islam’da ekonomi ve iktisat kısaca

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

İslam’da İktisat (Ekonomi)

islamda ekonomi ve iktisat kisaca

19. asır iktisatçıları iktisadı, maddi refaha ve halkların servetini artırmaya götüren ve üretim ve dağıtım problemlerini ele alan bi lim olarak tanımlamışlardır. 20. asır iktisatçıları ise onu, ekonomik problemi çözmekte insanın davranış ve tutumunu inceleyen bilim olarak tanımlamaktadirlar. Kur’ân-ı Kerîm, iktisat kelimesinin anlamını dengeli ve incelikli bir şe kilde birden çok ayette belirlemiştir. Kur’ân, israf ile cimrilik arasındaki orta yolu göstermekle birlikte her ikisinin tehlikelerinden de sakındırmakta, aynı zamanda çizdiği bu çerçeveyle servetlerin dağılımına gereken itinayı göstermekte, servet sahiplerinin kim olduklarını ve daha başka hususları açıklamaktadır. Bu türden buyrukların bazısı şöyledir: “Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.

Kur’ân-ı Kerim’in bu değerli esaslarından hareket ederek Dr. Muhammed Ahmed Sakr İslâm iktisadını şöyle tanımlamaktadır: “İslâm iktisadi İslâmi değerlerin, geleneklerin ve toplumun uygar beklentilerinin oluşturduğu belirli bir çerçevenin içerisinde bolluk ve çeşitlilik özelliğine sahip insanın ihtiyaçla ri arasında yer alan maddi gerekleri karşılamak amacıyla üretilmesi mümkün olan mal ve hizmetleri en mükemmel şekilde üretebilmek için az miktardaki ekonomik girdi ve gelirin nasıl yönetilip çoğaltılacağını araştıran bir ilimdir. Bu ilim aynı zamanda bu ekonomik üretimin, -ister doğrudan katılmış olsunlar, isterse de aynı uygarlık çerçevesi içerisinde doğrudan katılmayanlar ara sında bulunsunlar- üretim işlemine katılan kimseler arasında dağıtım yolunu da araştıran bir ilimdir.

Prof. Dr. Mahmud b. İbrahim el-Hatib de İslam İktisadının İlkeleri adlı eserinde, İslâm iktisadının ortaya çıkışının bizzat İslâm’in kendisinin orta ya çıkmasıyla irtibatlı olduğunu vurgulamaktadır. Çünkü İslâm, maddenin egemenliğinden önce iktisadi alanlarda ahlâkın ve İslâmî değerlerin egemen kılınmasını teşvik eden ruhî yönle maddi yön arasını bir araya getirmiş bir şekilde hayat için kapsamlı, mütekâmil ve dengeli bir düzen ortaya koymuş tur. Buna göre, İslâm’in helâl ve temiz rızka davet etmesiyle birlikte helål ve temiz üretime, helâl ve temiz bedele de davet vardır. Bu ise, ahlâkın ve değer lerin iktisat ile bağlantısını uzak gören beşerî yasaların aksinedir. (Bk. Ahlâk)

Eskiden beri İslam iktisadi hakkında pek çok inceleme yazısı kaleme alin mıştır. Bunlar fikih kitaplarının değişik bölümlerinde dağınık bir şekilde yer almıştır. Mesela Kurtubali Ibn Abdilberr’in el-Kafi fi Fikhi Ehli ‘l-Medine adlı eseri ile Kâsânî’nin Hanefi fikhina dair Bedâiu’s-Sanai fi Tertibi’ş-Şerai adli eseri buna örnektir. Şâfiî’nin Ümm adlı eseriyle, İbn Kudâme el- Makdisi’nin Hanbeli fikhina dair el-Muğni adlı eseri de bu türdendir. Bununla birlikte özellikle iktisada dair çok sayıda kitap ve incelemede bulunmaktadır ki, bun ların bir kısmı şunlardır: Ebu Yusuf, el-Harac, Yahya b. Âdem, el-Harac, Ebu Ubeyd el-Kasim b. Sellâm, el-Emval, Ibn Zencûye, el-Emval. Ayrıca Prof. Dr. el-Hatib’in hakkında şu sözleri söylediği İbn Haldun’un Mukaddime’sini de bunlara eklemeliyiz: “H. 874 yılında, -Batı’nın iddiasına göre- ekonominin babası kabul edilen Adam Smith’den beş asır önce gün yüzüne çıkmış İbn Haldun’un Mukaddime’si. Adam Smith Ulusların Serveti adlı eserini 1776 yılında yazdı. Bu eser ise, İbn Haldun’un Mukaddime’sinin çirkin bir kopyası sayılmaktadır. İbn Haldun uygarlığın esasları ve ortaya çıkışını, servetin üretilmesi ile çeşitli ekonomik faaliyet şekillerini, değer nazariyesini ve nüfusun dağılımını incelemiştir. Her iki kitap birbirinden yalnızca ortamları ve zamanları itibariyle farklılık göstermektedir.”

