Hanbeli mezhebine göre “Yemin ve Kefareti”

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

YEMİNLER

Hanbeli mezhebine gore Yemin ve Kefareti

Habeli mezhebinde yemin ile ilgili hükümler

“Eyman,” yemin kelimesinin çoğulu olup “kasem/yemin etme anlamındadır. İnsanların yemin ettikleri zaman sağ taraflarını birbirlerine vurmalarından dolayı bu ismi aldığı ifade edilmektedir.

Yemin, belirli bir cihet üzerine, onun yüceliğini zikrederek hükmü kuvvetlendirmektir. Yemin ve cevabı arasındaki alaka birinin şart ol ması, diğerinin de onun karşılığı olmasındandır. Örnek: Allah Teâla’ya yemin olsun ki mutlaka yapacağım.

Yeminler beş kısma ayrılırlar -ki bunlar teklifi hükümlerdir-:

1. Vacip olan yeminler: Kişinin kendini veya başka bir masum bir insanı helak olmaktan kurtarmasıdır. Örnek: Üzerlerine öldürme isnadında bulunulan kişilerin, beri olduklarını ifade etmek veya benzeri ithamlardan kurtulmak için yaptıklan yeminler…

2. Mendub olan yeminler: İki davalı arasında maslahatın hasıl olması veya bir Müslümanın kalbinden kini gidermek için yemin et mektir. Ya da bir şerri defetmek ve benzeri hallerden kurtulmak için yapılan yeminlerdir.

3. Mübah olan yeminler: Bir kimsenin mübah bir şey yapmak veya terk etmek için yaptığı yeminlerdir. Bir haber üzerine yemin edilmesi, onun doğru olduğu veya doğru olduğunun zannedildiği hallerdedir.

4. Mekruh olan yeminler: Hoş olmayan kötü şeyler için yemin etmek veya mendub olan bir şeyi terk etmek için yapılan yeminlerdir. 5. Haram olan yeminler: Bilerek, yalan yere yemin etmektir. Farz olan bir şeyi yapmamak veya günah olan bir şeyi yapmak için yapılan yeminler de bunlardandır.

Bozulduğu zaman kişiye kefaret gerekli olan yeminler:

1- Allah Teâla adına yemin etmek: Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Eğer kendilerine (başka) bir mucize gelirse mutlaka ona ina nacaklarına dair en güçlü yeminleriyle Allah’a yemin ettiler.” (Enam, 109)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim yemin edecekse Allah Teâla adına yemin etsin veya sussun. “315)

2- Allah Teâla’nın isimlerinden kulların kullanmasının caiz olmadı ğı adına yemin etmek: “Vallahi, Rahman, Maliki yevmi’d-din.” Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: “De ki: (Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın.” (Isra, 110)

Yani kişinin “Allah” veya “Rahman” lafzını duada kullandığı gibi yeminde de kullanmasıdır. “Başlangıcı olmayıp ezeli olan;” “O’ndan önce bir şey olmayan,” “O’ndan öte bir şey olmayan,” “mahlukatı yaratan” ve “alemlerin Rabbi” gibi isimlerle yemin etmek bu hüküm dedir.

Ya da Allah Teâla’nın dışında başkalarının da kullanması caiz ol masına rağmen kişinin yemin ederken Allah Teâla’yı kastetmesidir. “Rahim, Azim, Kadir, Rab ve Mevla” gibi isimlerdir. Şüphesiz bunlar da mutlak olarak kullanıldıkları zaman yemin olurlar.

3- Allah Teâla’nın sıfatlarından bir sıfata yemin etmesidir. Allah Teâla’nın izzetine, kudretine, azametine ve celaline yemin etmesi gibi… Bunlara yemin etmesi halinde yemini sahihtir.

