Paylaş
Fukaha-i Seb’a ne demek? Kısaca
Question
Fukaha-i Seb’a Nedir? Kimlerdir? Kısa hayatları
Tabiîn döneminde, Medine’de şöhret kazanan yedi fakih için kullanılan bir tabirdir. Bu fakihlerden altısı; Urve b. Zübeyr, Saîd b. Müseyyeb, Ubeydullah b. Abdullah, Harice b. Zeyd, Süleyman b. Yesar ve Kasım b. Muhammed’dir. Yedincisi ise ihtilaflı olup, Ebû Bekir b. Abdurrahman, Ebû Seleme b. Abdurrahman veya Sâlim b. Abdullah isimli fakihlerden biridir.
Diyanet dini kavramlar sözlüğü
Tabiîlerin önemli temsilcilerinden olan Fukaha-i Seb’a (Medine’nin Yedi Fakihi), İslam hukukunun şekillenmesinde ve fıkhın kurumsallaşmasında önemli rol oynamış bir grup âlimdir. Fukaha-i Seb’a terimi, Tabiîn döneminde Medine’de yaşayan ve geniş bir dini bilgi birikimiyle toplumda önemli bir yer edinen yedi büyük fakih için kullanılan bir tabirdir. Bu fakihler, peygamber sahabelerinin ilminden faydalanmış ve bu bilgiyi sonraki nesillere aktaran önemli bir köprü vazifesi görmüşlerdir. Fukaha-i Seb’a, özellikle fıkıh ve hadis konularında etkili olmuş ve birçok meseleye verdikleri fetvalarla İslam hukukunun temelini oluşturmuşlardır.
Fukaha-i Seb’a Kimlerdir?
Fukaha-i Seb’a olarak bilinen bu yedi fakihten altısı konusunda ittifak vardır; bunlar:
- Urve b. Zübeyr (r.a.): Abdullah b. Zübeyr’in kardeşi ve sahabi Zübeyr b. Avvam’ın oğludur. Urve b. Zübeyr, fıkıh ve hadis ilimlerinde geniş bilgi sahibi olup, özellikle Hz. Aişe (r.a.)’den aldığı bilgilerle Medine’de önemli bir otorite olmuştur. Fıkıh ve hadis alanındaki çalışmalarıyla İslam hukukunun gelişimine büyük katkıda bulunmuştur.
- Saîd b. Müseyyeb (r.a.): Tabiînin en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Saîd b. Müseyyeb, özellikle fıkıh ve hadis konularında derin bir bilgiye sahipti. Kendisinin görüşleri, birçok fakih tarafından dikkate alınmıştır. Hz. Ömer, Osman, Ali ve diğer sahabelerden ilim almıştır. Saîd b. Müseyyeb, Medine’de yaşayanların hukuk meselelerine çözümler getirmiş ve onun fetvaları, sonraki dönemlerde önemli birer referans kaynağı olmuştur.
- Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe (r.a.): Medine’nin önde gelen âlimlerinden olan Ubeydullah, özellikle hadis ve fıkıh ilminde otorite sayılmıştır. Sahabelerle çok yakın ilişki içinde bulunmuş ve onlardan ilim tahsil etmiştir. Özellikle Hz. Ömer’in oğlu Abdullah b. Ömer ve Hz. Aişe’den rivayet ettiği hadislerle tanınmıştır.
- Harice b. Zeyd (r.a.): Sahabi Zeyd b. Sabit’in oğlu olan Harice, Medine’de ilim tahsil eden ve halkın hukuk meselelerinde başvurduğu önemli fakihlerden biriydi. Babasından ve diğer sahabelerden ilim almış, özellikle miras hukuku konusunda derin bilgiye sahip olmuştur.
- Süleyman b. Yesar (r.a.): Süleyman b. Yesar, Tabiîn’in önde gelen fakihlerinden ve hadis rivayet eden âlimlerden biridir. Kölelikten azat edilmiş olup, sahabe Abdullah b. Abbas, Hz. Aişe ve Zeyd b. Sabit’ten ilim tahsil etmiştir. Medine’deki birçok fıkhi meselede görüş bildirmiş ve etkili olmuştur.
- Kasım b. Muhammed b. Ebû Bekir (r.a.): Hz. Ebû Bekir’in torunu olan Kasım b. Muhammed, Tabiînin saygın fakihlerinden biridir. Hz. Aişe’den ilim almış ve onun bilgilerini sonraki nesillere aktarmıştır. Fıkıh ve hadis konusundaki derin bilgisi, Medine halkı üzerinde büyük etkiler bırakmıştır.
