Peygamber Efendimiz zamanında hırsızlık

Question

Peygamberimiz Zamanında Bazı Hırsızlık Olayları
Hadisler

Peygamber Efendimiz zamaninda hirsizlik

Kıldan işlenmiş bir örtüyü çalan adamı yakalayıp Peygamber Efendi­mize getirdiler; Peygamberimiz (A.S.), «Bunun hırsızlık yaptığını (veya bu örtünün çalındığını) sanmıyorum» dedi. Hırsız, «Ben bunu çaldım» diye karşılık verdi. Bunun üzerine Peygamber (A.S.) Efendimiz, «Bunu götürüp elini kestikten ve kesilen yeri yakıp dağladıktan sonra bana getirin» bu­yurdu. Öyle yaptılar. Peygamber o adama, «Artık Allah’a tevbe eti.» bu­yurdu. O da tevbe etti. Peygamber (A.S.) «Aliah tevbeni kabul etti» diye haber verdi.»

Ömer bin Semure, Resûlüllah (A.S.) Efendimize gelerek dedi ki: — Ey Allah’ın Peygamberi! Falan aileye ait bir deveyi çaldım, beni bu (günahtan) temizle.
Peygamber (A.S.) Efendimiz o aileye haber gönderip sordurdu. Onlar da bir develerinin kaybolduğunu söylemişler. Bunun üzerine suç sabit gö­rülerek, Ömer bin Semure’nin elinin kesilmesini emretti. Emir yerine geti­rilince adam, kesilen eline bakarak şöyle dedi: «Beni senden temizleyen Allah’a hamdolsun; sen beni cehenneme sokmayı istediydin.»

Bir.kadın altından ma’mul süs eşyası çalmıştı. Ma! sahipleri onu ya­kalatıp Peygamber (A.S.) Efendimize getirdiler ve: «Ey Allah’ın Peygam­beri! Bu kadın malımızı çaldı,» diye şikâyette bulunup davacı oldular. Suc sabit olunca, Peygamber (A.S.) «Kadının sağ elini kesin,» diye emretti. Emir yerine getirildi. Kadın, «Başka bir tevbe var mıdır?» diye sorunca, Peygamber (A.S.) ona: «Sen bugün hatalardan (arınmada), anandan doğ­duğun gündeki gibisin..» buyurdu.

Ahmed bin Hanbel aynı rivayeti şu fazlalıkla nakletmiştir: Kadının yakınları onu bu cezadan kurtarmak için 500 dinar fidye vermeyi teklif et­tilerse de Hz. Peygamber, «olmaz, götürün sağ elini kesin!» diye emrini tekrarlamıştır. Çünkü bu hususta yürütme organına bir serbesti verilme­miştir.
Hz. Âişe (R.A,) anlatıyor:
Kureyş Kabilesi, kendilerinden bir kadının hırsızlık yaptığına üzülmüş ve bunu diğer kabilelere karşı bir onur meselesi yaparak kadının elinin kesilmemesini sağlamak için çareler aramışlardı. Son olarak Üsame bin Zeyd’i şefaatçi olarak Hz, Peygambere (A.S.) gönderdiler. Üsame gelip kadın hakkında konuşunca, Peygamberin (A.S.) rengi değişti ve: «Ya Üsa­me! Allah’ın koyduğu bir cezanın uygulanmaması için mi şefaat ediyor­sun?» buyurdu. Üsame bu uyarı karşısında meselenin nezaketini anla­makta gecikmedi ve: «Ya Resûlellah! Bu hatamdan dolayı bağışlanmam için Allah’tan dilekte bulunun..» diyerek pişmanlığını arzetti. Akşama doğ­ru Peygamber (A.S.) ashabını toplayarak şöyle konuştu: «Sizden önceki milletler soylu bir kişi hırsızlık edince ona dokunmaz, zayıf ve kimsesiz bir kişi hırsızlık Ddince onu cezalandırırlardı. Onlar bu yüzden helak oldular. Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fa-tima bile hırsızlık etse elbetteki elini keserim!.» Sonra da o hırsız kadının elinin kesilmesini emretti. Kadın da cezasını çektikten sonra güzel bir tevbe etti ve evlendi.

Yine Hz. Âişe (R.A.) diyor ki:
Beni Mahzun Kabilesinden bir kadın emanet eşya alır, sonra da onu saklayıp sahibine vermez ve inkâr ederdi. Sucu sabit görülünce, Resûlül-lah (A.S.) onun elinin kesilmesini emretti.

CEVAP:

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in döneminde bazı hırsızlık olaylarına dair hadisler ve rivayetler bulunmaktadır. Bu olaylarda hırsızlık yapanlara genellikle adaletle muamele edilmiş ve toplum düzenini sağlamak için İslam’ın hükümleri uygulanmıştır. İşte bu bağlamda bazı hadisler ve rivayetler:

1. Hırsızlık Cezasıyla İlgili Genel Hadis

  • Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
    “Hırsızlık yapanın eli, çaldığı şey bir kalkanın değerine ulaştığında kesilir.”
    (Buhari, Hudud, 12; Müslim, Hudud, 3)
    Bu hadis, hırsızlık cezasının mala ve toplum düzenine verilen zararın büyüklüğüne göre uygulanması gerektiğini belirtir.

