Miraç nedir, Miraçta neler olmuştur?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

MİRAÇ OLAYINDA YAŞANANLAR

Mirac nedir Miracta neler olmustur

Miracın arapça yazılışı: المعراج

Mirac, Hz. Peygamber’in Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya, oradan da göklere yaptığı yolculuğa denir.

Hz. Peygamber hicretten yaklaşık bir – bir buçuk yıl önce, Tâif seferi dönüşünü takip eden dönemde Mekke’de bulunan Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya geceleyin götürülmüştür. Bu olaya gece yürüyüşü anlamına gelen “isra” denir. İsrâ olayının ardından ise Hz. Peygamber Mescid-i Aksa’dan Allah nezdine yükseltilmiştir. Bu olaya ise “miraç” adı verilir. Bu gerçekleşen hadiselerin bütünü genellikle “isrâ ve miraç” olarak isimlendirilmekle birlikte, zaman zaman “miraç” kelimesi, isrå olayını da kapsayacak şekilde hem iki mescit arasındaki yolculuğu hem de göklere yükseltilişi ifade etmek için kullanılmıştır.

İsrâ olayı, yani Hz. Peygamber’in Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya olan yolculuğu Kur’an’da anlatılmış, hatta bu isra olayının anlatıldığı süreye İsra süresi adı verilmiştir. “Gecenin bir bölümünde kulu Muhammed’i, kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, her türlü kusurdan ve ortaktan münezzehtir. Elbette o her şeyi duyan, her şeyi görendir” (el-İsra 17/1) ayetinin bildirdiğine göre, bu yolculuğun Hz. Peygamber’e Allah’ın kudretini gösteren işaretler ve dikkate değer olayların gösterilmesi için gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır. Nitekim daha önceki peygamberlere de Allah zaman zaman bazı özel ve sıra dışı olayları yaşatmış ya da göstermiştir. Bu yolculuğun başlangıç noktası Mekke’de Kâbe’yi de çevreleyen Mescid-i Haram’dır. Hz. Peygamber buradan Kudüs’te bulunan ve Allah’ın, “Çevresini mübarek kıldık” sözüyle de tekit edildiği üzere özel bir anlamı ve önemi olan Mescid-i Aksa’ya götürülmüştür. Gece çok kısa sürede gerçekleşen bu yolculuk, hadislerden anlaşıldığı kadarıyla “burak” adlı bir binekle yapılmıştır. Bu binegin renginin saf ve parlak olduğu ve de çok hızlı hareket ettiği bildirilmiştir. Bu yolculuğun devamında Hz. Peygamber göklere ve Allah’ın huzuruna yükseltilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de açık biçimde anlatılmayan bu olay, Resûl-i Ekrem’in verdiği haberlere göre şu şekilde gerçekleşmiştir:

Miraç gecesi Peygamber Efendimizin gördükleri (peygamber efendimizin miraç’ta gördüğü inanılmaz olaylar)

