Müstehcenlikle ilgili dini hükümler

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Müstehcenlik

Mustehcenlik

Aşağıdaki yazıyı şerh eder misiniz?

Halide Çelik’in Paris Bibliotheque Nationale’deki Resimli Makâmât Yazıları adlı yüksek lisans tezinden:
“Bu tarz müstehcen sahnelerin bulunduğu tasvirler Emeviler döneminde yapılan Kuseyr  Amra  ve  çöl saraylarında,  fresklerde  ve  stuko  heykellerde görülmektedir.“

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Dalkıran, “On Yedinci Yüzyıl Osmanlı Minyatürlerinde Sıra Dışı Bir Eğilim: Müstehcenlik” adlı makalesinde şöyle demiş:

“Müslümanların halifeliğini elinde bulunduran Osmanlı imparatorluğunda, XVII. yüzyılda müstehcenliğin görüldüğü sıradan halka ait minyatürlerin yapılması ve bunların Padişahlara ait albümlere kadar girebilmesi dikkat çeken bir husustur.”

Sorularla İslamiyet sitesinde şöyle bir alıntı geçmektedir:
”Resim haline getirilmiş avret yerlere bakmanın mahzuru hususunda bir şey bulamadım; araştırıla…” [Reddü ‘I-Muhtâr, VI, 373]

18. yüzyılda doğmuş Hanefi fakihlerinden İbn Abidin’den yapılan bu alıntıyı İslam İlimleri adlı sitede şu şekilde bulabiliyoruz:
“Dikkat edilsin; acaba şehvetle nakşedilen bir resme, bir surete bakmak harâm mıdır? İşte burada tereddüt yeridir. Yani bu tereddüdler olan bir meseledir. Bunun hükmünü görmedim.Tetkik edilsin.” (İbn Abidin, Reddü ‘l Muhtar, Bakma ve Dokunma Faslı)

Sorularla İslamiyet sitesinde görülmeyen şehvetle ifadesi bu kaynakta geçiyor, ayrıca mahzur yerine haram kelimesi bulunuyor.

Televizyondaki görüntülere bakmanın caiz olup olmadığı sorusuna cevap verenlerden bazılarının aşağıdaki açıklamaya yer verdikleri görülmektedir:
Gazete ve dergilerdeki müstehcen resimler ile televizyondaki açık görüntüler gerçek değil resim ve hayal olduğu için, onlara bakmak hakiki kadının vücuduna bakmak gibi haram sayılmaz. Ancak şehvet ile bakan bir kimse için haram olur. İbn Hacer Heytemî ile Şirvanî şöyle diyorlar: Aynada veya suda görünen kadın görüntüsüne bakmak haram değildir. Ancak fitneye vesile olduğu takdirde haram olur. (Tuhfetü’l-Muhtâç ve Şirvâni, c. 7, s. 192; Halil Gönenç, günümüz meselelerine fetvalar – 2, s: 167)

İbn Hacer el-Heytemî’nin ve Şirvanî’nin görüşü olduğu belirtilen “fitneye vesile olduğu takdirde haram olur” ifadesinden Halil Gönenç tarafından “şehvet ile bakan kimse için haram olur” şeklinde bir yorum çıkarılmış gibi görünmektedir. Ancak:
1) Şirbinî’nin Muğni’l-Muhtac’da “Cinsel ilişkide bulunma veya bunun öncesindeki işlere davetiye çıkaracak şekilde bir fitne korkusu bulunduğunda, kadının yüzüne ve ellerine bakmak da haramdır. (…) Kişi, bir kadının ellerine ve yüzüne şehvetle yani yalnızca lezzet almak amacıyla bakarsa, fitneden emin olsa bile bu bakış haram olur. “ dediği görülmektedir.

2) İbn Abidin’in Reddü’l-Muhtarda “İllet ise Allahu a’lem fitne korkusu olmalıdır. Çünkü şehvetle kadının dış elbisesine veya sırtındaki elbiselere bakıp onun bedeninin uzunluğunu, benzerini düşünmek, kişiyi onunla konuşmaya çeker, o da kişiyi başka bir harekete götürür. Muhtemeldir ki buradaki neden, zaruret olmaksızın helâl olmayan bir şeyden lezzet almak olsun.” dediği görülmektedir.

