Paylaş
İslam’ın Fitneye Bakışı
Question
Dinimiz’de Fitne
Fitne kelimesi Kuranı Kerimde genellikle bela ve imtihan manalarında kullanılmakla beraber, toplumda kargaşa ve bozgunculuk çıkarmak anlamında da kullanılmıştır. Fitneye sebep olan söz ve davranışlar, toplumları içten içe yiyerek temelden çökmelerine neden olmaktadır.
İslam dini, fitneyi şiddetle yasakladığı gibi, fitneye götüren fiil ve davranışları da yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerimde , وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ ِ”Fitne adam öldürmekten daha kötüdür”[1]
buyrularak toplum düzenini bozmanın, anarşi çıkarmanın daha büyük bir suç olduğu vurgulanmıştır.
İslâm’a inanmayanların, müslümanların inancına manevi değerlerine yönelik saldırıları şüphesiz fitnedir ve savaştan daha tehlikelidir. Müşriklerin, müslümanları kendi bâtıl dinlerine döndürmek için yaptıkları faâliyetler, münâfıkların ikiyüzlü davranışları fitneden başka bir şey değildir. Kur’an-ı Kerimde, tevhidden sapıp, şirke ve küfre düşmek fitne kabul edilmiş ve adam öldürmekten daha kötü sayılmıştır.
Toplumda içki ve uyuşturucu kullananların çoğalması, fuhuş ve zinanın yaygınlaşması, zekatın verilmemesi, ölçü ve tartıda hile yapılması, ahde vefa gösterilmemesi ve Allah’ın Kitabı ile amelin terk edilmesi Peygamber Efendimiz (sav) tarafından fitne olarak vasıflandırılmış ve bunların ortaya çıkmasından Allah’a sığınmıştır. Çünkü bu fiiller toplumların bozulup helak olmalarına yol açmaktadır.
Müslüman toplumları bozan, onları saptıran, onları günaha sürükleyen, insanlar arasında kanlı savaşların çıkmasına sebep olan her şey fitnedir. Bu nedenle Kur’an-ı Kerimde , mü’minlere Din yalnızca Allah’ın oluncaya ve fitne yeryüzünden kalkıncaya kadar fitneye sebep olan küfür ve şirkle mücâdele etmek emredilmektedir. [2].
Yeryüzünden fitnenin kalkması için, önce içimizdeki fitneyi kaldırmaya çalışmak, sonra alanı genişleterek çevredeki ve toplumdaki fitnelerle mücâdele etmek gerekmektedir.
İçimizdeki fitne öncelikle kafalarımızda bulunan bozuk fikir ve düşünceler ile kalplerimizde bulunan kin, haset ve bencillik gibi kötü duygulardır. Öncelikle kendi hata ve kusurlarımızı görüp bu tür kötülüklerden arınmak gerekmektedir.
Toplumda huzur ve barışı bozucu, fitneye sebep olabilecek söz ve davranışlardan son derece sakınmalıyız. Özellikle birbirimizin aleyhinde konuşmamalı, lüzumsuz münakaşalardan, taassuptan, gıybet, dedikodu ve iftiralardan uzak durmalıyız. Zira İslam düşmanları bu vasıtalarla içimize tefrika sokmaya çalışmaktadırlar.
Allahu Teala Kuran-ı Kerimde şöyle buyuruyor :
” Kâfirler birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz aranızda dost ve yardımcı olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar”[3].
Demek ki mü’minlerin kendi aralarında güçlü bir dayanışma göstermeleri gerekmektedir. Eğer mü’minler kötülük odaklarıyla mücâdele etmeyi bırakırlarsa, yeryüzünde fitne ve anarşi çıkar, kargaşa ve bozgunculuk giderek yaygınlaşır.
Fitne ile ilgili olarak bir başka Ayet-i Kerimede de şöyle buyruluyor:
“Öyle bir fitneden sakının ki, o sadece sizden zâlim olanlara isâbet etmekle kalmaz (herkese dokunur ve tüm halkı perişan eder). Bilin ki Allah’ın azâbı şiddetlidir.”[4]
Ayet-i Kerimeden şu anlaşılıyor ki; bir toplumda yaşayan fertler içlerinden birtakım kimselerin zulüm işlemelerine, fuhşiyatları aleni olarak yapmalarına hoşgörü ile bakar, zulümlerine engel olmaya çalışmazlarsa zalimlerin başına gelecek olan cezalar onların da başına gelir. Yani Fitnelerin yol açtığı musibet ve felaketler umumidir, geldiği zaman herkese dokunur. Kurunun yanında yaş da yanar.
Fitnenin her türlüsünden Allaha sığınırız.
[1] Bakara,2/ 191
[2] Bakara,2/193
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
İslam’da “fitne” teriminin birçok anlamı ve bağlamı vardır. Hayatın çeşitli yönlerinde ortaya çıkabilecek denemelere, sıkıntılara veya anlaşmazlığa atıfta bulunabilir. İslam, fitneyi kaçınılması gereken bir şey olarak görür ve toplum içinde barış, uyum ve birlik için çabalar. İşte İslam’ın fitneye bakışının bazı temel yönleri:
Özetle İslam, fitneyi sakınılması ve sakınılması gereken bir şey olarak görür. Müslümanlar birliği korumaya, barışı teşvik etmeye, barışçıl yollarla çözüm aramaya ve uyumsuzluğa ve bölünmeye yol açabilecek ayartmalara ve ahlaki zorluklara direnmeye teşvik edilir. İslam, bireylerin barış içinde yaşayabileceği ve herkesin iyiliği için işbirliği yapabileceği uyumlu ve adil bir toplum geliştirmenin önemini vurgular.