Paylaş
Hz. Yusuf Peygamberin Kısaca Hayatı
Question
Hz. Yusuf (as) Kıssası
Yusuf b. Ya’kub b. İshâk b. Ibrahim
Hz. Yûsuf (as), Hz. Ya’kûb’un (as) Râhil adlı eşinden doğma oğludur. Onun on bir kardeşi vardı. Kardeşlerinden Bünyamin ile anne-baba bir, diğerleriyle ise baba bir kardeştiler. Her şey on bir yıldız, güneş ve ayın kendisine secde ettiğini rüyasında görmesiyle başladı. Rüyasını anlattığında babası, onun Allah katındaki mertebesini anlamıştı. Ama aynı anlayışı kardeşlerinden bekleyemezdi. Bu yüzden oğlu Yusuf’u rüyasını özellikle kardeşlerine anlatmaması hususunda tembihledi. Kardeşleri, babasının ona olan ilgisi ve bazı üstün özellikleri dolayısıyla kıskandılar ve ondan kurtulmak için bir plan yapmaya koyuldular. Sonunda onu bir kuyuya at mayı uygun buldular. Kırda oynamak bahanesiyle babasından aldıkları Yusuf’u bir kuyuya atıp, kendi elleriyle yırttıkları elbisesine de bir miktar kan bulaştırıp, yırtıcı hayvanlar tarafından parçalandığını söyleyerek babalarını kandırmak istediler. Hz. Ya’kûb (as) “fe sabrun cemil=bize düşen güzelce sabretmektir” deyip bu durumu kabullenmek zorunda kaldı.
Hz. Yusuf’un atıldığı kuyunun yakınında konaklayan kervanın su taşımakla görevli hizmetçileri onu bularak köle edindiler ve götürüp Mısır’da değersiz bir eşya fiyatına sattılar. Hz. Yusuf’un yüzündeki güzelliği ve ze kasındaki pırıltıyı fark eden Mısır firavununun vezirlerinden ‘aziz’ bir zat onu alıp evine götürdü ve “bu çocuk bize ileride faydalı olur veya onu evlat edinebiliriz” diyerek eşine teslim etti. Hz. Yusuf Allah’ın izni ve yardımı ile rahat bir yuvaya kavuşmuştu. Bu yeni yuvasında büyüdü, gelişti, serpildi ve gürbüz bir delikanlı oldu. Aklı, iradesi ve bedeni gücü kıvamına erdiğin de Yüce Allah ona ilim ve hikmet nasip etti. Böylece Hz. Yusuf peygamber oldu ve Allah’ın seçtiği kullar arasına girdi.
Hz. Yusuf’un büyümesi yakışıklı bir delikanlı olması Mısır Aziz’inin karısının dikkatini çekmeye başladı. Vezirin karısı ona başka bir gözle ba kar oldu. Sonunda dayanamadı ve bütün kadınlık cazibesini kullanarak onu üzerine çekmek istedi. Hz. Yusuf’un ilk tepkisi “Allah korusun! Bana böyle bir yuva ihsan eden efendime nasıl ihanet edebilirim” şeklinde olduy sa da gençlik duyguları ile bir anda Hz. Yusuf’un aklı şehvetine esir oldu ve gönlü o tarafa kaydı. İlahî uyarı ile bunun kötü bir fiil, geri dönülmez bir yol olduğunu anladı ve derhal arkasını dönüp oradan uzaklaşmak istedi. Bu sırada arkasından yetişen vezirin karısı, gömleğinin sırt tarafından yakalayarak yırtma pahasına onu kendisine doğru çekti. Hz. Yusuf (as) daha güçlü davrandı ve kapıya doğru yöneldi. Tam kapıdan çıkacakken vezir ile karşılaştı. Vezirin karısı derhal üste çıkıp Hz. Yusuf’un kendisine sarkıntılık ettiğini iddia etti. Ancak yapılan tahkikatta, Hz. Yusuf’un gömleğinin önden değil de arkadan yırtılmış olmasına bakılarak kadının yalan söylediği kanaatine varıldı.
