Nişanlanma nedir? İslam hukukunda nişanlanma

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Nişanlanma ne demek? İslam Din Nişanlanma

Islamda Nisanlilik ile ilgili hak ve hukuk

İslamda Nişanlılık ile ilgili hak ve hukuk

Nişanlanma bir evlenme vadidir. Nişanlı­lık genelde erkeğin evlenme niyetinde olduğunu açık veya kapalı biçimde kadına açıklaması, kadının da açıklanan bu düşün­ceyi olumlu bulmasıyla teessüs eder. Kadı­nın erkeğe kendisiyle evlenme niyetinde olduğunu açıklamasına dinî bir engel yok­tur. Evlenme niyetinin açıklanması İslam hukukunda “hıtbe” terimi ile ifade edilmiş­tir. Niyetini açıklayan erkeğe “hâtib”, olumlu karşılayan kadına da “mahtûbe” denilir.

Kur’ân-ı Kerîm’de kocası ölmüş kadınla­rın dört ay on gün iddet bekleyeceklerini açıklayan Bakara sûresi 235. âyette mealen “kadınlara evlenme hususundaki düşünce­lerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur” buyurulmuş olması kocası ölen ve iddetini bitirmemiş olan kadınlara açıkça evlilik teklifi yapılamayacağı, ancak evlenme niyetinin dolaylı biçimde ifade edilebileceği şeklinde yorumlanmıştır.

Bir erkeğin herhangi bir kadına evlenme niyetinde olduğunu açıklayabilmesi için aralarında evlenme engeli bulunmaması gerekir. Buna göre kişinin, kendisine mah­rem olan kadınlara[54], başkasıyla evli bulunan kadınlara ve ister ric’î ister bâin talakla boşanmış olsun bo­şanmadan dolayı veya kocası ölmüş olduğu İçin İddet bekleyen kadınlara evlenme niyetini açıklaması caiz değildir. Başkasının mahtubesi (nişanlısı) olan kadına da ev­lenme teklif edilmesi caiz görülmemiştir. Zira Hz. Peygamber “İçinizden hiç kimse kardeşinin pazarlık etmekte olduğu şeyi almaya teşebbüs etmesin ve içinizden hiç kimse din kardeşinin evlenme teklifinde bulunduğu kadına, ilk teklifte bulunan vazgeçmedikçe evlenme teklif etmesin” (Buhârî, Nikah, 45; Müslim, Nikah, 28) buyurmuştur. Şâfiîler’e göre kocası ölen kadında olduğu gibi bâin talakla boşanmış kadına açıkça değilse de kapalı ve dolaylı ifadeyle (târîz) evlenme fikri ifade edilebilir.

Evlilik teklifinde bulunacak erkeğin kadı­nı görmesi Rasûlullah tarafından tavsiye edilmiştir. Nitekim bu konuyla ilgili olarak rivayet edilen bir hadise göre ashaptan Muğire b. Şu’be bir kadınla evlenmek iste­miş, Hz. Peygamber “O’nu gör. Çünkü onu görmen aranızda sevgi ve anlaşma olması için daha uygundur” (İbn Mâce, Nikah, 9) buyurmuştur. Görme hususunda kadının el ve yüzünün açık olması kafidir.

Nişanlılık döneminin evlenmeyle nihaye­te ermesi tabii olarak beklenen bir sonuç ise de bazan nişan bozulabilir. Nişanlılık (hıtbe) bir akit olmayıp, sadece tarafların evlenme niyetini izhar eden bir evlenme vadi olduğundan nişanlılık taraflara evlen­me mecburiyeti yüklemez. Nişanın bozul­ması halinde gündeme gelen başlıca huku­kî meseleler şunlardır: Mehrin iadesi, veri­len hediyelerin geri alınıp alınamayacağı, maddi veya manevi tazminat talep edilip edilemeyeceği.

Nişan bozulduğunda, nişanlılık döne­minde kadına ödenmiş olan mehirin, mislî mal ise mislen, aynî mal ise aynen veya kıymetiyle geri alınabileceği hususunda mezhepler arasında görüşbirliği vardır. Zira mehir, evlilik akdinin hukukî sonucudur ve kadının bunu hak etmesi evlilik sebebine dayalıdır. Dolayısıyla, nişanlılık evlilik ile tamamlanmayınca kadının önceden aldığı mehir üzerinde herhangi bir hakkı olmaz.

