Kur’an Dili Olan Arabçanın Önemi

Question

SORU: Sizin yayınlanmış hutbelerinizde Arabça’ya önem verilmesi gerektiğini ve bunun dinin bir emri olduğunu söylediğinizi pek çok defa dinledim ve okudum. Bu nasıl olur? Halbuki lisan ve dil milli bir konudur, din ise akide ve inançla ilgilenir?

CEVAP: Evet, Arabça’ya itina göstermek İslâm’ın çağırdığı ve teşvik ettiği bir konudur. Çünkü Arabça’yla ilgilenmek ve ona önem vermek İslâm’ın birinci düsturuyla, Kur’an’la ilgilenmek, Kur’an’a ihtimam göstermek demektir. Çünkü Allah Teâlâ bu Kur’an’ı apaçık bir Arabça’yla indirmiştir. Kur’an-ı Kerim Arab belâgatinin eşsiz ve rakipsiz bir örneğidir. Kur’an’ın anlaşılması için Arabça’nın anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Arabça’yı bilmezsek Kur’an’ı anlayamayız. Bu sebeple müslümanların Arabça’yla ilgilenmeleri vacibtir.

Ebu Mansur es-Seâlibi en-Neysâbûri’nin Fıkhu’l-Luğa isimli kitabının başında zikrettiği şu ibareyi nakletmek yeterlidir. Orada müellif Arabça’nın konumundan söz ediyor ve şöyle diyor:

Kim Allah’ı seviyorsa Peygamberi Hz. Muhammed’i (s.a) de sever, kim Arab olan Muhammed’i severse Arabları da sever, kim Arab-lan severse Arabçayı da sever. Kitapların en üstünü Kur’an-ı Kerim, Arab ve Arab olmayanların en üstünü Hz. Muhammed’e (s.a) bu lisanla inmiştir. Kim Arabça’yı severse ona ihtimam gösterir, azim ve sabırla onunla meşgul olur, gayretini ona yoğunlaştırır.

Allah kimi İslâm’a hidayet eder, kalbini imana açar ve iç huzuru verirse Hz. Muhammed’in (s.a) en hayırlı peygamber, İslâm’ın en hayırlı din, Arabların en hayırlı millet, [10]Arabçanın en hayırlı lisan ve Arabça’yı anlamaya çalışmanın da dini bir sorumluluk olduğuna inanır. Çünkü Arabça ilmin aracıdır, dinde anlayış sahibi olmanın anahtarıdır, dünya ve ahirette iyi bir konumda olmanın sebebidir. Sonra Arabça öğrenmekten maksat faziletli bir kişiliğe sahip olmak ve bu faziletleri ve fazilete götüren diğer vasıtaları muhafaza etmektir. Suya ulaşmak için kuyu ve kaynak, ateşi yakmak için kibrit ve çakmak ne ise dini öğrenmek için de Arabça odur. Arabçanın özelliklerini kavramak, akıcılığa ve çekiciliğe vakıf olmak, üstünlüklerini ve inceliklerini tanımak, sadece Kur’an’ın i’cazını/eşsizliğini göstermesi, nübüvvetin isbatında pek çok bilgiye vesile olması bile -ki bu imanın esasıdır- yeterli olurdu. Üstelik bu, i’câz ve nübüvvete inanmada güzel bir etki meydana getirir, dünya ve ahiretteki semeresi de güzel olur. Nasıl olmasın ki, Allah Teâlâ, kâtiplerin saya saya bitiremiyeceği pek çok övgüye değer özelliği sadece Kur’an’a bahsetmiştir.

Ne dersin? Arabçaya yani Kur’an diline karşı görevimizi keşke bilmiş olsaydık da gerektiği gibi bunu yerine getirseydik, işte o zaman hem akide alanında, hem de ulusal düzeyde kazanan biz olurduk. Keşke benim milletim bunu bilseydi.

Sonra sayın Muhammed Reşid Rıza, el-Vahyü’l-Muhammedi isimli kitabında Kur’an dili olan Arabçadan şöyle söz eder:

