Kadınlara Mahsus Haller: Hayız, Nifas, İstihaze

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kadınlara Mahsus Hâller

Kadinlara Mahsus Haller Hayiz Nifas Istihaze

Kadınların özel halleri adet regl lohusa

Kadınların fizyolojik yapılarından kaynaklanan özel durumlar, temizlenme başta olmak üzere fikhin çeşitli alanlarını ilgilendiren ayrı hükümlerin sevk edilmesini gerekli kılmıştır. Bu fikhí hükümlerin bilinmesi mükellefleri yakından veya şahsen alâkadar ettiğinden, ilmihal bilgileri arasında yer alır.

İlmihal dilinde, kadınlara mahsus hâller denince hayız, nifas ve İstihaze terimleriyle ifade edilen üç durum kastedilir. Yetişkin bir kadının cinsel organından üç tür lü kan gelir. Birincisi yaratılışları gereği belirli yaşlar arasında ve belirli periyotlarla gelen hayız kanıdır. İkincisi doğumdan sonra belirli bir süre gelen nifas (lohusalık) kanıdır. Üçüncüsü ise bu ikisi dışında kalan ve genelde bir hastalıktan kaynaklanan istihâze (özür) kanıdır. Bu üç durum, temizlik, namaz, oruç, Kur’an okuma, hac, cinsel münasebet, boşanma gibi birçok hükümle irtibatlı olduğundan fikih kitaplarında önemle ele alınır ve ayrıntılı biçimde incelenir.

Kadınlar hakkında ibadet temizliği ve ibadetlere ilişkin bazı özel düzenlemelerin bulunması, bu cinsin ayrıcalıkli, muaf veya ikinci derecede kabul edilmesi anlamında olmayıp bunlar kadının fitri ve fizyolojik özellikleri göz önünde bulundurularak konmuş hükümlerdir. Hayız,
nifas ve istihâze durumlarıyla ilgili özel hükümler, bu durumdaki kadınlar için getirilen muafiyet veya yükümlülükler de böyledir.

Hayız

Fıkıh ilminde hayız, ergenlik çağına giren sağlıklı kadının rahminden düzenli aralıklarla akan kanı ifade eder. Kadınlarda ergenlikten menopoza kadar görülen bu fizyolojik olaya da hayız hâli (menstruasyon, regl), adet görme, âdet kanaması, aybaşı hâli gibi isimler verilir. Hayız hâli, kadında rahmin iç yüzünü kaplayan zarın, yumurtanın döllenmeyip ölmesi ve hormon salgısının kesilmesi üzerine parçalanarak kanla birlikte dışarı atılmasından ibarettir. Hayız kanının kesilmesiyle kadının temizlik dönemi başlar. İki hayız kanı arasındaki süreye de temizlik süresi denilir. Döllenme meydana geldiğinde ise yumurta rahmin iç zarına tutunarak gelişmeye başlar ve âdet kanaması kesilir. Hamile kadının âdet görmemesi bu sebepledir.

Tarih boyunca âdet kanaması birçok toplumda çok ters yorumlanmış, çeşitli kültürlerin ve yanlış inanışların etkisiyle âdet gören kadın toplumdan ve beşeri ilişkiler den dışlanmıştır. Islâm dini bu yanlışlıkları düzeltmiş, hayız gören kadını günlük hayattan, özel ve sosyal iliş kilerden uzak tutmamış, âdet kanamasının fitrî ve tabii bir hadise olduğunu belirtmiş, kadını ruhen ve bedenen rahatsız eden bu özel durumda ona karşı gayet normal davranılmasını, bu durumun onun günlük yaşantısını ve beşeri ilişkilerini etkilememesini istemiştir.
İlk âdet kanamasının genç kızlarda olumsuz etkiler bırakmaması için ailelere önemli bir görev düşmekte, bunun fizyolojik bir olay olduğu, kadınlık ve annelik sorumluluğunun başlangıcı sayılması gerektiği, bazı dini muafiyet ve yükümlülükler getirdiği anlatılmalıdır. Ko nunun ilmihal kitaplarında öncelikle ele alınmakta olma sının bir sebebi de bu eğitim ve bilgilendirmeye yardımcı olmaktır.