Bir gece Resûlullah, Kâbe’de, Hz. İbrâhim ve oğlu Hz. İsmail tarafından inşa edilen Kâbe’nin ilk şeklinin bir parçası iken sonradan yeniden inşa sırasında bunun dışında bırakılan Hicr denen yerde veya Hatîm denilen, Hicr’in sınırını gösteren, iki ucu da Kâbe duvarına bitişmeyen yarım daire şeklindeki duvarın yanında iken -bazı rivayetlerde uykuda bulunduğu sırada veya uyku ile uyanıklık arası bir haldeyken- Cebrâil geldi; göğsünü açtı, zemzemle yıkadıktan sonra iman ve hikmet ile dolu altından bir tas getirip göğsünün içine boşalttı ve kapatıp onu mühürledi. Burak isimli bir bineğe bindirip Beytülmakdis’e (Kudüs) götürdü. Hz. Peygamber, peygamberlerin bineklerini bağladıkları halkaya burakı bağladı ve Mescidi Aksa’ya girip orada iki rekât namaz kıldı. Dışarı çıktığında Cebrail ona biri süt, diğeri şarap dolu iki kap getirdi. Resûlullah süt dolu kabı seçince Cebrail kendisine, “Fitratı seçtin” dedi. Sonra Hz. Peygamber’i alıp dünya semasına yükseltti. Dünya semasına vardıklarında, Cebrail buranın bekçisine kapıyı açmasını söyledi. Bekçi izinlerinin olup olmadığını sorunca kendilerine izin verildiğini belirterek devam ettiler. Semaların her birinde Resûl-i Ekrem peygamberlerle selamlaştı. Birinci katta Hz. Âdem, ikinci katta Hz. Îsâ, üçüncü kat semada Hz. Yûsuf, dördüncü katta Hz. İdrîs, beşinci katta Hz. Hârun ve altıncı kat semada da Hz. Mûsâ ile görüştü; beytülma’mûrun (melekler için inşa edilmiş, bir gelen bir daha gelmemek üzere her gün 70.000 meleğin ziyaret edip ibadette bulunduğu bir måbet) bulunduğu yedinci semada Hz. İbrâhim’le buluştu. Sonra “sidretü’l-münteha” denilen yere ulaştılar. Nihayet Hz. Peygamber, evrenin sırları, varlıkların kaderi ve hükümlerin tespiti için görevlendirilmiş olan yazı yazan meleklerin kalemlerinin cızırtılarını duyacak bir yere vardı ve Allah’ın huzuruna çıktı. Burada Cenâbı Hak müminlere namazı farz kıldı. Dönüşte de zikri geçen peygamberlere namaz kıldırdı (bk. Buhârî, “Salât”, 1, “Tevhid”, 37, “Enbiya”, 5, “Bed’ü’l-halk”, 6, “Menâkıb”, 24, “Menâkıbü’l-ensâr”, 42; Müslim, “Imân”, 259-264, “Fezâil”, 164).

Kuranda Miraç

Bazı İslam âlimleri Kur’ân-1 Kerim’de Necm sûresinde de miraç olayından bahsedildiğini söylemişlerdir. Buna göre miraç olayında “sidretü’l-müntehâ” adı verilen bir yere ulaşılmıştır. Sidretü’l-müntehâ manevi derecesi son derece yüksek olan ancak mahiyeti insanlara bildirilmemiş bir sınırdır (bk. SİDRETÜ’-MÜNTEHÃ). “Andolsun ki onu (Cebrail) başka bir inişinde de (asli suretiyle) gördü. Sidretü’l-müntehânın yanında. Onun yanında da me’vâ cenneti vardır. O vakit sidreyi kaplayan kaplıyordu. Göz ne şaştı ne de haddinden asti. Andolsun ki, rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü” (en-Necm 53/13-18) âyetlerinde bu sınırdan bahsedilmiştir. Orada Hz. Peygamber Cebrail’i aslî suretiyle görmüştür. İsrâ sûresinin ilk âyetinde Allah Teâlâ, “Kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için” ifadesiyle bu yolculuğun amaçlarından bahsederken, Necm sûresindeki bu âyetlerde ise “Andolsun ki, rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü” buyurmuştur. Böylece her iki sûrenin aynı olaydan bahsettiği anlaşılmaktadır. Sidreden sonrasına Cebrail’in bile geçişine izin verilmediğinden Hz. Peygamber miraç yolculuğuna oradan itibaren tek başına devam etmiştir. Öte yandan bazı İslam âlimleri ise Necm sûresinin isrâ ve miraç olayından önce nâzil olduğunu söyleyerek söz konusu âyetlerin Hz. Peygamber’in Cebrail’i başka bir zaman görmesinden bahsettiğini ve miraç olayı ile bir alakası olmadığını söylemişler, en azından Necm sûresindeki âyetlerle miraç olayı arasında bağlantı kurmamışlardır. Tarihî kaynaklarda Hz. Peygamber’in sidretü’l-müntehâdan sonraki yolculuğunu “refref” isimli bir çeşit vasıtayla yaptığına yönelik bazı bilgiler yer alsa da böyle bir bilgi Kur’an ve sahih hadislerde bulunmamaktadır.

