Necaset nedir? İslamda necaset kaça ayrılır

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

DİNİMİZDE NECASET VE TEMİZLİK

NECASET NEDIR NASIL TEMIZLENIR

Necaset nedir? İslamda necaset kaça ayrılır

 

Necaset Konu başlıkları:

A- Necaset Kavramı
B- Dinen Temiz Sayılan Maddeler
C- Dinen Temiz Sayılmayan Maddeler
D- Dinen Temiz Sayılmayan Maddelerin Hükümleri:
E- Necaseti Temizleme Yolları


A- Necaset Kavramı

Necasetin sözlük anlamı pislik, kirlilik demektir. Pis olan maddeye de necis veya neces adı verilir. Ancak “neces” sadece aslen pis olan şeyler için kullanılırken, “necis” hem aslen pis olan (idrar gibi) hem sonradan pislenen (kan bulaşmış elbise gibi) şeyler için kullanılır.

Fıkıh terminolojisinde necaset, hakiki ve hükmi olmak üzere iki kısma ayrılır. Tek başına necaset kelimesi kullanıldığında bundan hakiki necaset (maddi pislik, mad­di kirlilik) anlaşılır. Habeş terimi de hakiki necaset karşılığında kullanılır. Hükmi neca­set (manevi pislik, manevi kirlilik) ifade etmek için ise hades tabiri kullanılır.

Hakiki necasetler, namazda tolerans gösterilebilecek miktarları bakımından “necaset-i hafife, hafif necaset“, “necaset-i galiza, kaba necaset” kısımlarına, akıcı olup olmaması yönünden “mayi, akıcı-stvı”, “camid, katı” kısımlarına ve görülüp gö­rülmemesi yönünden de “necaset-i mer’iyye, görülen necaset” ve “necaset-i gayr-i mer’iyye, görülmeyen necaset” kısımlarına ayrılır. Esasen necaset-i galiza ve necaset-i hafife ayırımı, bunların pis olduğuna dair delilin kesin olup olmaması gerekçesine dayanır (Aşağıda ayrıca açık­lanacaktır).

Hacmi olan veya kuruduktan sonra görü­len herhangi bir pis maddeye necaset-i mer’iyye denir. Akan kan gibi. Katı bir hacmi olmayan veya bulaştığı yerde kuru­duktan sonra görülmeyen herhangi bir pis maddeye ise necaset-i gayr-i mer’iyye adı verilir. İdrar gibi.

İslam dini temizliğe büyük önem vermiş­tir. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de: “Şüp­hesiz Allah çok tevbe edenleri ve temizle­nenleri sever” buyurmaktadır (el-Bakara 2/222). Peygamberimiz de temizliğin öne­mini şöyle belirtmiştir: “Temizlik imanın yarısıdır” (Müslim, Taharet, 1). “Allah temizdir temizliği sever” {et-Tirmizî, Edeb, 41).

Temizlik, sağlıklı yaşamanın da en önem­li şartlarındandır. Bundan dolayıdır ki, müslüman her haliyle ve her şeyi ile temiz olmalıdır. Çevresinin, evinin, işyerinin, mahallesinin, sokağının, caddesinin temiz­liğine son derece özen göstermelidir. Al­lah’ın temiz olarak nitelendirdiği madde­lerden yemeli, içmeli ve giymelidir.

Fıkıh dilinde; beden, elbise ve namaz kı­lınacak yerde bulunan ve namaz ve benzeri ibadetlerin sıhhatine engel olan hakiki yani maddi pisliklerden temizlenmeye “neca­setten taharet”, manevi pisliklerden temiz­lenmeye ise “hadesten taharet” adı verilir. Maddi ve manevi temizlik, namaz gibi ibadetlerin ifası için farzdır. Necasetten taharet hemen bütün İslâm bilginlerine göre namazın geçerlilik şartlarındandir.

Mâliki mezhebinde meşhur görüş necaset­ten taharetin sünnet-i müekkede olduğu yönünde ise de, genellikle Mâlikîfıkıh eser­lerinde, bilerek ve gücü yettiği halde neca­setten tahareti terketmenin namazı geçer­siz kılacağı yani normal durumlarda bunun şart (farz) olduğu kaydedilir.

B- Dinen Temiz Sayılan Maddeler

İslâm’da kural olarak bütün yeryüzü, madenler, sular, zehirli veya (afyon gibi) uyuşturucu bile olsa otlar, ağaçlar, çiçekler, meyveler ve aşağıda belirtilecek olanlar dışındaki tüm maddeler temiz sayılmıştır. Fakihlerin necis olduğuna hükmettikleri maddelerin bir kısmı üzerinde görüşbirliği bulunmakla beraber, diğer bir kısmı üze­rinde görüş ayrılıkları vardır. Aşağıda bun­lar ittifak ve İhtilaf durumuna göre iki ayrı gurup halinde sayılacaktır.

Ancak, necis sayılan maddelere geçme­den önce, bunlarla yakın ilişiği olan fakat bütün İslâm bilginlerince temiz sayılan şeylere kısaca değinmek yararlı olur:

1- İnsan vücudu -Gayr-i müslim de olsa-üzerinde necis bir madde bulunmadığı takdirde temizdir. Meselâ üzerinde pislik bulunmayan bir insanın az su hükmünde sayılan bir havuza veya kuyuya düşüp diri olarak çıkması halinde o pis olmaz. İslâm bilginleri Kur’ân’ı Kerîm’deki “Müşrikler ancak bir pisliktir” (et-Tevbe 9/28) mealindeki ayet ile, inanç kirliliğinin kasdedildiği kana­atinde oldukları için bu konuda müslüman-Gayr-i müslim ayırımı yapılmamıştır. Tükü­rük ve balgam türünden olan ağız ve burun ifrazatı, temizlik ve sağlık ilkeleri açısından olabildiğince kaçınılması ve temizlenmesi gereken maddeler olmakla beraber, bunlar ibadet temizliğini engelleyici nitelikte (necis) değildir.