Fakat bu olayın dedikodusu kulaktan kulağa şehre yayılmış ve herkes tarafından konuşulur olmuştu. Kendisini bu işe meylettiren güçlü saiki göstermek isteyen vezirin karısı, Mısır’ın üst düzey kadınlarını evine davet etti, ellerine ikram edilen meyveleri soymaları için birer bıçak verdi ve tam o sırada Hz. Yusuf’u bir bahane ile yanlarına çıkardı. Hz. Yusuf’u gören kadınlar “bu insan değil, bir melek olmalı” diyerek adeta kendilerinden geçtiler ve hatta tuttukları bıçakla farkında olmadan ellerini kestiler.
Dedikodunun önünün alınamaması üzerine vezir, hem kendisinin hem de karısının itibarını kurtarmak için Hz. Yusuf’u (as) zindana attırdı. On yıla yakın zindanda kalan Yusuf, orada bulunan zindan arkadaşlarına tevhit inancını öğretti. Çünkü Mısır halkı kendilerinin yaptığı ve isimlendirdiği çeşitli putlara tapıyorlardı. O Mısır’da Hz. İbrahim, Hz. İshak ve Hz. Yakup geleneğine uygun tevhit inancının temsilcisi olmuştu. Günler böyle geçerken bir gün zindan arkadaşlarının gördüğü rüyayı yorumladı. Yoru ma göre rüya gören iki zindan arkadaşından birisi idam edilecek, diğeri ise zindandan çıkıp sarayda hizmetçi olacaktı. Yorumlarının olduğu gibi çıkacağını biliyordu, çünkü bu yorum gücünü ve bilgisini ona Yüce Allah vermişti. Bu yüzden zindandan çıktıktan sonra sarayda hizmetçi olacak arkadaşına orada kendisini hatırlamasını ve durumunu yetkililere bildir mesini istedi. Ama zindandan çıkan ve sarayda içki dağıtmakla görevli olan arkadaşı onu ve sözünü unuttu.
Zindanda on yıla yakın bir zaman geçmişti ki, bir gece karışık bir rüya gören Mısır firavunu, rüyasını yorumlayacak birini bulamayınca eski zindan arkadaşı, Hz. Yusuf’u hatırladı ve onun bu rüyayı yorumlayabileceğini haber verdi. Hz. Yusuf’un yaptığı yorum Mısır firavununun aklına ve gönlüne yatmıştı. Böylesi akıllı, zeki ve kabiliyetli bir kişinin zindanda çürümesine razı olmadı ve onu affetti. Firavunun affetme ve zindandan çıkarma lütfunu, kendisine yapılan iftiradan temize çıkarıl masını şart koşarak geri çevirdi. Yusuf’un hikayesini öğrenen Firavun, vezirin karısını çağırarak işin gerçeğini söylemesini istedi. Artık gerçeği saklamanın imkansız olduğunu gören vezirin karısı, Yusuf’un temiz ve suçsuz, olaydaki esas kusurlunun kendisi olduğunu ifade ve itiraf etti. Bunun üzerine Firavun Hz. Yusuf’u yanına alıp büyük iltifatlarda bulun du ve seçkin adamları arasına kattı. Hz. Yusuf, hazine/ekonomi yöneti mine talip olduğunda, tereddüt etmeksizin onu bu göreve getirdi. Çünkü onun doğruluğuna ve dürüstlüğüne itimadı tamdı. Firavunun rüyasını yorumladığı şekilde, Mısır ve civarında bolluk yıllarını kıtlık yılları takip etti ve herkes darlık içinde devletin erzak depolarından yararlanma ta lebinde bulunmaya başladı.
Filistin bölgesinde yaşayan Hz. Yusuf’un kardeşleri tahıl almak için kuyuya atıp unuttukları Yusuf’u hiç akıllarına getirmeksizin ondan yardım talebinde bulunmak üzere Mısır’ın yolunu tuttular. Geldiklerinde Hz. Yusuf (as) onları tanımıştı; ama onlara karşı içinde hiçbir öfke ve kin yok tu. Fakat yaptıklarının kötülüğünü hatırlamaları için onlar hakkında nezih bir plan düşündü. Onlarla konuşması esnasında kardeşi Bünyamin’in evde kaldığını anladı ve onu getirmeleri durumunda daha fazla yardım yapabi leceği teklifinde bulundu. Planının bir parçası olarak da ödedikleri parayı tekrar çuvallarına koyarak iade etti.
