Peygamber Efendimizin göğsünün yarılması “şakkı sadr” olayı kısaca

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Peygamberimizin küçükken yaşadığı “şakkı sadr” olayı nedir?

Peygamber Efendimizin gogsunun yarilmasi sakki sadr olayi

Hz. Peygamber’in göğsünün melekler tarafından açılıp kalbinin yıkanması olarak bilinen “şerh-i sadr” olayı maddî şekilde mi, yoksa manevi bir yolla mı gerçekleşmiştir?

Şerh lügat anlamı itibariyle, “bir şeyi açmak, yaymak, genişletmek” manasını ifade etmektedir. Buna göre şerh-i sadr Allah’tan ilâhî bir nur, huzur ve sükûnetle kalbin açılıp genişletilmesi demektir. Nitekim bu husus “Senin kalbini açıp genişletmedik mi?” (İnşirâh 94/1) âyetinde zikredilmiştir. Yüce Allah bu işlemi, elçisi Hz. Muhammed’in (sas) kalbinde bulunan ve idrâkini engelleyen hususları giderip, onların yerine hidayet ve marifet yerleştirmek için yapmıştır. Ancak bunun maddî mi yoksa manevî bir yolla mı gerçekleştirilmiş olduğu konusunda herhangi bir bilgi verilmemiştir. Bu yüzden müfessirler şerh-i sadr hususunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Konuyla ilgili iki temel anlayış söz konusudur. Bunlardan birine göre Hz. Peygamber’in kalbi fiziksel olarak yarılıp kalbi çıkarılmış, yıkanmış ardından da iman ve hikmetle doldurulmuştur. Nitekim Katâde’den nakledilen merfû bir hadiste Allah Resûlü (sav) şöyle demiştir: “Bir gün Ka’be’nin yanında uyku ile uyanıklık arasında bir halde idim. O esnada bir ses duydum. Bir de baktım ki yanıma, içinde zemzem suyu bulunan altın bir tas getirilmiş. İşte o zaman göğsüm yarıldı, kalbim çıkarılıp zemzem suyu ile yıkandıktan sonra tekrar yerine ko yuldu. Peşinden de kalbime iman ve hikmet dolduruldu”. (Buhârî,
Salât, 1; Hacc, 76; Enbiyâ 5; Menâkibu’l-ensâr 42; Tevhid 37; Müs lim, İmân, 260, 261, 263).

Konuyla ilgili ortaya atılan diğer bir yaklaşıma göre de Resûlullah’ın göğsü manevî bir şekilde yarılıp içerisine iman, hikmet, bilgi, nûr, huzur, sükûn ve nübüvvet doldurulmuştur. (Mâverdî, en-Nüket ve’l uyun, VI, 296; Zemahşerî, Keşşâf, VI, 396; Kurtubî, el-Câmi’, XXII, 354).

Şerh-i sadrın manevi planda gerçekleştiğini öne sürenlerden biri de Kâdî Abdülcebbâr’dır. Zira ona göre şerh-i sadr ile ilgili rivâyetlerin bir kısmında sözü edilen olayın, Hz. Peygamber’in çocukken vuku bulduğu ifade edilmektedir.

Bu durumda şu üç sebep ten dolayı söz konusu olayın maddi olarak gerçekleştiğini iddia etmek mümkün değildir.

(a) Hz. Peygamber’in (sas) kalbinin yarılması bir mucizedir. Halbuki nübüvvetten önce mucizeden söz edilemez. Çünkü mucize olayı nübüvvet sonrasında ancak söz konusudur.

(b) Bir şeyi yıkamak cisme etki etmektedir. Günahlar cisim değildir ki, yıkamakla giderilsinler. O halde Peygamber’in kalbini maddi olarak yıkamanın hiçbir anlamı yoktur.

(c) İlim kalbe doldurulmaz. Çünkü o, kalbe doldurulacak maddî bir şey değildir. Ancak Allah Teâlâ dilerse kalpte bilgileri yaratabilir.

(Râzî, Mefâtihu’l-gayb, XXXII, 2).

Bu olayın misâl âlemi ile şehâdet âlemi arası bir hal üzere vuku bulduğunu ileri süren Şah Veliyyullah ed-Dihlevî’ye göre de şerh-i sadr, göğsün yarılıp imanla doldurulması, melekî nurların üstün gel mesi, beşerî duyguların zayıflatılması ve kalp yapısının mukaddes alemden gelecek feyizleri kabule hazır duruma getirilmesi, demek tir. (Hüccetüllahi’l-bâliğa, II, 557, 561).

Elmalılı da cismanî şerh-i sadrin âlimler arasında tartışıldığını, buna karşılık Resûlullah’ın kalbini iman, hikmet ve hakikatle dolduran ruhanî şerh-i sadr hususunda ittifak bulunduğunu söylemektedir. (Hak Dini Kur’ân Dili, VIII, 5914-5916).

Bize göre de bu hususta belirleyici olan, Allah Resûlü’nün (sas) yukanda zikrettiğimiz Katâde hadisidir. Çünkü söz konusu hadis, Buhâri ve Müslim başta olmak üzere temel hadis kaynaklarında yer almaktadır. O yüzden belki de en doğru yol söz konusu hadisle, ya pılan diğer yorumları uzlaştırmaktır. Öyle anlaşılıyor ki buradaki te mel ihtilâf noktası, Hz. Peygamber’in göğsünün maddî olarak mı, yoksa manevî bir şekilde mi yanıldığı hususudur. Ancak dikkat edilirse görülür ki, Hz. Peygamber hâdiseyi anlatırken şerh-i sadrın uyku ile uyanıklık arasında gerçekleştiğini ifade etmiştir. Bu da onun uyanık bir halde olmayıp rüyaya yakın olduğunu göstermektedir. O halde Resûlullah’a isnâd edilen bu şerh-i sadr olayının rüyada gerçekleştiğini kabul etmek daha isabetli bir yaklaşım olsa gerektir. Za ten o konudaki temel ihtilâf da hâdisenin cismânî olduğunu kabulde söz konusudur. Zira Elmalılı’nın da dediği gibi diğerinde hiçbir ihtilaf mevcut değildir. Buna göre burada ele almış olduğumuz âyette ifade edilen göğsün yarılmasından maksadın, iman ve hikmet ile hakikatin Allah Resûlü’ne (sas) rüyada açılması böylece Resûlullah’ın, Duhâ sûresinde beyan edildiği gibi daha önce ne yaptığını bilmez bir halde iken şerh-i sadr olayından sonra nasıl davranacağını bilir hâle gelmesidir. kaynak: 88 soru cevap kitapları, Tefsir

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2022-02-10T00:11:07+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Peygamberimiz (sav)’in mucizelerinden birisi de şakkı sadr yani göğsünün yarılma olayıdır. Âlimler bu konuda ihtilaf içerisinde olmuşlardır. Birinci görüşe göre; Rasulullah (sav)’in kalbi fiziksel olarak yarılıp kalbi çıkarılmış, yıkanmış ardından da iman ve hikmetle doldurulmuştur. İkinci görüşe göre ise; Rasulullah (sav)’in göğsü manevî bir şekilde yarılıp içerisine iman, hikmet, bilgi, nûr, huzur, sükûn ve nübüvvet doldurulmuştur.

Cevapla