Yedinci fakih ise ihtilaflıdır. Bu kişi ya:
- Ebû Bekir b. Abdurrahman: Sahabe soyundan gelen ve hadis rivayet eden önemli bir âlimdir. Kendisinden birçok sahabi ve tabiî ilim almıştır.
- Ebû Seleme b. Abdurrahman: Hz. Ömer’in kızının oğlu olan Ebû Seleme, hadis ve fıkıh ilminde önemli bir otoritedir. Birçok sahabeden hadis rivayet etmiştir.
- Sâlim b. Abdullah b. Ömer: Hz. Ömer’in torunu olan Sâlim, Medine’nin meşhur fakihlerinden biridir. Dedesi Abdullah b. Ömer’den ve diğer sahabelerden aldığı bilgileri fıkhi meselelerde kullanmış ve Medine’de etkin bir âlim olarak tanınmıştır.
Fukaha-i Seb’a’nın Rolü ve Etkisi
Fukaha-i Seb’a’nın en belirgin özelliği, Tabiîn dönemi boyunca Medine’deki dini otoriteyi temsil etmeleridir. İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet, fıkhın temel yapı taşlarıdır. Fukaha-i Seb’a, bu kaynaklardan doğrudan sahabelerden aldıkları bilgiyle birçok fıkhi meseleye ışık tutmuş ve bu bilgiyi halka aktarmışlardır.
Bu dönemde Medine, İslam kültürünün ve hukukun merkezi konumundaydı. Fukaha-i Seb’a, Medine’deki hukuk uygulamalarının ve dini yaşantının en önemli rehberleri olmuşlardır. Onlar, özellikle Hz. Peygamber’in (s.a.v.) uygulamalarını esas alarak fetva verirler ve Medine toplumunun sosyal, ekonomik ve dini meselelerine çözüm üretirlerdi.
Fukaha-i Seb’a’nın İlmi Metodu
Fukaha-i Seb’a, ilimlerini Kur’an ve Sünnet’e dayandırmış, bunun yanında Medine’de yerleşmiş olan örfe (geleneklere) de önem vermişlerdir. Medine halkının Hz. Peygamber’in sünnetine uygun bir hayat sürmesi sebebiyle bu örfe dayalı uygulamalar da onların fetvalarında etkili olmuştur. Fukaha-i Seb’a’nın fetva verirken kullandıkları ilmi metodlar şunlardır:
- Kur’an ve Sünnet’e Dayanmak: Fukaha-i Seb’a’nın temel kaynağı Kur’an ve Hz. Peygamber’in sünnetidir. Onlar, fıkhi meselelerin çözümünde bu iki kaynağı esas alarak çözüm üretmişlerdir.
- Sahabe Görüşlerine Başvurmak: Fukaha-i Seb’a, sahabelerin görüşlerine büyük önem vermiştir. Onlar, sahabelerden aldıkları bilgileri ve onların dini konulardaki uygulamalarını fıkhi hükümlerde delil olarak kullanmışlardır.
- Medine Ameline Dayanmak: Fukaha-i Seb’a, Medine’de yaygın olan dini uygulamaları dikkate almıştır. Onlar, bu uygulamaların Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminden beri devam ettiğine inandıkları için Medine amelini bir delil olarak kullanmışlardır. Özellikle İmam Malik’in fıkhında bu uygulama büyük bir öneme sahiptir.
Fukaha-i Seb’a’nın Fıkıhtaki Yeri
Fukaha-i Seb’a, İslam hukukunun oluşum sürecinde büyük bir öneme sahiptir. Özellikle İmam Malik ve diğer bazı mezhep imamları, Fukaha-i Seb’a’nın fetvalarına ve görüşlerine sık sık başvurmuşlardır. Fukaha-i Seb’a’nın Medine’deki uygulamalara verdikleri önem, özellikle Maliki mezhebinin oluşumunda etkili olmuştur. İmam Malik, “Medine Ameli” kavramını oluştururken bu fakihlerin görüşlerini esas almış ve onları İslam hukukunun temel kaynaklarından biri olarak kabul etmiştir.
Fukaha-i Seb’a’nın Tarihî Önemi
Fukaha-i Seb’a, sadece fıkhi meselelerle sınırlı kalmayıp, İslam toplumunun sosyal ve kültürel yapısına da yön vermiştir. Onların fetvaları, Medine halkının günlük yaşantısına rehber olmuş ve onların dini bilinçlerini şekillendirmiştir. Fukaha-i Seb’a, sahabelerden aldıkları ilmi sonraki nesillere aktarmakla kalmayıp, aynı zamanda kendi zamanlarında halkın karşılaştığı yeni meselelerle ilgili de fetvalar vererek dinin zamanın şartlarına uygun olarak yaşanmasını sağlamışlardır.
