Tağut Ne Demek? Kısaca

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Tağut Nedir?

Tagut Nedir

Tağut Hakkında Kısa bilgi

Tağut, tuğyan kelimesi ile eş anlamdadır. Tuğyan Sözlükte “azmak, sapmak; taşmak” anlamına gelen tuğyân (tağy), Kur’ân-ı Kerîm’de türevleriyle birlikte otuz dokuz yerde geçmektedir. Bunların içinde birkaç âyette “suyun kabarıp taşması, gözün yöneldiği istikametten veya hedeften başka tarafa kayması, terazinin dengesinden saptırıldığı için eksik tartması; Âd ve Semûd kavimlerini isyanları yüzünden helâk eden şiddetli yer sarsıntısı, büyük deprem” gibi anlamlarda kullanılır. Tuğyan kavramının yer aldığı diğer âyetlerde genellikle, “gerçekten haberdar olduktan sonra meşrû sınırları aşıp azmak” mânasında insanların dinî ve ahlâkî alanlardaki her türlü sapkınlığını, zulüm, haksızlık ve tecavüzlerini ifade eder.
Diyanet dini kavramlar sözlüğü


Tağut Ne Demektir?

Hak Teâlâ’nın. “Kim tâgûtu inkâr edip de…” buyruğuna gelince, nahivciler tâgût kelimesinin vezninin veznin de olduğunu söylemişlerdir. Tâgût kelimesinde “tâ” harfi, zaiddir. Tâgût kelimesi ut (azdı, saptı, haddi aştı, taştı) kelimesinden iştikak etmiştir. Bu kelimenin takdiri ise şeklindedir, ancak-ne var ki fiilin lâme’l fiili, Arapların kal-betme (kelimeyi başka bir şekle sokma) hususundaki adetlerinde olduğu gibi, ayne’l-fiiline döndürülmüştür. Meselâ kelimelerinde olduğu gibi… Buna göre şekline dönüşmüştür; birinci kalıpta vâv harfi harekeli olup, ikinci kalıpta da makabli meftun olduğu için, vâv harfi elif harfine çevirilmiş, böylece de şeklini almıştır. Müberred ise, “Tâgût kelimesi hakkında söylenilen görüşlerin bana göre en doğru olanı, bu kelimenin cemi olmasıdır” demiştir. Ebu Ali el-Farisî ise; “Durum bize göre böyle değildir. Çünkü tâgût kelimesi, kelimeleri gibi, bir masdardır. O kelimeler müfred oldukları gibi, bu isim de cemi değil müf-reddir. Bunun müfred bir masdar olduğuna, Hak Teâlâ’nın “Onların dostları tağuttur” (Bakara. 257) ifâdesi de delâlet etmektedir. Nitekim (onlar âdildirler) veya (Onlar razıdırlar) denilir. Yani burada da, cemî durumunda müfred getirilmiştir” demiştir.

Nahivciler sözlerine devamla, bu lâfzın hem müfred, hem de cem için kullanıldığın! söyleyerek şu delilleri getirmişlerdir: Hak Teâlâ’nın, “Onu inkar etmekle emrolundüklan halde, yine tâğûtun huzurunda muhakeme olunmalarını isteterler“{Nisa, 60) âyetinde müfred olarak; fitlere gelince, onların dostları tâğûttur” (Bakara, 257) âyetinde de cem makamına getirilmiştir. Nahivciler sözlerine devamla şöyle derler: Bu kelimede aslolan, onun müzekker olmasıdır. Ama, Hak Teâlâ’nın, “Tâğût’tan ona tapmaktan kaçınıp…” (Zümer, 17) âyetinde, bu kelimeyle “ilâhlar” manası murad edildiği için müennes getirilmiştir. Bunu iyice anladığın zaman biz deriz ki: Müfessirler “tâgût” hakkında beş görüş zikretmişlerdir:

1) Ömer, Mücahid ve Katâde’ye göre şeytandır.
2) Saîd İbn Cübeyr kâhin olduğunu söylemiştir.
3) Ebu’l- Âliye’ye göre sihirbazdır.
4) Bazıları da “putlardır” demişlerdir.
5) Cinlerin ve insanların taşkınlıkları olup, azan, haddi aşan her şeydir.

