Selamun aleyküm . Selef , eşarilik ve maturidiliğin farklarının belirtilip bu farklılıklara rağmen neden ehli sünnet adı altında bir tutulduklarını öğrenmek istiyordum kesin ve net bilgisi olan yardımcı olabilirmi acaba ?
Eş’ari ve matüridi mezhepleri arasındaki görüş farkları
1. İman artma ve eksilme meselesi: Maturidiye göre iman artar eksilmez der, eş’ari aratar eksilir der.
2. Ben müslümanım inşallah denir mi? Eşari inşallah müslümanım denmeli der, maturidi inşallah denmeden ben mslümanım denmeli der.
gibi ayrıntılar var
TEMEL FARKLAR
- Cüz’i irade:
- Husn Kubh:
- Marifetullah:
- Kesb:
- Tekvin:
- Nübüvvet:
- teklifi mala yutak:
- Hikmet sebeb
- Kelam-ı nefsi:
- Ezelde mabuda hitap
- İbadetin mükellefiyeti
- İrtidat
- Tevb-i Ye’s
Selefiler ise asla yorum yapmazlar
Sonuçta bu farklı görüşler ayrıntılarda olduğu için temel inanç aynıdır ve hepsine ehli sünnet denilmiştir.
İslâm tarihinde akaidi açıklayan itikadî mezhebler başlıca dörttür. Bunlar, Resulullah’ın ve Ashab-ı kirâmın akâidine ve üzerinde bulundukları yola yakınlıkları itibarıyla şöyle sıralanırlar:
a) Ehl-i Sünneti hassa denilen Selefiyye: Bunlar nassların zahirine bağlılığı ve teslimiyeti prensip edinmişlerdir. Kur’an’da bildirilen iman esaslarını akılla fazla irdeleyip kurcalamadan iman ederler.
b) Eş’ariyye: Nassları esas olarak alıp akli delillerle bunları desteklerler.
c) Matüridiyye: Bunlar da Eş’ariyye gibi kelâm metodunu kabul ederler. Kur’an ve sahih sünnette bildirilen akaidi daha fazla aklî ve kuvvetli delillerle desteklerler.
Eş’ârîyye ekolünün genel görüşlerine gelince; Bunları bir fikir vermesi açısından ana hatlarıyla şöyle sıralanabilir: Ancak bu görüşleri tam anlamıyla ifade edebilmek için dayandıkları esaslar ve istidlâl yollarıyla, delilleriyle ele almak en doğru yol olacaktır. Bu da burada mümkün olmadığı için bunları ana başlıklarıyla verme yolunu tercih ediyoruz.
1. Ma’rifetullah: Akıl hiç bir şeyi vâcip kılamaz. Akıl, Allah’ı bulabilecek güçte bile olsa, Allah’ı bilmek şer’an vaciptir. Aklen bir vucûbiyyet yoktur. Şeriattan, dinden- haberi olmayan insan, hiç bir şeyden sorumlu değildir.
2. Nübüvvet: Nübüvvet için erkek olmak şart değildir. Kadında peygamber olabilir.
3. Cüzi İrade: Cüzi irade müstakil değildir, onu da Allah yaratır.
4. Kesb: Kesb, insan gücünün, güç yetirilen şeyle birlikte olmasıdır. Eş’ârîyye ekolünde kesb anlayışı kapalı bir şekilde anlatılmıştır. Bu yüzden anlaşılması diğer meselelere göre daha zordur.
5. Husn ve Kubh: Husn ve kubh şer’îdir, akıl ile idrak olunamaz. Ancak Allah’ın emir ve yasağı ile bir şeyin iyi ya da kötü olduğu bilinir. Bir şey emredilmiş ise iyidir, nehyedilmiş ise kötüdür. Emir ve nehiy olmadan iyilik ve kötülük bilinemez.
6. Tekvin: Tekvin hakiki bir sıfat olmayıp, itibarı bir sıfattır, kudret sıfatının bir taallukudur.
7. Sebep ve Hikmet: Allah’ın fiilleri bir hikmete göre olmadığı gibi bir sebebe de bağlı değildir. Çünkü Allah, yaptıklarından sorumlu değildir.
8. Güç Yetirilemeyen Şeyle Teklif: Allah’ın insanın gücünün dışında kalan bir şeyin yapılmasını emretmesi ve kullarını bununla mükellef tutması caizdir. Ama böyle bir durum vaki olmamıştır.
