İmtihanlarıma karşılık ne düşünmeliyim?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

İMTİHANIM

Annem küçükken terk etti babam hep dövdü zorla evlendirdi evlendirdiği adam düğün günü altınları alıp kaçtı es münasebeti olmadı 3 ay nenesiyle kaldım gelmedi babam gelip götürdü şimdi evlenemedim talibim olmuyor insanlar beğenmiyor ben çoğunlukla huzursuz intihar etmeyi düşündüm Hafız’ım ama çok ağır geliyor hep ağlıyorum bana nasihat eder misnz ne yapmalıyım sanki kendimden tiksinmeye kirli olduğumu düşünmeye başladım bende layık değilim kimseye

BENZER KONULAR:

İmtihanın Hikmetlerini Bilmek Yükü Hafifletir

İnsan zayıf olarak yaratılmıştır. İstekleri, korkuları ve beklentileri arasında endişe içerisinde yaşar. Bu çaresizlik ve zayıflık halinin ilacı muhkem bir akide ve salih amellerdir.

Akide, şeytandan ve nefisten kaynaklı endişeleri sonlandırır. İnsanın Allah’a subhanehu ve teâlâ kul olduğunu bilmesi ve bu inançla yaşaması yüreğine ferahlık verir. Allah’a subhanehu ve teâlâ kulluk kendisinden daha üstün olmayan bir dayanağa sahip olmaktır. Her şeyin, dilemesi ve kuvvetine tabi olduğu bir İlah’a kulluk, insana tarifi mümkün olmayan bir cesaret verir.

Salih ameller ise, endişe ve korkudan kaynaklı davranışların oluşmasını engeller. Velev insanın aslında bulunan zayıflık ve endişeler açığa çıkacak olsa, alışkanlık haline gelen salih ameller, insanın yanlış davranışlarının, asıl/öz haline gelmesinden korur.

Bu ikisinin temeli de ilimdir. İmtihanlarla karşılaşmak insanı sarsar. Genelde Allah subhanehu ve teâlâ, bizleri sevdiğimiz ve kaybetmekten korktuğumuz şeylerle imtihan eder. Bu tip durumlarda imtihanların hikmetini bilmek, insanın akidesini sağlamlaştırır ve salih amellere yönlendirir.

İmtihanlar Allah’ın subhanehu ve teâlâ değişmez yasaları gereğidir. İnsan ne yaparsa yapsın Allah’ın subhanehu ve teâlâ iradesine karşı koyamayacağına göre ona teslim olmalı, sabır ve yardımın geleceğine yakinen inanarak, O’nun subhanehu ve teâlâ rızasını elde etmelidir. Söylenerek, hayıflanarak, keşkelerle inancı zedelemenin hiçbir anlamı yoktur.

İmtihana tabi olmak şereftir. Bu insanın imanının Allah subhanehu ve teâlâ katında kabul gördüğünü, faziletini ve ait olduğu kutlu kervanı gösterir. Üzülmek yerine Rabbine hamd etmeli ve O’nun yardımına muhtaçlığını dillendirmelidir.

İmtihanlar temizleyicidir. Her İslamî oluşum temizi ve pisi; sadık olanlarla, iddia ehli olanları bir araya toplar. Yolun başında bunu anlamak çok da mümkün değildir. Özellikle İslam gibi, insanların zahiri halleriyle onlara muamele eden bir dini esas kabul eden hareketlerde, bu ayrım daha da zorlaşmaktadır. Allah subhanehu ve teâlâ sevdiği kullarına olan merhametinden, sadık olanlarla yalancı olanları ayırır. İslamî bir yapıda bulunma şerefini hak etmeyenler bir şekilde dökülürler. İnsanın kendine kalsa asla beceremeyeceği temizlik; ilahi kudretin müdahalesiyle gerçekleşir. Bu kalanlara ağır gelse de netice itibarıyla mutlak hayırdır.

“Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri belirtip ayırması ve sizden şahitler (veya şehitler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez.. (Yine bu) Allah’ın, iman edenleri arındırması ve inkâr edenleri yok etmesi içindir. Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız.”    (3/Âl-i İmran, 140-142)

“İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi. (Bu, Allah’ın) müminleri ayırt etmesi; münafıklık yapanları da belirtmesi içindi.” (3/Âl-i İmran, 166-167)

İmtihan hali kul için en hayırlı olan haldir. Zahiren sıkıntı olan bir durum, her zaman öyle değildir. Kişi kendine ağır gelen ve kurtulmak istediği, zıddını talep ettiği halin, kendi için tehlikelerini bilemiyor olabilir. Allah subhanehu ve teâlâ kişiyi istemediği halde tutarak, umduğu ve kendi için şer olan halden koruyordur.