Miraçta peygamberimiz Allah’ı gördü mü

Kur’ân-Kerim’de, “Sonra yaklaştıkça yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha yakın oldu” (en-Necm 53/8-9) âyetlerinde Hz. Peygamber’in, “iki yay arası kadar” (kábe kavseyn) yaklaştığı varlık ve beraberinde gerçekleşen görme olayının kimler arasında olduğu konusunda farklı görüşler vardır. İslam âlimlerinin genel kanaati Hz. Peygamber’in Cebrâil’i gördüğü yönündedir. Nitekim sahâbîlerden Ebû Zer el-Gıfârî Hz. Peygamber’e, “Rabbini gördün mü?” diye sormuş, o da “O bir nurdur, nasıl görebilirim?” cevabını vermiştir (Müslim, “Îmân”, 291-292). Hz. Âişe de, “Her kim Muhammed’in rabbini gördüğünü söylerse Allah’a ve resulüne büyük iftira atmış olur” demiştir. Yine o, “Andolsun ki onu bir başka inişinde de (asli suretiyle) görmüştü” (en-Necm 53/13) ve “Andolsun ki, Peygamber onu apaçık ufukta gördü” (et-Tekvîr 81/23) âyetlerini Resûlullah’ın, “O görülen sadece Cebrail idi” (Buhârî, “Bed’ü’l-halk”, 7; Müslim, “Îmân”, 283, 287) hadisiyle açıklamış, ayrıca Allah’ın bu âlemde görülemeyeceğine delalet eden iki âyeti de (bk. el-En’âm 6/103; eş-Şûrâ 42/51) delil olarak zikretmiştir (Buhârî, “Tevhid”, 4). Bundan hareketle sahabe ve sonraki İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu, Hz. Peygamber’in miraçta Allah’ı değil, Cebrail’i gördüğünü ifade etmişlerdir. Bununla birlikte Hz. Peygamber’in miraçta Allah’ı gördüğü de ileri sürülmüştür.
Hz. Peygamber miraç olayını Mekke’de haber verdiği zaman Kureyşli inkârcılar kendisini yalanlamışlardır. Aralarında Kudüs bölgesini tanıyanlar olduğu için Hz. Peygamber’e Mescidi Aksâ hakkında sorular sormuşlar, o cevaplarken Allah Teâlâ ona mescidi göstermiş ve böylece sorulara daha kolay cevap vermesini sağlamıştır (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 309; Buhârî, “Menâkıbü’l-ensâr”, 41). Onlar Allah’a layıkı ile inanmadıkları ve peygamberlerine verdiği mucizeleri kabul etmedikleri için, bir peygamberin kısa sürede gerçek anlamda fizikî olarak böyle bir yolculuk yapmasını akıllarına sığdıramamışlardır. İnkârcılar bu hadiseyi reddederken, müminlerin göstermesi gereken tavrı gösteren Hz. Ebû Bekir, “Eğer o böyle dediyse, ben onun doğru söylemiş olduğuna şehadet ederim” demiştir. Müşriklerin, “Onun bir gecede Şam’a gidip geleceğini de mi doğruluyorsun?” şeklindeki israrları üzerine “Evet, ben bundan daha ötesini, onun gökten haber aldığını doğruluyorum” cevabını vermiştir. Bu sözünden sonra Hz. Ebû Bekir’e bizzat Hz. Peygamber tarafından “ihlaslı, asla yalan söylemeyen, özü doğru, itikadında şüphe olmayan” anlamında, “Sıddik” lakabı verilmiştir.

