Rızkın Gerçek anlamı nedir?

Question

Rızkın Gerçek anlamı nedir?

Evet arkadaşlar yaklaşık 2 seneye yakındır işssizim.Askerliğimi yaptım.Mühendisim.Dini kitaplarla çok haşır neşirim.Ramuz el hadis,İhyau Ulumiddin vesaire çok okuyorum.Kendime göre küçük bir kitaplığım var.Dışardan bana hoca diyen oluyor.
Sorularım şunlar:Rızkın tam anlamı nedir?Allah’ın kefil olduğu rızık sadece günlük yiyecek mi?Mesela Medine’yi müdafa eden Fahretti Paşa ve askerleri son zamanlarında çekirge yemek zorunda kalmış bu rızık mı?İşsizlikten ötürü evliliğim gecikiyor.Şimdi zina işlesem bu günahı ben hariç kim bölüşür*Allah hem evlen demiş hem de beni işsiz bırakmış.Bunu anlayamıyorum.28 yaşındayım.Artık iş bulsamda geçmiş kayıplarımı telafi etmesi çok zor.Allah’a isyan etmemk için kendimi zor tutuyorum.TAHMİNEN İMTİHAN DİYECEKSİNİZ.İNANIN İMTİHAN KELİMESİNİ KİTAPLARDA ÇOK GÖRDÜM.BANA BAŞKA BAKIŞ AÇISI KAZANDIRACAK GÖRÜŞÜNÜZ VAR MIDIR?TEŞEKKÜRLER.()



Rızık kelimesi farklı manalarda kullanılmakla beraber; Sözlükte “yiyecek vermek, rızıklandırmak” anlamındaki rezk kökünden türeyen rızk kelimesi “yiyecek, giyecek ve faydalanılacak her şey; yağmur; bağış; pay, nasip” gibi mânalara gelir

Terim olarak Allah Teâlâ’nın canlılara yeme içme ve başka hususlarda yararlanmak üzere verdiği her şeyi ifade eder.

Kur’an’da ayrıca, hayatiyetini sürdürecek hiçbir imkâna sahip bulunmayan varlıklar dahil olmak üzere yeryüzündeki bütün canlıların rızkını verenin Allah olduğu vurgulu ifadelerle anlatılır (Hûd 11/6; el-Ankebût 29/60). Ancak insanın yanlış bir tevekkül anlayışına sığınmak yerine karada ve denizlerde rızkını araması emredilir (Fâtır 35/12; el-Mülk 67/15); helâl ve temiz rızıklardan faydalanılması ve şeytana uyulmaması istenir (el-Bakara 2/168; en-Nahl 16/114). Kur’an’da rızık olarak verilen nimetler hayatın vazgeçilemez unsuru olan sudan ve gıdalardan ibaret sayılmamış, başta din, hidayet ve nübüvvet olmak üzere Allah’ın mânevî lutufları da rızık olarak nitelendirilmiştir (el-Bakara 2/3; Âl-i İmrân 3/169; Hûd 11/88; Meryem 19/62; krş. Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, VII, 222; Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “rzḳ” md.). Cenâb-ı Hakk’ın, emirlerine göre hareket eden kimseyi beklemediği yerden rızıklandıracağı (et-Talâk 65/3), insanların sahip olduğu her şeyin sonunda tükeneceği, Allah katında bulunanların ise sonsuz olduğu vurgulanmaktadır (en-Nahl 16/96). Hadislerde işlenen günahlardan dolayı Allah’tan af dilemenin ve akrabaları ziyaret etmenin (sıla-i rahim) rızkı genişleteceği ifade edilmiştir (Buhârî, “Büyûʿ”, 13; İbn Mâce, “Edeb”, 57). Bir hadiste rızık terazisinin Allah’ın elinde olduğu, dilediğine az, dilediğine çok verdiği anlatılırken (Buhârî, “Tefsîr”, 11/2, “Tevḥîd”, 19; Müslim, “Zekât”, 37) diğer bir hadiste gereği gibi tevekkül ettikleri takdirde insanların da kuşlar gibi rızıklandırılacağı bildirilmiştir (Tirmizî, “Zühd”, 33).

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:” Yeryüzünde bir müslüman Allah’tan bir şey dilerse, günah bir şey istemediği veya akrabası ile ilgisini kesmeyi arzu etmediği sürece Allah ona üç şeyden birini verir: Ya dileğini hemen yerine getirir veya ahirete saklar ya da ona vereceği şey kadar bir kötülüğü kendisinden giderir.” Orada bulunanlardan biri:
O takdirde biz Allah’tan çok şey isteriz, deyince, Hz. Peygamber (a.s):
“Allah’ın lütfu dilediğinizden daha çoktur” buyurdu. Ahmed b. Hanbel,Müsned, III,18

