Cehennem azabı ebedi mi? Cehennemin sonsuzluğunun ayet ve hadislerdeki delilleri

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Cehennemin ebedi (sonsuz) oluşunu ayetlerle açıklar mısınız?

Cehennem azabi ebedi mi Cehennemin sonsuzlugunun ayet ve hadislerdeki delilleri

CEHENNEMİN EBEDİ OLUŞU

Merhum Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, cehennem azábının ebedi olmadığını savunan Kazan’lı Musa Cârullah Bigiyef’e karşı “Yeni İslam Müctehidlerinin Kıymet-i İlmiyyesi” ismiyle yayımlamış olduğu reddiyesinde bu konuyu son derece güzel açıklarmış ve muânzina tutunacak hiçbir şüphe bırakmamıştır.

Yine Takiyuddin Ali b. Abdulkafi es-Sübki “el-İ’tibâr bi Bek i’l-Cenneti ve’n-Nár” isimli eserinde, “el-Emir” diye bilinen Muhammed b. Ismail es-San’ani de “Refu’l-Estår li-ibtáli Edil leti’l-K iline bi Fenâi’n-Nâr” isimli eserinde, ibn Teymiyye ve İbnu’l-Kayyim’in cehennem azabının ebedi olmadığı yönündeki gö- rüşlerini çürüten ve inkara mahal bırakmayacak şekilde hak görüşü ispat eden deliller getirmişlerdir.

Cehennem var oldukça kafirlerin oradan çıkmayacağı İbnü’l Kayyim dahil tüm İslam alimlerince söz birliğiyle sabittir. Hiçbir şe kilde hiçbir görüşü kabul edilmemiş ve batıl mezhep olduğuna ittifak edilmiş Cehmiyye mezhebinin kurucusu el-Cehm b. Safvan’dan başka “Fena-i cennet ve nar (cennet-cehennemin yok olacağı)”görüşünü savunan olmamıştır.

Cehennem yok olmadan kafirlerin oradan çıkacağımı ise hiçbir Alim, hatta el-Cehm b. Safvan dahi söylememiştir.

Ehl-i Sünnet’in ve diğer mezheplere mensup olan Müslümanların ekseriyeti: Cennet ve cehennem ebedidir. İçindekiler de orada ebedi kalacaklardır. Kalbinde zerre miktar iman olan cehennem den çıkıp cennete girecektir. Kafirler ise asla cennete giremezler ve cehennemden çıkartılmazlar.

İbnü’l-Kayyim: Cehennem var oldugu müddetçe kafirler orada ebedi kalacaklardır. Ancak gün gelecek cehennem yok olacaktır ve içindekiler cehennemden cennete taşınacaktır

EHL-İ SÜNNET’İN VE DİĞER MEZHEPLERE MENSUP OLAN MÜSLÜMANLARIN EKSERİYETİNİN GÖRÜŞÜ

Bu görüşe ait delilleri dört maddede zikredeceğiz.

1) Cehennemin sonsuz olduğunu açıkça söyleyen ayet-i celileler:

Eğer İbnu’l-Kayyim’in “Cehennem devam ettiği müddet kafirler oradan çıkmayacak, ama gün gelip cehennem son bulacak” şeklindeki görüşü doğru olsaydı, azabın devamlılıkla nitelenmemesi gerekirdi. Zira cehennem son bulunca haliyle azap da son bulur. Oysaki Allah Teala onların azapta devamlı kalacaklarını birçok ayet-i kerimesinde beyan etmektedir.

Bunlardan bir kısmını zikredecek olursak:

وإن المجرمين في عذاب جهنم خالدون لا يفتر عنهم وهم فيه ملونه

“Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar. Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir.”

و إن الله لعن الكافرين وأعد لهم سعیژا خالدين فيها أبدا لا يجدون

وليا ولا نصيرا)

“Şu muhakkak ki, Allah kafirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. (Onlar) orada ebedi kalırlar ve ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardımcı.”