4- Allah Teâla’nın güvenilirliğine yemin etmek: Şüphesiz Allah Teâla’nın sıfatlarından biridir ki O’nun ahdi ve misakı da bunlardandır. Şüphesiz bu sıfatların Allah Teâla’ya isnad edilmeleri halinde yemin olurlar. Yani onunla beraber Allah Teâla’nın ismini de zikretmektir. Bu gibi kullanımlarda delalet ona işaret etmektedir.

5- “Allah Teâla’ya yemin olsun, Allah Teâla’ya kasem olsun, Allah Teâla şahidim olsun” derse yemin sayılır. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: ““Allah’a yemin ederiz ki, bizim şahidliğimiz onla rin şahidliğinden elbette daha gerçektir.” (Maide, 107)

“Eğer kendilerine (başka) bir mucize gelirse mutlaka ona ina nacaklarına dair en güçlü yeminleriyle Allah’a yemin ettiler.” (Enam, 109)

“Allah adına dört defa yemin ederek şahidlik etmesi.” (Nur, 6) Şüphesiz bunlar, “Allah Teâla adına yemin ederim” veya benzeri şekillerde anlaşılmaktadır.

6- Kur’an-ı Kerim, Mushaf, Kur’an-ı Kerim’den bir sure veya bir ayet üzerine yemin edilirse yemin gerçekleşmiş olur. Şüphesiz bunlar dan her biri Allah Teâla’nın sıfatlarından bir sıfattır. Kim bunlarla veya bunların bir kısmıyla yemin ederse Allah Teâla’nın sıfatlarına yemin etmiş olur. Mushaf dediğimiz zaman Kur’an-ı Kerim’i içine alan bir durum ortaya çıkmaktadır.

7- Semavi kitaplardan Tevrat, Incil veya Zebur’a yemin etmekle de yemin gerçekleşmiş olur. Şüphesiz bunlar mutlak olarak kullanıldık ları zaman Allah Teâla’dan indiği şekliyle aslına gider. Bugün elimizde bulunan tahrif olmuş kitaplara gitmez. Bunların Kur’an-ı Kerim ile hükmünün ortadan kaldırılmasıyla onların saygınlığı kalkmaz. Bunun bir örneği de Kur’an-ı Kerim’den neshedilen bölümlerdir ki onların da saygınlığı devam etmektedir. Yani bunların Allah Teâla’nın kelami olduğunu ortadan kaldırmaz.

Peygamberler, veliler, Kabe veya benzeri yaratılmışlara yemin etmek haramdır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş tur: “Kim yemin edecekse Allah Teâla adına yemin etsin veya sussun. “1319)

Allah Teâla adına yapılmayan yeminlerin bozulması halinde, öden mesi gereken kefaret gibi bir cezaları yoktur. Sadece Allah Teâla için yapılan yeminler için kefaret ödenir. Bunun sebebi de Allah Teâla’nın isimlerini ve sıfatlarını korumaktır ki başka unsurlar buna denk değildir.

Allah Teâla’nın dışında birileri/bir şeyler adına yemin etmek şirktir ve kefareti de Allah Teâla’yı birlemek ve tevbe etmektir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim Lat veya Uzza adına yemin ederse ‘La ilahe illallah’ desin. ”

Ebu Hureyre radıyallahu anh dan merfu olarak rivayet edilen hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Beş şey vardır ki onların kefareti yoktur: Allah Teâla’ya şirk koşmak…

Yemin Kefaretinin Şartlar:

Yemin kefaretinin farz olması için beş şartın olması lazımdır:

1- Yemin eden kişinin mükellef olması: Uyuyan, çocuk, deli veya baygın olanlar için kefaret farz değildir, çünkü bunlarda kastın olması mümkün değildir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu yurmuştur: “Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır:… “1322

