Paylaş
Gıybet ve Sakıncaları Nelerdir ?
Question
Gıybet Ve Sakıncaları
İslam dini insanların bir arada huzur ve güven içinde yaşamalarına büyük önem vermiştir. İnsanlarda güven duygusunu yok eden, insanların arasını bozan gıybet ve kötü zan gibi fiilleri dinimiz yasaklamıştır. Dini bir kavram olarak gıybet, bir kimsenin arkasından hoşlanmadığı sözlerle bahsetmektir. Toplum hayatında konuşarak anlaşan ve iletişim kuran insanların mutlu ve huzur içinde yaşamaları için birbirlerine güven duymaları gerekir. Gıybet bu güveni, iyi ilişkileri ortadan kaldıran, dostluk ve kardeşlik bağlarını zedeleyen, fitneye sebep olan, İslamın haram kıldığı büyük günahlardan biridir.
Yüce Allah ayet-i kerimede: “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (1) buyurarak gıybeti, ölmüş kardeşinin etini yemeğe benzetmiştir.
Gıybetin diğer günahlara göre işlenmesi daha kolaydır. Gıybet için her zaman ortam hazırdır. İki kişi sohbet ederken farkında olmadan gıybete dalarlar. Gıybet, kötülüğü emreden nefsin rahatlamasına neden olduğundan çoğu kere sohbet ortamı içinde kendini gizler ve insanlar gıybete düştüklerinin fakına varmazlar. Bizler için en güzel örnek olan sevgili peygamberimiz (S.A.V.) insanı günaha götüren gıybetten uzak, temiz toplum oluşturmaya çalışmış ve gıybetin tarifini şöyle yapmıştır: Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Hz. Peygamber: “Gıybet nedir bilir misiniz?” diye sordu. Ashap: “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Kardeşini gıyabında (arkasından) onun hoşlanmayacağı bir şey ile anmasıdır.” buyurdu. Ashap: “Kardeşimde dediğim varsa ne buyurursunuz.” dediler. Peygamberimiz: “Eğer dediğin ayıp kardeşinde varsa o zaman gıybet olur. Yoksa, ona bühtan ve iftira etmiş olursun.” (2) buyurdu.
Gıybet, sözle olabildiği gibi, yazı, ima, işaret, taklit, kaş, göz, jest ve mimiklerle de olur. Gıybet edeni dinlemek de; günah işlemede gıybet edene ortak olmak demektir. Bunun içindir ki, halk arasında dedikodu olarak bilinen gıybet günahını işlememek için, iyi niyetle hareket etmek, başkalarının kusurları yerine kendi kusurumuzla meşgul olmak, gıybet ve benzeri günahların işlendiği ortamlardan uzak durarak dilimizi gereksiz çirkin ve kötü sözlerden, gıybetten korumalıyız. Şayet gıybet yapmış isek, Allah’a tövbe etmeli, gıybetini yaptığı kişiyle helalleşmeli, kul hakkı varsa ödemelidir. Dilin afetlerinden ahlaki bir hastalık olan gıybetin tedavisi; İslam ahlakını hayatımıza yansıtarak günahlardan uzak, güzel ahlak sahibi olmaktır.
Günümüzün büyük bir kısmını bazan, “Falanca böyle yapmış, filanca şunu demiş, Ahmet bunu yapmış, Ayşe böyle demiş…” diyerek geçiriyoruz. Allah’ın bizleri, birbirimizle uğraşmak, birbirimizin dedikodusunu yapmak için yaratmadığının farkında olalım. Yanımızda olmayan kişiler hakkında konuşurken dikkat edelim, onların razı olmayacağı, hoşlanmayacağı sözlerden dilimizi koruyalım.
(1) Hucurat Suresi, Ayet:12
(2) Ebu Davud,Edep,40;Tirmizi,Birr,23
(3) Riyazüssalihin Tec. Cilt.3 S.103 Hadis No.1540
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
İslam’da Arapça “Gheebah” olarak da bilinen gıybet, günah ve zararlı bir eylem olarak kabul edilir. Gıybet, birinin arkasından, işitecekleri takdirde onları rahatsız edecek veya onlara zarar verecek şekilde olumsuz konuşmak veya dedikodu yapmak anlamına gelir. İslam, bireyler ve toplum üzerindeki zararlı etkilerinden dolayı gıybeti kesinlikle caydırmaz ve kınar. İşte İslam’da gıybetin sakıncaları ve olumsuz sonuçlarından bazıları:
İslam’da inananlar, gıybet etmekten kaçınmaya ve bunun yerine olumlu konuşmayı, yapıcı diyaloğu ve iyi karakter gelişimini teşvik etmeye teşvik edilir. İslam, Müslümanları başkaları hakkında iyi konuşmaya, çatışmaları doğrudan ve özel olarak ele almaya ve bağışlanma ve uzlaşma aramaya teşvik eder. Bireyler, gıybetten kaçınarak güven, saygı ve karşılıklı anlayışa dayalı daha sağlıklı, daha uyumlu bir sosyal çevre geliştirebilirler.