Paylaş
Konuşma mahremiyeti
Question
KONUŞMA MAHREMİYETİ
(İnsanın, bir topluluğun mahremine girmemesi gerekir)
Yani; bir kimsenin, herhangi bir topluluğun mahremine girmemesi/ dâhil olmaması gerekir. Mesela bir kimsenin yanında oturup, o kimse ile konuşması başkasının mahremine götürecek ise veya kendisinin dâhil olmadığı bir konuyu konuşmak gibi yahut da o kişiyi ancak o topluluk iki kişiden fazla olunca konuya dahil ediyorsa, ayrıca bu konuşulan meselenin konusu o topluluğun hoş görmediği bir şey ise bir kimsenin bunlardan kaçınması gerekir. Nitekim Seferani de böyle anlamıştır. Ibn Muflih bunun caiz olmadığını söylemiştir. Bu iş ona göre tahrimen mekruhtur (harama yakın). İbn Abdulkavi “Manzumetu’l Edeb” isimli eserinde iki görüşü de bizlere aktarmıştır.
(Bir kimsenin aynı şekilde içine dâhil olmadığı konuşmaya da girmemesi gerekir.)
Bu konuşma o toplum için hoşluk ifade etmemektedir.
İbn Abbas’tan (Radıyallahu Anh) bu konuda şöyle bir hadis gelmiştir. İbn Abbas şöyle dedi: Allah’ın elçisi Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle dedi: “Kim bir topluluğun hoşlanmadığı bir konuyu dinlerse veya o topluluğun kendisinden kaçtığı bir meseleyi dinlerse, kıyamet gününde onun kulağına metal kurşun dökülür.“
İşte bu hadiste, bir topluluğun kendisinden hoşlanmadığı bir konuyu, dinleyen bir kimse için büyük bir vaat vardır. Ayrıca bu iş büyük günahlardan olan kötü bir ahlaktır. Çünkü bu konuda büyük bir vaatte bulunul muştur. Ancak bu ceza işin büyüklüğünden dolayı olur. Çünkü karşılık amelin cinsindendir. Çünkü o kimse kendisinde ceza bulunan bir şeyi kulaklarıyla işitmiştir.
Kerahet/hoş olmayan şey; açıkça söylemekle veya kişiye kapının kapatılması, kısık sesle konunun konuşulması veya bunlara benzer delillerle tarif edilir.
İşte bu üzerine vazife olmayan konuyu dinlememe meselesi, meclis adabındandır. Aynı şekilde İslam’ın insanların haklarını korumasındandır. Genelde bu kötü görülen ahlak, iki kişi birbiriyle fısıldaşırken aniden işitilerek veya bir kimsenin telefon gibi bir iletişim aracıyla konuşurken onun konuşmasını işitmesiyle ortaya çıkar.
(İstişare eden bir topluluğunda konuşmalarını işitmek caiz değildir.)
Çünkü onların aralarında konuşmaları genelde gizlilik/mahrem konumundadır.
(Kim karşılıklı konuşma esnasında etrafına bakınırsa, o karşısındaki kimse, konuşmanın emanetçisi konumundadır. O işiten kimseye, işittiği şeyi koruması gerekir. Çünkü o etrafına bakınan kimse karşısındaki kimseye bir korku verir.)
Yani; bir kimse bir şahısla bir konuyu konuşurken, konuştuğu kimse konuşurken sağına ve soluna dönüyorsa bu o kimsenin bu konuşulan şeyin gizli kalmasını istediğini belirtir. Bu sağına ve soluna dönmesi, konuşulan şeyin bir başkasının işitmesinden korktuğu içindir. Bu fiiliyle, bu kişi karşısındakine konuşulan şeyin gizli olduğunu ve bu konuşulan meselenin sadece kendisine has olduğunu bildirmektedir. Bu kimsenin sağına ve soluna dönmesi karşısındakine konuştuklarımızı koru, onları gizle, onlar senin yanında emanet gibidir, demek konumundadır.
Bu konuda Cabir’in (Rodiyallahu Anh) hadisi bizlere ulaşmıştır. Cabir şöyle dedi: Allah’ın elçisi Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle dedi: “Bir kimse bir adamla bir şey konuştuğunda ve adam daha sonra etrafına bakındığında, o konuştukları şeyler karşısındakine emanettir.”
Sendi şöyle söyledi: “Yani; konuşma esnasında, bir kimsenin işitme sinden korktuğundan dolayı. Bu yaptığı fiil o kişinin konuşmasının gizli olduğuna işarettir. Onun bu gizliliğini yaymak caiz değildir.” Bir sözde şöyle denilmiştir: (Arapça metinde geçen) Teleffete’nin manası; terk etmek, yüz çevirmektir. Her bir konuşma emanet hükmündedir. Onu nakletmeye gerek yoktur. İlk görüşe göre kelamın bir sır olduğu ve emanet olduğu ortaya çıktı. Bu en zahir olan manadır. Allah’u Teâlâ en iyisini bilendir.
el-fevaidü’l mecmua nefsi tezkiye etmenin meşru yolları
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Konuşma mahremiyeti, bireyler arasındaki özel konuşmaların gizliliğini koruma hakkıdır. Bu kavram, özellikle avukatlar, doktorlar, din görevlileri ve psikologlar gibi meslek gruplarında önemlidir.
Konuşma mahremiyeti, bireylerin özel hayatına saygı gösterilmesi ve iletişimlerinin gizli tutulması için yasal koruma altındadır. Bu nedenle, bu konuşmaların üçüncü taraflarla paylaşılması veya ifşa edilmesi, yasal sonuçlar doğurabilir ve bu kişilerin meslek etiği açısından da ciddi bir ihlal teşkil eder.
Özellikle avukatlar ve müvekkilleri arasındaki iletişim, mahremiyetin korunması açısından büyük önem taşır. Avukatlar, müvekkilleriyle yaptıkları konuşmaların gizliliğini korumakla yükümlüdürler ve bu gizliliğin ihlali, avukatlık mesleğinde ciddi bir suçtur.
Benzer şekilde, doktorlar da hasta bilgilerinin gizliliğini korumakla yükümlüdürler ve hastaların sağlık durumları hakkında başka kişilere bilgi veremezler. Psikologlar ve din görevlileri de müşterileri veya cemaatleriyle yaptıkları konuşmaların gizliliğini korumakla yükümlüdürler.
Ancak, konuşma mahremiyeti her zaman mutlak değildir ve bazı durumlarda mahkemeler, bu konuşmaların ifşa edilmesine izin verebilirler. Bu genellikle, bir suçun önlenmesi veya suçun soruşturulması için gerekli olduğu durumlarda söz konusu olabilir.