infak-isar

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

İNFAK-ISAR

infak isar

infak ve isar arasındaki fark

İnfak, dini-ahlaki bir terim olarak genellikle “Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara ayni ve nakdi yardımda bulunması” demektir. Bu tanım çerçevesinde infakın, farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içerdiği söylenebilir. İslami telakkiye göre insanın sahip olduğu servetin asıl sahi bi Allah’tır. O’nun emanet olarak verdiği bu servetten başkalarına infakta bulunmak gerekir Bu gereği yerine getirmek amacıyla İslam bencilliğin karşıtı olan cömertliği bir erdem olarak benimseyip yüceltmiştir. Bunun ötesinde cömertliği, Cahiliye Araplarının yaptığı gibi şan ve şeref kazanmak adına bencil duyguların tatminini sağlayan müsrif bir eylem ol maktan çıkararak içi Allah rızası ve insan sevgisiyle dolu ahlaki bir içeri ge kavuşturmuştur. Yeni içeriğiyle cömertliğin en önemli tezahürlerinden biri, infakta bulunmaktır.

Bakara sûresinin 2. âyetinde Allah’a samimiyetle inanan müminlerin başlıca özellikleri sayılırken iman ve namazın ardından infak zikredilmis tir. Fahreddin er-Razi’ye göre bu ayet farz ve mendup olan bütün infak çeşitlerini kapsamaktadır. Farz olan infak zekâtla, kişinin kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamak üzere yaptığı harcamalar ve ülkenin savunmasına katkılandır. Mendup olan infak ise bunun dışında kalan harca malardır. Bakara sûresinde (2:261-274) infakın önemi, amacı, hangi mallardan kimlere ve nasıl verileceği, karşılığında vaad edilen ödüller ay ayrıntılı biçimde zikredilir. Bu açıklamalar şu şekilde özetlenebilir:

• İnfak ve tasadduk gösterişten uzak, yalnız Allah rızası için yapıl malıdır,

• Infakta bulunan kişi onu alıp kabul edenin onurunu zedeleyecek davranışlardan kaçınmalıdır,

• Yapılan yardım en iyi ve en kaliteli mallardan seçilmelidir,

. Infakın yerine ulaşması için gerçek ihtiyaç sahipleri tespit edilmelidir:

Aynı sürenin 195. Ayetinde geçen “Allah yolunda infak” tabirinin, aye tin baglam dikkate alındığında öncelikle ülkenin savunması için gerekli maddi yardımda bulunmayı ifade ettiği görülür. Ancak bu tabirin geçtiği birçok ayet ve hadisin birlikte değerlendirilmesinden çıkan sonuca göre Allah’a itaat ve ibadet niyeti taşıyan, Islam’a ve müslümanlara yardım ve fayda sağlayan her harcama Allah yolunda infak sayılmaktadır. Islam me deniyet tarihinde de böyle bir niyet taşıması şartıyla ülkenin savunma st, hac hizmetleri, yoksulların desteklenmesi, okul, kütüphane, cami, yol. köprü, çeşme, bakımevleri gibi hayır kurumlarının tesisi, hatta tabiatın korunup geliştirilmesine kadar çok çeşitli hizmetler için yapılan her türlü harcama Allah yolunda infak kapsamında değerlendirilmiştir.

Hadislerde de aile fertlerine yapılan harcamalar infak kavramıyla ifa de edilmiş ve bunun bütün sadakaların en hayırlısı olduğu belirtilmiştir. Kur’an’da varlıklı müslümanların mallarında yoksulların hakları bulun dugunun belirtilmesini zenginlerin, bir özür sebebiyle çalışamayan veya geliri ihtiyacını karşılamayanlara yardımda bulunmakla yükümlü olduğu nu göstermektedir. Bu yardımın tasadduk, zekat, fitir sadakası, kurban, hediye, kullanmaya verme (iare), vakıf, devlet bütçesinden maas baglama gibi birçok çeşidi bulunmakta olup bunların hepsi geniş anlamda infak kavramıyla ilgilidir.

İnfak kelimesi umumiyetle karşılıksız yardımlar için kullanılır, ni tekim Kur’ân’da yaptıkları iyiliklerden dolayı bir karşılık beklemeyenler övülmektedir. Bununla birlikte meşru alanlarda yatırım yaparak istih dam yoluyla insanların nafakalarını sağlamaya vesile olmak da infak kapsaminda değerlendirilebilir. Serveti atıl bırakıp (kenz) Allah yolunda harcamayanlar ağır bir dille yeren ayetler bu hususu da kapsamaktadır.