Miraç bedenen mi ruhen mi

Miraç hadisesi sadece ruhî ve manevi bir yolculuk değil, ruh ve beden bütünlüğü içerisinde gerçekleşen bir olaydır. İsrâyı anlatan âyette geçen “kulunu” (abd) ifadesi, Hz. Peygamber’in bedenen de bu yolculuğu gerçekleştirdiğine işarettir. Ayrıca isrâ ve miraç uyku halinde ve rüyada gerçekleşmiş olsa, bu sıradan bir hadise olacak ve Kureyşliler de bunu inkâr etmeyecekti. Halbuki Allah Teâlâ, “Sana gösterdiğimiz o görüntüleri insanlar için bir imtihan vesilesi kıldık” (el-İsrâ 17/60) buyurmaktadır; miraçta gösterilen o görüntüler uykuda görülen bir rüya olsa, bir imtihan vesilesi sayılamayacaktı. Müminler Allah’a iman ettikleri gibi, O’nun sonsuz kudretine ve peygamberlerine olağanüstü olaylar gösterebileceklerine de iman ederler. Miraç hadisesi de diğer pek çok harikulade olay gibi, müminler için hiç de garipsenecek akıl almaz bir olay değildir. Esasen sahih olarak bize ulaşan bütün mucizeler alışageldiğimiz fiziki sınırların dışında gerçekleşse de aklın imkân sınırları dahilindedir ve akla aykırı oldukları ileri sürülemez. Her mümin tıpkı Hz. Ebû Bekir gibi, “Hz. Peygamber böyle bir olaydan bahsettiyse kesinlikle doğrudur” der ve iman eder.

Miraç ne zaman vuku buldu

Hicretten bir süre önce, Hz. Peygamber’in maddi ve manevi eziyetlere maruz kaldığı Tâif seferi dönüşünün ardından gerçekleşen miraç olayı, Allah tarafından Hz. Peygamber’e lütfedilen bir teselli ve manevi destektir. Bu ilahî lütuf, son Peygamber’in getirdiği mesajın, semalarda görüştüğü ve Mescid-i Aksâ’da kendilerine namaz kıldırdığı peygamberlerin mesajlarını ihya edeceği ve hak dinin bütün dinlere hâkim olacağı müjdesine de (bk. el-Fetih 48/28) bir işarettir. Nitekim Akabe biatları, hicret ve Medine’nin yurt edinilmesi gibi gelişmeler miracın peşi sıra gerçekleşmiştir. Bunun yanı sıra, İslam’ın en temel ibadeti olan namaz, miraç olayıyla birlikte müminlere beş vakit farz olmuş ve onlar için bu ibadet Allah’a yaklaşmanın ve O’na manen yükselmenin bir vesilesi kılınmıştır. Bu sebeple, “Namaz müminin miracıdır” denmiştir.

Peygamberimiz Miraçtan hangi hediye ve müjdelerle dönmüştür(Miraç hediyeleri)

Hz. Peygamber de, “Kul rabbine en fazla secdede iken yakın olur, öyle ise secdede duayı çok yapın” (Müslim, “Salât”, 215; Ebû Dâvûd, “Salât”, 147, 148; Nesâî, “Tatbik”, 78) buyurarak bu duruma işaret etmiştir. Böylece Hz. Peygamber’in miracı, müminlerin de miracına vesile olmuştur. Ayrıca miraçta Bakara sûresinin “Âmene’r-resûlü” olarak bilinen son iki âyeti indirilmiş ve Allah’a ortak koşmayan müminlerin affedileceği müjdesi verilmiştir (Müslim, “Îmân”, 279; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 422). Hz. Peygamber’in rabbine selam ve ihtiramını arzettiği, Allah’ın da ona selamla hitap ettiği ve inananlara esenliklerin dile getirildiği, her namazda okuduğumuz Tahiyyat duasındaki diyalogun da miraç olayı sırasında gerçekleştiği kabul edilir. Bu önemine binaen receb ayının 27. gecesinde müslümanlar miraç olayını hatırlar, kutlar ve o gecenin anlamını yükselten namaz ibadetini çokça yaparak Allah’a manen yaklaşmanın gayretini gösterirler.