Babaları Hz. Ya’kûb’un (as) yanına döndüklerinde vezirin talebini ona ilettiler ve hatta paralarını bile çuvalın içinde iade etmiş olduğunu bildirdiler. Israrlı istekleri karşısında çaresiz kalan Hz. Ya’kûb (as) onlar dan söz aldı ve Bünyamin’i yanlarına katarak gönderdi. Herhangi bir zarar görmemeleri için de gruplara ayrılarak farklı kapılardan şehre girmelerini tembihledi. Yiyeceği alıp hayvanlarına yüklediklerinde planını başarılı bir şekilde işleten Yusuf, dönüş yoluna çıkmak üzere olan kafileyi durdurarak daha önce adamları tarafından Bünyamin’in yükü içine konulan değerli kabı arattı. Kap, gerçekten de Bünyamin’in yükünün içinden çıkmıştı. Bünyamin’i babasının şeriatı gereğince yanında alıkoydu ve kendisinin kardeşi olduğunu gizlice ona söyledi. Babalarının yanına dönen diğer kardeşleri, durumu anlattıklarında Hz. Ya’kûb (as), henüz Yusuf’un acısı içinden çıkmamışken bir de Bünyamin’e olan üzüntüsüyle gözlerini kay betti. Durumu haber alan Hz. Yûsuf (as) babasının daha fazla üzülmesini istemedi ve gömleğini göndererek Allah’ın izni ile gözlerinin iyileşmesini sağladı. Babası, annesi ve bütün kardeşlerini Mısır’a davet etti ve onları kendi otağına konuk aldı. Bu sırada hepsi büyük bir saygı ile ona teşekkür ettiler. Yusuf, babasına dönüp “Babacığım, işte küçükken gördüğüm rüyamın yorumu buydu” dedi.
Hz. Yûsuf (as) ve ailesi artık Mısır’a yerleşmişlerdi. Böylece İsrailoğulları Mısır’ı mesken tutmuş ve orada huzur içinde yaşamaya başlamışlardı. Kaynakların bildirdiğine ve Kur’an’daki kıssanın satır aralarından anlaşıl dığına göre o dönemin firavunu Hz. Yûsuf’un tevhit inancını kabul etmişti ve bu yüzden İsrailoğulları’na iyi davranmıştı. Babası Hz. Yakup (as) vefat ettiğinde oğluna naaşını Filistin’e baba ve dedesinin kabrinin yanına götürüp defnetmesini vasiyet etmişti. Aynı şekilde Hz. Yusuf (as) da 110 yaşında ölüm döşeğinde iken bir rivayete göre anasının babasının kabrinin yanına yani Filistin’e götürülmesini vasiyet etmiş, bir başka rivayete göre ise naaşı Mısır’a defnedilmiş, ancak Hz. Mûsâ (as) İsrailoğulları’nı oradan çıkarırken onun naaşını da beraberinde almıştı.
İslam medeniyeti tarihi
Answer ( 1 )
hz yusufun annesinin adı rahel babasının adı yakub . hz yusufun onbir kardeşi vardır. hz yusuf güzelliğiyle meşur bilinen peygamberdir. hz yusufun kardeşleri hz yusufu kıskanmış ve onu kuyuya atmışlar. babaları yakubun en sevdiği oğularından biri yusuf diğeri ise bünyamindir. sonra hz yusufun kardeşleri babaları yakub (a.s) sürüye kurtlar saldırdı yusufuda yediler dediler. sonra kuyunun yanından geçen kervan çok susamıştı biraz mola verip su içmeleri için kuyuya yaklaştılar ve hz yusufu gördüler. atıkları iple yusuf (a.s) kuyudan çıkardılar sonra tuzlu suyun tatlı su olduğunu fark ettiler . hz .yusufu köle olarak aldılar onu mısıra götürup değersiz bir eşya gibi satılar o sırada oradan geçen firavunun vezirlerinden biri onu alıp evine götürdü ve karısına teslim etti ve ona belki birişe yarar yada onu evlat ediniriz dedi . hz yusuf büyüdü genç adam oldu akıl iradesi artık yerinde idi. allah c.c bir süre sonra hz yusufu peygamber yaptı . sonunda yusuf a.s babasına kavuştu babasının gözleri görmez olmuştu hz yusuf ve babası hasret giderdiler sonra hz yusuf ellerini yakubun gözlerinin üzerine koyunca gözleri birdenbire açıldı. hz yusuf antik mısır zamanında ölmüştür. ALLAH RAHMET EYLESİN