İşçi – işveren arasındaki kul hakkı açısından 4857 sayılı iş kanunu bağlayıcı mıdır?

Question

Dini Açıdan Asgari Ücret ve Kul Hakkı

Selamün Aleyküm, İşçi – işveren arasındaki kul hakkı açısından 4857 sayılı iş kanunu bağlayıcı mıdır? Örneğin
1-Bir işçiye asgari ücretin altında maaş vermek caiz midir? Caizse hangi şartlarda caiz olur?
2- Haftalık çalışma saati 4857 iş kanuna göre bir erkek için 45 saattir. Bir çok kurumsal firma ve devlet bu çalışma saatine göre işçi çalıştırmaktadır. Bir işçi haftanın 6 günü 09:00 – 19:00 arası çalışıldığı zaman 10×6=60 saat yapıyor ve haftalık 15 saat fazla çalışılmış oluyor. Yine iş kanuna göre fazla mesai ödemesi de yevmiyenin 1,5 katı olmalıdır diyor. Bu kanuna uymayan işveren Kul Hakkına girmiş olur mu?
3- Yıllık izin hakkını kullanıp kullanmama konusundaki ücretlendirmeler de Kul hakkına girer mi?
Yani kısaca bu İş Kanunu Kul Hakkında bağlayıcı mıdır?

CEVAP:1

Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatühü.

İslam’da kul hakkı, Allah’ın affetmeyeceği büyük günahlardan biri olarak görülür ve bu haklara riayet etmek büyük bir sorumluluk olarak değerlendirilir. İşçi-işveren ilişkileri de kul hakkı bağlamında büyük önem arz eder. Bu ilişkiyi düzenleyen kanunlar, İslam’ın adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olduğu sürece bağlayıcıdır. Sorularınıza teker teker cevap verelim:

1. Bir işçiye asgari ücretin altında maaş vermek caiz midir?

Cevap:
İslam’da işçi-işveren ilişkisi karşılıklı rıza ile gerçekleşmelidir. Ancak bu rızanın adalet ve hakkaniyet çerçevesinde olması gerekir. Asgari ücret, devletin işçinin temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla belirlediği bir alt sınırdır. Bu sınırın altında maaş verilmesi şu durumlarda caiz olmaz:

  • Hakkaniyet ihlali: İşçinin emeği karşılığında geçinemeyeceği bir ücret verilmesi kul hakkına neden olur.
  • Zor durumda bırakma: İşçinin asgari ücret altındaki teklifi kabul etmek zorunda kalması durumunda işveren sorumlu olur.

Şayet işçi, asgari ücretin altında bir maaşı kendi rızasıyla ve geçimini sağlayabileceği başka gelir kaynaklarına güvenerek kabul ediyorsa (örneğin ek iş yapıyor veya başka bir geliri var), bu durum caiz olabilir. Ancak bu bile işverenin vicdani ve ahlaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

2. Haftalık çalışma saati ve fazla mesai ödemesi kul hakkı bağlamında nasıldır?

Cevap:
İslam’da işçinin hakkı, emeği karşılığında adil bir ücret almasıdır. Fazla mesai ile ilgili şunlar söylenebilir:

  • Çalışma saatleri: İslam, işçiyi yormayacak ve zulmetmeyecek bir çalışma düzenini öngörür. Haftalık 45 saatlik çalışma sınırı, yorgunluk ve zulmü önlemeyi amaçlayan makul bir düzenlemedir. Bu sınırın aşılması durumunda işverenin işçiye hakkını tam olarak ödemesi gerekir.
  • Fazla mesai ücreti: 4857 sayılı kanun, fazla mesai için %50 zamlı ödeme yapılmasını öngörmektedir. Eğer işçi fazla çalışmış ancak bu ücret ödenmemişse, işveren kul hakkına girmiş olur. Peygamber Efendimiz (sav) buyurur ki:

    “İşçinin ücretini, alın teri kurumadan veriniz.” (İbn Mâce, “Ruhûn”, 4)
    Bu hadis, işçinin hakkının tam ve zamanında verilmesinin önemini vurgular. Fazla mesai ücreti de buna dahildir.

3. Yıllık izin hakkı konusunda kul hakkı doğar mı?

Cevap:
4857 sayılı iş kanununa göre işçinin yıllık izin hakkı vardır ve bu hak işçiye dinlenme ve yenilenme fırsatı sunar. Şayet işveren:

  • İşçiye bu hakkı kullandırmıyorsa,
  • İzni kullandırmak yerine adil bir ödeme yapmıyorsa,
  • İşçiyi bu hakkından vazgeçmeye zorluyorsa,

bu durum kul hakkına girer. İslam’da işçinin dinlenme hakkı önemlidir; bu hem insan haklarına hem de işçinin verimliliğine katkı sağlar.

Genel Değerlendirme: İş Kanunu Kul Hakkı Bağlamında Bağlayıcı mıdır?

4857 sayılı iş kanunu, işveren ile işçi arasında adaletin sağlanması ve işçinin hakkının korunması amacı taşımaktadır. Bu kanuna uymamak:

  • İşçinin emeğini eksik ödemek,
  • Onu yorgun düşürmek,
  • Haklarını ihlal etmek gibi durumlara neden oluyorsa, işveren İslam’a göre kul hakkı işlemiş olur.

Eğer iş kanunu, İslam’ın adalet ilkelerine uygun olarak düzenlenmişse, bu kanuna uymak işverenin dini bir sorumluluğudur. Uymamak ise hem dünyevi hem de uhrevi mesuliyet doğurur.

Allah (cc) hepimizi kul hakkına dikkat edenlerden eylesin.