ومن يعص الله ورسوله فإن له نار جهنم خالدين فيها أبدا ) “Allah’a ve peygamberine kim karşı gelirse ona, içinde sonsuz ve temelli kalınacak cehennem ateşi vardır.”

ويريدون أن يخرجوا من النار وما هم بخارجين منها ولهم عذاب

“Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.”

والذين كفروا لهم از جهنم لا يقضى عليهم فيموتوا ولا يحف عنهم من عذابها كذلك نجزي گل كفور

“İnkar edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. İşte Biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız.

وأما الذين فسقوا فتاواهم الناز گلما أرادوا أن يخرجوا منها أعيدوا فيها وقيل لهم وفوا عذاب النار الذي تم به تكذبون)

“Ama (kafir olan) fäsıkların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine “Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!” denir.

Görüldüğü gibi adetler cehennemin sonsuz olduğunu bildirmek le birlikte, azabın devamlı ve elemli olduğunu da açıkça söylemektedir. Yine cehennemin ebediliğini bildiren birçok ayetten bir kaçı şöyledir:

ولی من کسب سية وأحاطت به خطيه فأولئك أصحاب النار

هم فيها خالدون )

“Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.

وإن الذين كفروا وظلموا لم يكن الله ليغفر لهم ولا ليهديهم طريقا إلا طريق جهنم خالدين فيها أبدا وكان ذلك على الله يبيزا

“İnkár edip zulmedenleri Allah aslå bağışlayacak değil dir. Cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değildir. Onların bekletilecekleri tek yol cehennem yoludur. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Bunu yapmak Allah için pek kolaydır.”

إنكم وماتغيدون من دون ال له خضب جهم الام لها واردون لز كان هؤلاء الهة ما وردوها و گل فيها خالدون )

“Siz ve Allah’ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakı misiniz. Siz oraya gireceksiniz. Eğer onlar birer tanrı olsalardi oraya (cehenneme) girmezlerdi. Halbuki hepsi orada ebedi kalacaklardır.”

2) Cehennemin Sonsuz Olduğunu Açıkça Söyleyen Hadis-i Şerifler:

Ebu Hureyre’den (radyallahu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

عن أبي هريرة رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال من تردى من جبل فقتل نفسه فهو في نار جهنم يتردى فيه خالدا مخلدا فيها أبدا، ومن تحشی شما فقتل نفسه قسمة في يده يخشاه في نار جهنم خالدا مخلدا فيها أبدا، ومن قتل نفسه بحديدة فحديدته في يده يجا بها في بطنه في نار جهم خالذا مخلدا فيها أنذا ه

“Her kim bir dağdan yuvarlanır da kendini öldürürse o da cehennem ateşinde ebedi ve daimi olarak yuvarlanacaktır. Her kim zehir içer de kendini öldürürse o kimse de, zehrini cehennem ateşinde ebedi ve daimi kalarak içecektir. Her kim kendini bir demir parçasıyla öldürürse, demiri elinde, onu karnına saplar bir halde cehennem ateşinde ebedi ve daim olarak kalacaktır.”

عن أبي سعيد رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم “يجاء بالموت يوم القيامة كائه كبش أملخ فيوقف بين الجنة والنار فقال يا أهل الجنة هل تعرفون هذا فيشر ثون وينظرون ويقولون نعم هذا المؤث قال ويقال يا أهل النار هل تعرفون هذا قال فیشرون وينظرون ويقولون نعم هذا المؤث قال فيؤمر به فيذبح قال ثم يقال يا أهل الجنة خلود فلا تؤت ويا أهل النار خلود فلا موت

Ebu Sa’id el-Hudri (adullahu An dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü (ehl-i cennet, cennete, cehennemlikler de cehenneme ayıldıktan sonra) alaca bir koç suretinde ölüm getirile cek. Bir dellal: ‘Ey Cennet halkı!” diye bağıracak, cennettekiler hemen boyunlarını uzatıp başlarını kaldıracaklar ve bakacaklar. Dellal: ‘Bunu tanıyor musunuz?’ diye soracak. Ehl-i Cennet’in hepsi onu görerek: ‘Evet tanıyoruz, bu ölümdür’ diyecekler. Sonra dellal: “Ey Cehennem halkı’, diye yüksek sesle seslene cek, onlar da boyunlarını uzatıp başlarını kaldırarak bakacaklar.