9. İbadet Mükellefiyeti: Kâfirler iman etmekle mükellef oldukları gibi, ibadet etmekle de mükelleftirler. İbadet etmedikleri için ayrıca ceza göreceklerdir.
10. İrtidad: Dinden çıkmış olan, yeniden iman ederse amelleri de kendisiyle geriye dönmüş olur.
11 . Kelâm-ı Nefsı: Kelâm-ı Nefsî’nin işitilmesi caizdir.
12. Kur’an-ı Kerîm: Kelâm-ı nefsî durumundaki Kur’an mahluk değildir. O Allah’ın kelâmıdır. Ses ve harflere muhtaç değildir. Elimizde bulunan mushaf ise, ses ve harflere muhtaç olan kelâm-ı lâfzîdir ve mahluktur. Allahu Teâlâ şöyle buyurur: “Bir şeyi(n olmasını) dilediğimiz zaman sözümüz ancak ona “ol” dememizden ibarettir. O da derhal oluverir” (en-Nahl, 16/40). Kur’an yaratılmış olsa idi, Allah kendi sözü olan Kur’an’a ol demiş olacaktır. Halbuki “ol’ sözü de Kur’ân’dadır.
13. Ezelde Ma’dûma Hitab: Yüce Allah’ın hitabının ezelde ma’duma (yokluk) taalluk etmesi caizdir. Buna göre Yüce Allah ezelde mütekellimdir.
14. Tevbe-i Ye’s: Ümitsizlik halinde yapılan tevbe makbuldur.
15. Şefaat: Şefaat haktır ve kıyamet günü gerçekleşecektir.
16. Rü’yet: Yüce Allah’ın ahirette mü’minler tarafından gözle görülmesi mümkündür ve görülecektir. Bu hem aklı deliller hem de naklî deliller ile desteklenmiştir. Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurur: ”O günde (kıyamette) peygamberlerin velilerin ve müminlerin yüzleri apaydınlıktır. Rablerine orada hiçbir engel olmaksızın bakıcıdırlar” (el-İnsân, 75/22-23) .
Answer ( 1 )
Selefi, Maturidi ve Eş’ari, İslam düşünce tarihinde önemli akımlardan üç tanesidir. İşte bu akımlar arasındaki temel farklar:
Selefi Akım: Selefi akım, İslam’ın erken dönemlerine, özellikle Sahabe ve Tabiin dönemine dönerek İslam’ın temellerini ve orijinal öğretilerini takip etmeyi savunur. Selefi düşünce, İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an, Hadis ve Sahabe uygulamalarına sıkı bir şekilde bağlı kalmayı hedefler. Selefi düşünceye göre, İslam’ın doğru anlaşılması, bu erken dönemdeki müminlerin inançları ve uygulamalarına sadık kalarak gerçekleşir.
Maturidi Akımı: Maturidi akımı, İslam felsefesi ve teolojisinde etkili olmuş bir akımdır. Bu akım, iman konularını aklî yöntemlerle açıklamayı ve anlamayı önemser. Maturidi düşüncesine göre, iman konularında aklın ve naklin (Kur’an ve Hadis gibi kaynakların) uyum içinde olması gerekmektedir. Maturidi düşünce, Allah’ın birliğini, kader konusunu, peygamberlerin sıfatlarını ve insanın sorumluluğunu anlamaya yönelik teolojik tartışmalara odaklanır.
Eş’ari Akımı: Eş’ari akımı, İslam düşünce tarihinde önemli bir yer tutan bir teolojik akımdır. Eş’ari düşüncesi, akıl ve nakil arasında bir denge kurmaya çalışır. Akıl, İslam inançları ve prensipleri hakkında bir anlamaya yönlendirilirken, nakil (Kur’an, Hadis, Sahabe geleneği) da önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Eş’ari düşüncesi, Allah’ın sıfatlarını, kader ve insanın sorumluluğunu, imanın doğası gibi teolojik konuları anlamaya çalışır.
Bu akımlar arasındaki farklar, özellikle teolojik tartışmaların odak noktası ve anlama yöntemlerinde ortaya çıkar. Selefi akım erken dönem İslam’ına, Maturidi akımı aklî anlamaya ve Eş’ari akımı ise hem aklî hem de naklî bilgilere dayalı bir anlayışa vurgu yapar. Her bir akımın kendine özgü öğretileri ve yaklaşımları bulunur. Bu farklılıklar, İslam düşünce tarihinde çeşitlilik ve çeşitli yorumların varlığını gösterir.