Bunun tahkiki şöyledir: Bu şeylerle bir araya gelindiğinde tuğyan ve azgınlık hasıl olduğundan, bu şeyler tuğyan ve azgınlık için birer sebep olmuş olurlar. Nitekim şu âyet-i kerimede olduğu gibi “Rabbim, muhakkak ki bu putlar, insanlardan pekçoğunu sapıttılar (İbrahim, 36).Allahu Teâlâ’nın, “Ve Allah’a iman ederse” buyruğuna gelince, bunda kâfirin önce inkârdan tevbe edip, bundan sonra iman etmesi gerektiğine bir işaret vardır. Allahu Teâlâ’nın, “O muhakkak ki kopmayan en sağlam kulpa yapışmıştır” beyanına gelince, bil ki: Bir kimse bir şeye tutunduğu zaman denilir. “kulp” kelimesinin çoğulu dır. Meselâ şöyle denilmektedir: “Kovanın kulpu” ve “kadehin kulpu..” Kulpun böyle isimlendirilmesinin sebebi ise, kelimesinin kendisine tutunulan, temessük edilen bir şey olmasıdır, kelimesi ise, kelimesinin müennesidir. Bu, (istiâretu’l mahsûs Iİ’1-ma’kûl) (yani: Aklî olan bir meseleyi, hissî olan bir şeye benzeterek teşbih etmektir). Çünkü bir şeyi tutmak isteyen kimse, onun kulpuna tutunur. Burada da böyledir; bu dine tutunmak isteyen kimse, ona delâlet eden delillere yapışır. İslâm’ın delilleri, delillerin en güçlüsü ve en açığı olunca, bu delillerin diye isimlendirilmesi gerekmiştir.
Razi Tefsiri

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2022-02-04T10:09:56+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Tâğut’un tarifi konusunda da âlimler arasında bazı görüş farklılıkları olduğunu müşahede etmekteyiz.

    Buna göre, Mukâtil b. Süleyman (ö.150/768) Kur’an’da yer alan ‘tâğut’ kelimesini Şeytan, Put ve K’ab b. el-Eşref’ olarak tefsir etmiştir.

    Taberî’ye göre (ö. 310/922) Allah’tan başka tapılan, her haddi aşmış olan ‘tâğut’tur.

    Aynı şekilde Kurtubî ve Râzî de Taberî’den nakille tâğutu Allah’tan başka her ibadet edilen veya Allah’a isyanda her itaat edilen olarak tarif eder.

    İbn Kesîr (ö. 774/1372) ise tâğutla ilgili rivayetleri verdikten sonra şöyle demektedir; “Şeytan gerçekten güçlüdür, cahiliye ehlinin putlara ibadet etmesi veya onlara muhakeme olmaları ya da onlardan yardım istemeleri ve benzer her türlü şerri kapsamı içine alır.”

    İbnü’l Kayyım (ö. 751-1350) ise şöyle demiştir: “Tâğut, kulun ibadet edilen veya tâbi olunan ya da itaat edilende haddini aşmasıdır. Her kavmin tâğutu da; Allah ve Rasulü’nden başka muhakeme oldukları veya Allah’tan başka ibadet ettikleri yahut Allah’tan gafil olarak tabi oldukları ya da Allah’a itaat olduğunu bilmeden itaat ettikleridir.”

    Seyyid Kutub da (ö.1966) tâğutu ‘tuğyan’dan yola çıkarak tanımlar. Buna göre, tâğut küfürde haddini aşan anlamına geldiği gibi şeytan ve putlar anlamında da kullanılır. Allah’tan başka ibadet edilen her şey tâğuttur. Putlardan olabildiği gibi cin ve şeytanlardan da olabilir.18Süleyman Ateş, ‘Arap kabilelerinin müşterek tapınakları olan Kâbe’nin dışında her kabilenin kendine has tapınağı da vardı ve bunlara ‘tâğut’denirdi’ demektedir.

Cevapla