Dellal: “Bunu tanıyor musunuz?’ diye sorunca onlar da onu görerek: ‘Evet tanıyoruz, bu ölümdür, diyecekler. Ardından koyun suretindeki ölüm (Cennet’le Cehennem arasında) bo gazlanacak, Sonra dellal: “Ey Cennet halka! Cennette ebedi yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur. (Cehennem halkına da) “Cehennemlikler siz de karargahınızda ebedisiniz, size de ölüm yoktur! diyecek.

Mu’az b. Cebel (Hindiyallahu Anh göyle demiştir: Rasulallah (sallalta Maryline Selim) beni Yemen’e gönderdi. Oraya varınca halka şöyle de. dim:

“Ey insanlar! Kuşkusuz ben size Allah tarafından gönde: verilmiş bir elçiyim. Muhakkak Allah’a dönüş, cennet ya da cehennemden birine dönüştür. Bu dönüş ölümsüz olacak, oradan ayrılma olmayacak ve cesetlerinize ölüm sirayet etmeyecek şekilde bir dönüştür.”

Daha birçok meşhur hadis-i şerif, kalbinde zerre iman bulunan kimsenin cehennemden çıkacağını, kafirlerin ise ebediyen çıkamayacağını bildirir.

Şefaatle ilgili tevatür derecesine ulaşmış birçok hadis günahkar mü’minlerin cehennemden çıkarılacaklarını açık bir şekilde ortaya koyar ve bu hüküm sadece günahkar Müslümanlara hastır.

Faraza kafirler de cehennemden çıkacak olsalardı, onlar da günahkar Müslümanlar gibi olurlardı ve şefaat hadislerinin hiçbir anlamı kalmazdı. Zira herkes cehennemden çıkacaksa tahsisin ve Peygamberin şefaatinin ne anlamı ve önemi kalır ki!

Cehennemin sonsuz olduğuna dair Sahabe ve Täbiin’in icma-i (görüş birliği) vardır.

İbni Hazm, üzerinde icma bulunan meseleleri zikretmek maksadıyla kaleme aldığı “Merâtibu’l-İcma” isimli eserinde “Beka-i nar (cehennemin devamlı olması) meselesini de zikretmiş ve şöyle demiştir: “.Cehennemin hak olduğunda, buranın ebedi bir azap yurdu olduğunda, kendisinin ve içindekilerin sonsuz ve ebedi olarak devam edip, fena bulmayacağında ittifak etmişlerdir…

Bu esere “Nakdü Merätibi’l-İcma” adıyla bir tenkit yazmış olan İbni Teymiyye bile, yukarıdaki satırlar hakkında tek kelime etmemiştir.

Allame Muhammed Zahid el-Kevseri şöyle der: “İbni Hazm gibi icma meselelerinde son derece şiddetli davranıp her bir icma kabul etmeyen kişinin, kabul ettiği icma en yüksek mertebede bir icma olur.” Ehl-i Sünnet itikadi, cennetin cehennemin ve içindeki lerin sonsuz olduğu, cehennem ehlinin azabının hafifletilmeyeceği şeklindedir. Bunda ihtilaf eden hiçbir Ehl-i Sünnet alimi yoktur.

Sıraladığımız bu delillere daha birçoğunu eklemek mümkündür. Sözü uzatmamak için bu kadarla iktifa ediyoruz.

