Dünyada ki Kahinler

Şifreni mi unuttun? Lütfen e-mail adresinizi giriniz. Bir bağlantı alacaksınız ve e-posta yoluyla yeni bir şifre oluşturacaksınız.
Dünyada kahinler vardır hatta çoktur fakat hepsi yalancıdır
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem peygamber olarak gönderilmeden önce kötü cinler gökyüzüne çıkıp bilgiler çalıyor ve kahinlere bildiriyordu ama artık Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem peygamber olarak gönderildikten sonra cinlerin çıkışı yasaklandı bundan dolayı bilgide veremiyorlar verseler de hepsi yalancıdır doğru söylemiyorlar
Abi, Allah’tan başkası gaybı bilmez, nasıl eskiden cinler bilgi alıyomuş? O nasıl oluyo? Allahtan başkası bilmediğine göre nerden çalcakki bu bilgiyi ? Anlamadım.
Gökyüzünün Yıldızlarla Süslenmesi:
6- Şüphesiz biz en yakın göğü bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
7- Ve onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk.
8-Onlar dinleyemezler.Her yandan kovularak
9- ve uzaklaştırılırlar. Onlar için sürekli bir azap vardır.
10- Yalnız bir söz çalan müstesna, onu da delici bir alev takip eder.
Saffat Suresi
Ayetlerin Açıklaması:
“Şüphesiz biz en yakın göğü bir zinetle, yıldızlarla süsledik.” Yüce Allah, dünya göğünü ki bu gök, göklerin arza en yakın olanıdır, güzellikte en güzide mevkide olan bir süsle süslemiştir. Bu süs, yıldızlardır. Zira yıldızlar, kendilerine bakanların gözünde parlak kıymetli taşlar gibidir.
“Ve onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk” Yani göğü, itaatten çıkan azgın her şeytandan muhafaza ettik. Oraya kulak vermek istedikleri zaman kendilerine delici bir alev gelir ve onları yakar. Bu sebeple Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Onlar mele-i alâ’yı dinleyemezler.” Yani şeytanlar, mele-i alâ’nm ki onlar, en yakın göğün ve daha yukarısının sakinleri olan meleklerdir, sözünü dinlemeye muktedir olamazlar. Çünkü kendilerine alev atılır. Şeytanların melekleri dinlemek istemesi, Allah’ın hüküm ve takdirinden vahyettiği birşey hakkında konuştukları zaman olur.
Göklerin bu iki özellik veya yararını takrir eden birçok ayet gelmiştir. Örnek olarak “Andolsun biz dünyaya en yakın göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara çılgın ateş azabını hazırladık” (Mülk, 67/5) ve “Andolsun biz gökte burçlar yaptık ve onu bakanlar için süsledik. Ve onu her taşlanmış şeytandan koruduk” (Hicr, 15/16-17) ayetlerini zikredebiliriz..
“Her yandan kovularak atılırlar” Yani gökyüzüne yükselip orada konuşulanlara kulak vermek istedikleri zaman kendilerine her yönden delici alev atılır.
“ve uzaklaştırılırlar. Onlar için sürekli bir azap vardır” Yani tardedile-rek uzaklaştırılırlar, oraya ulaşmaktan men edilirler ve onlar için ahirette sürekli devam eden elim bir azap vardır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ve onlara çılgın ateş azabını hazırladık.” (Mülk, 67/5)
“Yalnız bir söz çalan müstesna, onu da delici bir alev takip eder” Yani şeytanlardan birinin bir söz çalması müstesna. Şeytanlar o sözü gökten işitir ve altlarında bulunana, o da kendi altında bulunana iletir. Belki delici alev, o sözü altlarmdakine iletemeden onları yakalar; belki de delici alev kendisine ulaşmadan Allah’ın takdiriyle o sözü altlarmdakilere ulaştırırlar ve alev ondan sonra kendilerine ulaşıp onları yakar. O sözü ilettikleri ise onu kâhinlere götürür. Nitekim bu husus hadiste de varit olmuştur.
Mele-i âlâdan bölük pörçük bir söz kapan şeytanın ardından Allah, delip geçici bir yıldız veya aydınlık bir alev gönderir ve böylece onu yakar. Belki yakmadığı da olur. Bu suretle o şeytan, ezberlediği o sözü, avanesi olan kâhinlere ulaştırır. Buradaki “hatf’ kelimesi, birşeyi süratle almak, “sâkıb” kelimesi de “delici” anlamındadır.
