Peygamberimizin ehli beyti

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

PEYGAMBERİMİZİN ehli beyti kimlerdir ehl-i beyt hakkında bilgi verir misiniz

 

Ehli Beyt Hakkında Konularımız:

 

Answer ( 1 )

    0
    2021-01-13T11:36:03+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    EHL-İ BEYT

     

    Peygamberimizin ehl-i Beyti

    Her iyiliğin başı Allah’ı sevmektir. Allah’ı sevmek sevgiyi ölümsüzleştirmektir. Allah’ı çok sevenler, kendini, onun yoluna adayanlardır. Ancak yalnız Allah’ı sevmek yeterli değildir. Allah’ı sevmek Hz. Peygamber’i de sevmemizi gerektirmektedir. Çünkü O, Habibullah’tır, Allah Teala’nın en sevgili kuludur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bakınız ne buyuruyor:“Sizden biri, beni kendisinden, babasından, çocuğundan ve tüm insanlardan daha çok sevmedikçe tam manasıyla iman etmiş olamaz.“[1]

     

    Ev halkı” anlamına gelen, ehl-i beyt, Hz. Peygamber’in ailesi ve onun soyundan gelenler anlamında kullanılmaktadır. Ehl-i beyt, Hz. Peygamber’in bütün çocuklarını, kadın erkek bütün to­runlarını, amcalarını ve onların çocukla­rıyla torunlarını yani tüm Haşimoğullarını kapsamına alacak şekilde geniş bir muhtevaya sahip bulunmaktadır.[2]

     

    Dostun dostu da sevilir. Resûlüllah’ı sevince, onun sevdikleri ve sevilmesini emrettikleri de sevilecektir. Peygamberimizin ailesinin fa­zilet ve üstünlüğüne temas eden ayetlerden bir tanesinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

     “ Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin anneleridir.”[3].Yine bir başka ayet-i kerimede de şöyle buyruluyor:“Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”[4] Bu ayet-i kerime,  Peygamber Efendimiz, hanımlarından Ümmü Selemenin odasında iken nazil olmuş,Resulullah (sav) de orada bulunan Hz. Ali,Hz. Fatıma,Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin’i abasının altına alarak “Allahım,bunlar benim Ehl-i beytimdir,onları günahlarından temizle !” diye dua etmiştir.[5]

     

    Birçok hadis-i şerifte Ehl-i beyt’e  sevgi beslenmesi istenmiş ve bu husus Hz. Peygamber’i sevmenin bir gereği sayılmıştır. Nitekim Resulullah (s.a.s.)   şöyle buyurmuştur: “Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin. Beni de Allah sevgisi için sevin. Ehl-i Beytimi de benim sevgim için sevin.” [6]

    Bu sebeple Hz. Peygamber’in aile ve yakın akrabası Müslümanların nazarında müs­tesna bir mevkiye sahip olmuş, onları sayıp sevmenin dinî bir vecibe olduğu kabul edilmiştir.

     

    İslâm tarihinde Hz. Hasan neslinden gelenlere şerif, Hz. Hüseyin soyundan ge­lenlere seyyid adı verilmiştir. Kendilerine hürmet ve muhabbet göstermek Hz. Pey­gamber’i sevmenin bir tezahürü olarak  kabul edilmiştir. Sadece onların işleriyle uğraşan, isimlerini, şecerelerini, çocuklarını, ah­lâk ve davranışlarını özel bir deftere kaydeden nakîbüleşraf  denilen bir teşkilât kurulmuş ve Osmanlı Devletinin  yı­kılışına kadar devam etmiştir.[7]

     

    Ehl-i beyt mensupları Hz. Peygamber’in neslinden gelme şerefini taşımakla birlikte hiçbir zaman hata ve günah işlemekten korun­muş değildirler. Zira ismet sıfatı sadece peygamberlere mahsustur. Buna göre onlar da diğer in­sanlar gibi ilâhî emirlere uydukları tak­dirde Allah nezdinde değer kazanırlar. Aksi halde Hz. Nuh (a.s.)’ın oğlu, Hz. Lût (a.s.)’ın hanımı ve Hz. Muhammed (a.s.)’ın amcası Ebu Leheb ör­neklerinde olduğu gibi peygamber so­yundan olmaları kendilerini Allah’ın azabından kurtaramamıştır.[8]

     

    Bizlerede düşen Peygamber Efendimiz(sav) in Ehl-i beytini, ashabını ve tüm müslümanları canı gönülden sevmektir.

     

    Salât ü selam, tahiyyat ü ikram, her türlü ihtiram ona, onun ailesine, ashabına ve etabına olsun  .

    ———————-

    [1] Buhârî, “İman”, 8.

    [2] Mustafa Öz, “Ehl-i Beyt”, DİA, X, 499.

    [3] Ahzab 33/6

    [4] Ahzab 33/33.

    [5]  Tirmizi, “Menakıb”31

    [6] Kütüb-ü sitte, XIII, 52 (4492) (Tirmizi, “Menakıb” 3792)

    [7] Ahmet ÖZEL, “Âl”, DİA,  II, 305.

    [8] Hud 11/45-46; Neml 27/57; Fikret Karaman, Dini Kavramlar Sözlüğü, “Ehl-i Beyt”, s. 137; “Ehl-i Beyt”, DİA, X, 499-500;

    En iyi cevap

Cevapla