İBNU’L-KAYYİM’IN GÖRÜŞÜNÜN TUTARSIZLIĞI

İbnü’l-Kayyim’in görüşü: “Cehennem varolduğu müddetçe kafirler orada ebedi kalacaklardır. Ancak gün gelecek cehennem yok olacaktır. İçindekiler cehennemden cennete taşınacaktır.” şeklindedir

Ibnu’l-Kayyim’in zikrettiği ayetlere gelince; o bu davasını desteklediğini zannettiği üç ayet zikretmiştir ki bunlar sırayla şöyledir:

وأما الذين شقوا في النار لهم فيها زفير وشهيق خالدين فية ما دامت الشموات والأرض إلا ما شاء ربك إن ربك فعال لما يريد

“Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onların (yle feci) nefes alıp vermeleri vardır ki! Onlar orada gökler ve yer durdukça sü rekli kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilediği süre başka; çünkü Rabbin, dilediğini yapandır.

ويؤم يخزهم جميعا يا معشر الجن قد اشتزم من الإنس وقال أولياؤهم من الإنس زنا اشتقنع بعضنا بغفي وبلغنا أجلنا الذي ألجلك لا قال النار مثواكم خالدين فيها إلا ما شاء الله إن ربك

حکیم غلیم که

“Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün: “Ey cinler (şeytanlar) toplulugu! Siz insanlarla çok uğraştınız buyurur. Onların, insanlardan olan dostları ise: ‘Ey Rabbimiz! (Biz) bir birimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık derler. Allah da: ‘Allah’ın dilediği hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.’ buyurur.”

لا لايشين فيها أحقابا و

“Hukublar (uzun süreler) boyunca orada kalacaklardır.”

Ehl-i Sünnet Alimleri birçok tefsir ve eserde bu ayetleri önceki ayetlerin doğrultusunda anlamışlar ve cehennem ehlinin ateşten sonsuza dek çıkamayacağını, bir müddet sonra Allah’ın iradesiyle çıkacak olanların ise günahkar Müslümanlar olduğuna icma etmişlerdir.

Alimler buna dair çok fazla delil getirmişlerdir. Yukarıda ismi ni verdiğimiz kitaplara bakılırsa bunun tartışma kaldırmayacak bir mesele olduğu görülecektir. Biz bu delillerden birkaçını zikretmekle yetineceğiz.

Birincisi; burada geçen (V) istisna cümlesi manasındadır. Yani buranın: “Allah’ın dilediği müddet hariç manasında değil de, “Dilediği kimse hariç” manasında anlaşılması gerekir. Bu durumda Allah’ın diledigi kimselerin günahkar Müslümanlar olması gerekir. Zira onlarca ayet ve hadis cehennem ehlinin ateş ten çıkamayacaklarını açıkça beyan etmiştir. Kur’an-ı Kerim ayetleri arasında bir çelişki bulunmadığına göre bu ayet-i kerimeyi diger açık ifadeli ayet-i kerimelere göre tefsir etme zorunluluğu vardır. Hulasa:

و فانکحوا ما طاب لكم من النساء مثنى وثلاث ورباع که

“Hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Ayet-i kerimesinde olduğu gibi, burada da “Ma” lafzı zikredilip “Men” lafzı kastedilmiştir.

Ibni Cerir et-Taberi (Kahomhullah). Enam Süresi 128. ayetinde geçen istisnanın tefsirinde bu månâyı, Katâde, Dahhak, Ebů Sinan ve Halid b. Ma’dan dan (Radiallahu Anhum) rivayet etmiş ve Ehl-i hakkın görüşünün bu olduğunu söylemiştir.

İkincisi istisna edilen muddet: kabre girildiği zamandan, diril tilme zamanına kadar geçecek olan muddet olabilir. İbn Cerir et Taberi, ikinci ihtimal olarak bu görüşü zikretmiştir.