2- Yemin eden kişinin, isteyerek yapması: Zorlanan kişinin yemini geçerli değildir. Eve girmeyeceğine dair yemin eden kişi yi zorlayıp eve soksalar kefaret yoktur. Yemin ettiği şey hakkın da bir şey bilmeden yahut unutarak yemin etmişse kefaret yoktur. Şüphesiz bu gibi kişiler günahkar da sayılmaz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ummetimden; hata, unutma veya zorlanarak gerçekleşen hususular konusunda sorumluluk kaldırılmıştır. ”

3- Yemin eden kişinin, ne yaptığının farkında ve şuurunda olması: Yoksa dilinden kastı olmadan çıkan lafızlarla yemin gerçekleşmez. “Vallahi hayır” veya “vallahi evet” gibi cümleleri, konuşması sıra sında kullanırsa bu yemin sayılmaz. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurmus tur: “Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar.” (Bakara 225)

Aişe radıyallahu anha’dan merfu olarak şöyle rivayet edilmiştir: “Yemini lağv; adamın, evinde vallahi hayır’ veya ‘vallahi evet’ demesidir.”

4- Yapılan yeminin ileriye yönelik olup o yeminde sadık kalmasının da, bozmasının da muhtemel olması: Bir kimsenin, köle sini döveceğine veya onu dövmeyeceğine dair yaptığı yemin gibi…

Geçmişle ilgili yapılan bir yemin için kefaret yoktur. Eğer bile bile yalan yere yemin etmişse bu haramdır, şüphesiz yemin-i gamustur. Yemin-i gamus için de kefaret yoktur. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan merfu olarak rivayet edilen hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Beş şey vardır ki bunlar için kefaret yoktur: … (bunlardan biri de) yalan yere, kasıtlı olarak bir Müslümanın malını zimmetine geçirmek için yapılan yemindir.”

Eğer kişi yemin ederken yalan olduğunu bilmeden, kastı olmak sizin öyle zannıyla yapmışsa ona bir şey gerekmez. Kişinin kendi zannına göre doğru olduğunu zannetmesine rağmen sonucun onun bildiğinin aksi çıkmasıdır. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar.” (Bakara, 225) Bu çok olan ve lağv/boş olan yeminlerden biridir. Eğer bu yemin üzerine kefaret gerekmiş olsaydı insanlar için sıkıntı ve meşakkat olusturacak ve zarara uğrayacaklardı. Din bu sıkıntıyı/meşakkati ortadan kaldırmıştır.

5- Yemini bozması: Bir kimsenin terk etmeye yemin ettiği halde yapması veya yapmaya yemin etmesine rağmen terk etmesidir. Tabii ki bunu yeminini hatırlayarak ve isteyerek yapmış olması lazımdır. Eğer yeminini bozmazsa kefaret ödemesine gerek yoktur, bu durum da günahkar da olmayacaktır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden; hata, unutma veya zorlanarak ger çekleşen hususular konusunda sorumluluk kaldırılmıştır.”

Eğer kişi yemin ederken bir vakit belirlediyse o vakit tayin edilmiş olur. Dediğini yaptığı zaman yeminini yerine getirmiş olur, aksi halde bozmuş sayılır. Şüphesiz yeminin gereğini yerine getirmiştir.

Eğer vakit tayin etmemişse, yemin edenin ölmesine veya üzeri- ne yemin ettiği şeyin telef olduğu konusunda ümidini kaybedinceye kadar yemini bozulmuş olmaz. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “De ki: Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbime andolsun ki, kıyamet size mutlaka gelecektir.” (Sebe, 3) Bu bir haktır ve henüz daha zamanı gelmemiştir.

Ömer radiyallahu anh şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü, sen bize Allah Teâla’nın evine gidip de orada tavaf edeceğimizi söylemedin mi?” Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Evet söyledim, ben sana bu yıl yapacağımızı söyledim mi?” dedi. Ömer, “Hayır” deyince Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, “Şüphesiz o gün de gelecek ve bizler Allah Teâla’nın evini tavaf edeceğiz…” buyurdu.