Bu ayet üzerinde düşünüldüğünde şu gerçek sabit olarak ortaya çıkmaktadır: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.) gönderilmeden önce şeytanlar üzerine delip geçici alev bazen atılır, bazen de atılmazdı. Hz. Peygamber (s.a.) gönderildikten sonra ise şeytanlar her yönden bu delip geçici alevlere maruz kalmışlardır ve gök daha fazla korunmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak şeytanlar, mele-i âlâya kulak verip dinleme imkânı bulamamışlardır. Sadece onlardan bazısının bir kelime kapıvermesi bunun istisnasıdır. Onu da yeryüzüne inmeden önce de delip geçici bir alev izler. O şeytan, kapıverdiği o kelimeyi avanesine iletir. Böylece kehanetin batıl, nübüvvet ve risaletin de sabit olduğu ortaya çıkar[13] ve onların, gizlice kulak verip dinlemeye çalışmaktan men edildikleri hususu, şer’an mukarrer olur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Onlar, meleklerin sözlerini dinlemekten uzaklaştırılmışlardır.” (Şu’arâ, 26/212). Yine Yüce Allah, göğün korunması ve şeytanlara alev atılmasından ibaret her iki merhaleyi vasfederek şöyle buyuruyor: “Biz göğe dokunduk. Fakat onu sert bekçilerle ve alevlerle doldurulmuş bulduk. Halbuki hakikaten biz, haber dinlemek için bundan önce onun bazı kısımlarında oturacak yerler bulup oturuyorduk. Fakat şimdi kim dinleyecek olursa, kendisini gözetip duran bir alev buluyor.” (Cinn. 72/8-9)
Razi şöyle der: “Nesilden nesile tevatüren nakledilen tarihî olaylar, Hz. Peygamber (s.a.)’in gönderilişinden önce bu türlü alevler meydana geldiğini göstermektedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.)’in gelmesinden uzun zaman önce yaşamış bulunan bilge kimseler bunu zikretmişler ve meydana gelmesinin sebepleri hakkında fikir beyan etmişlerdir. Bu olayların Hz. Peygamber (s.a.)’in gelmesinden önce mevcut bulunduğu sabit olunca, bunların meydana gelmesinin Hz. Peygamber (s.a.)’in gelişine bağlanması doğru olmaz. En yakın ihtimal şudur: Bu olaylar Hz. Peygamber (s.a.)’in gelmesinden önce de mevcuttu. Ancak Hz. Peygamber (s.a.) zamanında çoğalmış ve dolayısıyla mucizelerin de çoğalmasına sebep teşkil etmiştir.
Answer ( 1 )
İslam inancına göre, kâhinlik gibi geleceği önceden bilme veya kehanet yeteneğine sahip olduğunu iddia eden kişilerin varlığı kabul edilmez. İslam, sadece Allah’ın geleceği bilme gücüne sahip olduğunu öğretir. Kuran’da da bu konuyla ilgili açık bir ifade bulunmaktadır:
“De ki: ‘Kim bilir, belki de Rabbiniz aranızda bir çocuk yapar, veya bir değişik yaratıklar kılar.’ Allah’ın bilgisi hariç hiçbir şey bilmezler. Ne zaman kopacaklarını da bilemezler.” (Lokman Suresi, 34. ayet)
İslam inancında, geleceği önceden bilme yeteneği sadece Allah’a aittir. İnsanlar, geleceği tahmin etme veya kehanet yapma yeteneklerine sahip değillerdir. Bu tür iddialar genellikle hurafelere, batıl inançlara veya sahtekârlıklara dayanır ve İslam dini tarafından desteklenmez.
İslam, insanların hayatlarını Allah’ın emirlerine göre düzenlemelerini, doğru kararlar almalarını ve geleceklerini Allah’a teslim etmelerini öğütler. İnsanlar, dua etmek suretiyle Allah’tan rehberlik ve yardım isteyebilirler, ancak geleceği bilmek gibi bir yetenekleri yoktur ve bu tür iddialara itibar etmemeleri gerekmektedir.