Infakın daha da ilerisinde olan bir cömertlik türü, Kur’an’da “isar (diğerkamık, özgecilik) olarak adlandırılır. İsarın terim anlamına esas olarak gösterilen âyette, bütün mal varlıklarını Mekke’de bırakarak Medine’ye göç etmek zorunda kalan Hz. Peygamber’i ve diğer muhâcirleri sefkatle kucaklayıp mal varlıklarını onlarla paylaşmaktan çekinmeyen Medineli müslümanlar (ensar) övgüyle anılmakta, âyette onların şahsın- da müslüman toplumun bazı temel manevi ve ahlâki ozelliklerine temas edilmektedir. Buna göre müslümanlar öncelikle imanı gönüllerine yerles tirmişlerdir, aynca muhacirler gibi zor durumda kalıp kendi beldelerine gelenleri severler, din kardeşlerine kendilerinden daha fazla imkân sag lanmasından dolayı içlerinde kıskançlık duymazlar; nihayet ihtiyaç içinde olsalar dahi onlar kendilerine tercih eder, şahsi menfaatlerinden, zevkle. rinden fedakarlıkta bulunurlar.

İsar esas itibariyle mall fedulcirliklar için kullanılmakla birlikte “can ile isar”da bulunmayı da içerebilir. Mukaddes değerler ve bu değerlerin üzerinde yaşandı vatan uğrunda şehit olmak bu türden bir isärdir. Buna benzer biçimde Uhud Gazvesi’nde Islam ordusunun geçici olarak bozguna uğradığı sırada bazı müminlerin Hz. Peygamber’in hayatını korumak için kendi hayatlarını ortaya koymaları ya da Eba Talha adlı sahibinin kendini Resûlullah’a siper etmesi ve onu korurken yaralanması canla yapılan özverinin en güzel örnekleri olarak hatırlanabilir.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’in (sas) çok yüce bir ahlaka sahip olduğu bildirildiğine göre isårın öncelikle Resulullah’ın ahlakının en belirgin unsurlarından biri olduğu kuşkusuzdur. Nitekim bütün peygamberler gibi o da, risalet vazifesi dolayısıyla kimseden bir ücret talep etmemiştir. Tam aksine, yirmi üç yıl boyunca malıyla birlikte vaktinin ve enerjisinin çok büyük bir bölümünü yeni şekillenmekte olan müslüman toplumuna vakfetmiştir. Peygamber’in bu asil davranışı, ileride Islam medeniyetinin “Vakıf Medeniyeti” olarak isimlendirilmesini sağlayacak kadar çok sayıda vakfın ve vakıf eserlerinin insanlığın hizmetine sunulmasına zemin teşkil edecektir.

İnfak ve isârın birer erdem, birer ahlaki değer olduklarında kuşku bulunmamakla beraber, Peygamber’in bazı sözlerinden bu erdemleri eyleme dönüştürürken kişilere kendilerini veya bakmakla yükümlü oldukları ki- sileri başkalarına muhtaç hale düşürmemelerini tembihledigi anlaşılmak tadır. O, bir rivayette elindeki imkanların tamamını başkalarına vererek kendisi muhtaç duruma düşen kimseleri açıkça kınamıştır. Bir başka rivayette ise Hz. Peygamber’in kişinin arkasında zengin varisler bırakma sinın başkalarının elindekine göz dikecek derecede yoksul kimseler bi rakmasından daha hayırlı olduğunu ifade etmiştir! Diger taraftan Hz. Peygamber, çalışarak rızkını temin etmeye muktedir olanların başkala nimin eline bakmasını da hos karşılamamış: kişi için en hayırlı kazancın kendi alin teriyle elde ettiği kazanç olduğunu dile getirmiştir.

Islám; uhuvvet, merhamet, takvå, infak, isar, ihsan, amel-i salih gibi degerlerle gerek bireysel gerekse toplumsal hayatta huzur ve barışın hakim olmasını hedeflemektedir.