CEVAP:2

Ve Aleykümselam. İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerde 4857 sayılı İş Kanunu’nun kul hakkı açısından bağlayıcılığı konusunda sorduğunuz soruları İslam hukuku ve mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde cevaplamaya çalışayım:

Genel Bir Bakış

İslam’da adalet, hakkaniyet ve karşılıklı rıza esastır. İşçi-işveren ilişkilerinde de bu prensipler gözetilmelidir. İş Kanunu, bu prensipleri somutlaştıran ve düzenleyen bir çerçeve sunar. Dolayısıyla, İş Kanunu’na uyulmaması durumunda kul hakkı ihlali söz konusu olabilir. Ancak, her durumun kendi özel koşulları ve niyetleri de değerlendirilmelidir.

Sorularınıza Özel Cevaplar:

Asgari ücretin altında maaş vermek: İş Kanunu’na göre, işçiye asgari ücretin altında maaş vermek yasal değildir ve kul hakkına girer. Çünkü devletin belirlediği asgari ücret, işçinin insanca yaşamasını sağlayacak en düşük ücret olarak kabul edilir. Bu ücretin altında ödeme yapmak, işçinin emeğini sömürmek anlamına gelir. Ancak, istisnai durumlarda, örneğin çıraklık veya staj gibi durumlarda, daha düşük ücret ödenebilir. Bu durumlar da yasal düzenlemelerle belirlenmiştir.

Fazla mesai ve kul hakkı: İş Kanunu’na göre haftalık çalışma süresi 45 saattir. Sizin örneğinizde olduğu gibi, haftanın 6 günü 09:00-19:00 arası çalışan bir işçi, haftalık 60 saat çalışmış olur ve 15 saat fazla mesai yapmış olur. Fazla mesai ücretinin ödenmemesi veya eksik ödenmesi, İş Kanunu’na aykırıdır ve kul hakkına girer. Çünkü işçi, emeğinin karşılığını tam olarak alamamış olur. İşveren, fazla mesai yaptırdığı işçinin ücretini yasalara uygun olarak ödemekle yükümlüdür. Aksi takdirde, hem yasal sorumluluk altına girer hem de kul hakkını ihlal etmiş olur.

Yıllık izin ve kul hakkı: Yıllık izin, işçinin dinlenmesi ve yeniden enerji toplaması için bir haktır. Bu hakkın kullandırılmaması veya ücretinin eksik ödenmesi, İş Kanunu’na aykırıdır ve kul hakkına girer. İşveren, işçinin yıllık izin hakkını kullanmasını sağlamak ve ücretini tam olarak ödemekle yükümlüdür.

İş Kanunu’nun Kul Hakkı Açısından Bağlayıcılığı:

Özetle, İş Kanunu, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen ve adaletli bir denge kurmayı amaçlayan bir çerçevedir. Bu kanuna uyulmaması durumunda, özellikle işçinin haklarının ihlal edilmesi durumunda, kul hakkı ihlali söz konusu olabilir. Ancak, her durumun kendi özel koşulları ve niyetleri de dikkate alınmalıdır. Örneğin, işveren ödeme güçlüğü içinde ise ve işçiyle karşılıklı rıza ile bir anlaşmaya varılmışsa, durum farklılık gösterebilir. Ancak genel prensip, işçinin emeğinin karşılığını tam olarak alması ve haklarının korunmasıdır.

Önemli Not: Burada verilen bilgiler genel bir bilgilendirme olup, hukuki bir tavsiye niteliği taşımaz. Herhangi bir hukuki sorunla karşılaştığınızda, bir hukuk uzmanına danışmanız önemlidir.

Dini Sitelerimiz

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2025-02-04T19:46:26+03:00

    4857 sayılı İş Kanunu, Türkiye’de işçi ile işveren arasındaki çalışma ilişkilerini düzenleyen önemli bir yasadır. Bu kanun, işçi ile işverenin haklarını, yükümlülüklerini, çalışma koşullarını ve iş güvencelerini belirler. Ancak, kul hakkı, İslam dininde bir kavram olarak, insanların birbirlerine karşı olan hak ve sorumlulukları ile ilgilidir ve özellikle kişiler arası ilişkilerdeki adaletin temele alındığı bir anlayışı ifade eder.

    İş Kanunu, kul hakkı açısından doğrudan bir düzenleme yapmaz. Bununla birlikte, İş Kanunu’nda yer alan düzenlemeler, işçi ve işveren arasındaki ilişkilerde adaletin sağlanmasına yönelik olup, hukuki bağlamda bir anlamda kul hakkını koruyacak şekilde işçi haklarının korunmasını hedefler.

    İş Kanunu, işçilerin haklarının ihlali durumunda, özellikle çalışma saatleri, maaşlar, sosyal haklar, iş güvenliği gibi konularda işverenin sorumluluklarını belirler. Bu, kul hakkı kavramı açısından değerlendirildiğinde, işçinin haklarının korunması ve ihlallere karşı bir düzenleme oluşturulması anlamına gelir.

    Sonuç olarak, 4857 sayılı İş Kanunu, doğrudan kul hakkı gibi dini bir kavramı kapsamaz, ancak işçi ve işveren arasındaki ilişkilerdeki hak ihlalleri, işçi haklarını ihlal eden bir işverenin sorumluluk taşıması açısından kul hakkı anlayışına paralel bir düzenleme yapmaktadır. Bu yönüyle, işçi ve işveren arasındaki ilişkilerde işçi hakları, adalet ve eşitlik temel alınarak düzenlenmiştir.

    En iyi cevap

Cevapla