Allah’ın isimlerinden el Melik ne demek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

ESMAÜL HÜSNA “MELİK”

el melik esmaul husna

El-Melik isminin arapça yazılışı: الملك

Malik, Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsna) biridir.

“Melik”, “görünen ve görünmeyen âlemlerin sahibi olan ve onlara hükümran olan” demektir. Allah’ın bütün mahlukatın yegâne gerçek sahibi olduğu ve bunlar üzerinde mutlak hükümran olduğu Kur’ân-1 Kerim’de çeşitli şekillerde müteaddit defalar zikredilmiştir. Nitekim çoğunlukla maddi alemin bütününü ifade etmek için kullanılan mülk kavramı Allah’a atfedilerek Allah’ın mülkün sahibi ve hâkimi olduğu (mesela bk. el-En’âm 6/73; ez-Zümer 39/6; el-Mulk 67/1), mülkünde hiçbir ortağının olmadığı bildirildiği gibi (el-Furkan 25/2), benzer şekilde daha ziyade görünmeyen âlemler için kullanılan melekût kavramı da Allah’a atfedilerek Allah’ın her şeyin melekûtuna (el-Mü’minün 23/88; Yâsin 36/83) sahip olduğu da bildirilmekte, böylelikle Allah’ın görünen görünmeyen her şeyin sahibi ve hâkimi olduğu vurgulanmaktadır. Bunun yanında birçok ayette de kendilerine tanrılık nispet edilen nesnelerin zarar verme yahut zararı bertaraf etme, yarar sağlama, rızıklandırma, insanlara hitap etme, hayatı ve ölümü yaratma gibi fiillere mâlik olamadıkları belirtilerek mülk kavram dolaylı bir şekilde Allah’a atfedilmektedir (mesela bk. el-Maide 5/76; el-İsra 17/56; el-Ankebût 29/17).

Allah’ın her şeyin mutlak ve yegâne sahibi olduğunu doğrudan ortaya koyan “melik” ismi Kur’an-ı Kerim’de beş ayette zikredilir. Bunların ikisinde “bizzat ve sürekli olarak var olan, inkäri mümkün olmayan, varlığının kabul olunması gereken, mevcudiyeti ve ilahlığı gerçek olan” anlamındaki “Hak” ismiyle (Tähâ 20/114; el-Mü’minün 23/116), iki ayette de “her türlü eksiklikten ve kusurdan uzak bulunan” anlamındaki “kuddüs” ismiyle (el-Haşr 59/23; el-Cum’a 62/1) birlikte zikredilmiştir. “Melik” isminin “Hak” ve “kuddus” isimleriyle birlikte kullanılması, O’nun mulkün gerçek sahibi olduğunu ve O’nun mülkü üzerindeki häkimiyetinin bütün eksikliklerden uzak bulunduğunu gösterir (ayrıca bk. HAK; KUDDUS). “İnsanların meliki/sahibi” (meliki’n-nás) terkibi şeklinde zikredildiği bir diğer âyette (en-Nås 114/2) ise özel olarak Allah’ın insanlar üzerindeki hâkimiyetini vurgular. Böylelikle Allah’ın insanlar üzerinde emirler ve yasaklar koyarak onları yönetmesinin âdeta O’nun insanların sahibi olmasının doğal bir sonucu olduğuna işaret edilir. Kur’an-1 Kerim’de Allah’a atfedilen “malik” (WULJI) ismiyle (el-Fâtiha 1/4; Al-i İmrân 3/26) “melik” (wel) ismi de (el-Kamer 54/55) “melik” ile aynı anlama gelir.

“Melik” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmış (Tirmizi, “Daavât”, 82; İbn Mâce, “Dua”, 10), ayrıca “målik” ismi de “mâlikü’l- mülk” (mülkün sahibi) terkibi şeklinde Allah’ın isimleri arasında zikredilmiştir (Tirmizî, “Daavât”, 82). “Melik” ismi türevleriyle birlikte hadislerde çokça zikredilen isimlerden biridir. Bu isim ve bu ismin ifade ettiği anlamlar özellikle Hz. Peygamber’in dualarında sıklıkla dile getirilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber, farz namazların ardından okunmasını tavsiye ettiği “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. Her şeye kudreti yeten de O’dur. Allahım! Senin verdiğine engel olabilecek hiç kimse yok; senin vermediğini verebilecek de hiç kimse yoktur. Baht ve zenginlik sahibi kimsenin baht ve zenginliği senin lütuf ve ihsanının yerine geçip de kendisine fayda vermez!” şeklindeki duasında (Buhâri, “Daavät”, 18; Müslim, “Mesâcid”, 138 139; Tirmizi, “Daavât”, 36, 62) Allah’ın her şeyin sahibi olduğunu vurgulamıştır. Aynı şekilde, sabah akşam okunmak üzere Hz. Ebû Bekir’e öğrettiği, “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gizli ve açık her şeyi bilen Allahım! Senden başka ilah yoktur. Her şeyin rabbi ve sahibi (melik) sensin. Benliğimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve beni şirke düşürmesinden, günah işlemekten ve bir müslümana kötülük etmekten sana sığınırım” şeklindeki duasında da (Tirmizi, “Daavat”, 94) Allah’ı her şeyin sahibi olarak nitelendirmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber’den aktarılan ve hac ibadetinin ifasında tekrarlanan “lebbeyk” niyazında da Allah’ın mülkün sahibi ve hakimi olduğu vurgulanır: “Allahım! Davetine sözüm ve özümle tekrar tekrar icabet ettim, emrine boyun egdim. Allahım! Senin eşin ve ortağın yoktur.