Üçüncüsü;  ayet mücmeldir (ifade ettiği mana kapalidır). Diğer ayet ve hadisler ise ateşin ebediliği manasında zahir (açık ifadeli) hatta Nass (kat’i delil olmaktadır. Zahir ile mücmel tearuz (çelişme arz) ettiğinde ise mucmelin, zahirin anlaşıldığı manada anlaşılması gerekir. Bu husus, usul ve dinde mukarrer bir kuraldır. Şu halde bu istisna ayetlerini, cehennem azabının sonu olmadığını bildiren ayetlere göre anlamak gerekir,

Dördüncüsü: C ayetindeki istisna sadece cehennem ehli hakkında değil, cennet ehli hakkında da nazil olmuştur. Nitekim Allah Teala:

وأما الذين سعدوا في الجنة خالدين فيها ما دامت السموات والأرض إلا ما شاء ربك عطاء غير مجذوذ

“Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedi kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.” buyur maktadır.

Halbuki cennetin ebedi olmadığını, Cehm b. Safvan’dan başka iddia eden olmamıştır ki, biz onun görüşünün batıl olduğunu anlatmıştık.

Beşincisi: “Onlar orada gökler ve yer durdukça sürekli kalacaklardır.” Ayet-i kerimesindeki “Gökler ve yerden” ahiretin yer ve gökleri kastedilmiştir ki onların da ebedi olduğu sabittir. Bu ifadelerle dünyadaki yer ve göklerin kastedildiğini iddia edenler, acaba kıyametin ardından, yer ve göklerin yıkılmasından sonra diriltilen kafirlerin hiç cehenneme uğramayacaklarına mı inanıyorlar!

Altıncısı; Ibnü’l-Kayyim’in delil zannettiği: “Hukublar (devir ler) boyunca orada kalacaklardır.” ayetine gelince

Bazı hadislerde “Hukub” lafzı elli bin sene ile tefsir edilmiştir. Şu halde ibnü’l-Kayyim’in hesabı basit olarak, çoğul siğasının en azı olan üç ile elli bini çarparak netice verir ki buna göre yüz elli bin sene sonra kafirlerin cehennemden çıkması söz konusu olur.

Fakat bu istidläl, usul ilminde “Fasit İstidlaller” diye bilinen mefhum-u muhalifin kısımlarından biri olan mefhüm-u adet istidlalidir.

Yani Allah “Ahkab müddeti orada kalacaklar” buyurmuştur. Yoksa “Ahkab müddeti bitince çıkacaklar” buyurmamıştır.

Kaldı ki mefhuma itibar etsek dahi cehennemin sonsuz uz oldugunu söyleyen ayetlerin mantúku ortadadır. Mantükun mefhuma (nas. sin açıkça söyledigi mananın, ondan çıkanlabilen diger manalara) tercih edildiğini tüm ulema kabul etmiştir. Bırakın alimleri, sapık görüş sahiplerinden bile bunu inkar eden yoktur.

Yedincisi: Hukub kelimesi, “Dehr (uzun zaman)” manasına gel digi gibi, lügat itibarıyla “ebet (ardı arkası kesilmeyen)” manasına da gelmektedir.

Yani bu kelimenin lügat manası, ebediyete aykırı (sonsuzluk mefhumuna tamamen zit) olmadığından bu ayetle, cehennemin sonsuz olduğunu söyleyen ayetleri hem ayetler, hem hadisler, hem de icma gereği nesh edemezsiniz. Aksine bunca delil sizi bu ayeti de öncekiler gibi anlamak zorunda bırakır.

Hulasa: Allah Teala cehennemin ebedi olduğunu bildirmek için ne buyurmalıydı? “Huld” buyursa tevil ediyorlar, “ebet” buyursa tevil ediyorlar. Şu halde inanmak istemiyorlarsa ne buyursa tevil edeceklerdir. Rasûlalláh’ın (Salalahu Aleyhi we Smiliem) sarih beyanlarına da itibar etmiyorlar.

Bu yüzden Müslüman kişinin bu emsal kuruntulara kapılıp itikadinda yanlış yollara sapmamalıdır. Aksine bin dört yüz yıldır bozul madan gelen Ehlisünnet itikadından ayrılmamalıdır.