Onların ilmî mirası, sonraki nesiller tarafından devralınmış ve İslam hukukunun temel taşlarından biri haline gelmiştir. Fukaha-i Seb’a’nın fetvaları, sadece Medine’de değil, İslam dünyasının farklı bölgelerinde de ilgi görmüş ve bu fetvalar, İslam hukukunun evrenselliğinin bir göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Sonuç
Fukaha-i Seb’a, Tabiîn döneminde Medine’de İslam hukukunun şekillenmesinde ve dinin toplumsal hayata aktarılmasında önemli rol oynamış yedi büyük âlimdir. Bu fakihler, fıkıh ve hadis alanındaki derin bilgileri, sahabelerden aldıkları mirası ve Medine toplumunun dini yaşantısını şekillendirme konusundaki etkileriyle İslam hukukunun temel kaynakları arasında yer almışlardır. Fukaha-i Seb’a’nın ilmî mirası, İslam fıkhının gelişiminde ve özellikle Medine uygulamasına dayalı olarak oluşan Maliki mezhebinin şekillenmesinde büyük bir öneme sahiptir. Bu âlimlerin fetvaları ve görüşleri, İslam hukukunun evrensel ilkelerinin temelini oluşturmuş ve sonraki nesiller için önemli birer rehber olmuştur.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Fukaha-i Seb’a kelimesinin anlamı; yedi fakihler demektir.
Dini ıstılahta ise fukaha-i Seb’a;
Tabiîn döneminde, Medine’de şöhret kazanan yedi fakih için kullanılan bir tabirdir. Bu fakihlerden altısı; Urve b. Zübeyr, Saîd b. Müseyyeb, Ubeydullah b. Abdullah, Harice b. Zeyd, Süleyman b. Yesar ve Kasım b. Muhammed’dir. Yedincisi ise ihtilaflı olup, Ebû Bekir b. Abdurrahman, Ebû Seleme b. Abdurrahman veya Sâlim b. Abdullah isimli fakihlerden biridir.
Fukaha-i Seb’a, Tabiîn döneminde Medine’de öne çıkan yedi önemli fakihi ifade eder. Bu fakihler, İslam hukukunun gelişimine katkıda bulunmuş ve dinî otorite olarak tanınmışlardır. İşte bu yedi fakihin kısa hayatları:
Urve b. Zübeyr: İslam peygamberinin kuzeni ve Ebu Bekir’in torunu olan Urve, Medine’de tanınmış bir fakih ve tarihçidir. Zamanında birçok hadis rivayet etmiş ve dini meselelerde derin bilgisiyle tanınmıştır.
Saîd b. Müseyyeb: İslam’ın ilk dönemlerinde yetişen önemli bir din bilgini olan Saîd, özellikle fıkıh alanında etkili olmuş ve birçok talebe yetiştirmiştir. Ehl-i Sünnet görüşlerinin yayılmasına katkıda bulunmuştur.
Ubeydullah b. Abdullah: İslam toplumunun önemli figürlerinden biri olan Ubeydullah, fıkıh ve hadis alanında bilgi sahibi bir kişiydi. Medine’de eğitim vermiş ve birçok öğrenci yetiştirmiştir.
Harice b. Zeyd: Medine’nin tanınmış fakihlerinden biri olan Harice, dini konularda derin bir bilgiye sahipti ve genellikle kendi görüşleriyle dikkat çekmiştir.
Süleyman b. Yesar: Hadis ve fıkıh alanında önemli bir isim olan Süleyman, Medine’de yaşamış ve birçok hadisi rivayet etmiştir. Öğrencileri arasında etkili bir eğitimci olarak tanınmıştır.
Kasım b. Muhammed: Ebu Bekir’in torunu olan Kasım, fıkıh bilgisi ve ahlaki değerleriyle bilinen bir kişiydi. Medine’nin dini hayatında önemli bir yere sahiptir.
Yedinci Şahsiyet: Fukaha-i Seb’a’nın yedinci üyesi hakkında farklı görüşler vardır. En sık adı geçenler arasında Ebû Bekir b. Abdurrahman, Ebû Seleme b. Abdurrahman ve Sâlim b. Abdullah bulunmaktadır. Bu isimlerden biri ya da birkaçı, bu grupta yer almaktadır.
Bu yedi fakih, İslam hukuku ve dini uygulamalarının şekillenmesinde büyük rol oynamışlardır.