ardından sahabelerin “Ya Resulallah, ölülerle mi konuşuyorsunuz?” şeklindeki sorusuna, “Siz beni onların sizden daha iyi duymadıklarını mı sanıyorsunuz?” diye cevap verdiği rivayet edilmektedir. Bu hadis, sahih kaynaklarda da yer almaktadır. Örneğin:
Kaynak:
Buhârî, Cenâiz, 87
Müslim, Cihâd, 175
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/232
Hadisin Arapçası şu şekildedir:
عن أنس أن رسول الله ﷺ ترك قتلى بدر ثلاثا، ثم أتاهم، فقام عليهم فناداهم، فقال: يا أبا جهل بن هشام، يا أمية بن خلف، يا عتبة بن ربيعة، يا شيبة بن ربيعة، أليس قد وجدتم ما وعد ربكم حقا؟ فإني قد وجدت ما وعدني ربي حقا. فقال عمر: يا رسول الله، ما تكلم من أجساد لا أرواح لها؟ فقال: والذي نفسي بيده، ما أنتم بأسمع لما أقول منهم، ولكنهم لا يجيبون.
Bu hadisten yola çıkarak bazı âlimler, ölülerin bazı durumlarda ziyaretçilerini duyabileceğini ve onların konuşmalarına vakıf olabileceğini söylemişlerdir. Ancak bu konu tüm ölüler için geçerli midir, yoksa sadece Bedir’deki olay gibi özel durumlar için mi geçerlidir, bu konuda âlimler arasında ihtilaf vardır.
Diyanet’in Görüşü:
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın genel yaklaşımına göre, ölülerin kabir ziyaretinde gelenleri işitmesi mümkündür; ancak bu işitme durumu her zaman ve herkes için geçerli olup olmadığını kesin olarak bilemeyiz. Bu, Allah’ın dilediği şekilde ve dilediği zaman gerçekleşen bir durumdur. Kesinlikle şunu söylemek gerekir: Bu konu gayba dair bir mesele olduğundan sınırları sadece Allah tarafından bilinir.
Sonuç:
Verdiğiniz hadis, ölülerin bazı durumlarda diri insanın sözlerini duyabildiğini gösteren kuvvetli bir delildir. Ancak “bütün ölüler, bütün ziyaretçilerini her zaman duyar” gibi kesin bir genellemeye gitmek doğru değildir. Bu meselede dikkatli ve ölçülü bir yaklaşım gerekir. En doğru yaklaşım, Peygamberimizin (s.a.v) bu tür hadislerine iman edip, bu duyuşun Allah’ın dilemesiyle ve belli durumlarda olabileceğini kabul etmektir.