Allah’ın isimlerinden el Muiz El Muzil ne demek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

El-MUİZ – El-MUZİL

el muiz esmaul husna

Muiz Muzil Arapça yazılışı المعز – المذل

Muzil, Muizzin mukabili olarak kullanılan Allah’ın isimlerinden biridir.

“Muiz”, “yücelten, güçlü ve değerli kılan” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de “muiz” ismi geçmemekle birlikte bu isim ile aynı kökten gelen kelimelerle Allah Teâlâ’nın kullarını desteklediği, onları yücelttiği, güçlü ve değerli kıldığı bildirilmektedir: “(Resulüm!) De ki: Mülk ve saltanatın sahibi Allahım! Sen saltanati dilediğine verir, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz, dilediğini de alçaltıp zelil edersin. Hayır yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye kadirsin” (Al-i İmrân 3/26). Bu âyette Allah’ın dilediği kimseleri yüceltmesi yanında dilediğini de alçalttığının belirtilmesi O’nun, “dilediği kimseyi alçaltan, hor ve hakir duruma düşüren” anlamına gelen “müzil” (uuli) ismine işaret eder. Bu iki isme işaret eden ifadelerin bu âyette birlikte kullanılması Allah’ın tabiata koyduğu varlık düzeninde yükselme ve alçalma şeklinde birbirini dengeleyen bir döngünün olduğunu ve bunun “muiz” ve “müzil” isimleri ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. “Muiz” ve “müzil” isimleri Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmıştır (Tirmizi, “Daavat”, 82; İbn Mâce, “Duâ”, 10).

 

Allah Teâlâ’nın “muiz” ve “müzil” isimleri izzet ve zillet kavramlarının insanın hayatına yansımalarını ifade eden isimlerdir. “Güçlü ve üstün olmak, saygın olmak” anlamına gelen izzet, Allah Teâla’nın “azîz” isminin de bildirdiği üzere mutlak anlamda sadece Allah’a aittir (bk. en-Nisa 4/139; Fâtır 35/10). Izzet insana nispet edildiğinde “başkası karşısında bedensel, psikolojik, ekonomik, sosyal statü vb. açılardan güçlü, etkin ve saygın olması, baskı altına alınamaz bir konumda olması” gibi maddi ve manevi üstünlükleri ifade eden geniş bir anlama sahip olup, acizlik ve alçaklık” anlamına gelen zilletin zıddıdır (bk. İZZET). Mutlak izzetin sahibi olan Allah Teala “muiz” isminin tecellisi olarak izzeti kulları üzerine yaymakta, hem dünyevi ve hem de uhrevi anlamda

onları yüceltmektedir. O, insanlara dünyevi alanda pek çok nimet vererek onları yücelttiği gibi, esas itibariyle onlara iman nasip edip doğru yola (hidayet) ulaştırarak uhrevi anlamda yüceltmiştir. Nitekim bir gün Medineli müslümanları etrafına toplayan Hz. Peygamber, onlara ardarda; “Allah Teala sizi hor ve hakir bir durumda bulup yüceltmedi mi? Allah sizi doğru yoldan sapmış bir halde bulup hidayete erdirmedi mi? Siz fakir iken Allah Teâlâ sizi zenginleştirmedi mi?” sorularını yöneltmiş ve her seferinde, “Allah ve resulü doğru söylüyor” cevabını alması üzerine, sözlerini; “Allah dilediğini aziz kalar” diyerek sona erdirmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 57). Şüphesiz “muiz” isminin tecellisine mazhar olup izzete nail olmak Allah Teåla’ya iman edip O’nun buyruklarına uymakla gerçekleşecektir. “Kim izzet ve şeref arıyorsa, bilsin ki izzet ve şeref bütünüyle Allah’a aittir” (Fâtır 35/10) âyeti bu gerçeği ortaya koymakta; izzetin Allah ve Hz. Peygamber yanında müminlere ait bir özellik olduğunu ifade eden, “Asıl üstünlük (izzet) ve şeref Allah’a, peygamberine ve müminlere aittir” (el-Münâfikûn 63/8) âyeti de esas yücelmenin inanmakla gerçekleşeceğini bildirmektedir.

Şüphesiz Allah’tan yüz çeviren ve izzetten nasibi olmayan insanları bekleyen ise hem dünyada hem de âhirette zillete uğramaktır. “Muiz” ismi gereği insanlara çeşitli nimetler vererek onları yücelten Allah Teâlâ, “müzil” ismi gereği de onları bunlardan mahrum ederek hor ve hakir (zelil) duruma düşürmektedir. Allah Teâlâ, âyetlerini inkâr ederek peygamberleri öldürenlerin, kendisi dışında birtakım âciz varlıkları tanrı edinenlerin, kendisine ve peygamberine düşman olup baş kaldıranların ve kendisine secde etmekten geri duranların, kısaca belirlediği istikametten ayrılanların hor ve hakir bir hale düşürüleceklerini belirterek bu gerçeği ifade etmiştir (bk. el-Bakara 2/61; el-A’râf 7/152; el-Kalem 68/43). Dolayısıyla üstünlük sahibi olmak ancak gerçek mânada yücelik ve şerefe (izzet) sahip olan Allah’a bağlanmakla gerçekleşmektedir: “Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinenler, yoksa onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki izzet tamamen Allah’a aittir” (en-Nisa 4/139). O halde “muiz” isminin tecellisine mazhar olarak yücelmenin doruk noktası, Allah Teâla’ya içtenlikle iman edip bunun gereklerine göre davranmak; “müzil” isminin tecellisine maruz kalarak alçalmanın en aşağı noktası ise gerçeği gördüğü halde inkârcılıkta direnmektir.