2- Karaciğer ve dalak, kanın haramlığı kapsamı dışında tutulmuş olup temizdir. Hz. Peygamber bir hadislerinde “Bize iki kan helâl kılındı: Karaciğer ve dalak”, (ibn Mâce, Et’ıme, 31). Kanın haram olduğunu bildiren âyetlerden birinde de “akmış kan” (el-En’âm 6/145) şeklinde kayıt konmuştur. Usulünce kesilmiş eti yenen hayvanın eti­nin (damarlarının) içinde kalmış kan da temiz sayılmıştır (Şâfiîler’e göre her türlü “kan” necis sayılmakla beraber kolaylık ilkesine dayanılarak -kaçınılması çok zor olduğu İçin- bu mezhepte de etin içindeki kan temiz kabul edilmiştir).

3- Eti yenmesi helâl olan hayvanların dini usullere uygun olarak boğazlanması halin­de, akmış kanı dışında bütün cüzleri temiz­dir.

4- Balık ve çekirgenin ölüsü, bu konudaki özel delile binaen bütün İslâm bilginlerince temiz sayılmıştır. Hz. Peygamber bir hadis­lerinde “Bize iki ölü helâl kılındı: Balık ve çekirge” {İbn Mâce, Et’ıme, 31) diğer bir hadislerinde de denizden söz ederken “Onun suyu temiz, ölüsü helâldir” {Ebû Dâvud, Taha­ret, 4) buyurmuştur.

5- Şarap kendiliğinden sirke haline gelirse bu şekildeki sirke temizdir.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta şudur: Bir şeyin dinen temiz sayılması, öncelikle, ibadet temizli­ğine engel olmadığının belirtilmesi anla­mındadır. Yani dinen necis (pis) sayılmayan bir madde, kişinin vücudunda, elbisesinde veya namaz kılacağı yerde bulunduğu takdirde, bu namazın geçerliliğine engel olmaz; necis bir maddenin buralarda bu­lunması İse namazın geçerliliğini engeller.

Fakat bir maddenin dinen temiz sayılması, her halükârda, o nesnenin yenilip İçilmesi­nin de helâl olduğu anlamına gelmez. Me­selâ zehirli bir su veya uyuşturucu özelliği olan bir ot, bu açıdan temiz sayılsa bile, bunların yenilmesi ve içilmesi haramdır. Buna karşılık dinen necis sayılan nesnelerin yenilip içilmesi -aşağıda bazılarına işaret edilecek olan tolerans hükümleri dışında— haramdır.

C- Dinen Temiz Sayılmayan Maddeler

a- Necis (pis) olduğunda ittifak edilenler:

Dört mezhebe göre necis (dinen pis) ol­duğunda ittifak edilen şeyler şunlardır:

1- Meyte (murdar hayvan, dinî usule uy­gun biçimde boğazlanmamış ölü hayvan eti): Etinin yenmesi ister helâl olsun ister helâl olmayan türden olsun, akıcı kanı olan kara hayvanlarından, dinî usule uygun biçimde boğazlanmadan ölmüş (ve bu hükümde) olanların etleri necistir. (Suda yaşayan hayvanlar İle çekirge gibi akıcı kanı olmayan kara hay­vanları hakkındaki farklı görüşlere aşağıda işaret edilecektir).

2- Kan, irin ve canlı iken koparılan parça: Şehidin üzerindeki kan dışında insandan ve kara hayvanlarından ister canlı ister ölü iken akan kan necistir. İrin ve canlı iken-kıl vb. dışında- koparılan parça da bu hüküm­dedir.

Balığın canı İle çekirge ve pire gibi akıcı kanı olmayan hayvanlardan çıkan kan hak­kındaki farklı görüşlere ise aşağıda işaret edilecektir.

3- Domuz eti: Dini usule uygun olarak boğazlanmış olsa bile domuz eti ve diğer cüzleri necistir.

4- Sarhoş edici İçkiler: “Hamr” -bazı is­tisnaî görüşler dışında- bütün fakihlere göre necistir. Sarhoşluk veren her sıvı madde, İslâm bilginlerinin büyük çoğunlu­ğuna göre “hamr” kapsamında sayılır.

5- İnsanın idrarı, dışkısı ve ağız dolusu kusmuğu: Şafiî ve Hanbeli mezhebinde (konu İle ilgili bir hadise dayanılarak) başka gıda almayan erkek süt çocuğunun idrarının üzerine su serpmekle temizlenmiş olacağı­na hükmedilmiştir.

6- Etinin yenmesi helâl olmayan hayvan­ların eti, idrarı ve dışkısı. Mâlikî mezhe­binde meşhur görüşe göre (domuz hariç) eti yenmeyen hayvanın dinî usullere göre boğazlanması halinde eti (yenmesi helâl olmamakla beraber) temiz sayılır.

7- Mezi ve vedi.

b- Necis (pis) olduğunda ihtilaf edilenler:

1- Eti yenen hayvanların idrar ve dışkısı: Eti yenen ehlî ve yabanî hayvanların idrar ve dışkısı Hanbelîler’e ve (pislik yiyerek beslenmiyorlarsa) Mâlikîler’e göre temiz­dir. Şâfiîler’e göre ise bunlar necistir. Bun­lar Hanefıler’e göre de necis olmakla bera­ber, tavuk ve kaz gibi kümes hayvanlarının tersleri “necaset-i galiza” olarak, koyun ve geyik gibi dört ayaklı hayvanların idrar ve dışkıları “necaset-i hafife” olarak nitelendi­rilmiştir. Fetvada esas alınan bu görüş Ebû Yusuf ve Muhammed’e aittir, Ebû Hanî-fe’ye göre ikinci gurup da necaset-i galiza sayılır. Ancak eti yenen kuşlardan havada pisleyenlerin dışkıları istihsanen temiz sayılmıştır; havada pislemeyenlerinki neca-set-i hafifedir. Kaçınılması zor olduğundan Şafiî mezhebinde de bu pislikler tolerans hükümlerine tabi tutulmuştur.

