Meleklerin Kadir Gecesinde İnişi

Kadr Sûresi’nde Allah Teâlâ meleklerin ve onlar içerisinde ruhun, yani Cebrail (a.s)’in yeryüzüne indiğini, Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı bu gecenin, bin aydan hayırlı olduğunu ve bu gecenin, güneş doğana kadar bir selam, selamet, bereket ve hayır gecesi olduğunu haber verir. Herşeyden önce bu gece Kur’ân’ın iniş gecesi olarak şeref kazanmıştır ve Cebrail (a.s), Kur’ân’ı yedinci kat gökten, birinci kat göğe bu gecede indirmiştir.^[1] “Gece­nin bereketinden dolayı, melekler çok çok inerler, beraberlerinde, rahmet ve bereket de indirirler. Kur’ân okunur­ken inerler, zikir, ilim ve ibadet meclislerini hayranlık ve sevgi ile kuşatırlar; ihlâslı ilim talebelerine, saygı ile ka­natlarını gererler ve camilere devam edenlere selam verir­ler. Yeryüzü ve dünya seması bu gece inen onca meleği, kolayca taşır. Çünkü onlar, nurdan varlıklardır ve arala­rında izdiham olmaz. Nasıl ışıkla dolu odaya, başka ışıklar girdiğinde bir izdiham olmuyor, onlara da yer bulu­nuyor, sadece oda, daha ışıklı ve aydınlık oluyorsa, me­lekler de ne kadar çok olurlarsa olsunlar, birbirine mani olmuyorlar”.^[2]
Kadr Sûresi’ndeki âyetin zahiri, bu gecede bütün meleklerin indiğini gösterir. Bazı kimselere göre bu gece­de inenler, sadece Sidretü’l-Müntehâ melekleri veya onla­rın bir kısmıdır. Ka’bu’l-Ahbâr’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Sidre-i Müntehâ, cennetin komşusu olan ye­dinci kat göğün sınırındadır. Dolayısıyla Sidre, dünya ile ahiret arası çizgidedir ve kökü cennette, dalları Kürsî’nin altındadır. Sidre’de, sayılarını ancak Allah’ın bilebileceği kadar çok melek vardır. Bunlar hep Allah’a ibadetle meşguldürler. Cebrail’in makamı da Sidre’nin tam ortasındadır. Buradaki her meleğe, mü’minler için merhamet et­me ve müzminleri anma duygusu verilmiştir. Dolayısıyla bu Sidre melekleri, Kadir gecesinde Cebrail (a.s) ile bir­likte dünyaya inerler…” İbn Abbas (r.a)’dan gelen bir ri­vayete göre, “Kadir gecesi geldiği zaman Allah Teâlâ, Cebrail’e, Sidre meleklerinden yetmişbin tanesiyle yeryü­züne inmesini emreder. Onlar yere indiklerinde, yanların­daki nurdan bayrakları Kabe’ye, Rasûlullah’ın kabrine, Mescid-i Aksâ’ya ve Tûr-i Sînâ mescidine dikerler. Sonra Cebrail (a.s) “Dağdın” komutunu verir. Melekler, içinde mü’min insan bulunan her ev, her oda, her mekan ve her gemiye dağılır girerler. Fakat içinde köpek, içki ve domuz gibi haram şeyler bulunan yerlere girmezler. Sabah güneş doğana kadar, Muhammed ümmetine istiğfar ederler; tesbihler, tehliller getirir, dualarda bulunurlar. Sabahla be­raber göğe çekilirler. Dünya semasının melekleri onları karşılar ve:
“Nereden geliyorsunuz?” diye sorarlar.
“Dün­yada idik. Çünkü bu gece, Kadir gecesi idi.” cevabını ve­rirler. Onlar yine sorar:
“Allah Teâlâ, ümmet-i Muhammed’in isteklerini ne yaptı?” Cebrail (a.s) cevap verir:
“Al­lah, sâlih olanlarını affetti”. O zaman dünya seması me­lekleri,
“Allah Teâlâ’nın bu ümmete verdiği nimetlere şü­kürler olsun!” diye, âlemlerin rabbi Allah’a medh ü senalarda bulunur, yüksek sesle onu takdis ve teşbih ederler”.^[3]
Yine bir rivayete göre bu gecede Cebrail (a.s), içki içmeyen, domuz eti yemeyen her mü’minle tokalaşır ve selamlaşır. İnsanın ürpermesi, ağlaması ve kalbine bir rikkat gelmesi bunun işaretidir. Yine bir rivayete göre Cebrail (a.s), bu gece, Allah’ın nasip buyurduğu rahmeti dağıtmakla görevlidir. O, bu rahmeti hayatta olan mü’minlere bol bol dağıttıktan sonra, artanını, Allah’ın emri ile, ümmet-i Muhammed’in ölülerine bol bol dağıtır. Cebrail (a.s),
“Ey Rabbim, daha çok rahmet var, ne yapa­yım?” diye sorar. Allah T,eâlâ da,
“Kâfirlere dağıt!” buyu­rur. O da kalanı kâfirlere dağıtır. Hangi kâfire bu rah­metten bir parça düşse, ona imanla ölmek nasip olur. Me­leklerin, yeryüzündeki mü’minleri ziyaret edip, onlara dua etme arzu ve talebleri, bu gecede karşılanır ve bu ge­cede onlara izin çıkar. Böylece onlar, şafak atana kadar grup grup yeryüzüne inerler.^[4][291] Melek oldukları için me­safenin uzunluğu onlar için problem olmaz.

[1] Râzî, 23/283.
[2] Râzî, 23/288-289; Âlûsî, 30/195-196.
[3] Râzî, 23/289; Alûsî, 30/196.
[4] A.g.e, a.y.

Kur’an Neden iniş sırasına göre yazılmamıştır?