Hayız hâli, İslam dininde bazı ibadetlerin yapılmasına engel olan hükmî kirlilik (hades) olarak nitelendirilmiş ve bununla ilgili bazı fıkhí hükümler konmuştur. Kur’an’da, hayzın bir nevi sıkıntı ve rahatsızlık hâli olduğu, bu dō nemde kadınlarla cinsî münasebetten uzak durulması gerektiği (el-Bakara, 2/222), boşanmış kadınların üç hayız/temizlik süresi iddet bekleyeceği (el-Bakara, 2/228), hayzdan kesilen veya henüz hayız görmeyen kadınların iddetinin ise üç ay olduğu (et-Talak, 65/4) belirtilir. Ha dis kitaplarında hayzın tanımı ve mahiyeti, hayız süresi nin alt ve üst sınırı, hayız gören kadının dinî muafiyet ve yükümlülükleri, onlarla ailevi, beşerî ve sosyal ilişkiler konusunda gerek Hz. Peygamber’in gerekse hanımlarının önemli ve ayrıntılı açıklamaları yer alır. Bu açıklamalar daha sonraki dönemlerde oluşan fikhi bilgi ve hükümle rin de ana malzemesini teşkil etmiştir.

A – Süresi

Gerek başlangıç ve bitiş yaşları gerekse asgari ve azami süresi bakımından hayız, fiziki bünye, kalıtım, çevre ve iklim şartlarına bağlı olarak kadından kadına önemli de gişiklikler gösterebilir. Bununla birlikte fakihler, birçok dinî ve hukuki hükmü yakından etkilediği için bu süre leri belirleme yönünde bazı tespitlerde bulunmuşlardır. Fıkıh bilginlerinin çoğunluğuna göre kadınlar 9 yaşla rindan itibaren âdet görmeye başlar ve yaklaşık 50-55 yaşlarına geldiklerinde âdetten kesilirler. Bu rakamlar fa kihlerin tecrübe birikimlerine göre verilmiş süreler olup bu konuda fiili âdet görmenin başlaması ve sona ermesi esastır. Adet kanamasının en az ve en çok süresi konu sunda ileri sürülen rakamlar da böyle olup mükelleflere pratik bilgi ve çözüm vermeyi amaçlamaktadır. Tıp ilmi nin önemli bir gelişme kaydettiği günümüzde kadının ådet çağı ve dönemiyle ilgili bilgiler konunun uzmanlanından öğrenilerek dinî hükümlerin buna dayandırılması gerekir. Bugünkü tibbi bilgiler âdet kanamasının 11-13 yaşlarda başlayıp 45-50 yaşlarında sona erdiğini, âdet sû resinin de 3-6 gün civarında olduğunu ifade etmektedir. Bununla birlikte fiziki bünye, psikolojik durum ve çevre şartlarına bağlı olarak kadınların adet çağı ve süresi fark lılık taşıyabilmektedir. Hanefî mezhebine göre âdetin en az süresi 3, en uzun süresi 10 gündür. Iki adet arasında kalan en az temizlik süresi de 15 gündür.

B – Dinî Hükümler

Hayız, bir nevi abdestsizlik ve cünüplük hâli, yani hükmî kirlilik (hades) veya mazeret kabul edilir. Hayızlı kadı nın namaz kılmasının ve oruç tutmasının câiz ve sahih olmadığında, yani hayzın bu iki ibadetin ifasına engel bir mazeret sayıldığında fakihler görüş birliğindedir. Hayız süresince terk edilen namazların kaza edilmesinin ge rekmediği, oruçların ise temizlendikten sonra tutulacağı
hususlarında da görüş birliği vardır. Bu konuda Hz. Pey gamber’in bilgi ve onayı dahilinde cereyan eden uygula malar esas alınmıştır (Buhârî, “Hayız”, 20; Müslim, “Hayız”, 69; Ebû Dâvûd, “Tahâret”, 105).

Hayızlı bir kadın hac ibadetini edâ ederken Kâbe’yi ta vaf hariç hacla ilgili bütün işlemleri ve ibadetleri (menasik) yapabilir. Haccın rüknü olan ziyaret (ifâza) tavafını yapmak üzere temizleninceye kadar Mekke’de bekler. Hanefilere göre hayızlı olarak tavaf yapılması geçerli ol makla birlikte ceza kurbanı kesilmesi gerekir.