MUZİL

el muzil esmaul husna

“Muiz” ve “müzil” isimleri esmâ-yi hüsnâdan diğer bazı isimlerle anlam yakınlığına sahiptir. Bunların başında Allah Teâla’nın mutlak izzet sahibi olduğunu bildiren “aziz” ismi gelir. Ayrıca Allah Teâlä’nın, “yükselten, değerini arttıran, izzetli ve şerefli kılan” anlamındaki “rafi” ve “değerini azaltan, zillete düşüren” anlamındaki “hâfıd” isimleri, “lütuf ve keremini esirgemeyen, rızkı bol bol veren” anlamındaki “basit” ve “rızkı ölçülü veren ve gerektiğinde kısan” anlamındaki “kābız” isimleri, “fayda veren” anlamındaki “nâfit” ve “hak edene zarar veren” anlamındaki “dar” isimleri gibi varlıkta gerçekleşen birbirlerine zıt olgular arasındaki dengeyi ifade eden isimleri de “muiz” ve “müzil” isimleriyle yakın ilişki içerisindedir (bk. AZIZ; BÂSIT; NAFÍ’; RĀFI’).

Allah’ın “muiz” ve “müzil” isimlerinin anlamını tam olarak kavrayan bir mümin, gerçek üstünlük ve yüceliğin Allah’a ait olduğunu bilir. O’nun, yolundan ayrılmayan, emir ve yasaklarına riayet eden kullarını üstün kılacağını, onların manevi derecelerini yükselteceğini, O’nun yolundan yüz çevirip inkârda israr edenleri ise hor ve hakir kalacağını kavrar. Bu sebeple şerefli ve onurlu bir yaşam sürdürmesini sağlayacak davranışlara yönelir, kulluk şuuruna yakışmayacak hallere düşüren işlerden ise yüz çevirir; kâfirlerin veya zalimlerin yanında izzet aramaz. Bu mümin her şart ve durumda inanan bir insana yakışan izzet ve onuru sergilemeye çalışır. Muiz ve müzil olanın Allah olduğunun bilincinde olarak başka varlıklara, gelip geçici heveslere bağlanmaktan uzak durur. Asıl önemli olanın âhirette onu üstün kılacak ve cennete girmesine sebep olacak davranışlar olduğunu aklından çıkarmaz. Bu mümin insanları Allah katında yüceltecek işlere sevkeder, zillete düşüren davranışlardan sakındırır ve bilir ki; Allah’tan yüz çevirerek birtakım sahte tanrılar edinenler dünyada zillete uğrayacakları gibi âhirette de zilletin en ağırı olan ilahi azaba maruz kalacaklardır: “Buzağıyı ilah edinenlere gelince, dünya hayatında onlara rablerinden bir gazap ve bir zillet erişecektir” (el-A’raf 7/152). Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

Maşallah anlamı nedir, ne zaman söylenir?

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    “El-Muiz el-Müzil” adı, İslamda Allah’ın iki isminin birleşimidir. “El-Muiz”, “Onur Veren” veya “Onur Veren” anlamına gelirken, “el-Muzil”, “aşağılayan” veya “rezil eden” anlamına gelir.

    “El-Muiz”, Allah’ın kullarına şeref, izzet ve muvaffakiyet ihsan eden olduğuna delalet eder. O’nun lütfu ve ihsanı sayesindedir ki, insanlar mertebeleri yükselir, nimetlere mazhar olur, hürmet ve hürmetle anılırlar. Allah, O’nun hidayetine uymak için çaba harcayan, iyiliği arayan ve sorumluluklarını yerine getirenleri şereflendirir.

    “Müzil” ise, Allah’ın emirlerine karşı gelenleri, zulmedenleri veya doğru yoldan sapanları rezil etmeye veya rezil etmeye gücü yettiğine delalet eder. Allah, kibirlenenleri veya O’nun koyduğu sınırları aşanları alçaltabilir.

    Bu iki ismin birleşimi, “el-Muiz al-Muzil”, Allah’ın güç ve otoritesinin ikili doğasını vurgular. O, itaatkâr kullarını şereflendirebilir ve O’nun hidayetini inkar edenleri veya zulme sapanları zillete düşürebilir.

    Bu kombinasyon, müminlere şeref ve başarı için Allah’a olan bağlılıklarını hatırlatır. Gerçek şeref ve izzete kavuşmak için Allah’ın rızasını aramanın ve O’nun emirlerine uymanın önemini vurgular. Aynı zamanda kibrin, adaletsizliğin ve hak yolundan sapmanın sonuçlarını hatırlatır.

    Allah’ın eylemlerine O’nun mükemmel hikmeti ve adaletinin rehberlik ettiğini anlamak çok önemlidir. O’nun şereflendirmesi veya alçaltılması, O’nun yarattıkları için en hayırlı olanın sonsuz ilmiyle ve O’nun ilâhî planına göredir.

    En iyi cevap

Cevapla