2- Eti yenmeyen bazı hayvanların idrar ve dışkıları: Hanefi mezhebinde at, eşek ve katırın idrar ve dışkısı ile havada pisleyen atmaca, kartal gibi yırtıcı kuşların dışkıları, necaset-i hafife sayılmıştır. Fetvada esas alınan bu görüş İmameyne ait olup Ebû Hanefi’ye göre bunlar necaset-i galizadır. Kaçınılması zor olduğu için Şafiî mezhebinde de bu pislikler tolerans hükümlerine tabi tutulmuştur. Yine kedi ve farenin idrar ve dışkıları çok miktarda değilse -kaçınılması zor olan durumlarda- elbise ve yiyecekler bakımından bunlara göz yumu-labileceğine hükmedilmiştir.

3- Canlı hayvanlar: Mâliki mezhebi dışın­daki mezheplere göre domuz canlı hali ile de necistir. Mâlikîlere göre domuz ve kö­pek dahil, canlı iken hayvanlar temizdir.

Hanefîler’e göre köpeğin bedeni necis olmayıp salyası ve dışkısı pistir. Mâlikîler’e göre köpek mutlak olarak temizdir (sadece dilini hareket ettirerek bir kabı yalarsa -bu konuda hadis olduğu için-yedi defa yıka­nır.) Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre köpek herşeyi ile (bedeni, teri ve salyası) necistir; köpeğin kirlettiği şey biri toprakla olmak üzere yedi defa yıkanır. Do­muz ve köpek dışındaki canlı hayvanlar bütün mezheplere göre -üzerinde başka pislik yoksa- temizdir (Salya, idrar ve dışkı ile ilgili hükümlerde farklılıklar vardır).

4- Meytenin (murdar hayvanın) derisi ve içine kan nüfuz etmeyen (boynuz ve tüy gibi) katı cüzleri: Meytenin derisi Hanefîler’e ve Şâfiîler’e göre tabaklanırsa temiz olur. (Hanefıler domuz derisini, Şâfiîler domuz ve köpek derisini hariç tutarlar). Mâlİkîler’de ve Hanbelîler’de yaygın görüşe göre meytenin derisi tabaklansa bile temiz olmaz.

Meytenin içine kan nüfuz etmeyen (boy­nuz, kemik, diş, tüy gibi) katı cüzleri Hane-filere göre temizdir. Şâfiîlere göre bunlar necistir. Mâlikîler’e ve Hanbelîler’e göre meytenin yünü ve kılları temizdir.

5- Su hayvanları ve akıcı kanı olmayan kara hayvanlarının Ölüsü ve bunlardan çıkan kan ve pislik: Su hayvanlarının ve akıcı kanı olmayan (pire, akrep, çekirge gibi) kara hayvanlarının ve haşeratın ölüsü temizdir; ancak Şafiî mezhebinde çekirge dışındaki akıcı kanı olmayan kara hayvanla­rının, yine Şafiî mezhebi ile Hanbelî mez­hebinde karada yaşayan (kurbağa ve tim­sah gibi) su hayvanlarının ölüsü necistir.

Balığın kanı ile pire, sivrisinek gibi akıcı kanı olmayan haşerattan çıkan kan Hanefi-lere ve Hanbelîler’e göre necis değildir. Şâfiîler’e ve Mâlikîler’e göre ise necistir. Buna göre akan kanları ile üstüste yığılıp tuzlanan balıklar necis olduğundan Şâfiî­ler’e ve Mâlikîler’e göre bunları yemek caiz olmaz.

6- Eti yenmeyen hayvanların sütleri ve dinî usule göre boğazlandıklarında derileri: Bu hayvanların sütleri çoğunluğa göre etlerinin hükümlerini alır, necistir. Hanefı­ler’e göre ise, domuz dışındaki bütün hay­vanların -ister eti yenen ister yenmeyen türden olsun, yine ister diri ister Ölü olsun-sütleri temizdir.

Hanefî mezhebine ve Mâlikî mezhebin­deki meşhur görüşe göre, etinin yenmesi helâl olmayan türden de olsa, (domuz hariç) dini usule uygun olarak boğazlanan hayvanın derisi temizdir.

7- Ölü insanın cesedi: Hanefî mezhebin­de -bazı sahabilerin fetvalarına dayanıla­rak- ölen insanın cesedinin necis hükmün­de sayılacağı kabul edilmiş; diğer mezhep­lerde ise “Mümin necis olmaz” {Buhârî, Gusül 23; Müslim, Hayız, 115) anlamındaki hadise istinaden insan vücudunun -ölse dahi— necis hale gelmeyeceği hükmü benimsen­miştir.

8- Meni: Hanefîler’e ve Mâlikîler’e göre meni necistir; ancak, Hanefîler’e göre ku­rumuş ise ovalamakla temizlenebilir. Şâfiî­ler’e ve Hanbelîler’e göre ise meni temiz­dir. Dikkat edilmelidir ki, daha önce mezi gelmiş ve karışmışsa bu, bütün mezheplere göre necistir.

9- Yaradan çıkan sarı su vb. (kan ve irin dışındaki) akıntılar: Kural olarak bu tür akıntılar da necis sayılmıştır: Ancak Hanbe­lî mezhebinde, sakınmanın zor olduğu durumlarda -kan ve kanla ilişiği olan irin gibi akıntılar da dahil olmak üzere- bu tür maddelerin aşırı derecede çok sayılmaya­cak miktarının vücud veya elbisede bulun­ması haline tolerans hükümleri uygulan­mıştır. Şafiî mezhebinde, yaradan akan sıvının rengi ve kokusu varsa necis sayılmış, küçük sivilcelerden çıkan renksiz kokusuz sıvılar temiz kabul edilmiştir. Hanefî mez­hebinde (ağrılı acılı olmasa bile) bir hastalık sebebi ile çıkıyorsa bu tür akıntılar necis sayılmıştır.

10- Ağızdan-burundan akan maddeler ve ter: İnsanın ve artığı temiz olan hayvan­ların ağzından akan (balgam, tükürük, salya, uyuyan insanın ağzından akan su vb.) şeyler temiz olup, mideden gelen ko­kuşmuş ve kusuk niteliğinde maddeler ise necistir. Balgam mideden de gelse Mâlikî­ler’e ve Hanbelîler’e göre temizdir, yine Mâlikîler’e göre mideden gelen safra te­mizdir.

