Kurban nedir? Kurban ibadetinin dini dayanağı, tarihi ve fazileti

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kurban hakkında geniş bilgiler

Kurban nedir Kurban ibadetinin dini dayanagi tarihi ve fazileti

Kurbanın arapça yazılışı

القربان الأضحية

Kurban nedir tanımı:

Kurban,  ibadet amacıyla kesilen hayvana denir.

Kurban, sözlükte “yaklaşmak” ve “Allah’a yakınlık sağlamaya vesile kılınan şey” anlamlarına gelir. Dini bir terim olarak kurban, Allah’a yakınlık sağlamak amacıyla belirli şartları taşıyan ve belirli bir vakitte kesilen hayvanı ifade eder. Böyle bir hayvanı usulüne uygun bir şekilde kesmeye, ayrıca kendisiyle Allah’a yaklaşılan her davranışa da “kurban” denilmiştir. İslam âlimleri, farklı yönlerini dikkate alarak kurban için değişik kavramlar kullanmışlardır. Bu çerçevede ibadet amacıyla kesilen hayvana “udhiyye” (çoğulu edâhî) ve “dahiyye” (çoğulu dahâyâ) denilmiştir; “udhiyye” adlandırması, hayvanın kurban bayramında kuşluk vakti (duhâ) kesilmesi dolayısıyladır. “İbadet” anlamındaki “nesike”, “nüsük” ve “mensek” de özelde kurbanı ifade eder. Hac ve umrede kesilen kurbanlar, genel olarak “sevkedilip götürülen, sunulan şey” mânasında “hedy”, yeni doğan çocuk için kesilen kurban “akika”, kurban amacıyla değil de eti için kesilen hayvan ise “zebiha” olarak adlandırılmıştır (bk. AKIKA; HEDY).

Kurban Tarihi

Kurban ibadetine, insanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde rastlanır. Fakat gerek kurbanlıklar ve kurban etme şekilleri gerekse kurbanın amaçları bakımından farklılıklar söz konusudur. Bazı toplumlarda kurban, tapınılan tabiat üstü varlık veya varlıklara yakınlaşma, şükran duygularını ifade etme, bir şey isteme ya da günahlara kefaret olması gibi niyetlerle sunulan varlık ve nesneler olarak ortaya çıkmıştır.

Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban sunduklarından söz edilir (el-Mâide 5/27) ve ilahi dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğu bildirilir (el-Hac 22/34). Bütün bunlar dikkate alındığında kurban ibadetinin farklı şekillerde de olsa ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem döneminden itibaren başlayıp günümüze kadar gelen yaygın bir ibadet olduğu anlaşılmaktadır.

Hz İbrahim Hz İsmail ve Kurban

Kur’an’da kurban ibadetiyle ilgili olarak anlatılan en önemli olay Hz. İbrâhim’in oğlu Hz. İsmail’i kurban etmesi hadisesidir. Kur’an’da bu olay şu şekilde anlatılmaktadır:

“İbrâhim ‘Yâ rabbi! Bana salih bir evlat bağışla’ diye dua etti. Biz de ona yumuşak huylu, uysal bir erkek evlat müjdesi verdik. Kendisiyle beraber iş yapacak çağa geldiğinde, İbrâhim oğluna dedi ki: ‘Yavrucuğum, rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum. Buna ne dersin?’O da: ‘Babacığım, sana emredileni yap’ dedi. “Înşallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.’ İkisi de Allah’ın emrine teslim olup da İbrâhim oğlunu yüzükoyun yere yatırınca kendisine şöyle seslendik: “Ey İbrâhim! Sen gördüğün rüyanın gereğini yerine getirdin. İyilik eden ve işini güzel yapanları işte biz böyle mükâfatlandırırız.’ Hiç şüphe yok ki bu apaçık bir imtihandı. Oğlunun canına bedel olarak, ona büyük bir kurbanlık verdik. Ve kendisinden sonrakiler arasında ona iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrâhim’e! İyilik eden ve işini güzel yapanları işte biz böyle mükâfatlandırırız. Doğrusu o, bizim mümin kullarımızdandı” (es-Sâffât 37/100-111).