Hayızlı kadının Kur’an okuması ve Mushafı eline al ması, mescide girip orada kalması, Hanefîler de dâhil fakihlerin çoğunluğuna göre câiz değildir. Bu konuda ha yızlı kadın cünüp kimse gibidir. Ihtiyaç halinde mescide girebilirler, dua ve zikir niyetiyle dua âyetlerini, Fâtiha, Ihlâs gibi sûreleri; besmeleyi, kelime-i tevhid ve şehadeti okuyabilirler. Maliki fakihleri ise, bazı sahâbe ve tâbiîn alimlerinden rivayet edilen görüşlerin desteğiyle, kadının hayız süresi içinde Kur’an okuyabileceğini, fakat hayız kanı kesildiği andan itibaren gusledip temizleninceye kadar cünüp hükmünde olup Kur’an okuyamayacağını belirtmişlerdir. Ibn Hazm bu şartı da aramaz. Málikiler ve Ibn Hazm dahil bir grup Islâm bilgini, cünüplük hâlinin iradi, hayzın ise gayri iradî oluşundan hareketle hayızlı kadın lehine bir ayırım yapmayı gerekli görmüş, özellik le Malikiler kadınların Kur’an öğretimi ve öğrenimi için böyle bir ruhsata ihtiyacı bulunduğu noktasından hare ket etmişlerdir.

Hayızlı kadının hayız sebebiyle ibadet edememe si, Kur’an okuyamaması dinin kendisine tanıdığı bir muafiyettir. Bu ibadetleri yapamadığı için dinî bir sıkın ti, eksiklik ve sorumluluk duyması yersizdir. Ibadetler de sayı ve süreden ziyade niyet ve fikri-ruhi yoğunluk önemlidir. Fakat Kur’an öğretimi ve öğrenimi ile meşgul olan kadınlar, hatta mazeret beyan etmesinin kendisini zor durumda bırakacağı bir ortamda bulunan kadınlar yukarıdaki ruhsattan yararlanarak hayızlı oldukları hâlde Mushaf’ı ellerine alıp Kur’an okuyup dinleyebilirler.

Hayızlı kadınla cinsel ilişkide bulunmak, âyetin de açık ifadesi gereği (el-Bakara, 2/222) haramdır. Böyle bir ilişkide bulunan kimsenin bu günahından tövbe ve istiğfar etmesi gerektiği gibi belli bir miktar (ilk günlerdeki ilişki için 4,25 gr, son günlerdeki için bunun yarısı mik tarda altın) sadaka vermesi de müstehaptır. Hayızlı ka dının göbekle diz kapağı arasından cinsel amaçla yarar lanma da câiz görülmez. Bunun dışındaki yerler ve fiiller içinse herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Hayız kanı kesilen kadın gusletmedikçe cinsel ilişkide bulunamaz. Ancak Hanefîler hayız kanının alışılmış, belirli âdet sü resinin sonunda kesilmesinden itibaren bir namaz vakti geçtikten sonra gusül yapılmasa da cinsel ilişkinin câiz olduğu görüşündedir.

Hayızlı kadınla cinsel ilişkinin dinen yasaklanması kadının beden ve ruh sağlığı açısından da son derece gerekli bir tedbirdir. Bu dönem, kadınların her türlü ruhi gerilime, mikrop ve hastalık kapmaya açık oldukları bir dönemdir.

Hayız süresi sona eren kadının ibadetleri eda edebilmesi için gusletmesi gerekir.

Kadınların hayız dönemlerinde bedenen ve ruhen has sasiyet kazandıkları, onlara karşı çevresindekilerin daha anlayışlı davranması gerektiği açıktır. Kadınlar da âdet dönemlerinde beden temizliğine ve sağlık kurallarına daha çok önem vermeli ve uymalı, mümkünse sık sık banyo yapmalı, etrafındaki insanları rahatsız etmemek için gerekli tedbirleri almalıdır.

Nifas

Fikih dilinde nifas yani lohusalık, doğumdan hemen son ra kadının cinsel organından gelen kan veya bu şekilde kan gelmesinin sebep olduğu hükmî kirlilik (hades) hå linin adıdır. Böyle kadına da lohusa (nüfesâ) tabir edilir.

Nifas fizyolojik ve tıbbi bir olay olduğundan nifasın en kısa ve en uzun süresinin belirlenmesi konusunda yine tip bilim dalının ve uzmanlarının görüşü esastır. Fakihler bu konuda bir süre telaffuz etmekte hayli çekimser davranmışlardır. Ancak doğum yapan kadının ne zaman ibadetleri ifa etmeye başlayabileceğine açıklık getirme maksadıyla nifas kanı için âzami süre koymanın ve bu süreden sonra akan kanın hastalık (istihâze, özür) kanı sayılmasının yararlı olacağını düşünmüşlerdir. Onların bu belirlemesi esasen toplumlarının kültür ve tecrübe birikimlerini yansıtmaktadır. Hanefî ve Hanbelîler nifasın en uzun süresinin 40, Mâlikiler ve Şâfiîler ise 60 gün ol duğu görüşündedir. Bu süreler tamamlanmadan da nifas kamı kesilebilir. O zaman fiili durum esas alınır ve kanın kesilmesiyle nifas hâli dinen sona ermiş sayılır.