Bazı hayvanların salyalarının temiz olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler vardır (bk. ARTIKLAR). Ter de salya ile aynı hükümde sayılmıştır.

D- Dinen Temiz Sayılmayan Maddelerin Hükümleri:

(Namaz temizliği ile ilgili tolerans sınırı):

İslâm dininde temizliğe büyük önem ve­rilmiş olmakla beraber, islâm bilginleri bu konudaki kuralların olabildiğince uygulan­ması gereğini gözardı etmeksizin, Kur’an ve Sünnet’te ağırlıklı bir yere sahip olan “kolaylık” ve “kolaylaştırma” ilkesinden yola çıkarak hükümleri benimsemişlerdir.

Hanefî mezhebinde, temiz olmayan maddeler

a- Necaset-i galiza,

b- Necaset-i hafife şeklinde iki guruba ayrılmıştır.

Bu, o maddelerin pislik derecesine göre yapılmış bir ayırım olmayıp, birinci gurup, necis olduğuna dair kesin şekilde delil bulunan, ikinci gurup ise hakkında bu şekilde delil bulunmayan pislikleri ifade eder. Birinci guruptakilerin namaz temizliği bakımından toleransla karşılanabilecek miktarı çok sınırlı tutulduğundan bunlara “galiza” (ağır), ikinci guruptakilerle ilgili bu sınır daha geniş tutulduğundan da bunlara “ha­fife” denmiştir.

Hanefi mezhebinde “hafife” sayılan pis­likler şunlardır:

1- Atların ve etleri yenen koyun ve geyik gibi evcil ve yabani hayvanların idrarları ve dışkıları Ebû Hanîfe’ye göre galiz necaset, Ebû Yusuf ve İmâm Muhammed’e göre ise hafif necasettir. Fetva bu son görüşe göre­dir. Katırlar ile eşeklerin dışkıları hakkında da bu ihtilaf vardır.

2- Etleri yenmeyen hayvanlardan atma­ca, çaylak, kartal gibi havada tersleyen kuşların dışkıları ile etleri yenen fakat ha­vada terslemeyen kuşların pislikleri.

Bunların dışında kalanlar ise “galiza” türündendir.

Galiz necaset ile hafif necaset arasında, dinen temiz olan maddeleri kirletmek ko­nusunda herhangi bir fark yoktur. Meselâ, her ikisi de az olan bir suya düştüklerinde o suyu pisletirler. Artık o su maddi ve manevi temizlikte kullanılamaz[9]. Te­miz olmayan maddeler, bu bakımdan galiza ve hafife kısımlarına ayrılmaz; neca­setin hafife ve galiza olarak iki kısma ay­rılması namazın sıhhatine engel olup ol­maması bakımındandır.

Galiz sayılan necaset, eğer katı ise bir dirhem, yaklaşık 3, 5 gr., sıvı İse el ayasını (avuç içini) kaplayacak miktarı tolerans sınırının üzerindedir; vücut, elbise veya namaz kılınacak yerde bulununca namaza engel olur. Bu miktarlar ise namazın sıhha­tine engel olmaz.

Hafif necasette ise, bunun bulaştığı uz­vun veya elbisenin tamamının dörtte birin­den az miktarı namaza engel olmaz.

Ancak imkân bulunduğu takdirde, gerek bedenin ve gerekse elbise ile namaz kılınan yerin az olsa da her türlü pis maddelerden temizlenmesine çaba sarfedilmelidir. Te­miz olmayan bir şeyin tolerans sınırını aşmayan miktarı ile kılınan namaz geçersiz olmamakla beraber bu tahrimen mekruh­tur (bazı yazarlar bunun tenzihen mekruh olduğunu kaydederler). Bu sebeple az da olsa her türlü pis maddeleri temizlemeden namaza başlanmamalıdır.

Öte yandan, yine Hanefi mezhebinde, kaçınılması zor olduğu için, toplu iğne başı kadar küçük olup vücut ve elbiseye sıçra­yan idrar serpintileri, sokaklarda yürürken sıçrayan çamur parçalan, kasabın üstüne sıçrayan kan, pisliğe konmuş sinek vb. haşeratın taşıdığı pislik, necis bir maddenin kaynatılması ile çıkan buhar, necis madde­nin tozu, külü gibi bazı nesneler tolerans hükümlerine tabi kılınmıştır. Yani bunların vücut veya elbisede bulunması namazın geçerliliğine engel sayılmamıştır. Fakat, tolerans hükümleri uygulanan kan ve idrar serpintilerini taşıyan elbise ve uzuv az ve durgun suya sokulursa, o su pislenmiş olur.

Diğer mezheplerde de, esasen necis hükmünde olan birçok nesnenin -bazı durumlarda- tolerans hükümlerine tabi olacağı, yani bunların namazın geçerliliğine engel olmayacağı görüşü benimsenmiştir. Bu nesnelerin neler olduğu ve hangi mikta­rının tolerans sınırında kabul edileceği hususunda pek çok ayrıntı bulunmaktadır. Bunları belirlemede “kolaylık” ilkesinden yola çıkılarak, genellikle, zaruret bulunma­sı, kaçınılması veya korunulmasında zorluk bulunması gerekçelerine dayanılmıştır.

Dikkat edilmelidir ki, burada sözkonusu edilen tolerans hükümleri İslâm’daki kolay­lık ilkesinin gereği olarak benimsenmiş olup, ihtiyaç zaruret gibi durumlar bulun­madıkça bu hükümlerden yararlanmayıp ibadette de genel yaşantıda da temizliğin en ideal şekilde sağlanması esastır. Yine, sağlık açısından sakıncalı ve insan tabiatına aykırı düşen (kerih) şeylerden, gerek yiye­cek ve içeceklerin gerekse vücudun, giysi­lerin ve yakın çevrenin arındırılması İslâmî ilkelerin gereklerinden olduğu dikkatten uzaktutulmamalıdır.