Temel islam ansiklopedisi

BENZER KONULAR:

https://www.dinisorusorcevapal.com/soru/mirac-ne-demektir-kisaca/

Miraç Kandili nedir niçin kutlanır

Miraç kandili nedir kısaca

Miraç kandili’nde oruç nasıl tutulur

Answers ( 3 )

  1. Uzaylı avatarı
    2
    2021-02-04T22:20:08+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Allah Peygamber efendimizi miraç olayını yaşattı birden  çok olaylara şahit oldu Allah  bizlere  günde beş vakit namazı müminler farz kıldı  dinimizin direği namazı her müslümana farz kılınmıştır.ne mutlu hakkı ile namaz kılanlar.

    2
    2021-03-31T19:50:41+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Mirac olayı Rasulullah (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretlerinden kısa bir süre sonra vuku bulmuş, gerçekleşmiştir. Mirac olayının mahiyetini yukarıdaki bölümde uzun uzadıya, detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bizlere düşen Mirac olayı ile ilgili; olay nasıl gerçekleşmiş ise o şekilde iman etmemizdir. Rasulullah (sav)’in miractan dönerken adeta Müslümanlara hediyelerle dönmüştür. 5 vakit namaz Mirac hadisesinde farz kılınmıştır müslümanlara. Yine “Emenerrasulu” diye bilinen Bakara Suresi nin son ayetleri Mirac hadisesinde nazil olmuştur.

    En iyi cevap
  2. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Miraç, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın huzuruna yükselerek gökyüzündeki peygamberlerle görüştüğü geceyi ifade eder. Bu olay, İslam’ın temel inançlarından biridir ve Kuran’da “İsra” adıyla anılan bir surede de bahsedilir.

    Miraç olayı, geleneksel olarak İslam takvimine göre Recep ayının 27. gecesi gerçekleştiği kabul edilir. Miraç’ın başlıca olayları şunlardır:

    Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya Yolculuk: Hz. Muhammed, Mekke’deki Kabe’den Mescid-i Aksa’ya geceleyin mirac yoluyla yolculuk etti. Bu yolculuk, Cebrail (Cebrail) tarafından gerçekleştirildi.

    Mescid-i Aksa’da Namaz Kılma: Hz. Muhammed, Mescid-i Aksa’ya varınca burada diğer peygamberlerle bir araya geldi ve birlikte namaz kıldı.

    Semaya Yükselme: Mescid-i Aksa’dan sonra, Hz. Muhammed göğe yükselerek farklı gök katmanlarını ziyaret etti. Bu katmanlarda peygamberlerle ve meleklerle görüşmeler gerçekleşti.

    Allah’ın Huzuruna Varış: Hz. Muhammed en sonunda Allah’ın huzuruna ulaştı. Bu noktada, Allah tarafından özel olarak verilen emir ve bilgilerle donatıldı.

    Namazın Beş Vakit Olarak Belirlenmesi: Miraç’ın bir aşamasında Allah, Hz. Muhammed’e ve ümmetine namazın beş vakit olarak belirlenmesini emretti.

    Miraç, peygamberin manevi bir yükselişi ve Allah’ın ona özel bir lütuf ve müjdesi olarak kabul edilir. Bu olay, İslam’ın temel inançlarından biri olarak kabul edilir ve Müslümanlar tarafından büyük bir saygı ve sevgiyle hatırlanır. Miraç, Müslümanlar için ibadetlerin ve öğretilerin bir kaynağıdır, aynı zamanda müminlerin Allah’a olan bağlılığını güçlendiren bir deneyimi temsil eder.

Cevapla