İki tarafın birbirlerine verdikleri hediyele­rin geri alınıp alınamayacağı konusunda ise görüş ayrılığı vardır. Hanefîier’e göre hedi­yeler hakkında hibe hükümleri uygulanır. Buna göre prensip olarak, verilen hediyeler geri alınmaz. Ancak verilen hediyeler karşı tarafın elinde aynen mevcutsa, yani tüke­tilmemiş, başkasına devredilmemiş veya tebdil ve tağyire uğratılmamışsa geri alına­bilir. Aksi halde geri alınamaz. Şâfiîler’e göre ise hediyeler her halükârda geri talep edilebilir. Hediye edilen şey karşı tarafın elinde aynen mevcutsa aynen, istihlak edilmişse, kıymetiyle geri istenir. Mâlikîler ise bu konuda nişanı kimin bozduğunu dikkate alarak hüküm vermişlerdir. Eğer nişanı bozan erkek ise kadın tarafından hiçbir şey talep edemez. Kadın tarafına verilen hediyeler aynen mevcut olsa da olmasa da hüküm aynıdır. Eğer nişanı bo­zan kadın ise erkek, verdiği hediyeleri geri alabilir. Eğer tüketilmiş ise kıymetini talep edebilir.

Nişanın bozulması halinde, haklı ve mağdur olan tarafın bu sebeple diğer taraf­tan tazminat talep edip edemeyeceği me­selesine gelince, klasik fıkıh literatüründe bu konuda açık bir ifade ve eğilime rast­lanmaz. Bazı çağdaş İslâm hukukçuları, nişanlılığın taraflara evlenme mecburiyeti yüklemediğinden hareketle, nişanı bozma­nın maddi veya manevi tazminat hakkı doğurmayacağı görüşündedir. Zekiyyuddin Şaban, Mustafa Sibâî, Mahmut Şeltut gibi diğer bir kısım İslâm hukukçusu ise İs­lâm’da zararın tazmininin ilke olarak be­nimsendiğinden hareketle, -maddi bir zarar varsa- nişanı bozma halinde maddi tazminat hakkının, belli şartların bulunması halinde de manevi tazminat hakkının do­ğabileceği kanaatindedir. Bu konuda nişanı bozmanın haksız bir davranış olup olmadı­ğına, zararın bulunup bulunmadığına karar verecek organın ise mahkeme olacağı açıktır. Bazı İslâm ülkelerinde de kazaî içtihatlar bu yönde gelişmektedir. Kaynak: inanc ibadet ve gunluk yasayis ansiklopedisi

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2023-05-09T07:25:38+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam hukukunda nişanlanma konusu, evlilik öncesi aşamalarda yaşanan bir durumu ele almaktadır. İslam dininde evlilik, insanların huzur ve mutluluğunu sağlayan önemli bir kurumdur. Bu nedenle, evlilik öncesindeki aşamalar da dikkatle ele alınmaktadır.

    İslam hukukuna göre, nişanlanma evlilik öncesi bir aşama olup, sözlü bir anlaşma şeklinde gerçekleşir. Nişanlanma, erkek tarafından kadının babası veya velisiyle yapılan bir sözleşmeyle gerçekleştirilir. Bu sözleşme sırasında, erkek, kadına evlenme teklif eder ve kadın da kabul ederse, bu sözlü anlaşma gerçekleşmiş olur.

    Nişanlanma süresi, genellikle evlilik öncesi tanışma ve uyum sürecidir. Bu süreçte, çiftler birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı bulurlar ve evlilik konusunda kararlarını gözden geçirirler. Ancak, nişanlılık süresi, uzun süreli olmamalıdır ve mümkünse en kısa sürede evlilikle sonuçlanmalıdır.

    İslam hukukunda nişanlanma, evliliği teşvik etmek ve evlilik öncesindeki süreçleri düzenlemek amacıyla önemli bir adımdır. Nişanlanmanın amacı, çiftlerin evlenme niyetlerini resmi bir şekilde belirtmelerini sağlamaktır. Bu sayede, aileler arasında bir anlaşma oluşur ve çiftlerin evlilik öncesi aşamalarda birbirlerini daha iyi tanımaları ve uyum sağlamaları için zaman verilir.

    Ancak, nişanlanma süreci, günümüzde bazı sorunlara da yol açabilmektedir. Özellikle, çiftlerin uzun süre nişanlı kalmaları, bazı durumlarda güven sorunlarına ve evlilik öncesi ilişkilerin yaşanmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, İslam hukukunda nişanlanmanın mümkün olan en kısa sürede evlilikle sonuçlanması gerektiği vurgulanmaktadır.

    Sonuç olarak, İslam hukukunda nişanlanma, evlilik öncesindeki aşamalarda önemli bir konudur. Nişanlanma süreci, çiftlerin birbirlerini daha iyi tanımaları ve evlilik kararlarını gözden geçirmeleri için fırsat sağlar. Ancak, nişanlılık süresinin mümkün olan en kısa sürede evlilikle sonuçlanması gerekmektedir.

Cevapla