Sekizincisi; Ibnu’lKayyim’in zikrettigi Sahâbe kavillerine gelin ce Cehennemin müebbet olmadığına dair Omer’e (Riikliku anh) nispet edilen söz kasıtlı olarak yanlış yorumlanmıştır. Çünkü o söz:

“Şayet cehennem ehli cehennemde Alic denilen yerin kumları miktarı uzun zaman kalacak olsalar da, sonunda çıkacakları bir gün gelir” manasında değildir.

Aksine: “Kumlar sayısınca cehennemde bekleyecek olsalardı bile, günün birinde çıkarlardı” şeklindedir ki bu: “Kum taneleri nin bir sonu vardır, ama onlar sonsuz bekleyecekleri için hiç çıkma yacaklar. Çünkü kum yığılan tükenir, ebedi olan cehennem muddeti tükenmez.” demektir.

Bu mana tipka Taberani’nin, Abdullah b. Mesud’dan Rudijallahu tah) naklettiği:

الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم عن عبد الله رضي وقيل لأهل الثار: إنكم ماكثون في الثار عدد كل خضاة في الدنيا الفرحوا بها، ولو قيل لأهل الجثة: إنكم ماكثون في الجنة عدد گل

حصاة في الدنيا أحزنوا، ولكن جعل لهم الأيد.

“Cehennem ehline: ‘Bütün dünyada bulunan çakıl taşlarının sayısı kadar uzun müddet orada kalacaksınız! denilse, kuşku suz sevinirlerdi, cennet ehline de: “Bütün dünyada bulunan çakıl taşlarının sayısı kadar uzun müddet kalacaksınız!’ denilse, kuşkusuz hüzünlenirlerdi. Fakat onlar için sonsuzluk takarrür etmiştir. hadis-i şerifine uygun düşmektedir.

Demek ki böyle bir şey onlara denilmeyeceği gibi. cehennem ehli kumlar miktarı kalıp çıkmayacaktır.

Hasen el-Basti’nin allahu An “Mürsel”lerinin makbul olup olmadıgı ihtilaflıyken, hatta birçokları bu rivayetleri kabul etmezken Ibnu’l-Kayyim’in, itikadı bir konuda onlarca ayet-i kerimeyi ve sahih hadis-i şerifleri tevil ederek hak görüşün hilafına, batıl görüşüne delil alması gerçekten üzücüdür.

Zaten Omer’in adalah An) bu sözü, günahkar Müslümanlar hakkındadır. Üstelik Ibnü’l-Kayyim’in davåsı cehennemin yok olacağı hakkındadır, halbuki Ömer’in  “Günün birinde çıkarlardı” sözü, cehennemin son bulacağını asla bildirmemektedir.

Aksine cehennem devam ederken ehlinin oradan çıkacaklarını bildirmektedir. Bu ise İbnü’l-Kayyim’in iddiasına delil teşkil etmez.

Hulasa; Ömer’in radıyallahu Anh) bu sözünü İbnü’l-Kayyim’in mânálandırdığı gibi anlayacak olsak bile yine bu: “Kalbinde zerre miktarı iman olanlar cehennemde Ålic denilen yerin kumları miktarı kalacak olsa bile, elbet çıkacakları bir gün gelecektir” demek olur.

ibnü’l-Kayyim’in; Ebû Hureyre, İbn-i Mes’ud ve Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın (Radıyallahu Anhum): “Kuşkusuz cehennem üzerine öyle bir za man gelecek ki içinde kimse kalmayacak” rivayetini davasına delil göstermesi yerinde değildir.

Zira İbn-i Mes’ûd’a (Raityjalahu And) ait bu rivayetin ravisi olan Ubeydullah b. Mu’áz: “Ålimlerimiz bu hadis hakkında: Bununla günahkar Müslümanlar kastediliyor. demiştir” ki, Müslümanların sonunda cehennemden çıkacağı ittifak konusudur.