İslamda Serbest Ekonomi:

Mutlak özgürlük, üretim araçlarının özel mülkiyeti, rekabet ilkesi ve kişisel atılım esaslarına dayanan ekonomik bir düzendir. Bu düzen Kapitalizmin ortaya çıkışıyla -ondan önce var olmasına rağmen- sıkı bir ilişki hâlindedir. Batı Avrupa’da ve ABD’de egemen olan anlayış budur. Hâlbuki İslâm’da iktisat, helâl ve haram sınırları ile kayıtlı iktisadi özgürlüğe dayanmaktadır. Bununla birlikte, bu kayıtlar mülkiyetin en yüksek tavanını sınırlandırmakla da ilgili değildir. Bunlar ancak mülkiyeti elde etme keyfi yetiyle ilgilidir. Bunun yanında, iki yönlü iktisadi mülkiyeti de göz önünde bulundurmuştur. Bundan dolayı İslâm iktisadı, fertlerin serbest bırakıldığı Kapitalizm ile özgürlüklerinin alındığı Sosyalizm arasında bir dengedir. İslâm bireysel mülkiyeti, bu mülkiyette tasarrufta bulunma ve bundan yararlanma hakkını kabul etmesinin yanı sıra, kamu mülkiyetini de kabul etmiş ve onu fiilen var etmiştir. Mescitler ve çeşitli vakıflar ile koruluklar buna örnektir. Buna ek olarak, su, ot ve ateş gibi temel ihtiyaçlar ile zekât, haraç, cizye, ganimetlerin ve rikazın (maden vb.) beşte biri de buna eklenir. İslâm’da iktisadın üçüncü esası ise, Müslüman toplumun bireyleri arasındaki dayanışmayı gerçekleştirmektir. Öyle ki, bireyin menfaati, toplum menfaatinin önüne geçmez. Ayrıca kamu menfaati tutkusu da bireyin hakkının ortadan kaldırılması neticesine götürmez.

BENZER KONULAR:

Answers ( 4 )

    1
    2022-01-21T20:37:27+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam ekonomisi ya da İslamî ekonomi, İslami bilim insanları tarafından “İslam din ve gelenekleri ile uyumlu bir ekonomik düzeni teşvik etme” şeklinde tanımlanır.

    Toplumsal huzurun sağlanabilmesi ve insanlar arasındaki eşitsizliğin giderilmesi için tek çare İslami ekonomik anlayışının uygulanmasındadır. Hz. Peygamber döneminde tam anlamıyla uygulanan bu sistem, maalesef daha sonraki dönemlerde ihmal edilmiş, bu da İslam dünyasında dahi eşitsizliğin ilerlemesine neden olmuştur.

    İslam’da insan mutlak anlamda hür değildir. Dolayısıyla insan, diğer tüm alanlarda olduğu gibi, ekonomiyle ilgili faaliyetlerinde de Kuranda belirtilen Allah’ın koyduğu sınırlara uymak zorundadır. İslami bilim insanları, İslam ekonomisini kapitalist ya da sosyalist olarak tanımlamaz. İslam ekonomisinin her iki sistemin de negatif özelliklerine sahip olmayan bir “üçüncü yol” olduğunu tezini savunurlar.

    En iyi cevap
    0
    2022-01-21T20:42:12+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

     

    İslam Ekonomisinin Temelleri ve Ekonomik Öğretisi

    İslamda faiz yasaktır (haramdır), ticaretin her şekli serbesttir ve vergi yerine de zekât verilir. İslam bu şekilde kendine ait farklı bir ekonomik sistem ve model oluşturmuştur. Her türlü yasal üretim serbesttir. Mal vatandaşın ve milletin denetim ve yönetimindedir. Para ve paraya ait işlemler ise devletin kontrolündedir. Vatandaşlar üretimde ihtiyaç üzerine bir programa uygun olarak ve yetkililerden onay alarak diledikleri şekilde üretim yapabilir ve piyasaya sunabilirler. Üretimde mülkiyet esastır, yani herkes kendi ürettiğinin sahibidir. Ayrıca, İslam’ın ekonomi anlayışında mutlak, sınırsız bir mülkiyet yoktur, onun yerine sınırlandırılmış bir mülkiyet anlayışı bulunmaktadır (Zaim,1992,s.124).