İslam medeniyeti tarihi

BENZER KONULAR:

Kuranda zekat sadaka infak ile ilgili kaç ayet var

Answers ( 3 )

    1
    2022-01-31T09:25:16+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    ÎSÂR KAVRAMI

    “Îsâr” kelimesi, “bir şeyin var olduğunu belirten durumun ortaya çıkması” anlamına gelen “el-esr” kökünden türetilmiştir. “el-Esr” kelimesi, istiare olarak bir şeyi diğerine tercih etmek, üstün tutmak, öncelik vermek, yeğlemek, diğerkâmlık,12 bir şeyi veya herhangi bir kişiyi bir diğerine tercih etmek, öncelemek, yeğlemek, öncelik vermek, üstün tutmak, ikram etmek; bir şeye sevgisi olmak, meyli olmak anlamlarına gelmektedir.

    Literatürde ise, “Bir kimsenin kendi nefsi ihtiyaç içinde bulunsa dahi, elinde ki imkânlarını ya da eline geçen imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere kullanması; bir başka kimseye fayda sağlamak amacıyla fedakârlıkta bulunmasıdır.”

    Îsâr terimi, İslam ahlak literatürünün önemli kavramlarından biri hâlini almıştır. Cömertliği derecelendiren İslam düşünürleri onu çeşitli derecelere ayırmışlardır. Kaynaklarda cömertliğin “sehâ”, “cûd” ve “îsâr” olarak başlıca üç derecesinden bahsedilir. Buna göre bir kimsenin elindeki imkânların bir kısmını başkasına ikram edip bir kısmını kendisine ayırmasına “sehâ”,çoğunu başkasına verip çok az bir kısmını kendisi için ayırmasına “cûd” ve imkânlarının tamamını başkaları için kullanmasına da “îsâr”denir.

    Îsâr hasletini de iki temel kategoriye ayıran Kurtûbî, bunların mal ile yapılan tercih ve can ile yapılan tercih olduğunu belirtir. Can ile yapılan tercihin, mal ile yapılan tercihten çok daha büyük bir cömertlik olduğunu vurgulayarak, “Cömertçe canını feda etmek cömertliğin en ileri derecesidir.” der. Can ile yapılan tercihin en üst mertebesini ise, sahabe-i kiramın Hz. Peygamber’i (s.a.v.) canları pahasına korumaları olarak açıklar. Bu konuda Uhud savaşında Ebu Talha’nın Allah’ın Rasulü’nü (s.a.v.) büyük bir fedakârlıkla korumasını örnek olarak vermektedir.

     

    En iyi cevap
    0
    2022-01-31T09:27:36+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    “Îsâr”anlamına gelmek üzere Batı dillerinde kullanılan “altrürizm” karşılığında, modern Arapçada daha çok “gayriyye” (fedakârlık, başkalarını düşünme), Türkçede “diğerkâmlık” ve “özgecilik” terimleri kullanılmaktadır. Bir kimsenin cömertlikte “îsâr” derecesine ulaşabilmesi için ikram ettiği şeye kendisinin fiilen muhtaç durumda bulunması şart değildir. Burada önemli olan kişinin, -kendisi muhtaç olsa dahi- başkasını kendisine tercih edebilecek bir ahlâkî anlayışa ve güçlü bir iradeye sahip bulunmasıdır.

    İslâm âlimlerinden Gazzali (v. 505/1111), îsâr için şu açıklamayı yapar: “Cömertliğin en üst derecesi îsârdır. Îsâr, kendisi muhtaç olduğu hâlde başkasını tercih etmektir. Cömertlik, insanın muhtaç olmadığı şeyi ihtiyaç olanlara ve olmayanlara vermektir. Kendisi muhtaç olduğu hâlde başkasına vermesi, şüphesiz daha mühimdir.”

    Kurtûbî (v. 671/1273) îsâr hasletini şöyle tarif eder: “Kişinin başkasını nefsine ve nefsinin dünyevî paylarına, dinî payları arzu ederek tercih etmesi demektir. Bu tutum yakînin güçlü oluşundan, sevgi sağlamlığından ve meşakkatlere karşı sabırlı olmaktan ileri gelir.”

     Cürcânî (v. 816/1413) ise, îsârı, “kişinin başkasının yarar ve çıkarını kendi çıkarına tercih etmesi veya bir zarardan öncelikle onu koruması” şeklinde tarif ederek bu anlayışın din kardeşliğinin en ileri derecesi olduğunu belirtir.