Yeryüzünde yaşayan -insan dahil- bütün canlıların rızkını taksim eden ve canlılara ulaşması için vesileler, sebepler yaratan Allah’tır.Canlılar, -avlanmak,çalışmak vs. suretiyle- o sebeplere, vesilelere sarılarak kendileri için takdir edilmiş olan o rızkın peşine düşer ve onu elde eder.Hiç kimse, bu dünyada eline geçenin, sırf kendi kabiliyeti, gücü, ekonomik zekâsı ve girişimci ruhunun neticesi olduğu anlayışına kapılmamalıdır.
“Rızkı dilediğine daraltan ve dilediğine genişleten” Yüce Allah, bize şer ve olumsuzluk gibi gelen her olayda imanımızı, sabrımızı ve sebatımızı denemekte; sözümüzde ve amelimizde samimi olup olmadığımızı bizzat kendi kendimize göstermektedir. Allah Tealâ kullarına asla zulmetmez. O’nun, rızkımızdan biraz eksiltmeyle bizi samimiyet testine tabi tutması -hâşâ- asla zulüm olarak vasıflandırılmamalıdır. Eğer olaya böyle bakıyorsak, imtihanın, imanın,
ahiret inancının bizim için ne ifade ettiğini yeni baştan gözden geçirmemiz gerekiyor demektir. Hayrın ve şerrin olayların bize görünen yüzünden ibaret olmadığını, bize hayır gibi gelen bir şeyin,imtihanı kaybetmemize sebep olarak bizim için zararlı bir sonuca yol açabileceğini; keza bize şer gibi gelen şeylerin de, imtihan şuurunun verdiği sebat ve direnç sonucunda bizim için hayırlı kapılar açılmasına sebep teşkil edeceğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.



Selamünaleyküm. Kardeşim bence senin biraz dertleşmeye ihtiyacın var. Bende mühendisim ve senin gibi bende benzer bir süreç yaşadım. O yüzden biraz dertleşmek istiyorum seninle. Ama san ilk söylemem gereken şey bir çok sorun var ama sen tek cevap istiyorsun. Anlattığın şeylerle ilgili sorunlar aslında bazıları ülkemize ait bazıları dünyaya ait. Bazıları ise sana aittir. Farzedelim ki sen mezun olduktan hemen sonra devlet memuru oldun. Ve sonra da evlendin ve çocuğun oldu diyelim. Doğacak çocuğunun engelli olmayacağını veya sağlıklı doğsa bile kendisini ve seni hem dünyada hemde ahirette kaybedenlerden etmeyeceğini veya belki de hiç çocuğun olmayacak ve bu durum seni daha çok mutsuz edecek. Bu durumun senin için daha hayırlı olup olmayacağının garantisi var mı? Demek istiyorum ki senin şu an için önündeki imtihanın bu. Fakat ilerde başka imtihanların olmayacağını mı düşünüyorsun. Ama senin şu an ki ruh halin biran önce işe girip evlenmek olduğu için hayatının dönüm noktası bu sanıyorsun. Fakat emin ol daha büyük ve zor süreçler var. Ve emin ol şu anda bulunduğun durum geçecek ve sen daha zor günler yaşadığında şu anki durumu daha farklı gözle göreceksin.
​​​​​Sen istediğinkadar didinip çalış birşeye sahip olamayabilirsin. Fakat hiç aklında olmayan bir yerden sana biri gelip 100.000 tl zekat verebilir. Rızık budur. Senin istediğin değil, senin nasibin olacak olandır. 25 yaşında evlenseydin 1 ay sonra boşanıp 20 yıl nefret edeceğin birine zorla nafaka vermek zorunda olmayacağının veya şu an geç diye zannedip 30 yaşında gerçekten huzur dolu bir evlilik yapmayacağının bir garantisi var mı. Biz Müslüman olarak elimizden geldiğince doğrunun peşinde gitmekle mükellefiz. Allah seni sınıyor. Sabredecek misin diye. Ama sen bu kadar sınama yeter deme hakkına sahip değilsin. Allah tan sana yardımcı olmasını istemelisin. Bu imtihanın geçtikten sonra gelecek olan diğer imtihanlar için de Allah tan yardım isteyeceğiz. Çünkü biz aciz kullarız. Dua eder, dua bekleriz. Selamünaleyküm.

 

 

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2025-03-01T17:59:49+03:00

    “Rızk” kelimesi, Arapçadan Türkçeye geçmiş bir terim olup, kelime olarak “geçim, yaşamını sürdürebilmek için gereken şeyler” anlamına gelir. İslam kültüründe ise “rızk,” Allah tarafından kuluna verilen her türlü hayati ihtiyaç, geçim kaynağı, gıda, maddi ve manevi bereket olarak kabul edilir. Rızk, sadece maddi kazançla sınırlı olmayıp, sağlıklı bir yaşam, huzur, mutluluk ve maneviyat gibi diğer değerleri de kapsar.

    Yani, rızkın gerçek anlamı, insanın hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü nimet ve berekettir.

Cevapla