E- Necaseti Temizleme Yolları

Dinen temiz sayılmayan şeyleri, durum ve niteliklerine göre çeşitli yol ve usuller ile temizlemek mümkündür. Mesela, su ile yıkamak, kazımak, silmek, ovalamak, ateşe sokmak gibi.

İşaret edilmelidir ki, burada söz konusu olan temizleme yolları “habes” veya “neca­set” denilen maddi pisliklerin temizlenmesi ile ilgilidir. “Hades” denilen ve hükmi-manevi kirlilik kabul edilen abdestsizlik, cünüplük, hayız ve lohusalık hallerinden temizlenmenin yolu ise, kura! olarak temiz mutlak su kullanmak, böyle suyun bulu­namaması ve bulunduğu halde kullanım İmkânının olmaması Durumlarında Toprak Veya Toprak Cinsinden Temiz Bir Madde Kullanmaktadır.

Hanefî mezhebinde, necaseti temizleme yolları konusunda sosyal şartlar ve ihtiyaç­lar dikkate alınarak daha toleranslı bakıl­mış ve kolaylık ilkesine ağırlık verilmiştir. Mâlikî mezhebinin bu konudaki tavrı da Hanefî mezhebine yakındır. Şafiî ve Han-belî mezhebinde ise, temizliğin olabildiğin­ce tereddüde mahal bırakmayacak tarzda yapılması, gerek gıda gerekse ibadet te­mizliği konusunda dinen necis sayılan du­rumlardan uzak kalınması ilkesine ağırlık verilmiştir.

Aşağıda Hanefî fıkhında anılan temizle­me yollarının başkalarının kısaca tanıtıl­ması İleyetinilecektir.

1- Su ile yıkamak suretiyle temizleme: Maddi pislikler, mutlak sularla temizlenebi­leceği gibi, Hanefî mezhebine göre mu­kayyet sular ile de temizlenebilir (Bk. Sular). Ancak, temiz olmayan şeyler; yağlı, herhangi bir sebeple tabiatını, inceli­ğini, akıcılığı kaybeden sularla temizlenmez.

Gözle görülen pisliklerin renkleri, kokula­rı gidinceye kadar su ile yıkanınca temiz­lenmiş olur. Bir defa yıkamakla tamamen giderilecek pislikleri birden fazla yıkamak daha iyidir. İçine necis madde karışmış yağlı boya ve kan gibi lekesi kalabilen pis­likler, iyice yıkanıp kullanılan su duru olarak akıncaya kadar yıkanır.

Gözle görülemeyen pisliklerle kirlenmiş olan kumaş gibi şeylerin, temiz bir kabın içinde üç defa yıkanıp, her defasında iyice sıkılması gerekir. Son sıkış su damlamaya­cak şekilde olmalıdır. Keçe ve benzeri sı­kılmaları mümkün olmayan sergi ve kumaş türleri temiz bir kap içinde üç defa yıkanır, her defasında suyu süzülüp damlalar kesi-linceye kadar bırakılırsa temizlenmiş olur. Günümüzde, çamaşır makinaları gibi tek­nik araçlarla ve dinen sakıncası olmayan temiz sıvı maddelerle bu tür temizlik daha da iyi sağlanabilir.

Toprak veya ağaçtan yapılmış kaplar pis­lendiği zaman, üç defa yıkanıp kurutulduk­tan sonra temizlenmiş olur. Köpeğin yala­dığı bir kap da üç defa yıkanmakla temiz­lenmiş olur.

Pis su içinde kalarak şişmiş olan buğday, arpa, nohut, fasulye ve benzeri şeyler, temiz suda üç defa ıslatılır; su çekilip şişkin­liği indiği zaman temizlenmiş olur.

Gözle görülmeyen bir pisliğin, beden veya elbisenin hangi tarafına bulaştığı unutu-lursa veya nereye dokunduğunda tereddüt edilirse, bu durumda bedenin veya elbise­nin bir tarafının yıkanmasıyla, -tercih edi­len görüşe göre- her tarafı temizlenmiş sayılır. Ancak İmkân varsa her tarafını yı­kamak daha iyidir. İlk görüş, yolculuk, so­ğuk veya yoksulluk yüzünden yedek elbise bulunmaması hallerinde kolaylık sağlar ve namazın vaktinde kılınmasına da yardımcı olur. Üzerinde pislik veya meni bulunan kimse, bunun ne zaman bulaştığını bile­mezse, pislik sebebiyle son abdest bozdu­ğu; meni sebebiyle ise son uyku uyuduğu vakitten itibaren kılmış olduğu namazları yeniden kılar.

Pislenmiş su borularının içinden akan su­yun temiz aktığına kanaat getirilince boru-lartemizlenmişolur.

2- Suda kaynatmak suretiyle temizleme: Hanefi fıkıh bilginlerinin çoğunluğuna ve diğer mezheplerin fıkıh bilginlerinin azınlı­ğına göre, içine temiz olmayan bir şey karışan ve miktarı elli santimetre küpten az olan süt, pekmez, zeytin yağı, bal gibi sıvı maddeler, temiz su ile üç defa asıl kendi miktarı kalıncaya     kadar   kaynatılmakla temizlenmiş olur. Çünkü böyle bir işlem ile temiz olmayan şeyin niteliğinde bir deği­şikliğin meydana geldiği kabul edilir.

3- Ateşe sokarak temizleme: Pis çamur­dan yapılan kapkacak, bardak ve benzeri eşyalar ateşte   pişirilip kendisinde pislik eseri   kalmayınca temizlenmiş olur. Dinî ölçülere göre kesilmiş bir hayvanın kellesi ütülendikten veya madeni bir eşya üzerin­deki kanlar ateşte yakıldıktan sonra temiz­lenmiş olur.

4- Silmek yolu İle temizleme: Çakı, bıçak, cam, tahta, düz mermer ve tepsi gibi şeyler, yaş veya kuru bir pislikle kirlenir de, temiz bir bez, sünger veya toprak ile pisli­ğin eseri kalmayacak şekilde silinirse te­mizlenmiş olur.