    0
    2022-01-21T20:42:49+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam Ekonomisinin Temelleri ve Ekonomik Öğretisi

    İslamda faiz yasaktır (haramdır), ticaretin her şekli serbesttir ve vergi yerine de zekât verilir. İslam bu şekilde kendine ait farklı bir ekonomik sistem ve model oluşturmuştur. Her türlü yasal üretim serbesttir. Mal vatandaşın ve milletin denetim ve yönetimindedir. Para ve paraya ait işlemler ise devletin kontrolündedir. Vatandaşlar üretimde ihtiyaç üzerine bir programa uygun olarak ve yetkililerden onay alarak diledikleri şekilde üretim yapabilir ve piyasaya sunabilirler. Üretimde mülkiyet esastır, yani herkes kendi ürettiğinin sahibidir. Ayrıca, İslam’ın ekonomi anlayışında mutlak, sınırsız bir mülkiyet yoktur, onun yerine sınırlandırılmış bir mülkiyet anlayışı bulunmaktadır (Zaim,1992,s.124).

    0
    2022-01-21T20:48:51+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Açgözlülük ve cimrilikle mal sahibi olanları Kuran lanetlemiştir. (Al-i İmran 3/180; Tevbe 9/34; Muhammed 47/38; Hadid 57/24; Teğabün 64/16; Hakka 69/34;) İnsanlar, zenginlik, servet ve mal sevgisinin belli bir bölüme hitap edilmesine karşı uyarılıyor, bunların insanın son tahlilde ziyan edenlerden olmasına neden olabileceği belirtiliyor. (Kasas 28/58; Sebe 34/ 34.35; Tekasür 102/1-3.) İnsanların mallarını ziyan etmeleri, Şatafat için harcamaları, israf etmeleri yasaklanmıştır. (En’am 6/141; A’raf 7/31; İsra 17/26.) Kuran’a göre insanın, malını kendi ve ailesinin ihtiyaçları doğrultusunda planlı olarak ederek harcamasıdır. Kendisinin ve kendisine muhtaç olanları insanların o mallar üzerinde hakları olduğu için kısıtlama yapmaksızın

    İslam ekonomisinde kadın ve erkek, miras yolu ile elde edilen, çalışarak kazanılan ya da herhangi bir başka helal yol ile elde ettikleri mallara sahip olmada ve bu mallar ile sağlayacakları her türlü yararlardan eşit şekilde faydalanabilirler. İnsanlar arasında ekonomik uçurumun kaldırılması amacıyla kişiler cimrilikten uzak durup, sadaka ve zekat vermeye, Allah’a minnet duygularını sunmaya yönlendirilir. Aynı zamanda mallarını boşa harcamamaları gerektiği konusunda da uyarılıyorlar da.

    Ekonomik açıdan düzeni sağlamak adına, malların belli yerlere ulaşımını zorlayacak yasal olmayan yolların kullanılmamasını emreder. Yasal yollarla kazanılsa bile, malların belli bir yerde tutulmasını, depolanmasını, tedavülden kaldırılmasını men eder. Malların sürekli dolanımda olmasını gerektiren düzenleme herhangi bir nedenle toplumun yarattığı hâsıladan makul bir pay almayan kişiler lehinedir. Bu düzenlemeye göre ekonomik düzenin sağlanması için Devletin hukuken müdahalesi gerekmez.

    Ekonomik düzenin sağlanması için Devletin kaçınamayacağı çok az sayıda sorumluluk belirtildikten sonra, amaca varmak için başka yollar devreye sokuluyor, insanların manevi ve fikri yönden gelişimlerini sağlayarak toplumsal uzlaşma ve toplumun genel olarak gelişmesini gerçekleştirilmesi gibi. Yani ekonomik düzen kişilerin ekonomik alanda tam olarak özgür olmaları koşulu ile tam bir uyum göstermektedir toplum çatışması yerine toplumlar arasında dayanışma ruhunu sağlayarak bu çatışmalara bir son verir. (Eskicioğlu 1999,s,35-37).

Cevapla