Allahım! Bütün varlığımla sana yöneldim. Hamd senin, nimet senin, mülk senindir. Senin eşin ve ortağın yoktur” (Buhari, “Hac”, 26; Müslim, “Hac”, 19-21; Ebû Dâvûd, “Menasik”, 26). Bunun yanında “malik” ismi de “görünen ve görünmeyen âlemlerin sahibi” anlamında hadis rivayetlerinde zikredilmiştir (mesela bk. Müslim, “Adab”, 20-21; İbn Mâce, “İkāmetü’s-salât”, 180).

Kâinatı yaratan ve yöneten Allah’ın bu kâinatın sahibi olması, kâinattaki her şeye hâkim olması şüphesiz O’nun uluhiyetinin (gerçek bir ilah oluşu) bir gereğidir. O’nun melikliği ve hükümranlığı sadece görünen ve görünmeyen boyutlarıyla bu yaratılmış âlemi değil, aynı zamanda bu ålemin sonrasını da kuşatır. Zaten “melik” ismiyle aynı anlama gelen “målik” isminin Kur’ân-ı Kerim’deki kullanımı da Allah’ın mülkün sahibi oluşunun boyutlarını ortaya koymakta, onun görünen ve görünmeyen âlemlerin, insanın bugünü ve yarınını kuşatan bütün aşamaların, diğer bir deyişle hem dünya hem de âhiret hayatının sahibi olduğunu gözler önüne sermektedir. Nitekim “mâlik” isminin “mâlikü’l-mülk” şeklindeki kullanımı (Al-i İmran 3/26) Allah’ın esas itibariyle dünya hayatı üzerindeki hükümranlığını vurgularken; “hesap ve ceza gününün (âhiret gününün) sahibi” anlamına gelen “måliki yevmi’d-din” (el-Fâtiha 1/4) şeklindeki kullanımı da esas itibariyle ebedi hayat üzerindeki hükümranlığını dile getirmektedir.

Allah’ın her şeyin sahibi olması, mülkünde dilediği bir şekilde tasarrufta bulunduğu anlamına gelir. Zaten gerçek bir melik de sahip olduğu mülkte dilediği gibi tasarrufta bulunan kimsedir. Allah, “De ki: Mülk ve saltanatın sahibi Allahım! Sen saltanatı dilediğine dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz, dilediğini alçaltıp zelil edersin. Hayır yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen herşeye kādirsin” (Âl-i İmrân 3/26) âyetinin de dile getirdiği üzere, dilediği mülkü dilediği kimseye verir, dilediğinden de bu mülkü alır. Diğer taraftan gerçek bir melik, kendisinden başka her şeyi mülkiyetinde tutan varlıktır. Böyle bir varlık ise sadece Allah’tır. Allah’ın melik olması O’nun aynı zamanda mutlak zengin olduğunu da gösterir. O, hiçbir hususta hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir. Keza Allah’ın her şeye sahip olması mutlak bir kudrete sahip olması da demektir. Zira ancak sınırsız bir kudrete sahip olan varlık her şeye hükümran olabilir.

Bütün bunlar Allah’ın melik oluşuyla insanın melik oluşu arasındaki farkları da ortaya koymaktadır. Allah’ın dışında hiçbir varlık sınırsız bir mülkiyete sahip değildir. insanlar birtakım şeylere sahip olsalar da sahip olduklarından çok daha fazlasına muhtaçtırlar. Zaten insan sahip olduğu şeylerde de çoğunlukla hari sebeplerle dilediği gibi tasarrufta bulunamaz. Keza mülkünde dilediği gibi tasarrufta bulunamaması insanın kudretinin de sınırlı olduğunu gösterir. Bütün bunlar ise yegâne gerçek melikin sadece Allah olduğunu, insanların melik oluşunun Allah’ın melik oluşuna nispetle mecazi oldugunu göstermektedir.