5- Ovalamak ve kazımak yolu ile temiz­leme: Ayakkabı, mest, potin, bot ve çizme gibi   pisiliği     emmeyen   ayakkabı türleri, hayvan dışkısı gibi görünür bir pislik do­kunduğu zaman, su ile temizlenebileceği gibi; keskin bir şeyle kazımak veya yere sürtmekle de temizlenir. İdrar gibi görün­meyen pislikler ise, kazımak veya sürtmek­le temizlenmez, yıkamak gerekir. Elbisede kuruyan meni de ovalanarak temizlenebi­lir. Yaş olan   meni ise ancak yıkamakla temizlenir. Donmuş yağ ve benzeri katı yiyeceklere herhangi bir pislik dokunduğu zaman, pisliğin dokunduğu yerin çevresiyle birlikte kazınıp atılmasıyla temizlenir. Hz. Peygamberin eşi Meymune (r.a)’den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: “Bir fare yağa düştü ve içinde öldü. Rasûlullah’a soruldu: “Onu ve çevresini atın, yağı da yiyin” bu­yurdu (Buhârî, Vudu, 67).

6- Kurumak ve toprak serpmek yolu ile temizleme: Yeryüzü ve yeryüzünde sabit bulunan ot, ağaç, yere döşenmiş taş, tuğla, kiremit ve bunun gibi maddeler pis olunca, güneş, rüzgar ve ateşin etkisi ile kuruyup üzerlerinde pisliğin eseri kalmayacak olsa temizlenmiş olurlar. Bunlar üzerinde na­maz kılınabilir, ancak teyemmüm yapıla­maz; çünkü bu tür yerler temiz ise de, te­mizleyici değildir. Fakat yerde sabit olma­yıp koparılmış veya çıkarılmış ot, taş, tuğla, kiremit gibi şeyler pislik eseri giderilinceye kadar yıkamakla temiz olurlar. Bunların kurumaları temizlenmeleri için yeterli de­ğildir. Ancak değirmen taşları gibi sert ve katı taşlar, yerden ayrılsalar da kurumakla temizlenirler.

Pis olan bir yer, pislik eseri gidinceye ka­dar üzerinden su akıtmak veya pisliğin kokusu hissedilmeyecek şekilde temiz toprak serpmek suretiyle temizlenmiş sayılır.

7- Suyun akması, kaybolması veya bo­şaltılması yolu ile temizleme: İçine pislik düşmüş veya karışmış bir su, bir havuz veya bir hamam kurnası, bir suyun gelip oradan akıp gitmesiyle temizlenir. Çünkü böyle bir su   akarsu hükmündedir. Yine içine     necaset düşen   bir   kuyunun suyu, zamanla çekilip   kaybolunca temizlenmiş sayılır. Ancak böyle durumlarda necaset eserinin bulunmaması gerekir.

İçine pislik düşen bir kuyu kural olarak, suyunun tamamen boşaltılması ile temiz olur. Bununla birlikte bir kuyu bazı durum­larda içine düşen pisliğin hacmine ve nite­liğine göre belirli miktarlarda su çıkarıl­makla da temiz hale gelir.

8- Yapı değişikliği (istihale) yolu ile te­mizleme: Dinen temiz sayılmayan bir şeyin niteliği değişirse temiz hale gelir. Meselâ, bir yığın gübrenin yanıp toprak, bir tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeye dönüşme­si, pis bir zeytin yağının sabun yapılması gibi.

Ancak pis bir süt peynir yapılmakla veya pis bir buğday öğütülmekle yahut bunun unundan ekmek yapılmakla ya da pis bir susamın yağı çıkarılmakla temiz olmaz. Çünkü bunlarda öze inen bir değişim söz konusu değildir.

9- Boğazlama yolu ile temizleme: Do­muzdan başka hayvanlar, İslâmî usullere uygun olarak boğazlandığı zaman derileri temiz olur. Böyle bir deri üzerinde namaz kılınabilir. Bu hayvan, eti yenen cinsten ise, eti de temiz olur, fakat eti yenmeyen hay­vanlardan ise sadece derisi temiz olur.

10- Tabaklama yolu ile temizleme: Domuz dışında meytenin (murdar olarak ölen hayvanın) derisi tabaklanmakla temiz olur.

Kaynak: İnanç ve ibadet ansiklopedisi

Answers ( 9 )

  1. 1
    1
    2020-08-05T10:49:21+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal
    This answer was edited.

    NECASET NASIL TEMİZLENİR
    DİYANET

    Aşağıda Hanefi fıkhında anılan temizle­me yollarının başlıklarının kısaca tanıtılması İle yetinilecektir.

    1- Su ile yıkamak suretiyle temizleme: Maddi pislikler, mutlak sularla temizlenebi­leceği gibi, Hanefî mezhebine göre mu­kayyet sular ile de temizlenebilir (Bk. Sular). Ancak, temiz olmayan şeyler; yağlı, herhangi bir sebeple tabiatını, inceli­ğini, akıcılığı kaybeden sularla temizlenmez.

    Gözle görülen pisliklerin renkleri, kokula­rı gidinceye kadar su ile yıkanınca temiz­lenmiş olur. Bir defa yıkamakla tamamen giderilecek pislikleri birden fazla yıkamak daha iyidir. İçine necis madde karışmış yağlı boya ve kan gibi lekesi kalabilen pis­likler, iyice yıkanıp kullanılan su duru olarak akıncaya kadar yıkanır.

    Gözle görülemeyen pisliklerle kirlenmiş olan kumaş gibi şeylerin, temiz bir kabın içinde üç defa yıkanıp, her defasında iyice sıkılması gerekir. Son sıkış su damlamaya­cak şekilde olmalıdır. Keçe ve benzeri sı­kılmaları mümkün olmayan sergi ve kumaş türleri temiz bir kap içinde üç defa yıkanır, her defasında suyu süzülüp damlalar kesi-linceye kadar bırakılırsa temizlenmiş olur. Günümüzde, çamaşır makinaları gibi tek­nik araçlarla ve dinen sakıncası olmayan temiz sıvı maddelerle bu tür temizlik daha da iyi sağlanabilir.