Şüphesiz onun zamanı, her daim mümkündür ve kişi ümidini yitirmediği müddetçe yeminini bozmuş sayılmaz.

Kim bir işi “yapmayacağına” veya “Allah Teala dilerse onu ke sinlikle yapacağına dair yemin etmişse ya da “Allah Teâla irad eder (veya dilerse)” gibi cümleleri sözüne eklerse -ki bu bazen hükmen bazen de lafzıyla olur: şayet, cümlesiyle arasına bir nefes veya öksürük ya da hapşırma girerse yeminini bozmuş olmaz. İster yapsın ister terk etsin fark etmez. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim yemin eder de peşinden, “inşaallah’ derse yeminini bozmuş sayılmaz.

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan merfu olarak rivayet edilen ha diste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim bir seye yemin eder de peşinden ‘inşaallah’ derse yemini bozmuş sayılmaz.

Kişinin mazlum konumunda olmadığı zaman sözüne itibar edildiği gibi özellikle “inşaallah” lafzını istisna olarak söylemesi gerekir. Pey gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “…şöyle buyurdu: ‘inşaallah..” Yani sözün, konuşmayla/lisan ile olması lazımdır.

Eğer kişi bir şeyden korkuyor da söyleyemiyorsa onun için niye tinden istisna tutması yeterlidir. Şüphesiz onun yemini bu şartlarda geçerli değildir. Ya da tevil götürecek konumdadır.

Bu şartlarda kişinin istisna ettiği şeyi, kalbinden, cümlesini tamam lamadan geçirmesi gerekir. Eğer dilinden niyeti olmaksızın daha önce çıkmış olursa sahih kabul edilmez. Şüphesiz yeminde kasta/niyete iti bar edilir. Aynı şekilde hükmünün ortadan kalkması için de niyete itibar edilir.

YEMİN ÇEŞİTLERİNDEN BAZI ÖRNEKLER

Kim helal olan bir şeyi “Yemeğim bana haram olsun,” “Eğer bunu yersem haram olsun” ya da “Şayet şunu yaparsam haram olsun” di- yerek haram kılarsa, bunlar haram olmazlar. Şüphesiz bir şey üzerine yemin etmek o şeyi haram kılmaz. Ancak hanımı için “haram” keli mesini kullanırsa bu zihar olur ki, onun hükmü farklıdır.

Eğer kişi yukarıda belirttiğimiz şeyleri yaparsa yemin kefareti ge rekir. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok mer hamet edendir. Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve ke faret ödemeyi) size meşru kılmıştır.” (Tahrim, 1-2) Bu ayet-i kerimenin sebeb-i nüzulü, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle demesidir: “Bundan sonra bir daha bal şerbeti içmeyeceğim. ”

Kim de “O yahudidir,” “O hristiyandır,” “Eğer böyle yaparsa haç işaretine ibadet etmiş olur,” “Böyle yaparsa Islam’dan uzak olur,” “Böyle yaparsa Peygamber’den uzak olur” veya “Eğer şöyle yapmazsa Allah Teâla’yı inkar etmiş olur” derse, şüphesiz haram olan bir şeyi yapmış olur. Sabit b. Dahhak’tan merfu olarak rivayet edilen hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim Müslüman olmayan toplumların yeminini yalan yere ederse, o aynen söylediği gibidir. ”

Bürde radıyallahu anh dan merfu olarak rivayet edilen hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim ‘İslam’dan beriyim’ diye yemin ederse, eğer bu sözünde yalancıysa o dediği gibidir, eğer doğruysa İslam’a sağlıklı bir şekilde dönmez. ”

Kişi yalanladığı şeyi yapar veya sabit kıldığı şeyi terk ederse yemin kefareti ödemesi gerekir, bunları ister direkt söylesin ister bir şe- yin oluşumuna bağlayarak söylesin aynıdır. Zeyd b. Sabit radiyallahu anh den şöyle rivayet edilmiştir: ” Birisi; ‘O yahudidir,’ ‘O hristiyandır, ‘O mecusidir’ veya ‘O İslam’dan beridir’ der de bu sözünü de yeminle pekiştirirse bu sözlerinden dolayı yeminini bozmuş sayılır mı?” diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e soruldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Onun üzerine yemin kefareti ödemesi gereklidir.” bu yurdu.