“Melik” ismi Allah’ın zatının yüceliğini ve kulları üzerindeki mutlak hakimiyetini ifade etmesi hasebiyle O’nun gerçek bir ilah oluşunu ortaya koyan ve O’nu diğer varlıklardan ayıran bir isimdir. Nitekim âyetler ve hadisler de gerçek anlamıyla melik olmanın uluhiyetin ayrılmaz bir parçası, gerçek ilahı diğer varlıklardan ayıran bir özellik olduğunu ortaya koymaktadır. Kur’an-ı Kerim’de Allah kendisini gerçek bir melik olarak nitelendirdikten hemen sonra, var olan her şeyi kuşatan, yaratılmış varlıkların en büyüğü olan arşın sahibi olduğunu da belirterek gerçek bir melikin ancak her şeyin sahibi ve hâkimi olabileceğini, dolayısıyla kendisi dışında başka bir varlığın ilah olamayacağını vurgulamıştır: “Gerçek egemenliğin sahibi olan Allah yüceler yücesidir. O’ndan başka ilah yoktur. O, şerefli ve yüce arşın rabbidir” (el-Mü’minûn 23/116). Keza Hz. Peygamber’in bir kutsi hadiste (Hz. Peygamber’in Kur’an dışında Allah’a dayandırarak söylediği hadisler) Allah’ın kıyamet günü kudretiyle yeryüzü ve gökleri dürüp içindekileri topladığı zaman, “Şu anda (gördüğünüz gibi) melik benim! Yeryüzündeki sahte hükümdarlar nerede?” buyuracağını bildirmesi de (Buhâri, “Tevhid”, 6; Müslim, “Sıfâtü’l-münâfikin”, 23; Dârimi, “Rikāk”, 80) bu hususu ortaya koymaktadır. Allah’ın “melik” ismiyle zatını övdüğünü, diğer bir deyişle Allah’ın melik olmakla övündüğünü gösteren bu hadis, bu yönüyle melikliğin gerçek anlamıyla sadece Allah’a mahsus olduğunu dile getirmektedir.

“Melik” ismi içerdiği anlamlar itibariyle esma-yi hüsnådan diğer bazı isimlerle irtibatlıdır. Bunların başında “hiçbir şeye muhtaç olmayan” anlamındaki “ganî” ismiyle “her şeye gücü yeten” anlamındaki “kadir” isimleri gelir. Bunların yanında Allah’ın dilediği her şeye sahip olduğunu ve hiçbir şeye ihtiyaç duymadığını ifade eden “vâcid” ile Allah’ın sonsuz ve karşı konulamaz kudretini ifade eden “muktedir” ve “kavi” isimleri de “melik” isminin anlamını pekiştirir.

Ayrıca “yenilmeyen, yegâne güç sahibi, her şeye boyun eğdirerek hâkimiyeti altına alan” anlamındaki “kahhâr”, “varlığının sonu olmaması hasebiyle kâinatın gerçek sahibi” anlamındaki “vâris”, “hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şey kendisine muhtaç olan” anlamındaki “samed” ve “her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kâinatı idare eden ve ayakta tutan” anlamındaki “kayyum” isimleri de “melik” ismiyle anlam yakınlığı taşımaktadır (bk. GANÎ; KĀDİR; KAHHÂR; KAVÎ; KAYYÛM; SAMED; VÂCİD; VÂRİS)..

Allah Teâlâ’nın melik olduğunun bilincinde olan bir mümin mülk edinilen her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunun, O’nun mülkünde dilediği gibi tasarruf edebileceğinin farkında olur. Bunu bilen bir mümin mülk edinmek için O’nun belirlediği ilkelere ve kurallara uymak gerektiğinin de farkındadır. Melik olan Allah’ın dilediğine mülkünü verdiğini kavrayan bir mümin hiçbir mahluka boyun eğmez. O’nun kudret ve mâlikiyetini tam olarak anladığı için, dünyevi ve uhrevi bütün taleplerini O’na iletir. Bu mümin gelip geçici olan dünya malına bağlanmaz. Sahip olduğu bütün varlıkları ebedî hayatı kazanma doğrultusunda bir araç olarak görür ve Allah yolunda harcamaktan kaçınmaz. Gerçekte hiçbir şeye sahip olmadığını, vücudunun bile ona emanet olduğunu anlar. Dolayısıyla helalinden kazanır, malını Allah yolunda sarfetmekten, insanlara faydalı olacak hayır ve hasenatlar yapmaktan çekinmez.

Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

El Melik ne demektir

Mülk suresi hakkında bilgi

Answer ( 1 )

  1. M.Emin avatarı
    0
    2021-04-07T14:28:05+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    El Melik kainatın yegane sahibi ve her şeyin mutlak hakiki mutasarrıfıdır anlamına gelmektedir tüm mevcudiyetin ve mülkün sahibi Allahtır mutlak ve tek hükümdar anlamına gelen  EL MELİK herşeyi Allahtan istemek için bir nimettirgözle görünen ve görünmeyen tüm alemlerin sahibi olarakta  açıklanmaktadır.

Cevapla