    Toprak veya ağaçtan yapılmış kaplar pis­lendiği zaman, üç defa yıkanıp kurutulduk­tan sonra temizlenmiş olur. Köpeğin yala­dığı bir kap da üç defa yıkanmakla temiz­lenmiş olur.

    Pis su içinde kalarak şişmiş olan buğday, arpa, nohut, fasulye ve benzeri şeyler, temiz suda üç defa ıslatılır; su çekilip şişkin­liği indiği zaman temizlenmiş olur.

    Gözle görülmeyen bir pisliğin, beden veya elbisenin hangi tarafına bulaştığı unutu-lursa veya nereye dokunduğunda tereddüt edilirse, bu durumda bedenin veya elbise­nin bir tarafının yıkanmasıyla, -tercih edi­len görüşe göre- her tarafı temizlenmiş sayılır. Ancak İmkân varsa her tarafını yı­kamak daha iyidir. İlk görüş, yolculuk, so­ğuk veya yoksulluk yüzünden yedek elbise bulunmaması hallerinde kolaylık sağlar ve namazın vaktinde kılınmasına da yardımcı olur. Üzerinde pislik veya meni bulunan kimse, bunun ne zaman bulaştığını bile­mezse, pislik sebebiyle son abdest bozdu­ğu; meni sebebiyle ise son uyku uyuduğu vakitten itibaren kılmış olduğu namazları yeniden kılar.

    Pislenmiş su borularının içinden akan su­yun temiz aktığına kanaat getirilince boru-lartemizlenmişolur.

    2- Suda kaynatmak suretiyle temizleme: Hanefi fıkıh bilginlerinin çoğunluğuna ve diğer mezheplerin fıkıh bilginlerinin azınlı­ğına göre, içine temiz olmayan bir şey karışan ve miktarı elli santimetre küpten az olan süt, pekmez, zeytin yağı, bal gibi sıvı maddeler, temiz su ile üç defa asıl kendi miktarı kalıncaya kadar kaynatılmakla temizlenmiş olur. Çünkü böyle bir işlem ile temiz olmayan şeyin niteliğinde bir deği­şikliğin meydana geldiği kabul edilir.

    3- Ateşe sokarak temizleme: Pis çamur­dan yapılan kapkacak, bardak ve benzeri eşyalar ateşte pişirilip kendisinde pislik eseri kalmayınca temizlenmiş olur. Dinî ölçülere göre kesilmiş bir hayvanın kellesi ütülendikten veya madeni bir eşya üzerin­deki kanlar ateşte yakıldıktan sonra temiz­lenmiş olur.

    4- Silmek yolu İle temizleme: Çakı, bıçak, cam, tahta, düz mermer ve tepsi gibi şeyler, yaş veya kuru bir pislikle kirlenir de, temiz bir bez, sünger veya toprak ile pisli­ğin eseri kalmayacak şekilde silinirse te­mizlenmiş olur.

    5- Ovalamak ve kazımak yolu ile temiz­leme: Ayakkabı, mest, potin, bot ve çizme gibi pisiliği emmeyen ayakkabı türleri, hayvan dışkısı gibi görünür bir pislik do­kunduğu zaman, su ile temizlenebileceği gibi; keskin bir şeyle kazımak veya yere sürtmekle de temizlenir. İdrar gibi görün­meyen pislikler ise, kazımak veya sürtmek­le temizlenmez, yıkamak gerekir. Elbisede kuruyan meni de ovalanarak temizlenebi­lir. Yaş olan meni ise ancak yıkamakla temizlenir. Donmuş yağ ve benzeri katı yiyeceklere herhangi bir pislik dokunduğu zaman, pisliğin dokunduğu yerin çevresiyle birlikte kazınıp atılmasıyla temizlenir. Hz. Peygamberin eşi Meymune (r.a)’den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: “Bir fare yağa düştü ve içinde öldü. Rasûlullah’a soruldu: “Onu ve çevresini atın, yağı da yiyin” bu­yurdu (Buhârî, Vudu, 67).

    6- Kurumak ve toprak serpmek yolu ile temizleme: Yeryüzü ve yeryüzünde sabit bulunan ot, ağaç, yere döşenmiş taş, tuğla, kiremit ve bunun gibi maddeler pis olunca, güneş, rüzgar ve ateşin etkisi ile kuruyup üzerlerinde pisliğin eseri kalmayacak olsa temizlenmiş olurlar. Bunlar üzerinde na­maz kılınabilir, ancak teyemmüm yapıla­maz; çünkü bu tür yerler temiz ise de, te­mizleyici değildir. Fakat yerde sabit olma­yıp koparılmış veya çıkarılmış ot, taş, tuğla, kiremit gibi şeyler pislik eseri giderilinceye kadar yıkamakla temiz olurlar. Bunların kurumaları temizlenmeleri için yeterli de­ğildir. Ancak değirmen taşları gibi sert ve katı taşlar, yerden ayrılsalar da kurumakla temizlenirler.

    Pis olan bir yer, pislik eseri gidinceye ka­dar üzerinden su akıtmak veya pisliğin kokusu hissedilmeyecek şekilde temiz toprak serpmek suretiyle temizlenmiş sayılır.

    7- Suyun akması, kaybolması veya bo­şaltılması yolu ile temizleme: İçine pislik düşmüş veya karışmış bir su, bir havuz veya bir hamam kurnası, bir suyun gelip oradan akıp gitmesiyle temizlenir. Çünkü böyle bir su akarsu hükmündedir. Yine içine necaset düşen bir kuyunun suyu, zamanla çekilip kaybolunca temizlenmiş sayılır. Ancak böyle durumlarda necaset eserinin bulunmaması gerekir.

    İçine pislik düşen bir kuyu kural olarak, suyunun tamamen boşaltılması ile temiz olur. Bununla birlikte bir kuyu bazı durum­larda içine düşen pisliğin hacmine ve nite­liğine göre belirli miktarlarda su çıkarıl­makla da temiz hale gelir.

    8- Yapı değişikliği (istihale) yolu ile te­mizleme: Dinen temiz sayılmayan bir şeyin niteliği değişirse temiz hale gelir. Meselâ, bir yığın gübrenin yanıp toprak, bir tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeye dönüşme­si, pis bir zeytin yağının sabun yapılması gibi.

