Allah’ın isimlerinden el Mecid ne demek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

MECÎD

 

المجيد

 

Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsnā) biri.

 

“Mecid”, “asil, şerefli ve şanı yüce olan” anlamına gelir. Bu isim Kur’ân-ı Kerim’de bir yerde “her bakımdan övgüye layık olan” anlamındaki “hamid” ismiyle birlikte kullanılmaktadır. Bu âyette meleklerin, çocuk sahibi olma haberine şaşıran Hz. İbrâhim ile karısına şöyle dedikleri belirtilir:

 

“Allah’ın işine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun, ey hane halkı! Şüphesiz ki O, övülmeye layıktır ve şanı pek yücedir (mecid)” (Hüd 11/73). Böylece mecid olan Allah’ın hangi şartlarda olurlarsa olsunlar dilediği insanlara dilediği nimetleri ihsan edecek asalet ve yüceliğe sahip olduğu ve bunun övgüye değer bir durum olarak anlaşılması gerektiği bildirilmektedir (ayrıca bk. HAMID). “Mecid” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmıştır (Tirmizi, “Daavât”, 82; İbn Mâce, “Dua”, 10). Ayrıca Hz. Peygamber namazların son oturuşunda (ka’de-i ahire) okuduğu Salli ve Bârik dualarının sonunu da “inneke hamidün mecid” (Sen her türlü övgüye layık ve şanı yüce olansın) ifadesiyle bitirerek “mecid” ve “hamid” isimlerini birlikte kullanmıştır (Buhâri, “Daavât”, 32). Hz. Peygamber’in Allah hakkında “mecid” ismiyle aynı anlama gelen

“zü’l-mecd” (şeref ve yücelik sahibi) ifadesini kullanarak yaptığı duanın son cümleleri de “mecid” isminin anlamını pekiştiren ve açıklayan bir özelliğe sahiptir: “Allahım! Bizi doğru yola kılavuzluk eden ve onu fiilen izleyen, hak yoldan sapmayan ve saptırmayan, dostlarınla barışık ve düşmanlarına dargın olan kimseler grubuna kat… Güç ve kudrete bürünüp bunu yaratıklara beyan eden, yücelik (mecd) ve şerefle vasıflanıp yücelen, yüceltilmeye ve övülmeye (tesbih) yegâne layık olan, lütuf, ihsan, yücelik (zü’l-mecd), cömertlik ve büyüklük (azamet) sahibi Allahım! Seni yüceltir, seni her türlü eksiklikten tenzih ederim” (Tirmizi, “Daavåt”, 30).

 

Hz. Peygamber tarafından Allah’ın isimleri arasında sayılan “mâcid” ismi de (Tirmizî, “Daavât”, 82; İbn Mace, “Dua”, 10) “mecid” ismiyle aynı anlama gelir. Ancak “mecid” ismi “mâcid” ismine nispetle Allah’ın şan ve şeref sahibi oluşunu çok daha vurgulu bir şekilde ifade eder.

 

“Mecid” ismi uluhiyetin temel vasıflarını ifade

 

eden isimlerin başında gelir. Gerçek ilah her türlü eksiklikten ve yaratılmışların taşıdığı vasıflardan uzak (münezzeh) olan varlıktır. Yaratılmış varlıklar ne derece mükemmel olurlarsa olsun nihayetinde kusur sahibidirler. Bu yönüyle onlar mutlak bir yüceliğe sahip değildir. Oysa Allah hiçbir yaratılmışın ulaşamayacağı yüceliğe ve şerefe sahiptir. İşte “mecid” ismi bu mutlak yüceliği ifade ederek Allah’ın hakiki bir ilah olduğunu gösterir. Şüphesiz gerçek bir ilah yarattıklarına karşı cömert, onların ihtiyaçlarını karşılayan ve onlara bol bol lütufta bulunan bir

 

varlıktır. Bu sebeple “mecid” ismi aynı zamanda Allah’ın cömertliğini, O’nun kullarına yönelik lütuf ve ihsanının sayılamayacak kadar çok olduğunu da ifade eder. Zira Allah yüceliğini kullarına bol bol lütuf ve ihsanlarda bulunarak göstermektedir. Böylelikle “mecid” ismi, Allah’ın hem zatında hem de fiillerinde sahip olduğu yüceliği ortaya koyan bir isimdir.

 

Allah’ın zatının yüceliğini ifade etmesi açısından “mecid” ismi yine Allah’ın yüceliğini, üstünlüğünü, yaratılmışlara benzemediğini, eksik özelliklerden uzak olduğunu bildiren “ali, azim, celil, müteâli” gibi isimlerle; ayrıca Allah’ın yüce ve eşsiz cömertliğini ifade etmesi açısından da, Allah’ın kullarına karşı cömertliğini ve sayısız ikramlarda bulunduğunu ifade eden “kerim” ve “berr” isimleriyle anlam yakınlığı

içerisindedir (bk. ALÎ; AZÎM; BERR; CELÎL; KERİM; MÜTEALI).

 

Allah’ın “mecîd” ismini tam olarak kavrayan bir mümin, her şeyden önce, Allah’ın bütün eksikliklerden uzak, üstünlük sahibi, yüce bir varlık olduğunun bilincine varır. O’nun büyüklüğünün, başka varlıklar için düşünülebilecek türden maddi ya da manevi büyüklükten farklı olduğunu ve insan idrakinin ötesinde bulunan bir yücelik olduğunu kavrar. Böyle bir mümin onun gerek dünyada gerekse âhiretteki konumunu yüceltecek tek varlığın Allah olduğunu bilir. Allah’ın bitmez tükenmez nimetlerini kullarına sakınmadan verecek derecede cömertlik ve ikram sahibi olduğunun da bilincinde olur. Bu sebeple her türlü ihtiyacını O’na iletir ve buna karşılık O’nun ikramını hak edecek, rızasını kazanacak bir hayat sürmeye gayret gösterir.

 

Cevapla