Kim Allah Teâla adına yemin ettiğini söyler de yemin etmemiş olursa, bu bir yalandır ve kefaret gerekmez.

YEMİN KEFARETİ

Yemin kefaretini ödeme konusunda mükellef, muhayyerdir: * On miskini doyurmak: Her bir miskin için bir müd(avuç) buğday veya başka gıda maddelerinden yarım sal vermesi gerekir.

* On miskini giydirmek: Bir kişi için namazı kabul olabilecek miktarda elbise almasıdır. Kadın için aynı zamanda bir başörtüsü ve önlük de vardır.

* Müslüman bir köleyi azat etmek.

* Eğer yukarıda belirttiğimiz üç kısım şeyden hiçbirini bulma ya veya almaya gücü yetmezse bunların yerine üç gün oruç tutar: Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: “Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisin den on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin kefareti işte budur.” (Maide, 89)

Eğer bu üç gün orucu tutarken, bir mazereti veya benzeri özel bir durumu yoksa peş peşe tutması gerekir.

Fakirlerin bir kısmını doyurmak, bir kısmını da giydirmek şeklinde de olabilir. Beş miskini giydirip beş fakiri yedirse de sorun olmaz.

Yemin kefaretini, yemini bozmadan veya bozduktan sonra yapması arasında bir fark yoktur, ikisi de caizdir. Abdurrahman b. Semura radıyallahu anh dan merfu olarak rivayet edilen hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bir şey üzerine yemin ettiğin zaman eğer aksini yapmak daha hayırlıysa yemininin kefaretini öde ve o hayırlı olan ne ise onu yap.”

Diğer lafızda ise şöyle buyurulmaktadır: “Ondan daha hayırlı olanı yap ve yemininin kefaretini öde. ” (Muttefekun aleyh)

Kim Allah Teâla adına yapmış olduğu yemini bin kere bozmuş olsa da, “Vallahi yemiyorum, içmiyorum, vermiyorum, almıyorum dese de bunların kefaretlerini ödememiş olsa, tek kefaret yeterlidir. Şüphesiz tüm bunlar aynı cins kefaretlerdir. Aynı cinsten olan had ce zalarında olduğu gibi bir defa ile yetinilir. Bunların mahalli değişse de hüküm aynıdır. Bir adam kadınlarla zina etse de veya bir topluluktan mallarını çalsa da hüküm aynıdır, tek had cezası yeterlidir.

Eğer yeminlerin gereklerini yerine getirmek farklıysa -kefaretleri ve Allah Teâla adına yemin etmiş ve zihar yapmışsa bu durumda iki kefaret ödemesi gerekir. Bunların cinsleri farklı olduğu için tek kefaret yeterli olmaz. Şüphesiz zihar kefareti, yemin kefaretinden farklıdır.

Hanefi Mezhebine Göre Yeminler

 

Hangi yeminler kefaret gerektirir

 

Answers ( 1 )

  1. Yemin kefareti avatarı
    0
    2021-03-23T06:19:54+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Yemin kefareti gerekir mi ?

    Bir şeyi kimseye söylemeyeceğime dair yalandan yemin ederim dedim. Yemin ederken ciddi değildim . Sonra bunu unuttum ve o şeyi başka birine söyledim. Kefaret ödemem gerekir mi ?

      0
      2021-03-23T06:20:50+03:00

      Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

      Bildir
      İptal

      Yemin vesvesesi varsa kefaret gerekmez.Vesvese değilse yemin kefareti veriniz

Cevapla