    Bediüzzaman Said Nursi ise; “îsâr” hasletinin maddi yönüne yaptığı vurgu ile beraber onun ahlaki boyutuna da dikkati çeker: “Kardeşlerinizin nefislerini kendi nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hatta menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz. Hatta en lâtif ve güzel bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en masumane, zararsız bir menfaattir; mümkünse, nefsinize bir bencillik gelmemesi için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin. ‘Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim.’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat aranızdaki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.”

    0
    2022-01-31T10:38:45+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İNFAK NEDİR?

    İnfâk: Malı elden çıkarmak, yani harcamaktır.

    İbn Mes’ud’a göre ise: Kişinin ailesinin geçimi için harcadığı maldır.

    İnfâk: İbn Cüreyc ve Said b. Cübeyr’in görüşüne göre: Farz olan zekatla beraber nafile veya müstahap olan harcamalara denilir.

    İnfâk: Malda ve diğer şeylerde vacip ve nafile olarak yapılan harcamalara denir. Dolayısıyla İnfâk, mal gibi maddi şeylerle olabileceği gibi, mal dışında bir takım manevi şeylerle de olabilmektedir.

    İnfâk, dinin ikamesi için Allah yolunda, haç, umre, cihad, sılai rahim, evladü ıyal için yapılan harcamaları, zekatları, kefaretleri ve sadakaları kapsamaktadır. Kısacası, malı elden çıkararak faydalı yollarda yapılan tüm harcamalara infâk denilmektedir.

    İnfâk: Kişinin, Allah’ın kendisine verdiği zâhirî ve bâtınî bütün nimetlerden yapmış olduğu tüm yardımlara denilir.

    Şu hadisi şerif bunu desteklemektedir: ‘Kendisinden infâk edilmeyen ilim, hazine gibi kabul edilmez.’

    İnfâk: İhtiyaç için malı harcamaktır.

    İnfâk: Farz olsun nafile olsun, tüm hayır yollarına yapılan harcamadır.

    Bursevinin daha kapsamlı tanımına göre infâk; Allah yolunda harcama, malı yararlı olan şeyler için sarf etmektir. Allah’ın, dininin güçlenmesi için harcanmasını emrettiği her şey, dinin hakim olması için gereken her türlü harcama. Kafirlerle cihad, yakınlarla olan bağı kesmemek, fakir, yoksul ve miskinleri güçlendirmek için yapılan her türlü harcama, aile ve çocuklar için yapılan her türlü harcamayı kapsamaktadır. Kısacası kişiyi Allah’a yaklaştıran her türlü harcama infâk kapsamına girmektedir.

    İnfâk: Malı hayır yolunda harcamaktır ya da zâhirî ve bâtınî verilen nimetlerden harcamaktır.

    İnfâk: Mesalih-i diniye ve dünyeviyeye malı sarf etmektir.

     İnfâk: Zekatı, sadakayı, ve hayır yolda verilen her türlü yardımı kapsamaktadır. Zekat, infâkın ihtiva ettiği umumilikten bir cüzdür.

     İnfâk: Kalbin, nefsin tezkiyecisidir. İnfâkta diğer insanlar için menfaat ve yardım, mevzuu bahistir. En güzelini seçip onu diğer insanlara sunmak, kalbin temizlenmesini, nefsin paklanmasını tahakkuk ettiren, başkalarını tercihe o yüce manayı veren şey infâktır.

    İnfâk: Tarafı ilahiden ihsân buyrulmuş olan nimetlerden bir kısmını ailelerine bir kısmını da zekat ve sadaka olarak muhtaç kimselere harcamaktır.

    İnfâk: Allah tarafından emredilen hayat nizamını kurmak için malî fedakarlıkta bulunmaktır.

     İnfâk: Malın azından veya çoğundan olmak üzere iyi ve müstehap bir fiil olmakla beraber, altında istek ve sevgi yatan bir hayırdır. Maddi ve manevi olarak yapılan her türlü hayra denilir.

    İnfâk: Allah’ın verdiği servet, güç, zeka, ilim gibi her türlü zenginlikten bir kısmını Allah yolunda ve/veya muhtaç olanlara geçimlik olacak şekilde, sadece Allah rızası için ve kimseyi minnet altında koymadan verme, harcamadır.

     İnfâk: Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaca aynî ve nakdî yardımda bulunması demektir. Bu bakımdan infâk, farz olan zekatı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir.

Cevapla