2. Mahzum Kabilesinden Bir Kadının Hırsızlık Yapması

  • Mahzum kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının cezası için araya girmek isteyenlere Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
    “Sizden öncekiler, şerefli biri hırsızlık yaptığında onu serbest bırakırlardı; zayıf biri hırsızlık yaptığında ise ona ceza uygularlardı. Allah’a yemin ederim ki, eğer Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim.”
    (Buhari, Hudud, 12; Müslim, Hudud, 4)
    Bu hadis, adaletin herkes için eşit şekilde uygulanması gerektiğini vurgular.

3. Bir Hırsızın Tövbe Etmesi

  • Peygamberimiz, tövbe eden bir hırsıza merhamet gösterilmesi gerektiğini de ifade etmiştir. Bir rivayette şöyle geçer:
    “Bir kimse hırsızlık yapar ve ardından tövbe ederse, onun tövbesi kabul edilir. Ancak çaldığı mal sahibine iade edilmelidir.”
    (Ebu Davud, Hudud, 16)

4. Hırsızlıkla İlgili Öğüt

  • Peygamberimiz (s.a.v.), ashabına hırsızlıktan kaçınmalarını öğütlemiş ve şöyle buyurmuştur:
    “Hırsızlık yapmayın. Kim hırsızlık yapar da yakalanırsa, kıyamet günü hırsızlık yaptığı şeyin ağırlığını taşır.”
    (Müslim, İman, 218)

Özetle:

Peygamberimizin dönemi, adaletin tesis edildiği, cezanın caydırıcılığı ve tövbenin teşvik edildiği bir dönemdir. Hırsızlık, bir kul hakkı olduğu için İslam’da hassas bir şekilde ele alınmış, hakkın sahibine iade edilmesi ve toplum düzenine zarar verilmemesi hedeflenmiştir.

Dini Sitelerimiz

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2025-01-24T14:54:20+03:00

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında hırsızlık, İslam toplumunda ciddi şekilde ele alınan bir suçtu ve bununla ilgili hem dini hem de toplumsal düzeni sağlamak amacıyla çeşitli hükümler getirilmişti. İslam’da hırsızlık, malın izinsiz alınması anlamına gelir ve kişilerin malına zarar vermek büyük bir günah olarak kabul edilir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bu konuda belirlediği prensipler, adaletin sağlanması ve toplumda güvenin oluşturulması amacıyla oldukça dikkatli bir şekilde uygulanmıştır.

    Bazı hırsızlık olayları ve bu olaylara verilen tepkiler, İslam tarihinde önemli bir yer tutar. Bunlardan biri, çok meşhur olan “Usame bin Zeyd olayı”dır. Usame bin Zeyd, Peygamber Efendimiz’in kuzenidir ve bir hırsızlık olayı yüzünden çok büyük bir tartışma yaşanmıştır.

    Usame Bin Zeyd ve Hırsızlık Olayı:
    Bir kadın, çok değerli bir eşyasını çaldırmış ve hırsızlık yapan kişi yakalanmıştır. Hırsızın, bir yüksek kabileden, önemli bir aileye mensup bir kişi olduğu ortaya çıkmıştır. Bazı kişiler, hırsızın bu ailesine yakın olduğu için cezalandırılmaması gerektiğini savunmuşlardır. Ancak, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bunun doğru olmayacağını belirtmiş ve toplumda herkesin eşit olması gerektiği vurgulanmıştır. Olayı Usame bin Zeyd’e aktarmış ve Usame (r.a.), suçluya gereken cezayı vermek için harekete geçmiştir.

    Bu olay, adaletin herkes için eşit olmasını ve hiçbir kimsenin konumu veya ailesi ne olursa olsun suçların cezasız kalmaması gerektiğini gösterir.

    İslam’da Hırsızlıkla İlgili Hükümler:
    İslam’da hırsızlık suçunun cezası, belirli şartlar altında el kesme olarak belirlenmiştir, ancak bu ceza, birçok şartın yerine gelmesi durumunda uygulanabilir. Yani, hırsızlık yapıldığında, önce suçlunun gerçekten hırsızlık yaptığı kanıtlanmalı ve hırsızlık, açlık gibi meşru sebeplerle yapılmamış olmalıdır.

    Peygamber Efendimiz, hırsızlık yapan kişiye adaletli bir şekilde ceza verilmesini ve böylece toplumun huzurunun korunmasını istemiştir. Bu noktada önemli olan, suçlunun suçunu kabul etmesi ve kesin delillerin olmasıdır.

    Özetle, Peygamber Efendimiz zamanında hırsızlık olayı, adaletin sağlanması ve toplumsal düzenin bozulmaması için önemli bir mesele olarak ele alınmış ve dini hükümler ışığında çözümler getirilmiştir.

    En iyi cevap

Cevapla