Yine ibn-i Mes’ûd (Radyallahu Anha ait sahih rivayetler, cehennemden çıkacak olanların günahkarlar olduğunu bildirir. Onun bu görüşünü nakleden sahih rivayetleri büyük Muhaddis ve Fakih Imam et-Tahávi’nin lahihullah) “Müşkilü’I-Asår” (14/341) isimli eserinde ve “Musannef”lerde açık bir şekilde görüyoruz.

Imam Begavi (a y bu iki rivayeti Hud /107. ayet-i keri mesinin tefsirinde zikretmiş ve sonrasında: “Ehl-i Sünnet katında bu rivayeti sahih sayacak olsak, manası: “Orada iman sahibi kimse kalmayacaktır. Kafirlerin yeri olan cehennem ise ebediyen dolu kalacaktır. şeklinde olur.” demiştir ki, bu görüş bizzat rivayeti yapan Begavi tarafından bu rivayetin manasının geridir.

Bu iki rivayeti bir an için ibnü’l-Kayyim gibi yanlış anlayarak, cehennem ehlinin oradan çıkacağını hayal edecek olsak dahi yine de söz konusu rivayetlerde cehennemin yok olacağına dair hiçbir delil yoktur.

Cehennem yok olmadıkça, ehlinin orada devamlı kalacağını İbnu’l-Kayyim dahil tüm Ehl-i Hakk’ın kabul ettiğini söylemiştik. Şu halde bunu kabul eden İbnu’l-Kayyime bu rivayetler destek ver memektedir. Zira bu rivayetler kabul olunacak olsa da, cehennemin son bulacağını değil, içindeki ehlinin çıkarılacağını anlatıyorlar. Netice olarak gelinen noktada: “Birileri oradan çıkanılacak, cehen nem ise devam edecek ve cehennem devam ettikçe müşrikler orada daim kalacak” şeklinde kaçınılmaz üç kazıyye oluşmuştur.

Bu üç kazıyyeyi esas alınca, mana mecburi olarak: “Kâfirler ce hennemde ebedi kalırlarken günahkar Müslümanlar orada ne kadar uzun zaman kalmış olsalar da elbet bir gün çıkacaklar dır.” şeklinde olur ki, bu da Ehl-i Sünnet’in itikadıdır.

KUR’AN’DAKİ “HULD” VE “EBED KELİMELERİ

Arap lügatlerinin en büyük ve en önemlisi olan “Lisanu’l-Arab” ve “es-Sibah”ta “huld” maddesinde, bu kelime ile ilgili şöyle der: el-huld”: bir yerden çıkmamak üzere orada devamlı kalmaktır. “Darü’l-huld” de ahiretin ismidir. Çünkü ehli orada ebedi kalacak tar.

“Huld” kelimesinin “Sonsuz” manastnda oldugumun delillerinden biri de bir yerde devamli olmayıp uzun müddet kalacak olan hakkında “halid” kelimesinin kullanımının mecazi oluşudur.

Yaşlandığı halde saçlarına ak düşmeyen bir kişiye “muhalled” denilmesi, “Sanki hiç olmeyecek” manasında mecazdır ki bu da söyle. digimiz manayı teyit eder mahiyettedir.

“Ebed” kelimesine gelince “Lisanu’l-Arab’ta zikredildigine göre; “ebet” kelimesi; daim, te bid ve mekan lafaları ile birlikte kullanıldığında “hiçbir şekilde çikmamak üzere sonsuz ikamet” mana sındadır.

Mısır halkının “tebid” kelimesini sınırlı zaman hakkında kullan malan ise onları örfü olup Kur’ân-ı Kerim’in lügati değildir.