Fakirlikle imtihan olan bir kardeşimiz, zenginliğin onu azdırıp Allah’tan subhanehu ve teâlâ uzaklaştırmayacağından emin değildir. Fakirlikle çekilen bir ömrün sıkıntısı zenginliğin kibir, azma ve Allah’ı unutma şerrinden daha basittir.

Zindanla imtihan olan bir kardeşimiz, afiyetin bu olduğunu bilmeli ve Rabbi’nden her daim O’nun indireceği hayra muhtaç olduğunu niyaz etmelidir. Dışardaki hayatın dinî ve dünyevî fitnelerinden emin değildir. Umulur ki; Rabbi onu dört duvarla ebedî hayatına mâl olacak fitnelerden koruyordur.

Elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen hayra muvaffak olamayan ve bu imtihanın altında ezilen kardeşimiz üzülmemelidir. Şayet elinden gelen her şeyi yapmış ve usulünce davranmış, buna rağmen elde etmek istediği ilmi, salih ameli, güzel hasletleri elde edememişse, çaba halini muhafaza etmek zorunluluğuyla beraber üzülmemelidir… Belki de elde etmek istediği ilim onu kibre sevk edecek; salih ameller insanlara üstten bakmasına sebebiyet verecek; cesaret, cömertlik vb. erdemler onun İslam dışı yollara sapmasına neden olacaktır. Bunu bilecek olan tek varlık âlemlerin Rabbi olan Allah’tır ve O subhanehu ve teâlâ, tüm çabalara rağmen istediğimizi takdir etmiyorsa bizim için hayır oradadır.

Evlilikte veya işinde sorun yaşayan kardeşlerimiz de böyle düşünmelidir. İslamî olarak izlenmesi gereken tüm yolları denediği halde, sorun devam ediyor ve çözülmüyorsa, iş istemediği halde ayrılıkla neticelendiyse üzülmemeli ve ecrini Allah’tan subhanehu ve teâlâ beklemelidir. Umulur ki Rabbi onun için hayrı başka noktada kılmıştır.

Bu duruma hayat içinden çok örnekler verebiliriz. İşin özü Allah’ın subhanehu ve teâlâ hakkımızda takdir ettiği her durumun bizim için hayır olmasıdır.

İmtihanlar günahları döker. Alemlerin Rabbi olan Allah’la subhanehu ve teâlâ tertemiz karşılaşmamızı sağlar. Bu basit bir hikmet değildir. Dünya ve ahiret sıkıntılarının temelinin günahlar olduğu unutulmamalıdır. Öyle ki günahlar, duaların Allah’ın huzurunda yer etmesine engeldir. Dua ki Allah’ın tüm sıfatlarını celp eder ve O’nun kulda en çok razı olduğu amellerdendir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.”(Buhari)

“Allah, iyiliğini dilediği kulunun cezasını dünyada verir. Fenalığını dilediği kulunun cezasını da, kıyamet günü günahını yüklenip gelsin diye, dünyada vermez.”

“Mükâfatın büyüklüğü, belânın şiddetine göredir. Allah, sevdiği topluluğu belaya uğratır. Kim başına gelene rıza gösterirse Allah ondan hoşnut olur. Kim de rıza göstermezse, Allah’ın gazabına uğrar.” (Tirmizi)

“Erkek olsun, kadın olsun mümin, Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.” (Ayrıca Rivayetler ve daha fazlası için Bkz.: Riyazu’s Salihin, Sabır Babı)

İmtihan içinde geçen her gün, mümini Rabbi’ne biraz daha yakınlaştırır ve O’nun nimetleriyle kul arasında perde olan günahların affına vesile olur. Bu bakış açısı imtihanın ağır yükünü hafifletir. Mümini ‘Her halde Allah’a hamd olsun’ mertebesine ulaştırır.

İmtihanlar yeryüzünde müminlere vadedilen imamet ve temkinin habercisidir

“Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.”   (32/Secde, 24)

Allah subhanehu ve teâlâ yeryüzüne vâris ve imam kıldığı kullarını belalarla imtihan edip sabır ve yakinlerini sınadıktan sonra bu mertebeye eriştirmiştir.