İnsanlığın genel maslahatlarını araştıran bilim adamları bütün insanların ortaklaşa konuştukları müşterek tek bir dilin olmasını hep temenni etmişlerdir; insanlığın müşterek bir dili olsaydı, onunla yardımlaşırlar, onunla kaynaşırlar, eğitim ve öğretim programlarında onunla işbirliğine giderler, ilimde fende ve dünyevi ilişkilerde ortak çalışmalar yaparlardı. İslâm, din, yasama ve hüküm (yargı) konusunda Arabça’yı bütün müminlerin ve O’nun şeriatına boyun eğenlerin dili haline getirmekle bu ideali gerçekleştirmiştir. Çünkü müminler inançlarıyîe, vicdanlarıyle Allah’ın Kitabını ve Peygamberlerinin sünnetini tanımaya, onlarla kulluk etmeye ve kardeşleriyle Kur’an ve sünnet dahilinde birlik oluşturmaya yönlendirilmişlerdir. Kur’an ve sünnet müminlerin dünya ve ahirette mutlu ve egemen olmalarının dayanağıdır. Bu sebeple Kur’an kendisinin Arabça bir kitap olduğunu defalarca ifade etmiştir, insanların kendisini düşünmelerini, anlamalaını, öğüt almalarını ve kendilerini Kur’an’la terbiye etmelerini tekrar tekrar emretmiştir. Mü’min olmayanlar ise, hükmüne boyun eğdikleri şeriatın ve devletin dilini, dünyevi ihtiyaçlarını karşılamak için öğreneceklerdir. Nitekim bütün dünyada bu böyledir ve müslüman Arabların fethettikleri bölgelerde de böyle olmuştur.

Ben (Muhammed Reşit Rıza) el-Menar dergisinde ve tefsirinde Arabça öğrenmenin İslâm dinindeki gerekliliğini ve bu konuda bütün müslümünların fikir birliği içinde olduklarını açıkladım. Nitekim İmam Şafii de Risale’sinde buna dikkat çekmiştir. Rasû-lullah (s.a) ve Raşit halifeler zamanında uygulama da bu yönde idi, ta ki Arabça bilmeyenlerin sayısı çoğaldı, ilim azaldı, cehalet galip geldi, işte o zamandan itibaren insanlar sadece farz ibadetleri ve zikirlerini dinin lisanıyle, yani Arabça’yla yapmakla iktifa ettiler.[11]

Allah Teâlâ en iyisini bilendir.

 

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

  1. Kur’an dili olan Arapça, İslam dini açısından büyük bir öneme sahiptir. İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak nazil olmuştur ve bu dil, hem dini hem de kültürel açıdan derin bir etkiye sahiptir. İşte Kur’an dilinin önemini vurgulayan bazı ana noktalar:

    Kutsal Metnin Orijinal Dili: Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak indirilmesi, bu dili İslam dünyası için kutsal kılmaktadır. Arapça, Kur’an’ın orijinal metnini anlamak ve doğru bir şekilde tefsir edebilmek için önemlidir. Kur’an’ın mesajının yanlış anlaşılmaması adına, Arapça’nın doğru bir şekilde öğrenilmesi gerektiği vurgulanır.

    Dini Pratikler ve İbadetler: İslam’ın temel ibadetlerinden olan namaz, Kur’an dilinde, yani Arapça olarak yapılmaktadır. Müslümanlar, her gün beş vakit namazda, Allah’a dua ederken ve Kur’an’dan ayetler okurken Arapça kullanırlar. Bu dil, ibadetlerin özünü ve ruhunu taşır.

    Dil ve Edebiyat: Arapça, özellikle Kur’an’ın üslubu ve dil yapısı ile eşsiz bir edebiyat dilidir. Kur’an’daki dilsel güzellikler, edebi anlamda da büyük bir değere sahiptir. Arapça, klasik İslam edebiyatı, tefsir, hadis ve felsefi literatürün temellerini atmıştır.

    Dilsel Zenginlik ve Derinlik: Arapça, sözcüklerinin çok katmanlı anlamlar taşımasıyla bilinir. Kur’an’da kullanılan kelimeler ve deyimler, hem zahiri anlamlarının ötesinde, derin mistik ve ruhani anlamlar içerir. Bu da Arapça’nın, Kur’an’ın mesajını anlamada ne denli önemli olduğunu gösterir.

    Kur’an’ın Evrensel Mesajı: Kur’an dili olan Arapça, aynı zamanda evrensel bir dil olarak da görülür. Müslümanlar, dünyanın dört bir yanındaki insanlara İslam’ın mesajını Arapça ile iletmeye çalışmışlardır. Bugün de, Arapça, dini bilgilerin aktarılmasında ve İslam’ın öğretilmesinde global bir araçtır.

    Dilsel Kimlik ve Toplumsal Bağ: Arapça, sadece bir iletişim aracı olmanın ötesinde, İslam dünyasında ortak bir kimlik ve toplumsal birlikteliği simgeler. Arapça bilmek, İslam dünyasında bir aidiyet duygusu oluşturur ve bu da dini ve kültürel birliği pekiştirir.

    Özetle, Arapça, sadece Kur’an’ın anlaşılmasında değil, aynı zamanda İslam kültürünün, edebiyatının, ilimlerinin ve ibadetlerinin merkezi dilidir. Kur’an’ın Arapça olarak inmiş olması, bu dilin İslam dünyasında derin bir manevi, kültürel ve edebi önem taşımasına neden olmuştur.

Cevapla