Allah Teala (Celle Colatuhn, Peygamber Efendimizle (selatihu Alryte Selem hitap ederek:

وما جعلنا لبشر من قبلك الخلد أقإن مت فهم الخالدون گل تین

ذائقة الموت

“(Ey Muhammed!) Senden önce de hiçbir insan ölümsüz kılmadık, sen öleceksen, onlar sonsuz mu kalacaklar? Her canlı ölümü tadacaktır!’ buyurmuştur.

İyice bakılacak olsa görülecektir ki, Allah “huld” tabirini ölüme mukabil getirmiştir. Yani “Sen faniysen, onlar baki mi kalır?” buyurarak “huld” ve “halidün” kelimelerini “Olümsüzlük” ve “Sonsuza dek yaşayacak olanlar” manasında zikretmiştir. Eğer uzun müddet manasında olsaydı, o zaman mana; “Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı uzun ömürlü kılmadık, sen öleceksin de onlar biraz daha mı yaşayacak?” şeklinde olurdu ki bunun yanlışlığı ortadadır.

Çünkü Nüh’un (Akintim) 950 seneden fazla yaşadığı Kur’an-ı Kerim’in nas ile sabittir. Iste bütün bunlar şunu göstermektedir ki Kur’an-ı Kerim’de geçen “Huld” kelimesini “Sonsuz” manasında tefsir etmek balik anlam, diğer manalarda kullanmak ise mecaz anlamdır.

Kur’an-ı Kerim’in garip kelimeleri konusunda mütehassis olan Ragib el-Isfahani (hün ) “el-Müfredat” isimli eserinde: “Ebet kelimesi “diğer zamanların bölündüğü gibi bölünemeyecek uzun zamandan ibarettir” demiştir. Bölünemeyecek zaman ise ancak sonsuz zamandır.

Ezcümle; cehennem azabı sonsuzdur. Allah Teala, hikmeti gereği yapmış olduklarında mes’ul tutulamaz, biz, bunlara inanmakla mükellefiz. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler bizim inanıp doğru yolu bulmamız içindir.

Allah Teala (cc) cümlemizi ehlisünnet itikadından ayırmasın. Amin

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2024-01-26T00:21:01+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam inancına göre, cehennem azabı ebedidir. Cehenneme girenler, orada sonsuza dek azap çekeceklerdir. Bu, İslam’ın temel inançlarından biridir ve Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde yer alan birçok ayet ve hadise dayanmaktadır.

    Kur’an-ı Kerim’de cehennemin sonsuzluğuyla ilgili bazı ayetler şunlardır:

    • “Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. Onların azaplarının bir sonu yoktur.” (Bakara Suresi, 162)
    • “Cehennemlikler, orada ebedi kalacaklardır. Onların azaplarının bir sonu yoktur.” (Maide Suresi, 36)
    • “Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. Onların azaplarının bir sonu yoktur.” (En’am Suresi, 128)

    Hadislerde cehennemin sonsuzluğuyla ilgili bazı hadisler şunlardır:

    • “Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde ebedi olarak kalacaklardır.” (Buhari, Ezan, 122)
    • “Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde ebedi olarak kalacaklardır. Onların azaplarının bir sonu yoktur.” (Müslim, İman, 293)

    Cehennemin sonsuzluğu konusunda farklı görüşler de mevcuttur. Bazıları, cehennemin sonsuz olmadığını, cehennemde azap görenlerin bir gün azaplarından kurtulacaklarını savunmaktadır. Ancak bu görüş, İslam’ın temel inançlarıyla çelişmektedir. Çünkü İslam’a göre, Allah adil bir ilahtır ve müminlerin ve kafirlerin yaptıklarının karşılığını mutlaka verecektir. Cehennemde azap görenlerin bir gün azaplarından kurtulmaları, Allah’ın adaletini zedeleyecektir.

    Sonuç olarak, İslam inancına göre, cehennem azabı ebedidir. Cehenneme girenler, orada sonsuza dek azap çekeceklerdir. Bu, İslam’ın temel inançlarından biridir ve Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde yer alan birçok ayet ve hadise dayanmaktadır.

    En iyi cevap

Cevapla