Nifas için azami süre belirlemesi, nifas kanına hastalık kanının eklenmesi halinde önem taşır ve böyle bir belirleme kadının dinî mükellefiyetlerine açıklık getirmeyi sağlar. Bu süreden sonra gelen kan nifas kanı değil, hastalık kanı sayılacağından, bu durumdaki kadının boy abdesti alarak nifas halinden çıkması ve özürlü kimselere tanınan ruhsatı ve öngörülen hükmi temizlenme usulünü kullanarak ibadetlerine başlaması gerekir.

Normal doğumla veya el, ayak gibi uzuvları belirmiş olmasa da hangi haftada olursa olsun ceninin düşmesiyle nifas hali meydana gelir. Nifasın azami sûresi içinde fåsı lalı olarak görülen temizlik de nifastan sayılır.

Kadınların hayız hali ile ilgili dinî hükümler nifas için de geçerlidir. Nifas hâlinde kadınlara ibadetler konusun da muafiyet tanınır. Namaz kılamaz, oruç tutamaz, Mus hafı eline alamaz, Kur’an okuyamaz, mescide giremez, Kâbe’yi tavaf edemez, cinsel ilişkide bulunamaz. Bu surede terk ettiği namazları kaza etmez, fakat tutamadığı farz ve vâcip oruçları sonradan kazâ eder. Lohusalık dō nemindeki cinsel ilişki dinen haram olduğu gibi kadının beden ve ruh sağlığı açısından da son derece zararlıdır. Hayız hâli için söz konusu edilen ruhsatlar nifas için de geçerlidir.

Nifas hali sona eren kadının gusletmesi gerekir. Gusletmedikçe belirtilen ibadetleri eda edemez. Cinsel ilişkinin helal olabilmesi için nifas kanı kesildikten sonra kadinin gusletmesi veya (Hanefilere göre) bir namaz vakti kadar sürenin geçmesi gerekir.

İstihâze

Rahim içi damarlardan hayız ve nifas hâli dışında ve bir hastalık veya yapısal bozukluk sebebiyle gelen kana istihâze (özür kanı) denilir. Diğer bir ifadeyle istihâze, kadinin adet ve lohusalık dışındaki kanamalarının genel adıdır. Fakihlerin, hayız ve nifasın azami sūrelerini be lirleme çabalarının bir amacı da hayız ve nifas kanı ile İstihaze kanını birbirinden ayırt etme konusunda kadınlara genel ve pratik bir ölçü vermektir. Bu konuda her bir kadının kendi tecrübe ve kanaatinin de önemli olduğunu, nihaî olarak da up biliminin tespitlerinin ölçü alınması gerektiğini belirtmek gerekir.

İstihäze kanı, dinmeyen burun kanaması, tutulama yan idrar veya bir yaradan sürekli kan akması gibi sadece abdesti bozan bir özür (mazeret) halidir. Bu durumdaki kadın gerekli maddi-bedenî temizliği yapar, tedbirleri alır ve özürlü kimselere tanınan ruhsat ve muafiyetleri kullanarak her bir namaz vakti için ayrı ayrı abdest alıp ibadetlerini edâ eder. Alınan bu abdestle o vakit içindeki bütün farz, vacip ve nâfile, edâ ve kazā namazları kıla bilir. Şâfiîlere ve Malikîlere göre her bir farz namaz için ayrıca abdest almak gerekir.

Diyanet aile ilmihali

DİĞER BENZER KONULARIMIZ:

Kadınlara Mahsus Haller Nelerdir?

Şafi mezhebinde hayız ve özür kanı

Hayız kanı necis midir nasıl temizlenir

Haya ile ilgili kısa hadisler

Nifas Ne Demek? Kısaca

Answers ( 3 )

    1
    2021-11-04T08:13:16+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kadınlarla ilgili özel halleri her müslüman kadının iyice okuyup öğrenmesi gereken konulardır.

    En iyi cevap
  1. Soru avatarı
    0
    2021-12-09T14:59:38+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Mustaize kadın kocasıyla beraber olabilir mi

    • Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

      Bildir
      İptal

      İstihaze olan kadın kocasıyla cinsel ilişkiye girebilir ve ibadet edebilir çünkü istihade hayız değildir sadece bir hastalıktır.

  2. fatma avatarı
    0
    2023-03-27T21:14:49+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Hocam adetim bitti beyaz akıntı geldi. gusül aldim sonrasında çok az  kahverengi bir leke geldi ardından tekrar beyaz sıvı geldi. gusül almam gerekir mi oruçtum orucum bozulur mu

Cevapla