Dinen Özür hali ne demektir ve özür sahibi kimse ne zaman abdest alır?
Fıkıhta özür kavramının en çok kullanıldığı konuların başında, sürekli devam eden abdest bozucu hâller gelir. Sürekli burun kanaması, idrarını tutamama, sürekli kusma, yellenme, yaranın sürekli kanaması ve akması, kadınların istihaze durumları gibi abdesti bozan ve süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara özür, böyle kimselere de özür sahibi denir
Bir kimsenin ibadet konusunda özür sahibi sayılabilmesi için özrünün, bir namaz vakti içinde abdest alıp namaz kılacak kadar bile kesilmemesi ve her namaz vaktinde en az bir defa tekrarlaması gerekir. Özür hâli, sebebin tam bir namaz vakti süresince kesilmesiyle ortadan kalkar
Özür sahibi kimse Hanefî mezhebine göreher namaz vakti için abdest alır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) özür sahibi bir kadına böyle yapmasını bildirmiştir (Buhârî, Vudû’, 63). Özür sahibi, özür hâlinin abdesti bozmadığını varsayarak o vakit içinde aldığı abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe, dilediği kadar farz, vacip, sünnet, kaza namazı, cuma ve bayram namazı kılabilir, Kâbe’yi tavaf edebilir, Mushaf’ı tutabilir Ancak özür sahibinin abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
Özür sahibi kimsenin abdesti özür hali dışında abdesti bozan diğer şeylerle bozulur Mesela idrarını tutamayan ve bu sebeple özür sahibi sayılan kimsenin, burnunun kanamasıyla veya yellenmesiyle abdesti bozulur.
İmam Şâfiî’ye göre özür sahibi kimsenin bir namaz vakti içinde kılacağı her farz namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir. Zira onun abdesti kıldığı namaz bitince son bulmuş olur. Bu abdest ile dilediği kadar nafile namaz kılabilir
Mâlikî mezhebine göre özür sahibinin abdesti, vaktin girmesi veya çıkması ile değil, özrün dışında abdesti bozan bir şeyin meydana gelmesi ile bozulur
Bir kimsede bulunan özürlülük durumunun o kişiyi ileri derecede sıkıntıya sokması ve abdest almada ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakması hâlinde Mâlikî mezhebinin bu görüşü ile amel edilebilir.
Answers ( 2 )
Kişinin özürlü olarak kabul edilmesi ve özürlü haklarından yararlanabilmesi için, genellikle bir tıbbi değerlendirme sürecine ihtiyaç vardır. Özürlülük, fiziksel, zihinsel, duygusal veya sosyal alanlarda bazı engellerin bulunmasıyla ilişkilidir ve kişinin günlük yaşamında belirli işlevsellik sorunları yaşamasına neden olabilir.
Özürlülük durumunu belirlemek için uluslararası standartlar ve yerel yasalar ve düzenlemeler kullanılır. Bu standartlar, kişinin işitme, görme, hareket kabiliyeti, zihinsel yetenekleri ve diğer işlevsel alanlardaki durumunu değerlendirir. Bir kişinin özürlü olarak kabul edilmesi için, belirli bir derecede işlevsel sınırlılıklara sahip olması gerekmektedir.
Özürlülük durumunun belirlenmesi, genellikle bir tıp uzmanı veya yetkilendirilmiş bir sağlık kuruluşu tarafından yapılır. Bu süreçte tıbbi değerlendirme, testler, muayene ve gerekli görülen diğer bilgiler kullanılır. Her ülkenin kendi özürlülük tanımları ve kriterleri olabilir, bu nedenle yerel yasalara ve düzenlemelere bakmak önemlidir.
Özürlü olarak kabul edilen kişiler, genellikle özürlülere yönelik destek, hizmet ve haklardan yararlanma imkanına sahiptir. Bu haklar, engellilerin yaşam kalitesini artırmayı, erişilebilirlik sağlamayı, eşitlik ve fırsat eşitliğini teşvik etmeyi amaçlar. Özürlü hakları ve destekler, her ülkede farklı olabilir, bu nedenle yerel yasalara ve düzenlemelere başvurmak önemlidir.
Bir kişinin özürlü (engelli) sayılabilmesi için belirli kriterlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de bu, genellikle Engelliler Kanunu ve diğer ilgili yönetmeliklere dayanır. Özürlü sayılabilmek için şu faktörler göz önünde bulundurulur:
Fiziksel veya zihinsel engel: Kişinin doğuştan veya sonradan edinilen bir fiziksel, zihinsel, duygusal ya da öğrenme engeli olması gerekir. Bu engel, kişinin günlük yaşamını, işlevselliğini ve sosyal ilişkilerini olumsuz şekilde etkiler.
Engelin derecesi: Engelin şiddeti, özürlülük durumunun belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin, %40 ve üzeri bir engellilik oranı, kişinin resmi olarak engelli kabul edilmesine neden olabilir. Ancak bu oran, kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini etkileyen faktörler doğrultusunda belirlenir.
Sağlık kurulu raporu: Kişinin engellilik durumu, genellikle bir sağlık kurulu raporuyla belgelenir. Bu rapor, kişinin fiziksel ve psikolojik durumunu ayrıntılı olarak inceleyen bir sağlık kuruluşu tarafından verilir.
Engelli kimlik kartı: Engellilik durumu tescillendikten sonra, kişiye engelli kimlik kartı verilebilir. Bu kart, engellilik statüsünü resmi olarak gösterir ve kişiye çeşitli sosyal haklar tanır.
Her ülkenin engellilik tanımına yönelik farklı düzenlemeleri olabilir, ancak genellikle bu kriterler benzer şekilde kabul edilir.