    Ancak pis bir süt peynir yapılmakla veya pis bir buğday öğütülmekle yahut bunun unundan ekmek yapılmakla ya da pis bir susamın yağı çıkarılmakla temiz olmaz. Çünkü bunlarda öze inen bir değişim söz konusu değildir.

    9- Boğazlama yolu ile temizleme: Do­muzdan başka hayvanlar, İslâmî usullere uygun olarak boğazlandığı zaman derileri temiz olur. Böyle bir deri üzerinde namaz kılınabilir. Bu hayvan, eti yenen cinsten ise, eti de temiz olur, fakat eti yenmeyen hay­vanlardan ise sadece derisi temiz olur.

    10- Tabaklama yolu ile temizleme: Domuz dışında meytenin (murdar olarak ölen hayvanın) derisi tabaklanmakla temiz olur. İslamda inanç ibadet ve amel

    NECASET HAKKINDA KONULARIMIZ:

    1
    2020-09-26T19:22:41+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Necaset dinen namaza engel olan pisliktir.
    Necat setleri gidermenin en güzel yolu su ile yıkamaktır.
    Necaset türleri üçtür ağır necaset hafif necaset orta necasettir.

    En iyi cevap
  2. Seyda avatarı
    1
    2020-09-26T19:25:43+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Ağır necaset domuz ve köpek isteğidir.
    Orta necaset insan ve hayvan idrarı dışkısı kan ve irin dir.
    Hafif necaset Eti yenen hayvanların artığıIğdır.

  3. Sevde avatarı
    1
    2020-09-30T20:17:20+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Allah razı olsun. Ya çokgüzel bu bilgiler. İlla İlim illa ilim. İlimsiz olmaz.. Sağolun.

    1
    2021-02-28T15:35:38+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Necaset hakkında o kadar geniş bilgi verilmiş her müslüman okumalı yoksa gereği gibi temizlenemez

  4. Soru avatarı
    1
    2022-01-10T16:59:41+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Vücudumuzda ya da elbisemizde necaset varsa bu necasete ter bulaşsa necaset yayılır mi? Mesela sırtımızda sivilce kanı veya başka bir necaset var. Terledigimizde bu necaset atletimize veya sırtımıza yayılır mi? Necis sınırlarını aşar mi? Dinimizde böyle bir şey var mı?

    Ter sırtımızdan akinca necaset sayılır mi? Ter necis mıdır?

    Ter sırtımızdan akarken sirtimizdaki herhangi necis bir şeye de değip akarsa necaset de akacağı için necasetin sınırları çoğalmış olur mi? necis sınırları aşilmis olur mu?

      1
      2022-01-10T17:17:21+03:00

      Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

      Bildir
      İptal

      Şimdi sıvı olan necasetler avuç içinden fazla bir alana yayıldığı vakit bu bölgenin temizlenmesi gerekmektedir. Giymiş olduğunuz çamaşırda eğer avuç içi miktarından fazla bir yere bulaşmış ise bu necaset bu elbisenin değişmesi gerekmektedir.

  5. Birol avatarı
    1
    2022-04-02T08:15:16+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kurumuş necaset varsa bir avuçtan az bu necaset terlediğimiz vakit büyür mü ? Yani sırtimida necaset bulaşti.sonra  sırtimiz  buyuk bir kismi  terledi bu  gorunmeyen necasette kurumuş bir avuctuya artmis olur mu ?

    1
    2022-04-02T19:00:01+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kurumuş necaset ıslandığı zaman avuç içinden fazla bir alana yayıldığı zaman bu kıyafetin temizlenmesi gerekmektedir.

  6. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam’da najasat, ritüel olarak kirli kabul edilen safsızlıklar veya maddeler anlamına gelir. Necâset, hem fiziki necisleri hem de ruhen necis olan maddeleri kapsayabilir. Necâsetin mevcudiyeti, bilhassa ibâdet meselelerinde, şahısların, eşyaların ve yerlerin temizliğine tesir edebilir.

    Necâset kavramı, kaynağına ve mezhebine göre değişir. İşte necâsatın bazı yaygın örnekleri:

    1. İnsanlardan ve Hayvanlardan Kaynaklanan Safsızlıklar: Buna idrar, dışkı, kan, kusmuk ve diğer vücut sıvıları veya dışkıları dahildir.
    2. Alkol ve Sarhoş Edici Maddeler: İslami öğretilere göre alkol ve sarhoşluğa neden olan maddeler necis (necis) kabul edilir.
    3. Bazı Hayvanların Karkasları: İslami kurallara (helal) göre kesilmemiş hayvanların leşleri necis kabul edilir.
    4. Bazı Hayvanların Kanı: Tüketilmesi (haram) olmayan hayvanların kanı necis kabul edilir.
    5. Domuz ve Yan Ürünleri: Domuz ve yan ürünleri İslam’da necis kabul edilir.

    Necâset derecesi veya necâset derecesi değişebilir. Bazı safsızlıklar büyük kabul edilir (mughallazah) ve kapsamlı bir arınmayı gerektirirken, diğerleri küçük (mütevessitah) olarak kabul edilir ve daha düşük bir temizleme derecesi ile saflaştırılabilir.

    Saflık meselelerinde, İslami öğretiler temizliğin ve pisliklerden kaçınmanın önemini vurgular. Müslümanlara, namaz, Kur’an-ı Kerim gibi ibâdetlerden önce bedenlerini, elbiselerini ve çevrelerini temiz tutmaları, kendilerini ve eşyalarını necasetten arındırmaları tavsiye edilir.

    Necâset ve onun tasfiyesi ile ilgili özel kurallar ve kılavuzlar, farklı İslam fıkhı ekolleri (mezhepler) arasında değişiklik gösterebilir. Durumunuza göre necâsetle ilgili ayrıntılı hükümler ve rehberlik için bilgili bir âlim veya mezhebinizden nitelikli bir dini otoriteye danışmanız tavsiye edilir.

Cevapla