Bu ifadelerden ise fitnenin şehvetten farklı olduğu ve zinaya yönelik fiziki hareketlere yönelme ile ilgili olduğu neticesi çıkıyor gibi gözükmektedir. Bu hususta Abdullah Kahraman, Klasik Fıkıh Literatüründe Kadının Cemaatle İbadeti Konusundaki Yaklaşımlarda Fitne Söyleminin Rolü -Eleştirel bir Bakış adlı makalesinde şöyle demiş:

“Nitekim yabancı kadına bakma yasağını gerekçelendiren fukahâ şu ifadelere yer vermiştir: Fitne endişesi bulunduğu zaman nikâhı helâl olan kadının yüz ve ayak topuklarına bakmak da haramdır. Zira böyle bir fitne endişesi cinsel ilişki ya da onun ön hazırlığı sayılan birtakım davranışlar için kadın ve erkeğin baş başa kalması gibi bir sonuca götürür.“

Şâfiî fakihlerinden Kalyûbî’nin ve Becirmî’nin sudaki ve aynadaki görüntüye şehvetle bile bakmanın haram olmadığını söyledikleri belirtilir.

Fotoğraflarla ilgili olarak günümüzde yapılan “bakılan kendileri değil, resimleridir” (Dinimiz İslam), “Avret bir organın resmine bakmak, o avret organa bakmak gibi değildir.” (Faruk Başer) vb. açıklamalara bakıldığında günümüzdeki yorumlarda da bu görüntülerin asıllarından farklı olduğu söylenmektedir.

İbn Abidin, acaba şehvetle nakşedilen bir resme, bir surete bakmak harâm mıdır? Bunun hükmünü görmedim. dediğine göre bu konuda kitaptan ve sünnetten bir şey bulamadım demek istemiş olabilir. Hanefi fakihlerinden İbn Abidin ile Şâfiî fakihlerinden Kalyûbî ve Becirmî’nin harama bakmaktan sakınma ve zinaya yaklaşmama konularıyla ilgili ayetleri ve hadisleri bilmedikleri iddia edilemez. Bu ayetleri ve hadisleri bildikleri hâlde resimdeki, suretteki, sudaki ve aynadaki görüntülerle ilgili böyle açıklamalar yapmış olmaları bu görüntülerin aslından yani gerçeğinden farklı olduğu kanaatini taşıdıklarını göstermektedir.

Benzer Konular:

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam dini, ahlaki değerleri ve toplumda düzeni korumayı hedefleyen bir dindir. Müstehcenlik, dine göre iffetsizlik, ahlaki bozulma ve toplum düzenini bozma anlamına gelir. İslam dini, müstehcenlikle ilgili olarak bazı hükümler ve prensipler ortaya koymuştur.

    Kur’an-ı Kerim’de, müminlere iffetlerini korumaları, gözlerini harama bakmaktan sakınmaları emredilir. Zina, fuhuş ve cinsel ahlaka aykırı davranışlar İslam dini tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. İslam, evlilik kurumunu teşvik eder ve cinsel ilişkiyi sadece meşru evlilik içinde mümkün kılar.

    Hadislerde de, müstehcenlikle mücadele edilmesi ve ahlaki değerlerin korunması vurgulanır. Peygamber Muhammed’in (s.a.v.) zamanında, toplumda müstehcenliği teşvik eden veya sergileyen davranışlar ciddi bir şekilde kınanmıştır.

    İslam dini, müstehcenlikle mücadele etmek için çeşitli önlemler ve hükümler ortaya koymuştur. Bunlar arasında iffetin korunması, namusun ve örtünmenin önemi, toplumun ahlaki değerlere uygun şekilde yetiştirilmesi, cinsel ilişkinin sadece meşru evlilik içinde gerçekleştirilmesi gibi konular yer alır.

    Ancak, bu konuların ayrıntılı hükümleri ve uygulamaları, İslam hukuk sistemine ve farklı mezheplere göre farklılık gösterebilir. İslam toplumlarında bu konular genellikle yerel gelenekler, kültürler ve yerel hukuk sistemleriyle de etkileşim halindedir.

    En iyi cevap

Cevapla