Hz. İbrâhim ve oğlu Hz. İsmâil’den beri uygulanarak gelen kurban ibadeti İslam öncesi Arap toplumunda özünden uzaklaşmış, bozulmuş bir halde varlığını devam ettirmekteydi. Araplar arasında çocukların, köle ve esirlerin putlara kurban edilmesi âdetinin nadir de olsa izlerine rastlanmakla birlikte yaygın olan, putlara hayvanların kurban edilmesi şeklindeydi. Câhiliye Arapları, belli zamanlarda veya önemli kabul ettikleri olaylar vesilesiyle gerek Kâbe’deki gerekse Mekke’nin diğer bölgelerindeki ve Mekke dışındaki putlarının yanında kurban keserlerdi. Mâbede olan saygılarını, putlara olan bağlılıklarını göstermek, onlara yakınlaşmak gayesiyle deve, sığır, koyun, ceylan gibi hayvanları keserek kanını onların üzerine dökerlerdi. Kurbanı parçalayıp bu dikili taşların üzerine bırakır, yırtıcı hayvanların ve kuşların yemesini beklerlerdi. Yarar sağlayacağı düşüncesiyle ölen kimsenin kabri başında veya cinlerden korunmak amacıyla da kurban keserlerdi. Ayrıca yeni doğan çocuk için akika kurbanı kesilerek ziyafet verilirdi. Bereket getireceği beklentisiyle deve veya koyunun ilk doğan yavrusu (fera’, fer’a) kurban edilirdi. Receb ayının ilk on gününde “atîre” adı verilen koyun, putlar için kurban olarak kesilirdi.
İslam’la birlikte Câhiliye Arapları’nın kurban âdeti tevhit inancına aykırı unsurlardan temizlenerek Hz. İbrâhim’in sünnetine uygun biçimde yeniden başlatılmış ve sosyal işlevler de yüklenerek zenginleştirilmiştir. Putlar için hayvan kurban etme şirk, bu şekilde kesilen hayvanlar da murdar sayılmış (el-Bakara 2/173; el-Mâide 5/3; el-En’âm 6/145; en-Nahl 16/115), akîka kurbanı âdeti ana hatlarıyla İslam döneminde korunmuştur. “Fera” ve “atîre” adı verilen kurbanlar ise Allah için olması kaydıyla İslam’ın ilk dönemlerinde câiz görülmüşken daha sonra “İslam’da ne fera’ ne de atîre vardır” (Buhârî, “Akika”, 3, 4; Müslim, “Edâhî”, 38) hadisiyle yasaklanmıştır.

İnsanlık tarihiyle eş değer bir geçmişe sahip olan kurban ibadeti, kulu rabbine yaklaştıran ve O’nun rızasına ulaştıran vesilelerin arasında yer alır. Mümin kurban ibadeti ile yaratıcısının emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu göstermiş olur. O, her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ve oğlu Hz. İsmail’in Allah’ın emirlerine mutlak itaat konusunda verdikleri, Kur’an’da da özetle aktarılan (es-Sâffât 37/102-107) başarılı sınavın hatırasını tazeler ve onların teslimiyetini yüreğinde hissederek kendisinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu gösterir. Hz. Peygamber’in, “Kurban kesin, zira kurban babanız İbrâhim’in sünnetidir” (İbn Mâce, “Edâhi”, 3) sözü de buna işarettir.
Kurban, Allah’a boyun eğmenin sembolik işaretlerinden (şeâir) biri olup aynı zamanda insanın çok sevdiği malını ve onu elde etmek için tükettiği hayatını, Allah’ın rızasını kazanabilmek için feda edebileceğinin bir göstergesidir. Kurban bir taraftan etin yakın akraba ve komşularla muhtaçlara dağıtılmasıyla maddi ve sosyal; diğer taraftan Allah’a boyun eğme, onun iradesine teslim olma boyutuyla ise kulu yaratıcısına yaklaştıran manevi bir işlev görür. Kurban verdiği nimetlerden dolayı Allah’a şükretme vesilesi olduğu gibi böyle bir ibadeti yerine getirme imkânına sahip olmak da başlı başına Allah’a şükretmeyi gerektiren nimetler arasında yer alır. Kur’an’da, “Biz kurbanlık sığır ve develeri sizin için Allah’ın dininin işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için pek çok hayır vardır. Onları usulüne uygun şekilde kurban ederken de Allah’ın adını anın. Usulüne uygun olarak kesildiğinde etlerinden hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyen fakire yedirin. İşte böylece şükredesiniz diye biz bunları sizin hizmetinize verdik. O kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a yalnız sizin takvânız ulaşır. İşte böylece sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nun büyüklüğünü anasınız diye, Allah bunları emrinize vermiştir. (Ey Muhammed!) İyilik eden ve işini güzel yapanları müjdele!” (el-Hac 22/36-37) âyetleri de buna işaret eder.

Kuranda Kurban

“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” (el-Kevser 108/2) âyetiyle “Allah’tan başkası namına hayvan kesene Allah lanet etsin” (Müslim, “Edâhi”, 43-45; Nesâî, “Dahâyâ”, 34) hadisi, kurbanın Allah’tan başka bir varlık için kesilemeyeceğini göstermektedir. Dolayısıyla kurban, Allah’a olan benzersiz sevginin ve O’nun birliğine olan inancın hiçbir şüphe taşımayacak şekilde yansıtılması demektir. Böylece mümin, bu ibadet aracılığıyla Allah’ın eşsiz ve diğer bütün varlıklardan üstün olduğuna içtenlikle inandığını göstermiş olur.