İmam Şafi’ye rahimehullah soruldu: ‘Kişinin belalara uğraması mı, kendine temkin  (Temkin: Kişiye dilediği gibi hareket imkanı tanınması yani yeryüzünde yönetim ve otorite verilmesidir.)verilmesi mi daha efdaldir?’, ‘Belaya uğramadan kişiye temkin verilmez.’ ‘ diye cevap verdi.

“Musa kavmine: ‘Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah’ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir.’ dedi.” .(7/Araf, 128)

Allah’ın subhanehu ve teâlâ ahkamını tatbik etmek isteyen ve bunun için mücadele eden Müslümanlar; bela ve imtihanların süzgecinden geçmeden bunun oluşmayacağını bilmelidirler.

Ben-i İsrail’e Firavun ve yakınlarının mülkü verilmeden mustazaflık hali yaşatılmıştı.

Yusuf’a aleyhisselam, yeryüzünde dilediği gibi hareket eden bir melik olmadan kuyuların, zindanların ve insanların vicdanlarında iftiraya uğramanın ağır bedeli tattırılmıştı.

İbrahim aleyhisselam imamet görevini almadan, ateşte yanmak da dahil, belanın her şeklini yaşamıştı.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ve güzide ashabı, Medine’nin rahatından önce, Mekke’nin çilesini iliklerine kadar hissetmişlerdi.

Belanın uzaması yardım ve temkinin yakınlığını gösterir. Belanın çetinliği vârisliğin genişlik ve büyüklüğüyle orantılıdır.

Son olarak,

İnsanlığın ve İslam iddiasının kaçınılmaz neticesi olan bela ve imtihanlarda vahye dayalı fıkıh geliştirmeyenler, birey ve toplum olarak saf dışı kalırlar. Zafere ve temkine beş kala, akide ve menheclerini sorgulamaya başlar, bulundukları hattı değiştirirler. Oysa sıkıntıların bitmesine ramak kalmış, Allah’ın vaadi neredeyse tecelli edecektir.

Yahut içinde bulundukları rahat ve imkanları hayra alamet kabul edenler ve ait oldukları evrensel İslam cemaatiyle benzemeyen siretlerini türlü tevillerle uyuşturmaya çalışanlar, kendi etbaları tarafından suçlanmaya mahkumdurlar. İnsanlıklarının gereği olarak başlarına gelecek musibetlerde yenilgi ve başarısızlıkla suçlanacaklardır. Oysa İslam’ın zafer ve başarı anlayışı, bela ve imtihanla orantılıdır.

Allah’ım! Bizler senin hayrına ve yardımına muhtaç kullarınız. Ve bizler senin mülkünüz. Senden gelen her hale razıyız. Bizler senin dilediğin gibi tasarruf edeceğin ve buna gönülden razı olan kullarınız. Her halde senden afv ve afiyet istiyoruz. alıntı

Answers ( 1 )

    1
    2021-10-31T21:33:02+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Bizler bu dünyaya bir imtihan olarak geldik. Herkesin imtihanı farklı farklıdır. Ve herkesin imtihanı kendisine göre büyüktür ve çok zordur. İmtihanlara karşı tek yapılacak şey sabırdır. İsysn etmek bu imtihandan kalma sebebimizdir. Fakat bu sabretmek bir köşede oturup herşeye razı olmak demek değildir. Bir haksızlık var ise sonuna kadar hakkımızı savunmamız gerekmektedir.

    En iyi cevap
    0
    2023-04-07T13:50:00+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Evlilikte imtihan

    Hocam merhabalar , eşim alkol ve uyarıcı madde bağımlısı , çok üzerine gittiğim bir dönem bana tokat atmışlığı var bir evladımız var , eşim üst komşudan gelmiyor güzellikle anlatmaya çalışıyorum 1.2 sefer düzeliyor sonra tekrar gelmemeye devam ediyor eve gelmemeye , bizi ya da evini çocuğu pek ihmal etmiyor ama. Sinirle konuşup hakaret ettiğim zaman çok kötü şeyler yaşıyoruz hem de çocuğumuzun önünde ama artık sabretmek o kadar ağır gelmeye başladı ki ne yapacağımı bilmiyorum böyle huylara sabretmenin dinen bir sevabı var mı yoksa benimki sadece kendine eziyet etmek mi

Cevapla