Paylaş
Allah’ın ilk emri “OKU”
Question
ALLAH’IN İLK EMRİ: OKU
Kuranı Kerim in ilk mesajı nedir
Hz. Peygamber (s.a.v) insanlığın karanlığa boğulduğu bir dönemde dünyaya gönderilmiştir. O’nu Resûl olarak gönderen yüce Allah’ın kendisine ilk vahyi ve emri: اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ (1) خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ (2) اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ (3) الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ (4) عَلَّمَ الْإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ (5) “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir…” [1]şeklinde olmuştur.
Bu Hira’da inen ilk nurdu ve de ilk rahmetti. Zira insanlar cehaletleri sebebiyle akla hayale sığmayacak şeyler yapmakta, öyle ki kendi yavrularını bile diri diri toprağa gömebilmekte idiler. Bu denli cahil olan ve bu asra cehalet damgasını vuran insanların tümünü kuşatacak şekilde “Yaratan Rabbinin adıyla oku…’’şeklinde bir vahyin gelmesi son derece manidar olmuştur.
“Rabbinin adıyla oku” emri sadece ümmi olan bir peygambere veya cahiliyye dönemine hitap eden bir vahiy değildir. Bu emir bütün çağlara hitap etmekte, dünya dönüp durdukça okuma, yazma ve ilim öğrenmeye davet etmektedir. İlk peygamber olan Âdem (a.s)’ı meleklere üstün kılan ilk şey O’nun ilmi olmuştur. İlmin en büyük vesilesi ise okumaktır. Ne büyük bir tevafuktur ki son peygambere de inen ilk emir de okumaktır. Bu sebeple “İlim, kadın ve erkek herkese farzdır”[2] buyuran Peygamberimiz (s.a.v) de ilme ve eğitime özel bir önem vermiştir. Yüce Rabbimiz ise: ““Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[3]ayet-i kerimesi ile ilim sahiplerini övüp yüceltirken, diğer taraftan da “Sakın cahillerden olma”[4] “Cahillerden yüz çevir”[5]gibi birçok ayet-i kerime ile de bilgisizliği ve cahilliği yermiştir.
Atalarımız şanlı tarihleri boyunca gittikleri her yerde caminin yanına bir de okul yaptırmışlardır. Zira maneviyattan yoksun bir eğitimin, bir kolu ve kanadı kırıktır. Ancak unutmamak gerekir ki okumak, öğrenmek sadece okul çağındaki çocuklara mahsus değildir. Özellikle de lüzumlu dini bilgileri okumamanın, öğrenmemenin hiçbir mazereti olamaz.
“Âlimin mürekkebi şehidin kanından daha üstündür” anlayışına sahip olmamıza, ilmin kapısı olarak nitelenen Hz Ali’nin, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözünü zihnimize yazmamıza rağmen neden birçok ülkenin gerisindeyiz. Bunun sebebi ya okumayışımız ya da okuduğumuz şeylerde seçici olmayışımızdır. Her gün faydasız internet sitelerinde veya gazetelerdeki gereksiz haberleri okumaya ayırdığımız kıymetli vaktimizi insanlığımıza ve Müslümanlığımıza değer katacak, beşeriyete katkıda bulunabileceğimiz faydalı şeyleri okumaya öğrenmeye ayırmamız gerekmez mi?
—————————-
[1] Alak, 96/1-5
[2] İbn Mâce, Mukaddime, 17; Beyhakî, Şuabü’l-İmân, h. no: 1663.
[3] Zümer, 39/9
[4] En’am, 6/35
[5] A’raf, 7/199
Answer ( 1 )
İnsan için uğrunda yorulmaya, sıkıntı çekmeye, emek vermeye değen en hayırlı gaye bilgi edinmedir. Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan bir hazinedir ve ilim, insan için en şerefli rütbedir. Onun içindir ki son vahyin ilk hitabı “Oku!” emridir. Okumak, erdemin peşinde koşmaktır. Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, yaratılışın anlamını, hayatın manasını ve kâinatı keşif yolculuğunda insanın en yakın yol arkadaşıdır. Nitekim Yüce Kitabımız, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(Zümer/39) buyurarak insanlığa bilginin değerini ve ilmin vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. İlmin ilahî membaı olan Kitab-ı Kerimimiz düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ve doğru bilgiye ulaşmamızı emretmiştir. “Cahillerden yüz çevir.” (A’râf/199.) “Sakın cahillerden olma!” (En’âm/35.) gibi uyarılarla cehaleti yermiştir. Bu sebepledir ki, dinî ve sosyal sorumluluklarımızı bilmek için okumak, doğruyu yanlıştan ayırmak için Kitaba ve ilme sarılmak her Müslümanın asli görevidir.