Hadislerde Kurban

Hz. Peygamber, “İnsanoğlu kurban bayramında, Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir ibadet yapamaz. Kurbanlık hayvanlar, kıyamet gününde boynuzları, tırnak ve (üzerlerindeki) kılları ile Allah’ın huzuruna geleceklerdir. Kurbanın kanı yere düşmeden Allah yanında yüksek bir mevkiye çıkar. Öyle ise onu gönül hoşluğu ile yerine getirin” (Tirmizî, “Edâhi”, 1; İbn Mâce, “Edâhî”, 3) buyurarak usulüne uygun olarak gerçekleştirilen kurban ibadetinin Allah indindeki manevi değerine dikkat çekmektedir. Hz. Peygamber’in kurbanın her bir kılına bir sevap (hasene) verileceği müjdesi (İbn Mâce, “Edâhi”, 3), bu ibadeti gerçekleştiren kimsenin nail olacağı sevabın büyüklüğünü göstermesi açısından dikkate değerdir.

Kurban’nın faydaları ve faziletleri

Kurban ibadeti, psikolojik açıdan insanın başkalarına saldırarak kan akıtma duygusunu köreltir, ondaki şiddet eğilimini azaltır. Şefkat ve merhamet duygularını canlandırır. Benlik ve bencillik duygularını törpüleyerek kulluk ve diğerkâmlık bilincini tazeler. Hayat ve ölüm üzerinde düşünülmesini sağlayarak dünya hayatının geçiciliğini ve ebedî yurdun âhiret olduğunu hissettirir. Sonlu bir varlık olarak insanın acziyetini farketmesini sağlar. Varlıklar içerisinde insana tanınan mevkinin değerini yeniden hatırlatır. İnsana, diğer varlıklarla ve o varlıkları yaratan Allah ile olan ilişkisini gözden geçirme imkânı sunar. Kulun, Allah’a ve diğer varlıklara karşı insana yüklenen sorumluluğa dair bilincini yeniler.

Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar; sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda kurbanın bu işlevi daha belirgin bir biçimde görülür. Zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığı kazandırır; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kimseler aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda kendini karamsarlıktan ve başkalarına karşı düşmanca duygular beslemekten kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

Kurban ibadetinin düzenli olarak uygulandığı ülkelerde sosyal etkileri yanında ekonomik faydaları da görülmektedir. Kurban, hayvan üreticilerine büyük bir destek sağlar, dolayısıyla ekonomik hayata canlılık kazandırır. Paranın stok edilmesini engelleyerek piyasaya sürülmesine katkıda bulunur. Kurbanın etinden, yününden ve derisinden birçok şahıs ve kurum istifade eder.
Kurban ibadetinin yararı, yukarıda sayılanlardan birine ya da bir kısmına indirgenemeyeceği, her ibadetin öz ve biçim olarak ayrı anlam ve hikmetleri bulunduğu için kurban yerine başka bir ibadetin konulması, mesela kurbanın parasının fakirlere dağıtılması, gıda yardımı yapılması, namaz kılınıp oruç tutulması câiz olmaz.

Kurban eleştirilerine cevap

Yıl boyunca kesilen hayvanlar göz ardı edilerek birkaç gün içinde bununla kıyaslanamayacak kadar az sayıda kurbanın kesilmesini eleştirmek samimiyetten uzak, İslam’a ve müslümanlara karşı ön yargılı bir bakışın tezahürüdür. Bütün toplumlarda et yaygın bir tüketim ve beslenme ürünüdür. Kurban vesilesiyle et sadece belirli bir kesime değil, yıl içinde bundan faydalanamayan bütün kesimlere ulaşmış olur. Öte yandan dini veya seküler ahlakî gerekçelerle et tüketimine mutlak olarak karşı çıkmanın da herhangi bir ciddi dayanağı yoktur. İslam dinine göre helal ve haramı ancak Allah belirler ve O, kendi yarattıkları üzerinde mutlak irade ve kudret sahibidir. Bunların dışında kurban ibadetinin taşıdığı maddi ve manevi birçok hikmet, onun, niçin insanlık tarihiyle eş değer bir geçmişe sahip olacak derecede önem kazandığını açıklar.

Diyanet Temel İslam Ansiklopedisi

BENZER KONULAR.:

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kurban nedir kurbanın kitap ve sünnetten delilleri

    Kurban, Allah’a yaklaşmak için kurban niyetiyle belirli vakitte kesilen özel hayvanın adıdır. Allah Teala şöyle buyurur: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”

    Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da şöyle buyurur: “Âdemoğlu Kurban bayramı gününde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş ile Allah’a yaklaşabilmiş değildir. Kanını akıttığı hayvan kıyamet günü boynuzları, çatal tırnakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce Yüce Allah katında, yüksek bir makama ulaşır. Bu bakımdan kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesiniz.”

    En iyi cevap

Cevapla